Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Henüz Vakit Varken Gülüm – Seçme şiirler
Henüz Vakit Varken Gülüm – Seçme şiirler

Henüz Vakit Varken Gülüm – Seçme şiirler

Nazım Hikmet

Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri Volter Rıhtımı’nda dayayıp…

Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri
Volter Rıhtımı’nda dayayıp seni duvara
öpmeliyim ağzından
sonra dönüp yüzümüzü Notrdam’a
çiçeğini seyretmeliyiz onun,
birden bana sarılmalısın, gülüm,
korkudan, hayretten, sevinçten
ve de sessiz sessiz ağlamalısın,
yıldızlar da çiselemeli
incecikten bir yağmurla karışarak.

Dedesi şair Mehmet Nâzım Paşa’nın da etkisiyle çok küçük yaşlarda şiir yazmaya heves duyan Nâzım Hikmet çocukluğunda hangi etkiler altında ilk şiirlerini yazdığını dostu Zekeriya Sertel’e şöyle anlatır: “17 yaşında galiba ilk şiirim basıldı. Yani ‘Serviliklerde’, yani mezarlıklarda ağlayan, hayatında sevmiş ölüler üstüne idi. Yahya Kemal düzeltmişti birçok yerini. Sonra kızlara tutuldum. Şiir yazdım. Sonra Antant devletleri İstanbul’u işgal etti. Onlara karşı ve Anadolu savaşını tutan şiirler yazdım. Vicdan nedir, namus nedir, falan diye düşündüm, şiirler yazdım. Ama artık dilim temizce idi. Ve hece vezniyle de doğru dürüst kafiyelerle yazmasını da öğrenmiştim.”

İstanbul’un işgali ortamında, işgal kuvvetlerinin halka yaptıkları zulüm ve baskıyı, birkaç canlı olayla iyice hisseden şair bunu şiirlerinde açıkça yansıtır. Bu duyguların bir yapıya geçmesinde Anadolu’yu yakından görmesi, Anadolu insanının çilesini, sefaletini gözlemlemesi büyük önem taşır. Bu gerçekçi tablo Nâzım’ın sanatını da etkileyecektir. Ekber Babayef, şairin Anadolu’yu gördükten, o güne kadar fark edemediği gerçeklerle karşılaştıktan sonra, yeni ve başka bir şiire gitmesi gerektiği yolundaki düşüncelerini kendi sözlerinden şöyle aktarır: “Anadolu’ya geçtim. Millet sıska, Nuh’tan kalma silahı, açlığı ve bitiyle savaşıyordu Yunan ordularına karşı. Milleti ve savaşını keşfettim. Şaştım, korktum, sevdim ve bütün bunları yazmak gerektiğini sezdim. Şiirle yeni şeylerin, şimdiye kadar söylenmemiş şeylerin ifade edilmesi gerektiğini sezdim. Bu işte önce beni yeni öze göre yeni bir şekil bulmak meselesi ilgilendirdi. İşe kafiyeden başladım. Kafiyeleri mısraların sonunda değil de bir sonda bir başta denedim.”

Yeni bir şiir kurmak isteyen şair, Rus şiirine fütürizmi getiren Mayakovski’yi örnek alarak kurmak istediği şiirin altyapısını oluşturur. Nâzım Hikmet’in şiirinde köklü değişiklikler yaptığı ve ileride devam ederek değiştireceği, gitgide bir poetikaya dönüştüreceği asıl dönem olan 1929-32 yıllarında –yani 835 Satır, Jokond ile Si-Ya-U, Varan 3, 1+1=1, Sesini Kaybeden Şehir, Benerci Kendini Niçin Öldürdü, Gece Gelen Telgraf isimli şiir kitaplarının basıldığı dönem– yayımladığı şiirleri biçim ve içerik özellikleriyle geleneksel şiir anlayışını kökünden yıkan örneklerdi. Bu vezinsiz, serbest şiirlerde dizeler, hatta sözcükler kırılarak merdiven basamakları biçiminde sıralanıyor, keskin uyaklar, iç uyaklar kullanılıyor, yeni konu ve sözcüklerle içerik zenginleştiriliyordu. Büyük ölçüde sözcüğün gerçek anlamında “orkestrasyon”una dayanan bu ürünlerin ortaya konulması o zamana değin süregelen yazım ve yazın tekniklerinin bir bireşimiydi. Bu düşünce ve uygulamaların özgünlüğü ve yeniliği konusunda yapılan eleştirilere rağmen, bazı önemli kalemler de (Ahmet Haşim ve Yakup Kadri gibi) övgü dolu sözler etmişlerdir.

1936’da yayımladığı Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı Nâzım Hikmet’in şiirinde bir dönemeç oluşturur. 1938’e kadar yazdıkları arasında bir başyapıt olarak nitelenen bu yapıttan kendisi daha sonra şöyle söz edecektir: “Bir sıra poemin sonuncusu Bedreddin Destanı’dır. Burada şekil bakımından, halk vezni unsurları, divan edebiyatı unsurları bence azami haddinde kullanılmıştır. Diğer taraftan bu kitap, şekil bakımından, o zamana kadar elde edebildiğim bütün şekil imkânlarının bir muhasebesiydi. Bu kitapta, biraz aceleye gelen ve ancak yarısı yazılabilen bu kitapçıkta, şekil bakımından bütün merhalelerimi, bazen bir parçada, bazen ayrı ayrı parçalarda kullanmak istedim. Bu kitaptan sonra, şekil meseleleri, hele hapise girdikten sonra, kafamda bir kat daha berraklaştı.”

Nâzım Hikmet 1938’de başlayan cezaevi yıllarında yeni yeni denemeler yapıyor, şiirine değişik sesler, tonlar, söyleyiş özellikleri katmak istiyordu. 1939-40’ta yazdığı “Ceviz Ağacı ile Topal Yunus’un Hikâyesi”, “Şaban Oğlu Selim ile Kitabı” gibi şiirleriyle eşi Piraye’ye mektup tarzında yazdığı şiirlerinde, şiirle öykü anlatmanın değişik yollarını araştırıyordu.

1941’de yazmaya başladığı İnsan Manzaraları ya da Memleketimden İnsan Manzaraları’nda II. Meşrutiyet’ten bu yana Türkiye’nin toplumsal tarihini yansıtmayı amaçlıyordu. Kendi başına ne şiir, ne öykü, ne roman, ne senaryo, ne oyun, ne tarih olan, ama bütün bu türlerden öğeler içeren bu kitap onun başyapıtı oldu.

Sovyetler Birliği yıllarında yazdığı şiirlerinde üslubunun daha yumuşadığı görülen şair, yurt özlemini, barışa, gelecek güzel günlere olan inancını, aşkı, umudu, umutsuzluğu, ölümü, “insana özgü olan her şeyi” konu alır. 1961’den başlayarak şiirinde yeni bir aşama sayılan “Saman Sarısı”, “Havana Röportajı” gibi uzun şiirlerinde düzyazı ve özgür çağrışımlardan yararlanırken, şiirini gerçeküstü kavrayışın imkânlarına açar.

İsmi etrafında birçok polemik ve siyasi tartışma yapılan şair hakkında Cemal Süreya’nın tespiti, bütün bu polemik ve çekişmelere set çekecek niteliktedir: “Şimdilerde Nâzım Hikmet’i değerlendiren iki aşırı uç belirmiş bulunuyor: kimi yazar onu dünyanın en büyük şairi olarak anarken, kimi yazar da sadece siyasal bir bildirinin taşıyıcısı olarak görmek istiyor. Kuşkusuz bu iki ucun ikisi de siyasal bir tavırdan çıkıyor. Hele sosyalizme karşı olanların Nâzım Hikmet’in üstünü çizerken ileri sürdükleri kanıtlar bütünüyle şiir dışı şeyler. Bununla birlikte Nâzım Hikmet’i tapınılacak bir şair olarak görmeyi istemek de, sanırım, önce gerçekçilik açısından, onun anısına hayınlık etmek olacaktır.”

Bu kitap, hem Türk şiirinde büyük bir çığır açmış hem modern dünya şiirinde Türkçeye yer açmış bu büyük şairle tanışmak için güzel bir buluşma yeri olması umuduyla hazırlandı.

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Şiir
  • Kitap AdıHenüz Vakit Varken Gülüm – Seçme şiirler
  • Sayfa Sayısı112
  • YazarNazım Hikmet
  • ISBN9789750814068
  • Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. La Fontaine’den Masallar – Nâzım Hikmet ~ Nazım HikmetLa Fontaine’den Masallar – Nâzım Hikmet

    La Fontaine’den Masallar – Nâzım Hikmet

    Nazım Hikmet

    “La Fontaine’den Masallar – Nâzım Hikmet” “Büyükler, göstermeliktir ekseri : Cahil hayranlara heybet salar görünüşleri. Görünüşe göre hükmünü verir eşek, tilkiyse, inceden inceye inceleyerek...

  2. Yazılar 5 – (1937-1962) ~ Nazım HikmetYazılar 5 – (1937-1962)

    Yazılar 5 – (1937-1962)

    Nazım Hikmet

    Yazılar, Nâzım Hikmet’in çok yönlü yazar kişiliğini farklı bir boyutta sunuyor: “Orhan Selim” imzalı Akşam yazılarında İstanbul’un bugün bile diriliğini koruyan temel sorunlarını irdelerken...

  3. Romanlar 2 – Yeşil Elmalar ~ Nazım HikmetRomanlar 2 – Yeşil Elmalar

    Romanlar 2 – Yeşil Elmalar

    Nazım Hikmet

    Serinin üç romanı Kan Konuşmaz, Yeşil Elmalar (ve içinde Yaşamak Hakkı,) ve Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Nazım Hikmet’in çeşitli dönemlerdeki roman çalışmalarını oluşturuyor....

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Papağana Silah Çekme! ~ Küçük İskenderPapağana Silah Çekme!

    Papağana Silah Çekme!

    Küçük İskender

    “İlk baskısı 1998’de yapılan Papağana Silah Çekme!, küçük İskender’in sekizinci şiir kitabı. Şair, bu kitapta 1987 ile 1997 yılları arasında yazdığı 80’den fazla şiiri,...

  2. Bir Çift Siyah Deri Eldiven ~ Küçük İskenderBir Çift Siyah Deri Eldiven

    Bir Çift Siyah Deri Eldiven

    Küçük İskender

    şiirle örtülür sokakta ölen her insanın cesedi. seslendirilen değil yazılan sözcüktür hayatı kendi anlamına doğru iten/çeken. sözcük, taşıdıklarından kurtulup bağımsızlığını kanıtladıkça özgürlüğüne kavuşur şiir....

  3. İyi Geceler Kitabı ~ Salih Mercanoğluİyi Geceler Kitabı

    İyi Geceler Kitabı

    Salih Mercanoğlu

    Yazında, duygu ve düşünceleri en yoğun, yalın ve öz aktarım biçimi olan şiirler, çocukları edebiyat ve sanat dünyasına yakınlaştırma olanağı sunuyor. Çocuklar için yazılmış...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur