Başımdan geçen her şeyi bu kitapta yazdım… Seninle bol bol dertleşip, bazen gülüp bazen ağlayacağız. Ben zamanında çok yanlış yaptım sen yapma diye, kendin için iyiye giden yola adım attığın an, ben de orada olacağım.
Seni hiç tanımadım… Şu an ne yapıyorsun bilmiyorum ama seni seviyorum. Tanımasam da sana inanıyorum; hayallerinin peşinden koşacağına, kendin olacağına, düşsen bile daha güçlü bir sen olarak yeniden ayağa kalkacağına inanıyorum. Şayet ben ayağa kalkacağım dersen, seni bekliyor olacağım.
Unutma, hiçbir şey için geç değil…
*
Senin ardından,
kendi kendini onarmış
bir kalbe
bir daha asla
giremezsin.
Yutkunamadım
Kendini yalnız, kalbi kırılmış ve biraz da buruk hissediyorsan merak etme, ben de öyle hissediyorum. Bir yanım kalk dese de bir yanım otur yüzleş diyor.
Peki kiminle?
Kendimle mi yoksa onun beni terk edişiyle mi?
Çok uzatmaya gerek yok derken inceldiğim yerden kopmuş gibiyim….
Her şey üstüme üstüme gelirken şu ufacık dünyada, o nasıl gidebiliyor diyorum.
Dedikçe cevaplarımı sıfırla çarpıp kendimi ayna karşısında buluyorum.
Kendini görmek ve anlamak ne kadar zor olsa da, sonunda anlıyorsun sende kocaman bir sıfır olduğunu.
Zaten her şeyi alıp bana, sana, sıfır olan her şeyle çarpmadı mı?
Kalmadın mı yarı yolda hiç?
Hiç şoförü olmayan bir otobüse bindiniz mi?
Ben bindim. Ayrılık otobüsü diyorlar adına, koltuklar çiftli ama herkes tek tek oturuyor.
Ben kendimi kaybettim zannediyordum, meğer hiç tanışmamışım bile…
Şimdi sen de diyorsundur keşke yanımda olsa diye. Öylece hiç konuşmadan dursak ama yeter ki yanımda olsa diye.
Ama kimse nasılsın diye bile sormuyor. Aşık oldun, özür dilerim demiyor. Gelip kendini sevdirip, arkasından iki damla yaş akıtmanı istiyorlar.
Farkında değiller.
İki damla yaş dedikleri şeyde biz boğulduk, kimse de elini uzatıp iyi misin demedi.
Ulan bari can simidi atsaydınız diyeceğim de martı değilim ki her istediğinizde geleyim.
Ne kadar sevgi verirseniz ondan besleniyorum diyemiyorum, ben diyemedim yani.
Diyemediklerimin hepsi içimde kaldı. Ya içim dışıma çıkarsa, ya çok küfür edersem diye çok tuttum kendimi. Çünkü onların sevgi adı altında besledikleri şey sevgi değil nefretti…
Nefretimi kimseye göstermek istemem. Şayet bir gün gösterirsem, son bir mektup yazarım ona ve derim ki;
Seni tanımak güzeldi, ama sen değilsin…
Sevgisiz
insanların
dünyasında
inadına
sevmek
diye bir
direnişim var.
Ona Sevdiğini Söyle
Eğer onu çok seviyorum ama söyleyemiyorum diyorsan, merak etme bir çoğumuz seni seviyorum diyemiyoruz. Ama kalkıp birbirimize hakaret etmeyi iyi biliriz değil mi? O sevgiler, aşklar bittiğinde yaşananları bir kalemde çok kolay sileriz, kendimizi inkâr ederiz bir çırpıda.
Bitip de yarım kalınca, kalıp da bir kalbin içinde tıkılınca anlarız neleri kaybettiğimizi.
Ama bu sefer biz kazanalım diyorum ben.
Her savaştan yenilmiş olarak da çıksan, kazanacağın bir fırsat var elinde, o da sevmek, her şeye rağmen sevmekten vazgeçmemek.
Sende kalacağına onda kalsın arkadaş, çünkü bu sefer sen suçlu ya da suçsuz taraf değilsin.
İnsanların seni eleştireceği bir şey yok. Ayıp değil, günah değil. Ne bu dersen, bu birinin güzel olduğunu söylemenin, doğru insan olduğunu anlatmanın, merhametinin olduğunu belirtmenin en güzel ve nazik hali.
Seni seviyorum…
Ne güçlü bir cümle ama…
Karşındaki sevgiye dair nokta kadar bile bir şey biliyorsa bunu anlar diye düşünüyorum. Çünkü sen onu sevdiysen, yani demem o ki bir insan birini havadan sevmez, önce bakar gerçekten insan mı diye. Sonra bakışlarına bakar. Sonra davranışlarına, sonra da kalbine… Eğer her şey tamamsa senin için, onu sevdin demektir. Ve ona seni seviyorum demek, “Sende aradığım şeylerin hepsi var, bunu ben sende gördüm ki seni sevdim, sen benim için muhteşemsin” demektir. Sen kalbi kötü olan, merhameti olmayan birini sever miydin? Bence sevmezdin. Ben de bundan bahsediyorum işte…
Ona ne yaparsan yap ama sevdiğini söyle. Hem seni sevmezse de sevmesin, bu duygu sende kalacağına bırak onda kalsın…
Bu zamana kadar neler kalmadı ki zaten bizde. Aldatılmak, yalanlar, sahte dostlar, arkadaşlar. Hepsi bir rüzgâra kapılıp elimizden, kalbimizden, dünyamızdan uçup gittiler.
Yalnızlık denilen gömleği en çok biz yakıştırdık kendimize. Her ne kadar bir terzi olmasak da kendi söküğümüzü dikip yolumuza devam ettik. Bazen de sadece susup oturduk etrafımızda herkes eğlenirken, kadehimizi kaldırıp mutluluklar diledik. Ama hiçbir zaman başımızı öne eğmedik.
Ama şu var, kimseye de kafa kaldırmadık. Yapamayacağımızdan değil, bize öyle yakıştığından. Kim nereye gitmek isterse gitti, kim kalmak istiyorsa kaldı. Kimseye ne hoşça kal ne de hoş geldin dedik. Diyemediğimizden değil, demek istemediğimizden.
Herkes bir şekilde yarım kalır, yarım kalınca diğer yarısını arar insan. Sen sen ol yarını bulunca tam olmaktan vazgeçme, hayat ip üzerinde yürümek gibi çünkü, her an kopabilir. Ona hiçbir şey demesen bile seni seviyorum de çünkü o bunu hak ediyor. Onu tüm yüreğinle sevdiysen hak ediyor.
Eğer söyleyemiyorsan, sen bu sayfayı paylaş ben ona söyleyeyim:
SENİ SEVİYORUM
HEP SEVDİM
HER ZAMAN DA SEVECEĞİM.
SEN BENİ SEVMESEN DE OLUR, ÖNEMLİ OLAN ZATEN BENİM SENİ SEVMEM.
SEN OLMADAN DA SENİ SEVERİM, BENİ SENSİZLİKLE KORKUTAMAZSIN.
ÇÜNKÜ BEN ONA DA AŞIĞIM…
OLMAYIŞINA DA…
OLMASIN MI? OLMASIN.
CANIN SAĞOLSUN SEVGİLİM.
BENİ SEV YA DA SEVME, FARK ETMEZ.
BEN SENİ HER ZAMAN SEVECEĞİM.
Pes etmedim, yoruldum.
Yenilmedim, vazgeçtim.
Herkese Güvenme
Herkese güvenemiyorum artık, etrafımda kimse kalmadı diyorsan merak etme, büyüyorsun. Büyüdükçe yalnızlaşır insan. Arkasına bakmadan gider, baktıkça da anlar gerçekleri. Çünkü bu zamana kadar gerek arkadaş, gerek dost, gerek sevgili hepsinin menfaat peşinde olduğunu görür. Söylesene, sen de görmedin mi? Görüp de görmezden gelmedin mi? Sırf onu sevdiğin için yalan da söylese inanmış gibi yapmadın mı? Yaptın, hem de defalarca… Ben de kendime çok sordum neden insanlar neden bu kadar siyah diye. Beyaz olmak çok mu zor derken insan daha da katrana bulanıyor onlarla beraber. Hem deniz bulanıyor hem gözlerin. Göremez oluyorsun. Zaten başımıza ne geldiyse bu sevmekten, aşık olmaktan, fazlasıyla değer vermekten geldi. Ne yapalım? Sevmeyelim de taş gibi mi yaşayalım diyorsan, sen de haklısın…
Ama bazen taş olmak gerekir. Aynı yosun tutmuş. Bir taş gibi… Sevdiğimiz insanlar taşı yosun gibi sarıyorlar sonra da denizden çıkarıp bir kumsala atıyorlar. Seni kendinden alıp, sonra da sev diyorlar. Benim yosunum falan kalmadı arkadaş, benden artık sevgi falan beklemeyin diyorum içimden.
İçimden dedikçe dışıma sinirleniyorum. Çünkü sen de ben de ne kadar içimizden konuşsak da biliyoruz, dışımız her zaman gülecek. Çünkü ne yaparsak yapalım her zaman güçlü durmak zorundayız. Etrafımda ben üzgün olunca, suratım asık olunca sevinen insanlar çok, hem de o kadar çok ki…
Gerçi kime anlatıyorum, aynı duyguları aynı hisleri sen de yaşamıyor musun? O yüzden ne kadar içimizden konuşsak da her zaman gülüyoruz. Ben ne zaman birine güvenmeye başlayacağım, hiç şüphe etmeden bağlanacağım dersen, herkesi affettiğin zaman güvenmeye başlayacaksın. Çünkü görmezden gelmeye başlayacaksın artık. O beni aldatmış mı? Bana ne diyeceksin. O yalan mı söylemiş? Söylesin, bana değil kendine söylüyor diyeceksin. O terk mi etmiş? Gitsin, yolu bahtı açık olsun diyeceksin.
Bunları her dediğinde daha da güçlenecek, her güçlendiğinde daha da güvenmeyeceksin gerçekte. Aslında güvenmeyerek insanlara güveneceksin. Herkese duvarların olacak, yıkamayacaklar o duvarları. Çünkü sana kafa tutmaya cesaret edemeyecekler.
Hani ilk başta o gider diye korkuyordun ya? Artık onlar korkacaklar ya benden giderse diye. Ve sonunda sen gideceksin, hem de ilk yanlışlarında, gözlerinin yaşına bakmadan gideceksin…
Bazen gitmek onlar için bir hediye gibi görünse de gideceksin. Başlarda onlara hediye gibi gelen şeyler sonra en büyük yoklukları olacak.
Arayacaklar ama bulamayacaklar.
Neden biliyor musun?
Çünkü sen sevmeyi biliyorsun.
Çünkü sen aidiyeti biliyorsun.
Çünkü sen sadık olmayı biliyorsun.
Çünkü sen acıyı biliyorsun.
Bildiklerin sana yetecek. Ve bir süre sonra sadece sen kalacaksın. Önemli olan yalnız da mutlu olabilmek. Şimdi soruyo…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme
- Kitap AdıHenüz Her Şey Bitmedi
- Sayfa Sayısı176
- YazarZeus Kabadayı
- ISBN9786258222234
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviHayy Kitap / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Dişilik mi Kişilik mi? ~ Seda Akgül
Dişilik mi Kişilik mi?
Seda Akgül
Bir kadın olarak önce dış görünüşümüzle masaya oturur, aklımızla kalkmaya çalışırız. Bedenimiz ve ruhumuzun nadirdir aynı fikirde olduğu. Bir adamla tanışırız, aklımız “kaç!” derken...
- Tek İnsanın Değeri ~ Haldun Taner
Tek İnsanın Değeri
Haldun Taner
Haldun Taner’in düzyazı kitapları serisi yeni derlemelerle sürüyor. Tuncay Birkan’ın hazırladığı “Tek İnsanın Değeri” 1955-1986 yılları arasında Tercüman, Milliyet gazeteleri ve başka yayınlarda çıkmış...
- Kedi Gülüşü ~ Deniz Kavukçuoğlu
Kedi Gülüşü
Deniz Kavukçuoğlu
Kediler… Meleklikten şeytanlığa, can yoldaşından nanköre… Binlerce sıfatlarıyla ömürlerimizin süsü, iki kulaklı çiçekleri… Deniz Kavukçuoğlu, sanat dünyasından ve yaşamdan kedileri anlattığı bu kitabında onların...