Mehmet Güreli’nin öyküleri, Çetin Altan’ın deyişiyle, “modern deneme”ler aslında. Bilginin derinliklerinden hayal gücünün enginlerine açılan, hiçbir kalıba sığmayan özgün metinler.
“Geleceğin habercisi” Boris’in, tarihin, edebiyatın ve sanatın sınırlarını zorlamaya adadığı yaşamı, gittikçe bu kavramlarla bütünleşiyor, Boris tarihin potasında, bütün eğrileri ve doğrularıyla dünyaya karışıyor. Sibel, Cemil ve diğerleri ise onun izini süren -belki de açtığı yoldan ilerleyen- neredeyse onu kaybetmek kadar bulmak konusunda da kaygılı, Boris gölgeleri adeta.
Hayaller ve Sokaklar da hayatın içinden yansıyan, sanat ve felsefeyle harmanlanmış, birçok kişinin kendisinden izler bulacağı öyküler toplamı. Aynı zamanda dünyaya pek çok yazarın, yönetmenin ve felsefecinin gözünden bakmayı sağlayan, bir anlamda aynanın arkasına geçiren bir kitap.
İÇİNDEKİLER
Garip bir yolculuk…………………………………………………………… 7
Kırmızı balıklar……………………………………………………………… 10
Garip bir ziyaretçi …………………………………………………………. 13
Yolculuk………………………………………………………………………… 16
Kuzey rüzgârlarını bekleyen kadın……………………………….. 19
Eski bir bina ………………………………………………………………….. 22
Bir gemiciyle konuşmalar……………………………………………… 24
Tramvaydaki adam ………………………………………………………. 27
Bülbüller ve seyirciler……………………………………………………. 29
Boris’in gençlik yılları……………………………………………………. 32
Serpil’in odası ……………………………………………………………….. 35
Kurbağaların dans hocası ……………………………………………… 37
Köprüler, gazeteler ve mucizeler…………………………………… 39
Sahnedeki sandığa vuran ışık ……………………………………….. 42
Bir gözü siyahla kapanmış adam…………………………………… 45
Lucas’ın çantası …………………………………………………………….. 48
Rothko ve güvercin……………………………………………………….. 51
Li’nin hikâyesi ……………………………………………………………… 53
Doktor Mabuse’nin gölgesinde……………………………………… 55
Köprüdeki adam ………………………………………………………….. 57
Boris Paris’te ………………………………………………………………… 60
Saat kulesinin çevresinde ……………………………………………… 62
Nil kıyısında bir akşamüstü …………………………………………. 65
Boris’in not defteri ……………………………………………………….. 67
Anna, Boris ve Herder…………………………………………………… 70
Boris’in günlüğü …………………………………………………………… 72
Max, Karşıyaka ve Berivan …………………………………………… 75
Michel ve Oduncu ………………………………………………………… 77
Romy ve uykusuzluk ……………………………………………………. 79
Medrano Sirki ve Baudelaire ………………………………………… 81
Hokusai ve Geçici Dünyadan Mektuplar ……………………… 84
Avcılar ve Nazunya ……………………………………………………… 87
Cebir ve Hamlet …………………………………………………………… 89
Pascal ve sigara …………………………………………………………….. 93
Kopernik ve korku………………………………………………………… 96
Fritz Lang ve Borges …………………………………………………….. 99
Atlar, Hitchcock ve Zen……………………………………………….. 102
Simenon, Hannah ve Martin ………………………………………. 105
Diyojen, Dostoyevski ve Chesterton …………………………… 108
Tarih öncesine ait hikâyeler ………………………………………….111
Raymond Carver’dan söz ettiğimizde ………………………….114
Kierkegaard, hayaller ve sokaklar ………………………………..117
Penceredeki çocuk ………………………………………………………..119
İyiliğin tezahürleri ………………………………………………………. 121
Rüyalar, oyunlar ve Helga ………………………………………….. 124
Fotoğraflardan silinen kahramanlar ……………………………. 126
Francisco ve Solange …………………………………………………… 129
Soytarılar ve McKenzie ……………………………………………….. 132
Garip bir yolculuk
Monica, çift katlı otobüste, güneşin tutulduğu gün doğduğu kente giden bir kadının anılarını okurken, ilk kez mesleğindeki çöküşün tüm boyutlarını atlayarak yeni bir sayfa açması gerektiğini düşündü. Bu arada gözleri hafifçe kapanırken, başını yanındaki koltukta oturan adamın omzuna bırakıverdi. Hava kararmaya başlamıştı ve romanın atmosferine belki de en uygun saatti. Hayalinde uçuşanlar, okuduğu anıların ne ifade ettiği, yazarı Anna’nın onu nereye götüreceğinden çok, kendi yolculuğuyla ilgiliydi. Benzerlikler onu ürkütüyordu. Bir sayfa sonra yaşanacakları görür gibi kitabı kapatıp, yummuştu gözlerini. Sanki okuyacaklarını bildiğinden emindi, anıların kurgusal niteliğini düşünmek bile istemedi. Ateşler içinde yananları görüyordu düşünde. İçlerinden biri ona doğru ilerliyordu: “Ben Anna, evime dönüp elinde tuttuğun kitabı yazacağım…” Ve dumanlar her yanı sardığında her yönden esen rüzgâr kızıl saçlarını tutuşturuyordu. Önce elleri düşüyordu toprağa, sonra onu göremiyordu. “Bir faciayı yaşamış biri nasıl yazabilir ki?” diyordu biri düşünde Anna’ya. Anna da, “Bir fidana anlatırsın her şeyi, gömersin toprağa ve beklersin, yağmurlar yağar, güneş açar, zamanı gelince dökülür kelimeler birer birer sayfalara, yolculuk başlar…” Kazayı görüyordu. Bir otobüsün uçurumdan yuvarlanışını. Bunu, biraz geç de olsa, Anna’ya birinin anlatması gerekiyordu. İçinden bir ses, anıları anlatanın Anna olamayacağını söylese bile, tecrübe, temel gerilimlerden ustalıkla kaçınmamız gerektiğini, oyun ve zenginlik ekseninde uçurum kenarında yürümemiz gerektiğini dikte ediyordu. Bir ses duyuyordu… Evine dönemeyen Anna’ydı bu.
Durmadan yazıyordu rüyasında… Birden uyandı Monica… Otobüs sessizdi, yanındaki adam hâlâ uyuyordu… Tam kitabını okumaya devam edecekti ki otobüs bir tesisin önünde duruverdi, yarım saat burada kalacaklardı. Monica, çantasını aldı, yanındaki adamı hafifçe dürterek, “Mola verildi, belki bilmek istersiniz,” dedi. Ağır bir uykudan uyanan adam, boğuk bir sesle teşekkür etti. Hava çok soğuktu, Monica bir kahve alıp cam kenarında bir yere oturdu, biraz sonra adamın da otobüsten indiğini gördü. “Karşınıza oturabilir miyim?” dedi adam. “Tabii, böyle işletmelerin yeri kalitesinin önüne geçer daima, bir dağın eteklerinde bizi donmaktan kurtarırlar, hayata döndürürler, bazen de sıkıntımızı birkaç dakikalığına üzerimizden alır, yolculuktan düşerler. Ne dersiniz, haksız mıyım? Her yerde, her zaman bunları duyarım…” “Ne okuyorsunuz? Anna’nın anıları, daha başındasınız demek… Bitirmiş olsaydınız, size bir şeylerden söz edebilirdim, ama şimdi çok zor. Babamın doğduğu kentte geçiyor bazı bölümler, benim hiç bilmediğim, ilk kez gittiğim bir yer. Anna’nın seyahate çıkmadan yazdığı yer. Durduğu yer de tam burası, size bunları anlattığım yer.” “Oraya hiç gidemediğini bilerek okumak çok zor olacak, ama kazayı da gördüğüme göre…” “Hangi kazadan söz ediyorsunuz?” “Anılarındaki kazadan tabii…” “Öyle bir bölüm yok ki kitapta…” “Belki düşlerim beni yanıltıyor; kazanın kitapta olduğunu düşünüyorum, korkuyorum ve Anna’nın her satırında bir ürperti içimi sarıyor, sanki beni uyarıyor…” “Bilemem, Anna’nın kitabı beni hep çocukluğuma taşımıştır. Şimdi de oralarda dolaşacağım için çok heyecanlıyım, siz de mi oraya gidiyorsunuz?” “Evet, ama sadece iki günlüğüne, şimdi ise bu geziyi burada kesmek istiyorum, içimde kötü bir his var, bu otobüsle devam etmek istemiyorum, size de şunu söylemek isterim ki siz de binmeyin, başka bir otobüsle gidersiniz. “Lütfen vazgeçin, erteleyin…” “Hayır, ben gitmek zorundayım…” Adam, masadan kalktı, ağır adımlarla otobüse doğru yürüdü, yol arkadaşının koltuğuna oturdu. Monica, pencereden otobüsün gidişini izlerken bir kahve daha almak için yerinden kalktı.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Öykü
- Kitap AdıHayaller ve Sokaklar
- Sayfa Sayısı134
- YazarMehmet Güreli
- ISBN9789755704685
- Boyutlar, Kapak13,5*21, Karton Kapak
- YayıneviSel Yayınları / 2020
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Bilinmeyen Sular ~ Mevsim Yenice
Bilinmeyen Sular
Mevsim Yenice
Hiçbir yere gidemeyecek, biliyorum. Kendimden. Yıllardır bu ıssız saatte, coşkusu sönmüş parkta oturup aynı şeyleri konuşmamızdan. Ve hâlâ işte burada, salıncakta bir ileri bir...
- Şipşak Hikâyeler – 4 Sesimi Duyan Var Mı? ~ Bernard Friot
Şipşak Hikâyeler – 4 Sesimi Duyan Var Mı?
Bernard Friot
“Şipşak hikâyeler nasıl mı? Sürükleyici, elden bırakılmaz, bitmesini istemeyeceğin halde akıp giden hikâyeler. Neden mi bahsediyor? Olan bitenden ya da hiç olmamış olandan. En azından komik...
- Müfettiş ~ Nikolay Vasilyeviç Gogol
Müfettiş
Nikolay Vasilyeviç Gogol
Gogol’ün, dönemin yozlaşan bürokrasisine serzenişte bulunan Puşkin’in sözlerinden esinlenerek yazdığı, resmî kurumların çatıları altında gayriresmi durumların yaşandığı bir güldürü Müfettiş.Çarın ıslahat planları gereği teftişler...