Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Hayalet Uçak
Hayalet Uçak

Hayalet Uçak

Bear Grylls

Kayıp bir kadın ve bir çocuk… Vahşi şekilde kaçırıldılar ve yıllardır izlerine rastlanamadı. Karısı ve çocuğunun ardından Afrika’ya yerleşip her şeyden kaçan sadık bir…

Kayıp bir kadın ve bir çocuk…
Vahşi şekilde kaçırıldılar ve yıllardır izlerine rastlanamadı.

Karısı ve çocuğunun ardından Afrika’ya yerleşip her şeyden kaçan sadık bir asker…
Sonu çeşitli işkencelere maruz kalarak rehin alınmak oldu.

Amazon’un derinliklerinde keşfedilen kayıp bir savaş uçağı… Ve onun peşine düşen korkusuz bir ekip…
İkinci Dünya Savaşı ve Nazi Almanyası’yla bağlantılarının yanı sıra içinde tüm dünyayı değiştirecek bir sır barındırıyordu; ucu Hitler’e dokunan gizli teknolojiler ve çeşitli evraklar…

Ve bir kartal simgesi…
Dededen yadigâr bir belgenin üzerine işlenmişti ve bir de tabii ki malum kayıp uçağın…

BİR İPLİK HEPSİNİ BİRBİRİNE BAĞLIYORDU VE BUNU ANCAK TEK BİR ADAM ÇÖZEBİLİRDİ;
WILL JAEGER/KOD ADI AVCI.

Ünlü maceraperest, yazar ve TV programcısı Bear Grylls’ten okurları arasında yankı uyandıran çoksatar bir roman; Hayalet Uçak. Bir üçlemenin ilk romanı olan bu kitapla; iri örümcekler, ölümcül piranalar, zorlu araziler ve her köşede ölümün soğuk nefesinin hissedildiği Amazonlarda saklı İkinci Dünya Savaşı’na ait çok gizli bir sırrı ifşa edecek ve tarihe gömüldüğü varsayılan her şeyin aslında daha yeni başladığını göreceksiniz.

1

 

Gözleri ağır ağır açıldı. Koyu kan pıhtısıyla birbirine yapışmış her bir kirpiği yavaşça ayrılıyor, kan çanağına dönmüş göz bebeklerinin üzerinden cam kırık- larını andıran parçalar birer birer dökülüyordu. Aydınlık, sanki göz bebeklerine bir lazer tutuluyormuş gibi, retinasını yakıyordu. Kimin yüzünden buradaydı? Düşman kimdi; işkencecileri mi? Peki şimdi neredeydiler? En ufak bir şey bile hatırlamıyordu. Hangi gündü? Hatta hangi yıl? Buraya nasıl gelmişti? Dahası neredeydi? Gün ışığı gözlerini ateş gibi yakmaya devam etse de neyse ki azar azar görmeye başlamıştı. Ve Will Jaeger’ın gördüğü ilk katı nesne bir hamamböceği oldu. Odağından uzaklaşmış, bulanıklaşmış tüm görüşünü kaplarken böcek adeta bir canavar gibi görünüyordu. Anladığı kadarıyla başı yana düşmüş vaziyette yerde yatıyordu. Betonun üzerinde…

Ne olduğunu bilmediği kahverengimsi kalın bir pislik tabakasıyla kaplanmıştı. Bu açıdan baktığında, sanki hamamböceği sol göz çukurunun içine doğru sürünüyormuş gibiydi. Gözden kaybolmadan hemen önce böceğin antenleri ona döndü ve seri ayakları burnunun ucuna değdi. Ardından Jaeger, hayvanın, başına tırmanışını hissetti. Bir süre sonra tavana bakan sağ şakağının yakınlarında durdu. Ön ayakları ve çenesiyle bulunduğu yeri hissetmeye başlamıştı. Sanki bir şey arıyor gibiydi. Bir şey tadıyor gibi… Jaeger böceğin bir şeyler çiğnemeye başladığını anlamıştı; etinden isinyor, ardından çenesiyle yolunu açıyordu. Çürük et parçalarını koparırken böceğin dişli çenesinin coşkuyla açılıp kapandığını hissedebiliyordu.

Daha sonra dudaklarından sessiz bir çığlık koptu. Evet, onlarca hamamböceği vücudunda geziniyordu. Sanki çoktan ölmüştü. Baş dönmelerini bertaraf eden Jaeger’ın aklında şimdi tek bir soru vardı; Neden kendi çığlığını duyamamıştı? İnsanüstü bir çabayla sağ kolunu hareket ettirmeye çalıştığında sadece birazcık kımıldatabilmişti ama sanki tüm dünyayı kaldırmaya çalışı- yormuş gibi hissediyordu. Kolunu kaldırmayı başardığı her santimde omzu ve dirseklerine hücum eden acıdan kıvranıyor, zorladığı kasları bu cılız çabaya boyun eğerek kasılıyordu. Kendini adeta sakat biri gibi hissediyordu. Ona ne olmuştu böyle? Ne yapmışlardı? Dişlerini gıcırdattı, tüm gücünü toplayıp kolunu başının üzerine getirdi ve ellerini kulağına yaklaştırdı. Çaresizce kendini yoklamaya başladı. Sonrasında parmakları…

Bacaklara değdi. Hamamböceğini kulak deliğinde daha da içerilere iterken pullu, çatallı, vahşi böcek bacakları kıpır kıpır titreşiyordu. Çıkarın bunları buradan! Çıkarın! ÇIKARIIIIN! Midesi ağzına geldi ama kusacağı bir şey yoktu. Ölümün kuru kokusu her yanını sarmıştı; mide zarı, boğazı, ağzı, burun delikleri bile ölüm kokuyordu. Olamaz! Burun delikleri… Oraya da girmeye çalışıyorlardı! Jaeger yine haykırdı. Daha uzun, daha ümitsiz…

Böyle ölünmez. Yalvarırım Tanrım, sonum böyle olmasın! Parmakları tekrar ve tekrar yüzündeki deliklerle savaşa girdi. Böcek- ler tırmandıkları yerden atıldıkları için o böcek nefretiyle tekmeler savuruyor, tıslıyorlardı. En sonunda sesler yine tüm hücrelerinden sızmaya başladı. İlk önce kendi çaresiz çığlıklarının kanlı kulaklarında yankılandığını duydu. Sonra bu seslere bir şeyin karıştığını anladı, beynini yemek için yola koyulmuş böceklerden bile daha tüyler ürpertici bir ses vardı; bir insan sesi. Boğuk… Acımasız… Acıdan keyif alan bir ses…

Gardiyanı! Söz konusu sesle birlikte hatırlamaya başladı. Kara Sahil Cezaevi’ndeydi. Dünyanın sonundaki bir hapishaneydi burası. İnsanların akıl almaz şekillerde işkenceye uğrayıp ölmesi için gönderildiği bir yer… Gözü dönmüş, katil bir diktatörün emirleri üzerine, hiç işlemediği bir suç için buraya gönderilmiş ve her şey o zaman baş göstermişti. Gözünü bu cehennemde açmak yerine, bilinçsiz kalmanın karanlık huzurunu tercih ederdi. Buraya atıldıktan sonra geçirdiği haftalardan daha kötüsü olamazdı. Buradaki hücresi, mezanı olacaktı.

Tam aklının kontrolünü eline alarak geçmişte onu koruyup kollayan o yumuşak, şekilsiz, gri belirsizliğe sürüklenecekken bir şey, Neydi ki o?- kendisini yeniden tarifi mümkün olmayan gerçekliğe döndürdü. Sağ kolunun hareketleri gittikçe yavaşladı. Bir süre sonra da yeniden yere düştü. Hamamböcekleri beyniyle ziyafet çekse de olurdu artık. O bile daha iyiydi. Sonra onu uyandıran şey yeniden dürttü. Denizde bir dalganın bedene attığı tokat gibi, yüzüne soğuk bir sıvı akın etti. Tek farkı kokusuydu.

Okyanusun o buz gibi, saf, huzurlu ferahlığı yoktu bunda. Berbat kokuyordu; sanki yıllardır tek bir fırça darbesi görmeyen bir pisuarın tuzlu tadını almıştı. İşkencecisi yine güldü. Bu, şüphesiz onun için büyük bir eğlenceydi. Tuvalet kovasını bir mahkûmun yüzüne boşaltmaktan daha iyi ne olabilirdi ki? Jaeger pis sıvıyı tükürüp yanan gözlerini diğer tarafa çevirdi. En azından çürüyüp kokuşmuş sıvı tüm böcekleri kaçırmıştı. Doğru kelimeyi anıyor, gardiyanının gözlerine baka baka edebileceği en okkalı küfrü düşünüyordu. Bir yaşam belirtisi, bir direnç göstergesi… “Senin…” Jaeger, korkmayı iyi öğrendiği o aynı hortumla yiyeceği yeni bir dayağı garanti altına alırken, hakaretlerini zar zor çıkan sesiyle sı- ralamaya başladı. Direnmese, yenilgiyi de kabullenmiş olurdu. Tek bildiği direnmekti. Ama sözlerini bitiremedi, boğazında düğümlenip kaldılar. Bir anda başka bir ses duyuldu. Çok tanıdıktı, hatta o kadar kardeşçeydi ki Jaeger rüya gördüğünden emindi.

Büyülü sözler başta oldukça hafif duyuluyordu ama gitgide şiddeti arttı; nasıl olduysa tek bir şarkı tüm hücrelerini imkânsız bir vaatle dolduruyordu. “Ka mate, ka mate. Ka ora, ka ora. Ka mate, ka mate! Ka ora, ka ora!” Jaeger bu sesi nerede duysa tanırdı; Takavesi Raffara. Ama buraya nasıl gelmişti? İngiliz ordusunda birlikte rugby oynadıkları zamanlarda, Maori geleneksel maç öncesi savaş dansı olan hakayı götüren hep Raff olurdu. Hep… Formasını yırtar, ellerini yumruk yapar ve rakip takımla göz göze gelmek için ilerlemeye başlardı. Ellerini dev göğsüne vururken bacakları dümdüz birer ağaç gövdesi gibi yeri inletir, kolları koçbaşı gibi gidip gelirdi ve Jaeger ile birlikte takımının kalanı onu izlerdi. Korkusuzlardı. Durdurulamazlardı.

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıHayalet Uçak
  • Sayfa Sayısı480
  • YazarBear Grylls
  • ISBN9789752468153
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviPortakal Kitap / 2019

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Av Vakti ~ Bear GryllsAv Vakti

    Av Vakti

    Bear Grylls

    Yıl 1945… Nazilerin patlayan büyük planı ve kapıdaki kaçınılmaz yenilgi… Nazilerin Üçüncü Reich planı başarısızlığa uğramış gibi görünse de büyük komutanın başka bir planı...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Kayığım Rosinha ~ José Mauro de VasconcelosKayığım Rosinha

    Kayığım Rosinha

    José Mauro de Vasconcelos

    José Mauro de Vasconcelos, 1920’de Rio de Janeiro yakınlarındaki Bangu kasabasında doğdu. Kızılderili ve Portekizli karışımı bir ailenin çocuğuydu. On beş yaşında lise öğrenimini...

  2. Balinalar Geldiğinde ~ Michael MorpurgoBalinalar Geldiğinde

    Balinalar Geldiğinde

    Michael Morpurgo

    “Kuşçu insanlara büyü yapıyor. Onunla konuşmamalıyız. Bu kesinlikle yasak.” Savaş Atı, Kelebek Aslanı, Issız Adanın Kralı, Kayıp Zamanlar gibi milyonlarca okura ulaşmayı başaran kitaplarından tanıdığımız, Children’s Book Ödülü’nün sahibi İngiliz...

  3. Grk Sosisli Peşinde ~ Josh LaceyGrk Sosisli Peşinde

    Grk Sosisli Peşinde

    Josh Lacey

    New York, Büyük Elma olabilir, ama Tim için burası bir sosis şehri! Paha biçilmez bir altın heykel çalındı ve Tim’in elinde önemli bir ipucu...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur