Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Hastalık, Sağlık ve Toplum
Hastalık, Sağlık ve Toplum

Hastalık, Sağlık ve Toplum

Reşat Açıkgöz

Hastalık ve sağlık hayatımızın merkezinde yer alırlar. Her ikisi temelde kültürel değerlerle yakından ilgili olduğu ve toplumsal koşullara göre farklı çehrelere büründüğü için ikisinin…

Hastalık ve sağlık hayatımızın merkezinde yer alırlar. Her ikisi temelde kültürel değerlerle yakından ilgili olduğu ve toplumsal koşullara göre farklı çehrelere büründüğü için ikisinin de sosyolojik açıdan incelenmesi gerekir. Bu kitap, böylesi bir çabanın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Kitap, öncelikle yükselen bir değer olarak sağlığı ele almakta ve sağlığın artan öneminden, bununla birlikte giderek nasıl bir yaşam ideolojisine ve serbest piyasada alınıp satılan bir metaya dönüştüğünden bahsetmektedir. İkinci olarak kitap, hastalık olgusuna eğilmekte ve hastalığı sosyo-kültürel bağlamda, yoksulluk ve sosyal sınıf gibi toplumsal faktörlerle ilişkisi bağlamında ele almaktadır. Kitap üçüncü olarak, toplumdaki temel ilişki biçimlerinden biri olan hekim-hasta ilişkilerini kuramsal yaklaşımlar çerçevesinde incelemektedir. Kitapta ayrıca hastalık algısı, hastalık-sapkın davranış ilişkisi ve farklı hastalık anlayışlarından da söz edilmektedir. Kitapta son olarak, günümüzde hastalık ve sağlıkla daha ilişkili hale gelen ilaç endüstrisi ve sağlık, gıda ve sağlık, kentsel mekânlar ve sağlık, salgınlar ve sağlık gibi konular işlenmektedir. Bu konulara ilaveten kitapta insan-hayvan etkileşimi ve din ve sağlık gibi mevzulara da yer verilmektedir.

İçindekiler
İkinci Baskıya Önsöz 11
Önsöz 13
Giriş 19
BİRİNCİ BÖLÜM
Sağlık ve Sağlık Sosyolojisi 27
Sağlık Nedir? 27
Sağlığın Artan Önemi 32
Sağlıklı Yaşam İdeolojisi 36
Sağlığı Satın Almak 40
Modern Öncesi Toplumlarda Sağlık ve Hastalık 43
Humor Teorisi 47
Mikrop Kuramı 51
Epidemiyolojik Dönüşüm 52
Sağlık Sosyolojisinin Gelişimi 55
İKİNCİ BÖLÜM
Hastalık Olgusu 61
Hastalık Nedir? 61
Hastalık Algısı 66
Hastalık-Sapkın Davranış İlişkisi 68
Hastalık Çeşitleri 71
Sürelerine Göre Hastalıklar 71
Akut Hastalıklar 71
Kronik Hastalıklar 72
Türlerine Göre Hastalıklar 72
Bedensel (Fiziksel) Hastalıklar 73
Zihinsel Hastalıklar 74
Ruhsal Hastalıklar 75
Hastalığa Yönelik Kuramsal Açıklamalar 77
İşlevselcilik 77
Hasta Rolü 78
Hasta Rolünün Eleştirisi 79
Sembolik Etkileşimcilik 80
Sosyal Çatışma Kuramı81
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Tıp Modelleri83
Biyomedikal Tıp Modeli (Modern Tıp) 83
Bütünsel (Holistik) Tıp Modeli 86
Alternatif Tıp Modeli 88
Geleneksel Tıp 91
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Hastalık ve Sağlığın Toplumsal Bağlamı 95
Sosyal Sınıf 95
Toplumsal Cinsiyet 100
Irk/Etnisite 102
Yoksulluk 104
Yaşlılık 107
Sosyal Çevre 110
Kentleşme 112
Teknoloji 114
BEŞİNCİ BÖLÜM
Kültürel Olgular Olarak Hastalık ve Sağlık 115
ALTINCI BÖLÜM
Hekim-Hasta İlişkileri 119
Hekim ve Hasta Tipolojileri 120
Hekim Tipolojisi 120
Hasta Tipolojisi 122
Hekim-Hasta İlişkisinin Kuramsal İzahı 123
İşlevselci Yaklaşım 123
Çatışmacı Yaklaşım 125
Etkileşimci Yaklaşım 125
Stewart ve Roter’ın Modeli 126
YEDİNCİ BÖLÜM
Engellilik/Sakatlık 127
Dünyada ve Türkiye’de Genel Durum 129
Sakatlık ve Engellilik Kavramları 132
Engellilik Modelleri 133
Bireysel Engellilik Modeli 133
Sosyal Engellilik Modeli 134
Yeti Yitimi Sosyolojisine Doğru 137
SEKİZİNCİ BÖLÜM
İlaç Endüstrisi ve Sağlık 139
İlaç 139
İlaç Endüstrisi 145
Mucize İlaç 151
İlaç Endüstrisi ve Hastalık Üretimi 155
DOKUZUNCU BÖLÜM
Gıda ve Sağlık 159
Tarım, Gıda ve Sağlık İlişkisi 161
Gıda Güvenliği, Gıda Güvencesi ve Sağlık 169
Gıda Katkı Maddeleri ve Sağlık 170
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ve Sağlık 173
ONUNCU BÖLÜM
Din ve Sağlık 177
Dini Terminolojide Hastalık, Şifa ve Sağlık 179
İslam’ın Hastalık ve Sağlığa Bakışı 181
Peygamber Tıbbı (Tıbb-ı Nebevi) 188
Sufi Tıp 194
ON BİRİNCİ BÖLÜM
İnsan, Hayvan ve Sağlık 201
İnsan-Hayvan Etkileşimi 205
İnsan Sağlığı İçin Hayvanların Kullanılması 210
Endüstriyel Hayvancılık 213
ON İKİNCİ BÖLÜM
Kentsel Mekânlar ve Sağlık 221
Kentsel Mekânların Oluşumu 222
Hastaneler ve Kentsel Mekânlar 229
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Salgınlar ve Toplum 237
Salgınlar Nasıl Ortaya Çıkar? 238
Salgınların Toplumsal Etkileri 246
Salgınlarla Mücadele 252
Koronavirüs Salgını 256
Kaynakça 267

İkinci Baskıya
Önsöz

Sağlık ve hastalık, Türkiye’de gündemden düşmeyen konuların başında gelmektedir. Her ikisi de kitabın ilk baskısının yapıldığı Mart 2021’den bugüne kadar gündemdeki yerini korudu. Ülkeyi sarsan ve etkileri uzun yıllar devam edecek gibi görünen 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri de toplumun sağlık ve hastalık durumunu derinden etkiledi. Deprem gibi toplumsal afetlere dönüşen doğa olaylarının toplum ve insan sağlığı açısından ne kadar yıkıcı sonuçlar doğurduğu bir kez daha görüldü. Depremle birlikte barınma ve konut sorunundan temiz içme suyuna, sağlıklı gıdaya erişimden bulaşıcı hastalık riskine kadar birçok sağlık sorunu yeniden gündeme geldi. Bu durum, afetlerle sağlık ve hastalık ilişkisini daha önemli hale getirmektedir. Zira afetler istisna olmaktan çıkmış durumda. Muhtemelen gelecekte de afetler, sağlık ve hastalık durumunun en önemli belirleyicilerinden biri olacaktır.

Deprem, birtakım sağlık sorunlarına yol açtığı gibi toplumda var olan bazı toplumsal ve ahlaki hastalıkları da açığa çıkardı. Depremin tetiklediği merhamet, dayanışma ve yardımseverlik gibi duygular hırs, bencillik ve açgözlülük gibi ahlaki hastalıkların gölgesinde buharlaştı. “Piyasa koşulları” söylemi, bu ahlaksızlıkları maskelemenin aracı olarak kullanıldı. Piyasaya ayak uydurmak ve piyasa koşullarına göre hareket etmek, temel davranış kalıbı haline geldi. Piyasa aynı zamanda en temel meşrulaştırıcı araç olarak da sunuldu. Böylece çoğunluğun ona göre hareket ettiği ve adına “piyasa dini” diyebileceğimiz yeni toplumsal düzen (kural ve değer bağlamında) topluma egemen olmaya başladı. Şiddet, cinayet, dolandırıcılık, gösteriş, kibir ve istismar gibi suç ve hastalıklar da hesaba katıldığında toplumun adeta bir cinnet hali içinde olduğu görülür. Bu yüzden, maddi sağlık sorunları kadar manevi sağlık sorunlarını da dikkate almak gerekir. Bu bağlamda sağlık ve hastalık alanında yapılacak çalışmalarda manevi/ahlaki sağlık sorunlarına yönelik araştırmaların yapılması son derece önemlidir.

Sağlık ve hastalık konularını sosyolojik bakışla ele alan bu kitabın ikinci baskısında bazı değişiklikler yapıldı. Kitap yeniden okundu ve mevcut yazım hataları giderildi. Konu bütünlüğü dikkate alınarak bazı bölümlerin (ikinci ve üçüncü bölümler) yerleri değiştirildi ve bazı bölümlere eklemeler yapıldı. Bazı başlıklar daha da zenginleştirildi; bazı başlıklarda ise tekrar olarak görülen cümleler ve pasajlar çıkarıldı. Böylece ilk baskıya nazaran kitabın daha nitelikli hale geldiğini söylemek mümkündür. Bununla birlikte, ilk baskıda bahsedilen eksikler (bazı konuların kitaba eklenmesi) henüz giderilmiş durumda değil. Kitap üzerinde çalışmaya devam etmeme rağmen bahsedilen konuları yazmaya fırsat bulamadım. Kusurlarına rağmen okurlardan kitabı mevcut haliyle değerlendirmelerini istirham ediyorum. Kitabın ikinci baskısının editörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Ömer Aytaç’a ve DBY Yayınları yöneticisi İrfan Güngörür’e desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Reşat Açıkgöz
Konya, Şubat 2024

Önsöz

Sağlık ve hastalık, yaşamımız boyunca içinde bulunduğumuz iki temel haldir. Sosyal ilişkilerimiz, aile ve akrabalık bağlarımız, önceliklerimiz, duygularımız, değer verdiğimiz şeyler, hayallerimiz ve hedeflerimiz, içinde bulunduğumuz bu iki hale göre bir karakter alırlar. Bedenen, ruhen ve sosyal açıdan sağlıklı olduğumuzda davranışlarımız ve ilişkilerimiz başka bir seyir izler, hasta olduğumuzda başka bir çehreye bürünürler. Keza hasta ve sağlıklı halimize göre duygu ve düşüncelerimiz de farklılaşır; buna bağlı olarak hayata bakış açımız ve gündelik olayları değerlendirme biçimimiz de değişkenlik gösterir.

Sağlık, yükselen bir değer olarak, zengin toplumlarda ve üst sınıflarda toplumsal bir statüye ve konuma karşılık gelir; yoksul toplumlarda ve alt sınıflarda ise ihtiyaç duyulan bir hizmete karşılık gelir. Bu yüzden sağlık/sağlıksızlık, çoğu zaman temel bir sınıf göstergesi olarak karşımıza çıkar. Görüldüğü kadarıyla üst sınıflar için sağlığı korumak esastır; bunun için de sağlıkla ilgili alanlara çokça harcama yapılır. Alt sınıflar içinse hastalanmamak esastır; bu yüzden sağlık masraflarından kaçınmak temel ilgi odağı haline gelir. Sağlık kurumları ve sağlık endüstrisi ise her iki tabakaya hitap ederler; fakat bir taraf ucuz ve kalitesiz kamusal hizmet alanına yönelir, diğer tarafsa görece daha pahalı ve kaliteli sağlık hizmetleri/ürünleri alanına yönelir.

Ancak hastalık da sağlığın peşini bırakmaz; çeşitli şekillerde sağlık halini sürekli tehdit eder ve sağlığın kalıcı bir durum olmadığını bize gösterir. Hastalık, bazen tedavisi bulunmayan yeni bir hastalık şeklinde, bazen uzun süreli tedavi gerektiren kronik bir hastalık biçiminde, bazen salgına dönüşen bulaşıcı bir hastalık suretinde, kimi zaman da milyonda bir görülen bir hastalık formunda insan ve toplumun sağlığına saldırır ve devasa hastanelerin inşa edilmesine ve milyonlarca sağlık personelinin bu alanda çalışmasına sebebiyet verir. Böylece hastalık ve sağlık arasında bir mücadele alanı belirir. Bir tarafta, düşman olarak görülen tarafta, hastalık ve türevleri, diğer tarafta onlarla mücadele eden bir “sağlık ordusu” bulunur. Toplumsal düzlemde cereyan eden bu mücadele, hastalık ve sağlıkla ilgili birçok alanda görülür ve temel bir eşitsizlik biçimi olarak açığa çıkar.

Bu eşitsizliği, gündelik hayatta dertlerinden ve hastalıklarından kurtulmak isteyen insanların sağlık arayışlarında görmek mümkündür. Zira hastalık hayatına girdiğinde, insan bir anda kendisini bu eşitsiz dünyanın içinde buluverir. Sağlık hizmetlerine erişimde, hekim-hasta ilişkilerinde, hastane sisteminin işleyiş yapısında, sosyal güvenlik alanında ve diğer benzer alanlarda bu eşitsizliğin soğuk esintisi insanın yüzüne çarpar. Bu yüzden insanlar, tedavi sürecinde çok çeşitli ilişki türleri içine girerler ve karşılaştıkları sorunları çözmek için çok farklı pratikler geliştirirler. Örneğin, iyi bir doktora tedavi olmak için, telefon veya internet üzerinden randevu almanın mümkün olmadığı zamanlarda, sabahın şafağında hastane dış kapısının önünde sıraya girerler. Bıktırıcı hastane prosedürleri ve katı bürokratik kurallar yetmezmiş gibi kendilerince yeni kurallar oluşturur ve bunu toplumsal bir norm gibi diğer insanlara dayatırlar. Duygu dünyaları alt üst olmuş hasta ve hasta yakınları, diğer sıkıntılarına ek olarak bir de bu tarz şeylerle boğuşmak zorunda kalırlar.

Bundan dolayı, tedavi olma veya sağlık hizmeti alma süreci, hastalığın kendisinden daha yıpratıcı bir hale dönüşür. Alınamayan randevular, uzun bekleyişler, çıkmayan tahliller, bıktırıcı sevk zinciri, doktorların ilgisizliği, duygusuz tedaviler, ilgi ve merhamet bekleyen hasta ve hasta yakınlarını umutsuzluk ve karamsarlığa gark eder. Çaresizlik, bütün yönleriyle yüzlere yansır. Bazen hastane koridorunda, bazen doktorun muayene odasında, bazen ameliyat kapısının önünde, bu ruhsuz ve donuk mekânlarda, bu çaresizlik lisan-ı hal ile dile gelir. Çaresizliğin bakışlara yansıdığı, sözlerin kifayetsiz kaldığı, duyguların ve hislerin anlamını yitirdiği bu zamanlarda, sınırlı sayıda kişinin şahit olduğu ve sadece gözlerden okunabilen tarif edilmez anlar yaşanır.

Fakat böyle anlarda insan olma hali devreye girer ve insanilik katı kuralların önüne geçer; böylece sert kurallar yumuşamaya ve imkânsız görünen şeyler mümkün hale gelmeye başlar. Buna bağlı olarak, umutların tükendiği ve çaresizliğin bedenlere bir ağırlık olarak çöktüğü, duyguların anlamsızlaştığı o anlarda, birdenbire gözlerde bir ışık parıldar, bir umut belirir, bir imkân doğar; böylece insan sığınacak bir liman bulur, hayata tekrar bağlanır, varlığı tekrar yakalar ve yaşama gülümser.

Hastalık ve tedavi sürecinde insanlara gösterilen olumlu tutumlar, insanların hastalık sürecine uyumlarını kolaylaştırır. Bu yüzden, farklı ortam ve kurumlarda ‘iyi’ insanlarla karşılaşmak, dertlerine derman arayan insanlar için her zaman bir sevinç kaynağıdır. Bunun aksine, hastalık sürecine uyumu zorlaştıran durum ve koşullar da vardır. Kimsesizlik, yalnızlık, yaşlılık, eğitimsizlik, yoksulluk, güvencesizlik ve yol-yordam bilmezlik bunların başında gelir. Bunlara hastane prosedürleri, uzun süreli tedaviler, usandıran tetkik ve tahliller, sevk zincirini gerektiren hastalıklar, doktorların umursamaz tavırları gibi durumlar eklenince bu uyum daha da zorlaşır.

Hastalığın gizemli bir gücü vardır. Ölüm dışında insana hükmünü geçiren başka bir şey varsa, o da hastalıktır. Hatta ölümlerin çoğu hastalıklara bağlı olarak meydana geldiği için, hastalığın ölüme eşdeğer bir gücü bulunur. Bu yüzden, tıp tarihçisi R. Porter, bu dünyada eğer gerçek bir imparatorluk, tüm zamanları ve insanları etkisi altına alan bir güç varsa, bunun hastalık olduğunu söyler. Güç, sağlık ve servet, hastalık karşısında çaresiz kalırlar; ne güç onu yenebilir, ne sağlık onu uzak tutabilir ne de servet onu önleyebilir.

Diğer taraftan, hastalık aynı zamanda bir teselli kaynağıdır. Bir hastalığa bağlı olarak meydana gelen sakatlıklar ve ölümler, diğer durumlara (kaza, cinayet, savaş vb.) nazaran daha kolay kabul edilir. Bu tarz ölümler insanlara teselli verir; çünkü yapılacak bir şeyin olmadığına inanılır; bu yüzden sabır ve metanetle karşılanır.

Hastalık sağlığın zıddı değildir. Aksine, birçok hastalık insanı daha dinç hale getirir ve daha sağlıklı kılar. Hastalıklı halimiz, sağlıklı halimiz kadar bize zarar vermez. Bu yüzden, bugün ihtiyaç duyduğumuz şey, daha fazla sağlık değil hastalıktır. Bunu bize hatırlatmak istercesine biz ondan kaçtıkça, o bize daha fazla yaklaşmakta; biz daha fazla sağlıklı olmaya çalıştıkça o daha fazla hayatımıza girmektedir. Çünkü hiç beklemediğimiz ve hesap etmediğimiz yerden hastalık bize gelir. Umutla beklediğimiz çocuğumuz hastalıklı doğabilir, rastgele bir kan tahlili kronik bir hastalığın habercisi olabilir, ani bir olay/musibet ağır bir psikolojik rahatsızlığa yol açabilir. Hastalık, insanın acizliğini ve zayıflığını dile getirir ve sağlıklı halinin geçici olduğunu hatırlatır. Rüyalarına hükmedemeyen ve kendi bedeninde çalışan milyarlarca hücreye söz geçiremeyen insan, hastalıkla birlikte belki de kendi hakiki gerçekliğinin farkına varır.

Başka hiçbir şey olmasa bile, sadece hastane koridorlarındaki insan manzaraları hastalık ve sağlık ile sağlık sistemi üzerinde düşünmeyi gerektirir. Bu düşünme, hastalık ve sağlık durumlarımızın birçok unsurla (yoksulluk, sınıf, kültür, kapitalizm, ilaç endüstrisi, gıda sektörü, din, tıp vs.) ilişkili olduğunu açığa çıkarır. Bu çalışma, hastalık ve sağlık olgularını bu unsurlarla ilişkileri bağlamında incelemektedir.

Bu kitapta birçok kişiden maddi ve manevi destek gördüm. Öncelikle kitabı baştan sona okuma zahmetinde bulunan ve kitabın son halini almasında çokça emeği geçen Muhammet Fırat’a teşekkür etmek istiyorum. İkinci olarak, kitabın yazım sürecinde gerçekleştirdiğimiz verimli tartışmalarla kitaba katkı sunan M. Hayati Avan’a teşekkür ediyorum. Ayrıca, zaman zaman hastalık ve sağlıkla ilgili konularda fikir alışverişinde bulunduğum M. Ali Aydemir’e, kitabı eleştirel bir okuma süzgecinden geçiren Ejder Ulutaş’a, dönemsel olarak bazı konuları kendileriyle mütalaa ettiğim doktora danışman hocam Ömer Aytaç’a şükranlarımı sunuyorum. Burada kitaba dolaylı katkıları bulunan diğer dostlarımı da anmak istiyorum: Süleyman İlhan, Mevlüt Yılmaz, Ömer Şükrü Yusufoğlu, Mustafa Günerigök, Ahmet Gökçen, İslam Can, İlhami Aydın, İbrahim Nacak, Hüseyin Çil. Her birine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.Son olarak sakatlık sosyolojisi, Parsons ve “hasta rolü” kavramı üzerine yaptığı okumalarla kitaba katkıda bulunan Hüseyin Özil’e teşekkür ediyorum.

En büyük teşekkürü ise manevi desteklerini sürekli yanımda hissettiğim anneme, babama, eşime ve çocuklarıma borçluyum. Beni benden daha çok düşünen, dualarında bana sürekli yer veren ve benim için daima helal rızık temennisinde bulunan anne ve babama minnettarım. Kendisini zaman zaman ihmal ettiğim halde sevgisini ve ilgisini hiçbir zaman benden esirgemeyen ve daimi yol arkadaşım olarak gördüğüm sevgili eşime özel teşekkür borçluyum. Hayatın gerçek yüzünü onlarla kavradığım, hem neşe kaynaklarım hem de düşünme vasıtalarım olan iki güzide çocuğuma da sevgilerimi sunuyorum. Engellilik konusu üzerinde düşünmeme vesile olan ve beni konuyla ilgili araştırma yapmaya teşvik eden Mehmet ve Ali kardeşlere de teşekkür ediyorum. 

Kitabın yayım aşamasında göstermiş olduğu ilgi ve özveriden dolayı DBY Yayınları editörü Nuh Muaz Kapan’a da teşekkür ediyorum. Kitabın bazı eksikleri var. Yazmayı düşündüğüm “tıbbın felsefesi”, “total kurum olarak hastane”, “sağlıkta şiddet” ve ‘ölüm’ gibi bazı başlıkları kitaba ekleyemedim. Buna rağmen, kitabın hastalık ve sağlık sosyolojisiyle ilgili temel konulara ve tartışmalara ışık tutacağını ümit ediyorum. Faydalı olması dileğiyle…

Reşat Açıkgöz Konya,

Şubat 2021 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur