1997’de ilk kitabı, Harry Potter ve Felsefe Taşı yayımlandığından beri milyonlarca okuyucuyu peşinden sürükleyen Harry Potter dizisi artık sona eriyor.
Ah, soyun içinde çoğalan azap,
ölümün kulak tırmalayan çığlığı ve damarı vuran inme, kimsenin durduramadığı kanama, keder, hiçbir insanın taşıyamayacağı lanet.
Fakat bir şifa var bu ailede, dışarıda değil, hayır,
başkalarından değil, onlardan gelecek, onların kanlı yatışmasından. Size şarkılar söylüyoruz, toprağın altındaki karanlık tanrılar.
Duyun şimdi, yeraltının mutlu güçleri
çağrıya cevap verin, yardım gönderin. Çocukları kutsayın, onlara şimdi /alev bahşedin.
Aiskhylos, Tanrılara Sunulacak İçki Taşıyanlar
Ölüm dünyayı geçmekten başka bir şey değildir, tıpkı dostların denizleri geçtiği gibi; birbirilerinde yaşarlar hâlâ. Çünkü hep varolmalıdır, her daim her yerde varolanın içinde sevenler ve yaşayanlar. Bu ilahi aynada birbirlerini yüz yüze görürler; hem serbest, hem lekesizdir sohbetleri. Dost kucağıdır bu; öldükleri söylense bile dostlukları ve cemiyetleri, esasında daima korur varlığını, ölümsüzdür çünkü.
William Penn, Yeni Yalnızlık Meyveleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Karanlık Lord Yükseliyor
İki adam av ışığıyla aydınlanmış dar pal ikada birbirinden birkaç metre uzakta aniden belirdiler. Bir an ikisi de asasını karşısındakinin göğsüne doğrultulmuş halde kıpırdamadan durdular, sonra, birbirlerini tanıyarak asalarını pelerinlerinin altına soktular ve aynı yönde çevik adımlarla yürümeye koyuldular.
“Haber var mı?” diye sordu, daha uzun boylu olanı.
“En iyisinden,” diye cevap verdi Severus Snape.
Patikanın sol yanında vahanı, budur kabadikenler vardı, sağ yanında ise yüksek, özenle kırpılmış bir çit. Adamların uzun pelerinleri, onlar yürüdükçe bileklerinin etrafında çırpmıyordu.
“Geç kalacağımı sandım,” dedi Yaxley. Tepeden sarkan ağaçların dalları ay ışığını kestikçe kaba yüz hatları bir görünüp bir kaybolarak. “Sandığımdan daha zor oldu. Ama umarım tatmin olur. Sen İyi karşılanacağından emin görünüyorsun, öyle mi?”
Snape başını sallayarak doğruladı ama açıklama yapmadı. Sağa, patikadan uzanan daha geniş bir araba yoluna döndüler. Yüksek çit de onlarla birlikte kavislendi, adamların Önünü kesen bir çift heybetli dövme demir kapının gerisinde uzaklara yöneldi, iki adam da durmadı: sessizlik içinde selam verircesine sol kollarını kaldırdılar ve koyu renk metal sanki dumanmış gibi dosdoğru içinden geçtiler.
Porsukağacı çit, adamların ayak seslerini boğuyordu. Sağ taraflarında bir yerde bir hışırtı vardı: Yaxley gene asasını çekti, yol arkadaşının başının üstünden uzattı ama gürültünün kaynağının çitin tepesi boyunca haşmetle yürüyen bembeyaz bir tavuskuşu olduğu anlaşıldı.
“Kendine hep iyi bakmıştır bu Lucius. Tavuskuşları, ha?…” Yaxley, burnundan “hıh” diye bir ses çıkartarak asasını gerisin geri cüppesinin altına soktu.
Dümdüz ilerleyen araba yolunun sonundaki karanlıktan, elmas biçimindeki alt kat pencerelerinin ışıkları parıldayan büyük bir malikâne yükseliyordu. Çitin gerisindeki karanlık bahçenin bir yerlerinde bir çeşme çağıldıyordu. Snape ve Yaxley ön kapıya doğru hızla ilerlerken ayaklarının altında çakıllar takırdadı. Kapı, kimse tarafından gözle görülür biçimde açılmamasına rağmen, onlar yaklaşınca içeri doğru savruldu.
Hol büyüktü, loş bir şekilde aydınlatılmıştı ve lüks bir şekilde döşenmişti, taş döşemenin büyük kısmını muhteşem bir halı kaplıyordu. Duvarlardaki solgun yüzlü portrelerin gözleri, onlar uzun adımlarla Yanlarından geçerken, Snape ve Yaxley’i izledi. Bir sonraki odaya açılan ağır bir tahta kapının önünde durdular, bir kalp atışı süresince tereddüt etiler, sonra Snape bronz tokmağı çevirdi.
Salon uzun ve gösterişli bir masanın çevresinde oturan sessiz insanlarla doluydu. Odanın her zamanki mobilyaları kayıtsızca duvarların dibine çekilmişti. Tek ışık kaynağı, üzerinde yaldızlı bir ayna olan güzel, mermer bir şömine rafının altındaki gürleyen ateşti. Snape ve Yaxley bir an eşikte oyalandılar. Gözleri ışık yokluğuna alışınca yukarı, sahnenin en tuhaf yanına çevrildi: besbelli baygın olan bir insan şekli, masanın üstünde baş aşağı asılmış, görünmez bir ipten sarkarmış gibi yavaş yavaş dönüyor, aynada ve alttaki masanın çıplak, cilalı yüzeyinde yansıması görünüyordu. Bu acayip manzaranın altındaki insanların hiçbiri ona bakmıyordu, neredeyse tam altında Oturan solgun yüzlü bir delikanlı hariç. Kendine engel olamayıp dakika başı yukarı bakıyormuş gibiydi.
“Yaxley, Snape,” dedi tiz, berrak bir ses, masanın başından. “Az daha geç kalıyordunuz.” Konuşan kişi şöminenin tam önüne oturmuştu; öyle ki yeni gelenlerin İlk başta onun siluetinden fazlasını seçmeleri zordu. Ancak, yakınlaştıklarında yüzü loş ışıkta parladı. Tüysüz, yılanıma bir yüzdü bu, burun deliklerinin yerinde yarıklar vardı ve yatay gözbebekleri olan güzleri kırınızı kırmızı parıldıyordu. Teni öylesine açık renkti ki, sanki incimsi bir ışıltı yayıyor gibiydi.
“Severus, buraya,” dedi Voldemort, hemen sağındaki iskemleyi işaret ederek. “Yaxley Dolohov’un yanma.”
İki adam kendilerine ayrılmış yerlere oturdular. Masadakilerin çoğunun gözleri Snape’i izledi, Voldemort da önce onunla konuştu.
“Evet?”
“Lordum, Zümrüdüanka Yoldaşlığı Harry Potter’ı şu anda bulunduğu güvenli yerden önümüzdeki cumartesi gece yarısı çıkarmaya niyetli.”
Masanın çevresinde oturan diğerlerinin ilgisi gözle görülür şekilde arttı: kimi kaskatı kesildi, kimi yerinde kıpırdanmaya başladı, hepsi gözlerini dikip Snape ile Voldemorta baktı.
“Cumartesi… gece yarısı,” diye tekrarladı Voldemort. Kırmızı gözleri Öyle bir yoğunlukla Snape’in kara gözlerine dikildi ki onları gözleyenlerden bir kısmı bakışlarını uzaklaştırdı; belli ki kendilerinin de o bakışın yırtıcılığıyla yanacağından korkmuşlardı. Snape ise sükunetle Voldemort’un yüzüne baktı ve biriki saniye sonra, Voldemort’un dudaksız ağzı gülümsemeye yakın bir şeyle büküldü.
“İyi. Çok iyi. Ve bu bilgi…”
“Hakkında konuştuğumuz kaynaktan,” dedi Snape.
“Lordum.”
Yaxley, uzun masanın diğer ucunda, Voldemort ile Snape’e bakmak için öne eğilmişti, Bütün yüzler ona döndü.
“Lordum, ben farklı şeyler duydum.”
Yaxley bekledi, ama Voldemort konuşmadı, o da devam etti. “Dawlish, şu Seherbaz, ayın otuzuna, yani oğlanın on yedi yaşında olacağı geceye kadar Potter’ın yerinden oyna ti İm ayacağı m ağzından kaçırdı.”
Snape gülümsüyordu.
“Kaynağım bana sahte bir iz bırakma yolunda planlar olduğunu söyledi; bu, o olmalı. Hiç şüphe yok ki Dawlish’e Şaşırtma Büyüsü yapılmış. Bu ilk sefer olmayacak, çabuk etkilendiği biliniyor.”
“Sizi temin ederim, Lordum, Dawlish oldukça emin görünüyordu,” dedi Yaxley.
“Eğer şaşırtılmışsa, emin olması doğal,” dedi Snape. “Ben seni temin ederim, Yaxley ki, artık Seherbaz Bürosu Harry Potter’ın korunmasında rol oynamayacak. Yoldaşlık, bizim Bakanlık’a sızdığımıza inanıyor.”
“Demek ki Yoldaşlık sonunda bir şeyi doğru anlamış, ha?” dedi, Yaxley’e yakın oturan tıknaz bir adam; masanın orasında burasında yankılanan hırıltılı bir kütürtü koyuverdi.
Voldemort gülmedi. Bakışı yukarı, tepede yavaşça dönen bedene takılmıştı ve düşünmeye dalmış görünüyordu
“Lordum,” diye devam etti Yaxley, “Dawlish oğlanı nakletmek için tamamen Seherbaz’lardan oluşan bir ekip kullanılacağına inanıyor…”
Voldemort kocaman, beyaz elini havaya kaldırdı, Yaxley hemen sindi ve Voldemort yeniden Snape’e dönerken dargın dargın baktı.
“Sonra oğlanı nereye saklayacaklar?”
“Yoldaşlık’tan birinin evine,” dedi Snape. “Kaynağa göre bu yere, Yoldaşlık ile Bakanlık’ın birlikte sağlayabildiği her türlü korunma sağlanmış. Sanırım bir kere oraya gitti mi onu alma şansı zayıf, Lordum, tabii Bakanlık önümüzdeki cumartesiden ona’ düşmüş olmazsa ki bu da bize yeterince siniri keşfedip bozma geri kalanını da kırma şansı verir.”
“Ee, Yaxley?” diye masadan aşağı doğru seslendi Voldemort Ateşin ışığı kırmızı gözlerinde garip garip parlıyordu. “Önümüzdeki cumartesiye Bakanlık düşmüş olacak mı?”…
“Harry Potter ve Ölüm Yadigarları” için 8 yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Gençlik Kitapları
- Kitap AdıHarry Potter ve Ölüm Yadigarları
- Sayfa Sayısı700
- YazarJ. K. Rowling
- ISBN9750812989
- Boyutlar, Kapak14x20 cm, Karton Kapak
- YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2007
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Yolum Düştü Amerikaya ~ Canan Tan
Yolum Düştü Amerikaya
Canan Tan
Kimileri için komşu kapısı, her yıl iş için gidilen ya da tatil yapılan bir yer… Kimileri içinse ancak televizyonlarda izlenen, uzak bir düş-ler ülkesi....
- Yanardağın Yankısı ~ Gülten Dayıoğlu
Yanardağın Yankısı
Gülten Dayıoğlu
İnsanlık ve dünya adına olağanüstü düşler kurabiliriz… Çocuk ve gençlik yazınımızda birçok nesli etkileyen yüze yakın kitaba hayat veren Gülten Dayıoğlu’nun kaleminden “Yanardağın Yankısı”...
- Olimpos Kahramanları – Neptün’ün Oğlu ~ Rick Riordan
Olimpos Kahramanları – Neptün’ün Oğlu
Rick Riordan
Denizler tanrısı Poseidon’un oğlu Percy Jackson, uzun bir uykudan uyanıyor ve aniden kendini yılan saçlı iki kadınla yüz yüze buluyor. Sorun şu ki, bu...
harry potter ben seni çoooooooooooookkkkkkkkkkkkkk seviyorum senin okulda giydigin cüppeyi nerden alabilirim
harry potterer ın londra daki warnerbors s sutudio müzesinden
harry potter ben seni ço
k seviyorum senin okulda giydigin cüppeyi nerden alabilirim
hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap edebilen nadir kitaplardan… :)
GERÇEKTEN HARRY POTTERI SEVİYORUM HEMDE ÇOK AMA KESKE KİTABIN TUMUNU VERSEYDİNİZZ TUHH :)
süper bi kitap
ffimini 2 defa full seri izledim hala sıkılmadım bir 2 defa daha izlerim
Neden tümünü vermiyorsunuz yarım yamalak hiç anlayamadım