Toprak Işık insanları hikâyeler aracılığıyla anlatmaya devam ediyor. Ama onun insanları bildiğimiz masal veya roman kahramanları değil, bildiğimiz, her gün sokakta görüp yanlarından geçtiğimiz birbirini tanımayan insanlar. İlk kitabı Sırabaşı sonrası, Toprak Işık birbirini tanımayan insanları Halat Gösterisi aracılığıyla birbirlerine yaklaştırıyor.
“Çalışanla çalıştıran birbirlerine açık olabilseler iki taraf da kazançlı çıkar. Şükürler olsun, gerçek hayatın gerçek kurallarının buna izin vermeyeceğini bilecek yaşta ve zekâdayım. Panda gibi yatsan da karınca gibi çalışıyor görüneceksin. Patron da kullarını eşekler gibi çalıştırıp, eşekten beter yaşatmak istediğini belli etmez. Bu memlekette yatırım yapmak, çölde kum, kutupta buz satmaktan zorken, sırf çalışanları aç kalmasın diye kendini paraladığını söyler. Bunu duyan ben, iş dünyasını derede yüzen sazanlar kadar az tanımadığımdan, boynuna atlayıp hüngür hüngür ağlamam. ‘Hadi len’ deyip içimden geleni de taşımam dışıma. ‘Kral çıplak’ diye bağırmak masallarda marifettir. Gerçek hayatta kralın o an üstündeki kıyafetin aynısı giydirilerek ödüllendirilir keskin gözlü boşboğaz. Ve bir donsuz ancak kralsa güvendedir.”
Toprak Işık ilk kitabı Sırabaşı’nın izleklerini bu kitapta da sürdürüyor. Ama bu defa hayatın ve toplumun çok daha geniş halkalarına çeviriyor merceğini.
Yine her gün etrafımızda olup biten, sıradan gibi görünen hatta “olay” bile denemeyecek olayların ve onların “kahraman” denemeyecek kahramanlarının hikâyeleri… Onların “incir çekirdeğini doldurmayan” diyalogları… Kısacası, insan denen varlığı şekillendiren, adına hayat dediğimiz oluşu vareden sıradanlıklar…
Acıtan, yaralayan, güldüren insan hikâyeleri… Ustalık, sıradan gibi görünendeki sıradışılığı göstermek değil mi? Toprak Işık daha ustalaşıyor.
Bakkal Halil
– Halil! Halil! Yetiş, hırsız! Karımın haykırışıyla uyandığım gibi fırladım yataktan ve bakkala koştum. Ne diye mi bakkala koştum? Karım bakkaldan sesleniyor da ondan. Kafanız karıştı. Sonra açıklarım. – Hani nerede? Yanıtını beklemiyorum. Mallarımızı çuvalına doldurmuş kaçan şerefsizi yakalamak için sokağa fırladım.
Görünürlerde kimse yok. Ne tarafa koşacağım ben şimdi diye düşünmeden topuklarım kıçımı dövmeye başladı. Yakalarsam Allah yarattı demem. Yola çıkınca bir sağa bir de sola baktım. Servislerini bekleyen işçi kızları gördüm yalnızca. Hemen geri dönüp ters yönde koşmaya başladım. Bakkalımın önünden geçip boş arsaya çıktım. Hani nerede? Niye göremiyorum? Ne yaptığımı bilmeden yine dönüp koşmaya başladım.
– Koşma Halil. Çoktan kaçmıştır o. Avanak karı, ne tarafa koştuğunu söylesene.
– Yahu ne tarafa kaçtı?
– Bilmiyorum Halil. Görmedim.
Şeytan diyor hırsızı bulmak için uğraşma, bu karıya gir. – Yahu nasıl görmezsin? – Nasıl göreyim be. Elin iti gözümün önünde soyacak değil ya dükkânı. Bunu derken üzerime doğru birkaç adım attı. Galiba o da hırsızı bulmak için uğraşmadan bana girmeyi düşünüyor. Aramızdaki kilo farkını aramızdaki mesafeyle dengelemek için aynı yönde birkaç adım da ben attım. – Gece girmiş hırsız Halil Abi. İlyas’ın karı bunu söyleyince fark ettim dükkândaki komşuları. Biraz rahatladım. Olan olmuş nasılsa. Yapılacak bir şey yok.
– Ne çalmış? Karıma bunu sorarken sakince yürüyüp kasanın başındaki sandalyeye oturdum.
– Görmüyor musun tependeki rafı? Kafamı kaldırıp geriye bakmadan da biliyordum üstten ikinci sıranın yarısının boş olduğunu. – Sen bu yüzden mi ayağa kaldırdın ortalığı? – Bu yüzden mi ayağa kaldırdın ortalığıymış.
Yetmez mi?
– Hay Allah senin cezanı vermesin karı. Hiç böyle mutlu olmamıştım. Sanki bütün kanım şerbet oldu yayıldı içime.
– Ne sırıtıyorsun Halil, delirdin mi lan? – Ne vardı o rafta?
– Elinin körü vardı. Karım komşulara döndü. Zararımızın dökümünü yapıyor.
En az yirmi kavanoz bal gitmiş. O kadar değildi ve hepsi de şekerlenmişti. Dün akşam toptancıya iade ettim. Karıma söylemedim ya çalındı zannetmiş.
– Zeynep… Duymuyor beni. Konuştukça zararının azaldığını zannediyor.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıHalat Gösterisi
- Sayfa Sayısı198
- YazarToprak Işık
- ISBN9789750501845
- Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2016
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- 05.45 İstanbul ~ Gökçe Bilgin
05.45 İstanbul
Gökçe Bilgin
“Ben bir katilim, o bir tutsak. Benzeyen ve benzemeyen yönlerimiz var. İkimiz de zamanın içine hapsolmuş, zamanın önümüze çıkardığı seçeneklere körlemesine dalıp duruyoruz. Plana,...
- Volkan’ın Romanı ~ Ahmet Tulgar
Volkan’ın Romanı
Ahmet Tulgar
Sustu. Önüne baktı. Ağlamaya başladı. “Volkan’ın o kamera görüntüsünde ne yaptığını sizden iyi kim anlar? Otogarın altında ne aradığını ya da?” diye konuştu sonra...
- Yusuf’un Limanları ~ Can Orhun
Yusuf’un Limanları
Can Orhun
Dünyayı daha çok görmeliyim. Dünya beni daha çok görmeli. Kalyonlar yelkenlerine rüzgârları doldurmalı, atlar geniş ovalarda beni dörtnala sırtlarında taşımalı, uçsuz bucaksız çöllerde develerle Asya’nın uzak ülkelerine gitmeliyim. Zihnimde yaptığım seyahatleri bedenen de yapmalıyım.