Güzel ve Lanetli ilk defa 1922 yılında yayımlanmış ve yazarını büyük Amerikan romancıları arasına taşımıştır. Bu kitabında Fitzgerald, Harvard mezunu, genç ve hevesli Anthony Patch ile onun güzel eşi Gloria’nın çalkantılı hikâyesini anlatıyor.
GÜZEL VE LANETLİ
BİRİNCİ KİTAP
I. Anthony Patch, 17
II. Bir Siren’in Portresi, 43
III. Öpücüklerin Ustası, 83
İKİNCİ KİTAP
I. Mutlu Zamanlar, 137
II. Sempozyum, 193
III. Kırık Flüt, 258
ÜÇÜNCÜ KİTAP
I. Medeniyet Meselesi, 305
II. Estetik Meselesi, 348
III. Mesele Değil!, 390
BİRİNCİ KİTAP
Bölüm I.
Anthony Patch
ANTHONY Patch, 1913’te yirmi beş yaşındayken, ironinin üzerinden çoktan iki yıl geçmiş, günümüzün Kutsal Ruh’u en azından teoride, üzerine çökmüştü. İroni ayakkabısına vurduğu son cila, kıyafetini temizlerkenki son fırça darbesi, bir nevi entelektüel “İşte!” idi; oysa Anthony, bu hikâyenin başında henüz işin bilincinde olma safhasının ötesine geçememişti. İlkin, sık sık bir onuru olup olmadığını ve birazcık delirip delirmediğini sorguluyor, dupduru bir su birikintisinin üzerinde yüzen yağ misali incecik bir yakışıksızlık ve utanç tabakası dünyasının yüzeyinde parıldıyordu; elbette bunların arasına kendisini ziyadesiyle istisnai bulduğu, baştan ayağa sofistike, ortamına tümüyle ayak uydurmuş genç bir adam olarak gördüğü ve bir bakıma tanıdığı herkesten daha önemli addettiği anlar da karışıyordu.
Sağlıklı ruhsal durumu buydu; bu hâli onu neşeli ve cana yakın yapıyor, zeki erkekler ve bütün kadınlar için çekici kılıyordu. Bu hâldeyken incelikli ve oldukça önemli bir şey başaracağını ve seçkinlerin bu nedenle kendisini değerli bulacaklarını, böylece öldükten sonra ölümle ölümsüzlük arası belirsiz, gözle tam seçilemeyen bir cennette soluk yıldızların arasına katılabileceğini düşünüyordu. Bu çabayı göstermesi gerekene kadar da Anthony Patch olarak varlığını sürdürecekti; öylesine çizilen bir portre değildi bu, fikirlerini öne çıkarmasıyla, diğerlerini küçümsemesiyle, içinden geçenleri dışa yansıtmasıyla farklı ve dinamik bir kişilikti; kimsenin onurlu olamayacağını bildiği hâlde yine de onurlu, cesaretin bir yanıltmaca olduğunu bildiği hâlde yine de cesur bir adamdı o.
DEĞERLİ ADAM VE YETENEKLİ OĞLU
Anthony soyunu okyanus ötesindeki Haçlı Seferleri’ne kadar dayandırabilenler gibi bir saygı görüyordu toplum nezdinde, bunu da Adam J. Patch’in torunu olmasına borçluydu. Kaçınılmaz bir şeydi: Virginia ve Boston aristokrasisi, tam tersi düşünen insanlar olsa da, refahın esas şartının para olduğu görüşüne dayalı bir topluluktu. Genellikle “Cross Patch”1 olarak bilinen Adam J. Patch, altmış bir yılının başlarında, New York süvari birliğine katılmak için babasının Tarrytown’daki çiftliğinden ayrılmıştı. Savaştan binbaşı olarak döndükten sonra Wall Street’e dalarak bolca karışıklık, hüsran, takdir ve kötü niyet arasında kendisine yetmiş beş milyon dolarlık bir servet yaptı. Bu, onu elli yedi yaşına kadar meşgul etti. O yaşta ciddi bir skleroz krizi geçirdikten sonra hayatının geri kalanını dünyada ahlakın yeniden tesis edilmesine adamaya karar verdi. Tüm reformculardan daha reformcu oldu. Torununun da ismini aldığı Anthony Comstock’ın muhteşem çabalarına öykünerek liköre, edebiyata, uyuşturucuya, sanata, ilaçlara ve pazar tiyatrolarına sağlı sollu darbeler indirdi. Nadir birkaçı haricinde her insanın zihninde kaçınılmaz bir biçimde oluşan o hain paslanmanın da etkisiyle, çağının infial yaratan tüm olaylarına şiddetle karşı çıkmıştı. Tarrytown Malikânesi’nde bulunan ofisindeki sandalyesinden bu devasa farazi düşmana —ahlaksızlığa— karşı on beş yıl sürecek bir savaş yürütmüş, bu esnada azılı bir saplantı sahibi, eşi benzeri bulunmayan bir musibet ve katlanılmayacak kadar can sıkıcı bir adam olduğunu kanıtlamıştı. Hikâyemizin başladığı bu yılda bitap düşmeye başladığını ve kampanyasının istikrarsızlaştığını görüyoruz; 1861 yavaş yavaş 1895’e varmak üzere ve düşünceleri çoğunlukla İç Savaş’a, ara ara ölü eşine, ölü oğluna ve neredeyse yok sayılacak bir ölçüde de torunu Anthony’ye kayıyor. Kariyerinin başlarında Adam Patch kansızlıktan mustarip otuz yaşında bir hanımefendiyle, Alicia Withers ile evlenerek yüz bin dolarlık bir hesaba ve New York’un bankacılık çevrelerine kusursuz bir erişim elde etmişti. Kadın hemen ve oldukça cesur bir biçimde ona bir oğlan doğurmuş, ardından da sanki bu görkemli performansı yaşam kaynağını tümüyle tüketmiş gibi kendisini bebek odasının gölgelerine hapsetmişti. Bu oğlan, yani Adam Ulysses Patch, bir kulüp tiryakisine, iyi bir dış görünüm uzmanına ve çift atları koştuğu bir araba sürücüsüne dönüşmüş —hayret verici bir şekilde daha yirmi altı yaşında “Gözlerimden New York Sosyetesi” başlığı altında anılarını yazmaya başlamıştı. Böyle bir eserin tasarlandığını duyan yayımcılar şevkle sıraya girmişti, ancak ölümünden sonra, yazılanların aşırı laf kalabalığı ve insanı bunaltacak derecede sıkıcı olduğu anlaşılınca belli bir kesime dağıtılmak için bile basılmamıştı. Bu Beşinci Cadde Chesterfield’ı2 yirmi iki yaşında evlendi. Karısı, Boston’ın “Sosyete Kontraltosu” Henrietta Lebrune idi ve birlikteliklerinden ortaya çıkan tek çocuk da dedelerinin isteğiyle Anthony Comstock Patch ismiyle vaftiz edildi. Harvard’a gittiğinde ismindeki Comstock unutulmuşluğun diplerindeki bir cehenneme atıldı ve bir daha hiç işitilmedi. Genç Anthony, annesiyle babasının bir arada bulunduğu sadece bir fotoğrafa sahipti. Çocukluğundan beri bu fotoğrafı o kadar çok kez görmüştü ki onun için insani bir özellik taşımayan bir mobilyaya dönüşmüştü, oysa yatak odasına her giren bu fotoğrafı ilgiyle incelerdi. Doksanların gösteriş düşkünlerinden biri vardı fotoğrafta; uzun, ince ve yakışıklı bir adam; ellerini manşonuna sokmuş, muhtemelen tarlatan giymiş, boyu uzun, esmer bir hanımefendinin yanında, ayakta duruyordu. Aralarında kahverengi, uzun bukleleriyle, kadife bir Lord Fauntleroy takım elbise giydirilmiş bir oğlan vardı. Bu, beş yaşındaki, yani annesinin öldüğü yıldaki Anthony’ydi. Boston Sosyete Kontraltosu hakkındaki anıları bulanık ve melodikti. Washington Square’deki evlerinin müzik odasında durmadan, bıkmadan, yılmadan şarkı söyleyen hanımdı; bazen etrafını konukları —kollarını kavuşturup koltuğun ucunda nefes almadan oturan erkekler ve ellerini beline dayayıp arada bir erkeklere kısa bir şeyler fısıldayan, alkışlarını hep son derece kısa tutup her şarkıdan sonra mırıl mırıl sesler çıkaran kadınlar— sarardı. Sık sık da İtalyanca, Fransızca ya da Güneyli zencilere has olduğunu düşündüğü tuhaf ve korkunç bir şiveyle yalnızca Anthony için söylerdi. Amerika’da ceketinin yakasını kıvıran ilk adam olan heybetli Ulysses’le ilgili hatıraları ise çok daha detaylıydı. Dul adamın zaman zaman boğuk bir sesle belirttiği gibi eşi Henrietta Lebrune Patch “bir başka koroya” katıldıktan sonra baba ve oğul, büyükbabanın Tarrytown’daki yerine taşınmış, Ulysses her gün Anthony’nin odasına uğramış ve ağzından bazen bir saati bulan süreler boyunca hoş, ağır kokulu kelimeler dökülmüştü. Anthony’ye sürekli ava ve balığa çıkma, Atlantic City’ye gezmeye gitme sözleri veriyordu. “Aa, artık en yakın zamanda.” Ama hiçbiri hiçbir zaman gerçekleşmedi. Çıktıkları bir gezi vardı: Anthony on bir yaşındayken yurtdışına, İngiltere ve İsviçre’ye gitmişler ve burada, Lucerne’deki en iyi otelde, babası bol miktarda terlemenin ve inlemenin ardından nefes alamadığını haykırarak ölmüştü. Anthony kederli ve dehşetli bir panikle Amerika’ya geri getirilmiş, hayatının geri kalanı boyunca da hep üstünde kalacak muğlak bir melankoliyle işlenmişti.
KAHRAMANIN GEÇMİŞİ VE KİŞİLİĞİ
On birindeyken ölümün dehşetini yaşadı. Her şeyden kolayca etkilenebildiği altı yıllık bir süreç içerisinde anne babası ölmüş, büyükannesi ise evlendiğinden beri ilk kez kendi konuk odasında sorgulanamayacak bir biçimde üstünlüğünü ortaya koyacağı o güne kadar neredeyse varlığı sezilemeyecek şekilde solmuştu. Dolayısıyla Anthony için hayat, her köşenin ardında onu bekleyen ölüme karşı verilen bir mücadeleydi. Sürekli hastalıklar icat eden hayal gücüne verdiği bir ödünle yataktayken okuma alışkanlığı kazanmıştı —bu onu yatıştırıyordu. Yorulana kadar okur ve çoğu zaman da ışıklar açık uyuyakalırdı. On dört yaşına kadar en gözde meşgalesi bir çocuğun sahip olabileceği en kapsamlı, devasa pul koleksiyonuydu; büyükbabası anlamsızca bunun coğrafya bilgisini artırdığını düşünürdü. Bu nedenle Anthony de yarım düzine “Pul ve Madenî Para” şirketiyle bir ilişki geliştirmişti ve postanın ona yeni bir pul defteri ya da göz alıcı bir pul serisi getirmediği nadirdi; sahip olduklarını hiç sonu gelmeyecek bir biçimde bir defterden diğerine aktarmada gizemli bir cazibe mevcuttu. Pulları en büyük mutluluğuydu ve bunlarla oyununu bölen herkese sabırsız çatık kaşlarından fırlayan bakışlarını bahşederdi: Her ay harçlığının tümünü pullara ve madenî paralara yatırır, geceleri de yatağında uyanık kalıp hiç bıkmadan çeşitlilikleri ve bol renkli şaşaaları hakkında düşüncelere dalardı. On altısındayken neredeyse tamamen kendi içinde yaşıyor, kendini iyi ifade edemiyordu. Amerikalılıktan tümüyle uzaktı ve yaşıtları onu uzaktan, nazikçe şaşkına çeviriyorlardı. Önceki iki yılı Avrupa’da özel bir hocayla geçirmişti ve o da onu asıl olayın Harvard olduğuna ikna etmişti: Burası ona “kapıları açacak”, harikulade bir ilaç gibi gelecek, sayısız kendini adamış, fedakâr arkadaş kazandıracaktı. O da Harvard’a gitti, yapacağı başka mantıklı bir şey yoktu. Bir süre sosyal düzenden bihaber, Beck Hall’da tek başına, kimsenin uğramadığı yüksek tavanlı bir odada yaşadı; utangaç ve duyarlı bir ağza sahip, ortalama uzunlukta, ince, esmer bir oğlandı. Harçlığı ortalamanın çok üstündeydi. Gezgin bir kitap hastasından Swinburne, Meredith ve Hardy’nin ilk baskılarını ve de Keats’in kelimelerin okunmadığı, sararmış, imzalı bir mektubunu alarak kütüphanesinin temelini attı. Sonradan bunları fahiş fiyatlara satın aldığını öğrenecekti. Görünüşüne aşırı özen gösteren birine dönüştü; acınası genişlikte bir ipek pijama, sırmalı ropdöşambır ve giyilemeyecek kadar cakalı bir kravat koleksiyonu yapmıştı; bu gizli ….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıGüzel ve Lanetli
- Sayfa Sayısı429
- YazarScott Fitzgerald
- ISBN9786057381354
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviYedi Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Ateşböceğinin Şarkısı ~ Kristin Hannah
Ateşböceğinin Şarkısı
Kristin Hannah
Ateşböceğinin unutulmaz hikâyesi devam ediyor… Uzun zaman önce, hayatımın en kötü gecesinde Ateşböceği Yolu denen kapkaranlık bir sokakta yapayalnız yürürken ruhuma dokunan biriyle karşılaştım....
- Vadideki Zambak ~ Honore De Balzac
Vadideki Zambak
Honore De Balzac
Balzac, Vadideki Zambak romanını 1835 yılında, 36 yaşındayken, ölümünden on beş yıl önce kaleme almıştır. Ölümünden bir yıl önce eşi Hanska’ya yazdığı bir mektupta,...
- Kristal Kan ~ Nina Blazon
Kristal Kan
Nina Blazon
ZAMANIN KÖŞESİNE TUTUNUP KALMIŞ BİR ŞEHİR… ŞİDDETİN VE BASKININ HÜKÜM SÜRDÜĞÜ BİR ZAMAN VE TÜM BUNLARA RAĞMEN SÜREGELEN YASAK BİR AŞK! Nehir yeşili gözlü...