Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Günlük 1959-1969 – 2. Cilt
Günlük 1959-1969 – 2. Cilt

Günlük 1959-1969 – 2. Cilt

Witold Gombrowicz

“…yıllar geçtikçe, benim sözlerim, bu yazılı sözler, benimle ilgilerini gittikçe yitirmeye başlamış gibi görünüyor, artık onlar öyle uzakta, yabancı dillerde, kendi gözlerimle nadiren gördüğüm…

“…yıllar geçtikçe, benim sözlerim, bu yazılı sözler, benimle ilgilerini gittikçe yitirmeye başlamış gibi görünüyor, artık onlar öyle uzakta, yabancı dillerde, kendi gözlerimle nadiren gördüğüm farklı yayınlarda, haklarında hiçbir şey bilmediğim farklı yorumcuların elinde kaldı… Artık buna hâkim değilim. Öyleyse hangi dilde, hangi ülkede başıma neler geliyor? Edebiyat oldum, isyanlarım da edebiyat haline geldi. Ve akıllandıkça aptallaşma yasası bana tamamıyla uyuyor.”

Polonyalı bir yazar olmaktan öte, her daim “kendisi olmak”ta direnen bir edebiyat sürgünü, aksi yazar Gombrowicz, yanılmayı göze aldığı edebiyat gemisinden homurdanmayı, esip gürlemeyi sürdürüyor.

“Yanılıyor muyum? Bu günlük, benim özelim olduğuna göre, yanılmak serbest.”

Bu Günlük (kişisel ve takıntılı düşünceler çerçevesinde), eser ve eserin eleştirisi, bilmece ve bilmecenin çözümü, soru ve sorunun (başka türlü bir soru olan) yanıtı biçiminde düzenlenmiş diyalektik bir eser.
Konstanty A. Jeleński

Gombrowicz’in Dante konusunda yazdıkları, bana Tolstoy’u ve Shakespeare’i hatırlatıyor. Güzel ve şaşırtıcı, çılgın ve dayanılmaz.
Emil Cioran

Bu kitabı okurken, Gombrowicz gibi güçlü kişiliklerin, varlıklarının o katkısız güçleri sayesinde, er ya da geç kabul görecekleri düşüncesiyle bir mutluluk hissettim.
Czesław Miłosz

ISLAK KÖPEK YA DA YALNIZCA NEMLİ, İSTEĞE GÖRE.

Çarşamba

Her avukat, başka bir deyişle “dava vekili” “kültürel anlamda çokyönlülüğünün” kibirli kanaatinde keyif çatar, (çünkü ne de olsa “yasa biçimler” herhangi bir köhne hidrolik mühendisi bile, kendisini Heisenberg gibi dört başı mamur bir bilim insanı sanır. Gerçekte, konu, hayal gücüne geldiğinde, bu anlamda hiçbir fikirleri olmadığını söylemek neredeyse nafiledir.

Dün. Ne sinir bozucu! İki saat, bu iki diplomalı-sahte-entelektüelin kendini beğenmişliklerine katlanmak zorunda kaldım. İnanılmaz bir aptallık. Hukukçu fasonuyla, dünya görüşü ve stiliyle, naftalin kokan bir takım elbise gibi, zamanın zavallı üniversitelerden yayılan o bayıltıcı kokusuyla bir avukat… Onun mühendisliğiyse, müspet bilimlerin üstünlüğünü açığa vuruyordu, felsefi ya da sanatsal aşk öyküleri, disiplinli akla göre değildi. Ve “siz baylar kuantum hakkında bir şeyler duydunuz mu?” Düzey korkunç. Bu adamların her ikisi de, entelektüelliklerine dişi bir heyecanla hayranlık duyan öteki yarıları, yani karıcıkları tarafından tamamlanıyor. Üniversitelerin, her sene, kendilerine er ya da geç işe yaramaz bir dişi eşek bulan binlerce eşek herif yetiştirmesi ne üzücü.

Yükseköğrenim kurumlarının böyle paçavra malları üretmemeleri ve uygar dünyanın havasını bozmamaları için ne yapmak gerek? Çevremde, doğal zekâlarından kimyasal biçimde arındırılmış, üniversite üretimi bu genç geri zekâlılar gittikçe artmaya başladı Kafasına koyması gerekeni bilen ve doldurulmuş bilgiyle, karakter, akıl şiir, incelik gibi elle tutulamaz şeyleri yitiren bu öğrencilik, Güney Amerika’da da boğucu düzeyde olmaya başladı. İşte entelektüel işçilerin, tıp uzmanlarının, hukukçuların, teknik adamların benzerlerinin, bayağı çirkinlikleri, burada, Arjantin’de bile kendisini göstermeye başladı. Bu insanlar, sanata karşı duyarsız, yaşamı bilmeyen, soyutlamayla biçimlenmiş, hantal ve kendini beğenmiş tipler. Beni bir gün dövecek olsalar bile, bu estetikten yoksun aptalları sinir krizine sokmaya veya aniden uydurulmuş adların ve teorilerin karmaşasına gömmeye bayılıyorum. Bu kaba doğaların özel olarak bilime mahkûm olmaları eğlendiricidir – bundan başka her şey, yani insan kabilesinin ruhsal yaşamı, onların açısından, insanı aldatmaktan başka bir şey değildir – bunun sonucunda, aldatılmaktan ölesiye korkarlar.

Onların, “edebiyatçıya”, o par excellence aldatıcıya karşı takındıkları köylü güvensizliklerini tahrik ederim ve zaman zaman tavırlarımla, hatta kuşkulu ve bazen komik sözcüklerimle onları kızdırırım. Bu adamların ciddiyete karşı takındıkları o kaba saba saygı öyle büyüktür ki, koyunlaşırlar. Ya da onlara, aristokrasi ve soybilimle saldırırım, bu da aptalları iyice aptallaştıran iyi bir numaradır.

Aman… o aristokrasi… Aman o aristokrasi… Ey aristokrasi, sen kötü bir şakadan daha fazla bir şeysin. Köylülüğün tanrıçası, yararsa, aristokrasinin tanrıçası zevktir. Yararlı ve zevksiz olmak – işte her robotun ve uzmanın hedefi budur. Zevksiz olmak için çok yararlı olmak – bu da onların düşü. Aristokratların düşüyse tam tersi. Yararsız olmak için çok zevkli olmak. İşte benim insanlık hakkında ortaya koyduğum tek yasa şu – iddia ediyorum ki, insanların hoşuna gitmek isteyen, yararlı bir hizmet vermek isteyenden daha kolay insanlığa ulaşır.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Günlük
  • Kitap AdıGünlük 1959-1969 – 2. Cilt
  • Sayfa Sayısı400
  • YazarWitold Gombrowicz
  • ISBN9789750838941
  • Boyutlar, Kapak13,5x21,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2017

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kronos ~ Witold GombrowiczKronos

    Kronos

    Witold Gombrowicz

    Özgün yazınsal ve entelektüel kimliğiyle Polonya’nın en yıkıcı ve aykırı yazarı Gombrowicz’in (1904-1969), pek çok eleştirmene göre başyapıtı kabul edilen ve devasa bir parşömene...

  2. Ferdydurke ~ Witold GombrowiczFerdydurke

    Ferdydurke

    Witold Gombrowicz

    Romanın başkarakteri, otuz yaşındaki Yujo kaderin bir cilvesiyle yeniden öğrenciliğe döner. Okuldayken ve okul dışında, kendisini baskı altında tutan normlardan ve teamüllerden kurtarıp özgürleştirebilecek...

  3. Günlük 1953-1958 – 1. Cilt ~ Witold GombrowiczGünlük 1953-1958 – 1. Cilt

    Günlük 1953-1958 – 1. Cilt

    Witold Gombrowicz

    “Her şeye karşın kimseye benzememeyi yeğliyorum. Bu düşünce sanat öğelerinden birisi olsa, ‘aşk kutsaldır’ ya da ‘yaşam güzeldir’ gibi en sıradan düşünceden göz alıcı...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Ay Hadi İnşallah! – Pucca Günlük 4. Kitap ~ PuccaAy Hadi İnşallah! – Pucca Günlük 4. Kitap

    Ay Hadi İnşallah! – Pucca Günlük 4. Kitap

    Pucca

    “Ne anneler, ne eski sevgililer ne de etrafta dolanan s.tükler! Bu kez başaracam, bu kez o duvağı takcam! Hiçbir şey önüme engel olamayacak… Sen...

  2. Her Gün Hüzün – Sol Ayağım 2 ~ Christy BrownHer Gün Hüzün – Sol Ayağım 2

    Her Gün Hüzün – Sol Ayağım 2

    Christy Brown

    “Tüm bu gürültü patırtının ne olduğunu merak eden bir grup heyecanlı çocuğun yanında,tekerlekli sandalyesinin kenarında oturuyordu.” Romanın ilk bölümü,işte böyle başlar. Öylece oturuyordur; çünkü...

  3. Paris, Ecekent ~ Enis BaturParis, Ecekent

    Paris, Ecekent

    Enis Batur

    Modern Zamanlar, Baudelaire’den başlayarak, büyük şehrin aylağı olma koşulunu neredeyse bir poetik duruş haline getirmiştir. Bulvarlar, meydanlar, köprüler, ara sokaklar gece gündüz yürüyen, avâre...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur