Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Grk Kaplumbağa Operasyonu
Grk Kaplumbağa Operasyonu

Grk Kaplumbağa Operasyonu

Josh Lacey

Stanislavya, New York ve Brezilya derken, Tim ve Grk için şimdi de Şeyseller’de keyifli bir tatil zamanı. Sıcacık güneş, masmavi bir gökyüzü, bembeyaz kumsallar……

Stanislavya, New York ve Brezilya derken, Tim ve Grk için şimdi de Şeyseller’de keyifli bir tatil zamanı. Sıcacık güneş, masmavi bir gökyüzü, bembeyaz kumsallar… Hayal edilebilecek en güzel tatil!

Ama o da nesi? Yoksa bu cennette yolunda gitmeyen bir şeyler mi var? Hint Okyanusu’nun tam ortasındaki özel bir adada, kim haince planlar hazırlıyor olabilir? Dünyanın en zengin adamlarından biri neden böyle büyük kötülüklere kafa yoruyor dersiniz?

Tim ve Grk, cenneti andıran bu güzel adada huzur dolu bir tatil geçireceklerini düşünüyorlardı. Ama adı hem “cesur” hem “cömert” hem de sersem anlamına gelen bir köpekle çıkılacak böylesi bir tatil sizce de muhtemel bir soruna davetiye çıkarmaz mı? Yine beklenen gerçekleşiyor ve muhteşem ikilimiz kendilerini dev kaplumbağaları kurtarmak için özel bir orduyla amansız bir savaşın orta yerinde buluyorlar.

İngiliz gazeteci, senaryo yazarı ve öğretmen Josh Lacey’nin yarattığı Grk karakteri, kısa sürede bir fenomen haline dönüşerek dünya çocuklarını peşinden sürükleyen bir üne kavuştu.

Tim ve Grk’nın her yeni serüveni bir öncekinden daha heyecanlı geçiyor.

Macera sürecek. Bekleyin!

1. Bölüm

Edward Goliath ölecekti. Helikopterinin camından, yüzlerce metre aşağıdaki dalgalara baktı. Yalnızdı. Helikopterini kendi kullanmayı tercih ediyordu. Küçük motor yanında vınlarken hissettiği özgürlük duygusunu seviyordu. Arkasında iki helikopter daha vardı. Onları profesyonel pilotlar kullanıyor ve Goliath’a eşlik eden insanları –sekreterini, yardımcısını, doktorunu, beslenme uzmanını, spor hocasını ve korumalarını– taşıyorlardı. Edward Goliath gezegenin en zengin ve nüfuzlu insanlarındandı. Ama ölecekti. Üç helikopter, okyanusun üzerinde uçuyordu. Adaya vardıklarında, Goliath arazisini gözden geçirmek için adanın etrafında bir tur attı.

Bu adayı iki yüz milyon dolara satın almıştı. Tamamen kendisine özel bir yer istemişti. Kimsenin onu rahatsız edemeyeceği bir yer. Adanın kuzey ucunda bir malikâne, bir liman, iki tenis kortu ve devasa bir yüzme havuzu yaptırmıştı. Adanın güney kısmına ise hiç dokunmamıştı. Helikopterin camından aşağıda uzanan kumsallara, ormana, kayalara çarpan dalgalara, üstleri hindistancevizleriyle dolu palmiye ağaçlarına baktı. Gördüğü şeylerden hoşlanmıştı. Ada turunu bitirdiklerinde, Goliath helikopterini yüzme havuzunun yanındaki çimenliğe indirdi. Emniyet kemerini açtı, kafasından kulaklığını çıkardı ve helikopterden indi. Goliath’ın kırışıksız, düzgün bir yüzü vardı. Gözleri mavi, dişleri de bembeyazdı. Zayıf ve bronz tenliydi, sinekkaydı tıraş olmuştu. Altmış bir yaşında olmasına rağmen en az on yaş daha genç gösteriyordu. Ama ölecekti. Diğer iki helikopter biçilmiş çimlerin üzerine inerken, Goliath çoktan malikânesine doğru hızla ilerlemeye başlamıştı bile. Uşaklar kapıda onu bekliyordu. Goliath onların selamlamalarını görmezden gelerek, “Toby nerede?” diye sordu. “Ofiste, efendim.” “Onu hemen görmek istiyorum. Yemek odasında.” “Evet, efendim.” Uşaklardan biri dönüp eve doğru hızla seğirtti. Beş dakika sonra Edward Goliath yemek odasının penceresinin önünde durmuş, tepeden okyanusu seyrediyordu.

Arkasında yirmi sandalyenin çevrelediği ahşap uzun bir masa vardı. Masanın ucunda akşam yemeği için tek kişilik bir sofra kurulmuştu, Goliath yemeğini tek başına yiyecekti. Goliath her zaman sağlıklı beslenirdi. Beslenme uzmanının onun için hazırladığı diyetten hiç sapmazdı. İçki ve sigara içmezdi. Düzenli olarak spor yapar, her gün yarım saat yüzer, beş kilometre koşardı. Onun yaşında bir adam için bundan daha sağlıklı olunamazdı.

Ama ölecekti. Kapı çalındı. Goliath arkasına dönmeden, “Evet, girin,” dedi. Kalın sesinde hafif bir Güney Afrika aksanı seziliyordu. Johannesburg’da doğmuş, İngiltere’de okula gitmiş, Kaliforniya’ya yerleşmiş, burada ilk evliliğini yapmıştı. Evliliği üç yıl sürmüştü. O zamandan beri Goliath beş kez daha evlenmiş, oradan oraya sürekli taşınıp durmuştu; bir ülkede iki üç haftadan fazla kalmıyor, dinlenmeden dolaşıyordu. Kapı açıldı. İçeri kısa boylu, kel bir adam girdi. Siyah bir pantolon, beyaz bir gömlek giymiş, siyah ipek kravat takmıştı. İsmi Toby Connaught idi. Edward Goliath’ın en güvendiği adamı ve en yakın danışmanıydı. Connaught, “Beni mi görmek istediniz, efendim?” “Evet, Toby.” Goliath eliyle işaret etti, “İçeri gel.” Connaught pencerenin yanına geldi. İki adam manzaraya bakarak orada öylece durdular.

“Raporunu okudum,” dedi Goliath.
“Ve?”
“Yanıtım evet.”
“Çok pahalıya patlayacak.”

Goliath güldü. “Parayı umursadığımı mı sanıyorsun?”
“Yasadışı da olabilir.”
“Bunu da umursamıyorum.”
“O halde operasyonu başlatmamı istiyorsunuz.”
“Evet,” dedi Goliath. “Hemen.”

Connaught elini cebine sokup bir telefon çıkardı. Bir numara çevirdi. “Ben Toby Connaught,” dedi. “Yanıt evet.” Connaught karşıdan cevap beklemeden telefonu kapattı. “Hemen başlayacaklar efendim.” “Teşekkürler,” dedi Goliath. “Benim için zevkti,” dedi Connaught. “Her zamanki gibi.” Dönüp kapıya doğru ilerledi ve odadan çıktı. Edward Goliath yalnız kalmıştı. Ufukta batmakta olan güneşe ve dalgaların üstündeki köpüklere bakmaya devam etti. Dudaklarında bir gülümseme belirdi. Ne de olsa artık ölmeyecekti. Dört saat sonra adaya başka bir helikopter daha indi. Bu Goliath’ın kendi helikopterinden daha büyük ve yavaştı. Helikopterden on iki tane adam atladı. Pervanelerden sakınarak ağaçlara doğru koştular. Helikopter gökyüzüne doğru yükselirken, çimenlerin üzerine ikinci bir helikopter indi. Araçtan on iki adam daha indi. Gün boyunca okyanusun üzerinde helikopterler uçup durdu ve adaya bir sürü adam getirdi. O akşam, adaya ekipman taşıyan iki tekne yanaştı.

Adamlar çok çalıştılar. Palalar ve elektrikli testerelerle çalılıkları temizlediler. Ağaçlar sarsılıp yere devrildi. Birkaç gün içinde ormanda açık bir alan yarattılar. Haftanın sonunda bir yol açıp ilk temelleri atmaya başladılar. Adamların bazısı şafaktan gün batımına dek, diğerleri ise gece boyunca çalıştı. Böylece şantiye alanı asla sessiz ya da hareketsiz kalmadı, ama hiçbiri ne için çalıştığını, ne inşa etmekte olduklarını bilmiyordu. Bir ay boyunca adada kalıp evlerine döndüler. Onların yerine başka adamlar geldi ve bir ay sonra onların da yerini başkaları aldı. Ağaçları kestiler, çukurlar ve tüneller açtılar, duvarlar ve tavanlar yaptılar, ama hiçbiri ne inşa etmekte olduklarını bilmiyordu.

Hiç de öğrenemediler. Yaklaşık iki yıl sonra, iş tam anlamıyla bittiğinde Edward Goliath adaya döndü. Asansörden inip uzun beyaz koridorlarda ilerledi. İlk hücreye geldiğinde parmaklıkların arasından baktı. İlk hayvanlar daha yeni gelmişti. Evlerine henüz alışamamışlardı. Duvarlara sürtünüp duruyor, kaçmak için bir çıkış yolu arıyorlardı. Goliath onları izlerken gülümsedi. Bu hayvanlardan her zaman hoşlanmıştı. Hayır, hoşlanmak doğru sözcük değildi, onları sevmişti. Onların yardımıyla sonsuza dek yaşayacaktı.

2. Bölüm

Timothy Malt otuz altı saattir cennetteydi. Bu süre içinde basit bir gerçeği idrak etmişti: “Eğer nezleyseniz cennet bile dünya üzerindeki en sıkıcı yerdir.” Normalde Tim nezle olmayı severdi. Okula gitmemek için iyi bir bahaneydi nezle olmak. Bütün günü yatakta geçirir, kitap okur ya da bilgisayarda oyun oynardı. Annesiyle babası onu duyabilecek kadar odasına yaklaştıklarında olabildiğince yüksek sesle burnunu çekip aksırırdı. Ama cennette nezle olmak bayağı farklı bir şeydi. Tim otuz altı saat önce cennete geldiğinde uçak pistine ayak bastı ve hapşırdı. Şaşkınlıkla etrafına bakındı, onun hapşırtan neydi acaba? Sonra tekrar hapşırdı. Annesiyle babası, yani Bay ve Bayan Malt, basamaklardan inip Tim’in yanında durdular. Onları Max Raffifi, Natascha Raffifi ve Grk takip ediyordu.

Maltlar ve Raffifiler yüzlerini göğe çevirdiler, güneşin ılıklığını tenlerinde hissedip gülümsediler. Grk telaşla uçak pistini geçip en yakın tekerleğin yanına gitti, bacağını kaldırıp çabucak işeyiverdi. Tim gözlerini kırpıştırıp ağzını açtı, burnunu kırıştırıp üçüncü kez hapşırdı.

“Çok yaşa,” dedi Natascha.
“Sen de gör.”
“Hadi, çocuklar,” dedi Bay Malt. “Buradan! Beni izleyin!
Hadi, pasaportlar kimde?”
“Sende,” dedi Bayan Malt.
“Bende mi? Hani, nerede?”
“Ceketinin cebinde.”

Bay Malt ceket cebinin üzerine vurdu. “Ah, evet, bendeymiş.” Ellerini çırptı. “Hadi çocuklar. Hadi! Beni takip edin.” Onları terminale doğru yönlendirdi. Maltların senelik tatillerinin ilk günüydü. Londra’dan beri on saattir uçuyorlardı. Şimdi kumsalda güneşin altında uzanmayı, denizde yüzmeyi, egzotik yiyecekler yemeyi ve birkaç hafta boyunca hiçbir şey yapmadan öylece vakit geçirmeyi dört gözle bekliyorlardı. Yılın geri kalanı boyunca Bay ve Bayan Malt uyanık oldukları zamanın çoğunu çalışarak geçiriyorlardı, bu yüzden özel bir yerde tatil yapmaktan hoşlanıyorlardı. Bir yıl Kenya’ya safariye gitmişlerdi. Başka bir yıl İzlanda’ya gidip buzulları gezmişlerdi. Bu yıl da cennete gelmişlerdi.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıGrk Kaplumbağa Operasyonu
  • Sayfa Sayısı216
  • YazarJosh Lacey
  • ISBN9789944695657
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
  • YayıneviTudem Yayınevi /

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Grk Fare Kokusu Alıyor! ~ Josh LaceyGrk Fare Kokusu Alıyor!

    Grk Fare Kokusu Alıyor!

    Josh Lacey

    Hindistan’da çocuk olmak… Cesur köpek Grk ile Tim adındaki kurnaz bir çocuğun dünyanın dört bir yanındaki haksızlıklara karşı verdiği kahramanlık dolu mücadeleleri konu alan...

  2. Grk Sosisli Peşinde ~ Josh LaceyGrk Sosisli Peşinde

    Grk Sosisli Peşinde

    Josh Lacey

    New York, Büyük Elma olabilir, ama Tim için burası bir sosis şehri! Paha biçilmez bir altın heykel çalındı ve Tim’in elinde önemli bir ipucu...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Esme Lennox Nasıl Yok Oldu ~ Maggie O’FarrellEsme Lennox Nasıl Yok Oldu

    Esme Lennox Nasıl Yok Oldu

    Maggie O’Farrell

    HAMNET’IN YAZARINDAN 1930’lar, Edinburg… Lennox Ailesi’nin, kızları Esme’yle yaşadığı sorunların sonu gelmiyor. Açık sözlü, kalıplara sığmayan bu genç kadın ailesi için bir utanç kaynağı....

  2. Çarpık Dünya ~ Vladimir NabokovÇarpık Dünya

    Çarpık Dünya

    Vladimir Nabokov

    Ortalama İnsan partisini kurduğunda bir tür küçük saray ahalisi ve korumaları onu karşılamak için ordaydı. Takipçilerinin her birinin küçük bir kusuru ya da bir...

  3. Aşk Sarmalı ~ Liz CarlyleAşk Sarmalı

    Aşk Sarmalı

    Liz Carlyle

    KARANLIK BİR ARZU NE ZAMAN KARŞI KONULAMAZ HALE GELİR? Zoe Armstrong son derece güzel, çekici ve zengin olmasına rağmen evlenilmesi mümkün olmayan bir kadındır....

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur