Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Gösteri Peygamberi
Gösteri Peygamberi

Gösteri Peygamberi

Chuck Palahniuk

Yalnızlık, yabancılaşma, şiddet, pornografi, tüketim ve şöhret açlığı… Televizyon kanallarından boca edilen sayısız yalanla kirlenmiş, hiçbir şeyin dolduramadığı bir boşluk… Gösteri Peygamberi, yeni bir…

Yalnızlık, yabancılaşma, şiddet, pornografi, tüketim ve şöhret açlığı… Televizyon kanallarından boca edilen sayısız yalanla kirlenmiş, hiçbir şeyin dolduramadığı bir boşluk… Gösteri Peygamberi, yeni bir biryılın başındaki modern dünyanın ürkütücü çılğınlığına ilişkin karanlık  bir taşlama; medya, şöhret ve pop kültürüne yönelik sivri dilli bir aşağılama…
Tender Branson, Creedish mezhebinin dünyadan yalıtılmış sahte cennetinde doğup büyümüş ve dış dünyaya gönderilmiş binlerce misyonerden biri. Kilise doktrinine göre görevi, yaşadığı sürece çalışmak ve gerekli olduğunda ölmek. Kaderi beklenmedik biçimde değişip onu şöhretin doruklarına taşırken aynı zamanda medya ve popüler kültürün içyüzüyle tanıştırıyor. Yarı tanrıya dönüşme yolunda yaşadıkları yakında yüzleşeceğimiz kıyametin çarpıcı bir habercisine dönüşüyor… Branson, mezhepte kendisine zaten hiç verilmemiş olan hayatı “dış dünya”nın çirkinliğine sonuna kadar gömülerek yok etmeyi deneyecektir. Ne var ki, hayatına karışan gizemli Fertility Hollis’e göre, kendine bir kader çizmeye çalışması anlamsızdır. Olacaklar zaten bellidir ve olmak zorundadır… Ve “intihar etmekle şehit olmak arasındaki tek fark gazetede manşet olmaktır.” Chuck Palahnluk, önlenemez kaderine doğru nefes kesici bir hızla sürüklenen kahramanın gözünden tüketim toplumunun hastalıklı ve anlamsız yaşam biçimini bize bütün çıplaklığıyla gösteriyor. Dövüş Kulübü’nün yazarından, en az ilki kadar çarpıcı bir roman, benzersiz bir yeraltı edebiyatı örneği.

47

Deneme, deneme. Bir, iki, üç.

Deneme, deneme. Bir, iki, üç.

Bu belki çalışıyordur. Bilmiyorum. Beni duyabilecek misiniz, bunu da bilmiyorum.

Ama duyabiliyorsanız, dinleyin. Ve eğer dinliyorsanız bulduğunuz, yolunda gitmeyen her şeyin hikâyesidir. Bu, sizin tabirinizle 2039 sayılı uçağın kayıt aleti. İçinde geriye kalan her şeyin kaydını sonsuza dek saklayacak bir tel yumağı olan ve portakal rengi olmasına rağmen halk arasında kara kutu diye bilinen alet. Bulduğunuz şey tüm olanların hikâyesidir.

Eğer istiyorsanız, durmayın deneyin.

Bu teli akkora dönene kadar ısıtsanız bile size tıpatıp aynı hikâyeyi anlatacaktır. Deneme, deneme. Bir, iki, (iç.

Ve eğer dinliyorsanız, yolcuların evlerinde, sağ salim olduklarından hemen emin olabilirsiniz. Yolcular Yeni Hebrides Adaları’nda sizin tabirinizle karaya intikal ettiler. Daha sonra uçakta sadece o ve ben kaldık ve havalandıktan bir süre sonra pilot da bir yerlerde paraşütle atladı. Bir çeşit su birikintisinin üstüne, sizin tabirinizle okyanusa.

Tekrarlamaya devam edeceğim, ama bu kesinlikle doğru. Ben katil değilim.

Ben burada, yukarıda yalnızım.

Uçan Hollandalı.

Ve eğer bunu dinliyorsanız, gösterge paneline ve ön cama dönük duran koltukta, etrafımda çoğu bayatlamış votka ve cinle dolu minik şişelerle birlikte 2039 sayılı uçağın kokpitinde yalnız olduğumu bilmelisiniz. Kabinde, yolcuların yarım bıraktığı Kiev usulü tavuklar ve Stroganoff usulü biftekler küçük tepsilerde duruyor ve havalandırma artık yemek kokusunu temizlemeye çalışıyor. Dergiler yolcuların okumakta olduğu sayfalarda açık kalmış. Bütün koltuklar boş olduğu için, herkesin bir anda tuvalete gittiğini düşünebilirsiniz. Plastik kulaklıklardan, önceden kaydedilmiş müziğin mırıltıları duyuluyor.

Burada, bulutların üstünde, yansı yenmiş iki yüz küçük çikolatalı pastayla ve canım istediği anda döner merdivenden çıkıp kendime bir içki daha hazırlayabileceğim bir piyano barıyla birlikte, bu Boeing 747 400 zaman kapsülünün içinde yalnızım.

Tanrı esirgesin, bütün bu detaylarla canınızı sıkacak değilim. ama benzin bitene kadar otomatik pilota alınmış bu uçakta olacağım. Pilotun deyimiyle, alevin sönmesiyle güç kaybedene kadar. Pilot, sırasıyla bütün motorların duracağını söyledi. Ne olacağım bilmemi istedi. Sonra da jet motorları, ventüri etkisi, kanat hükümlülüğünün artmasıyla uçağın yükselmesi ve motorların dördünün de durmasından sonra uçağın 250.000 kiloluk bir planöre dönüşmesiyle ilgili bir sürü detayla canımı sıkmaya devam etti. Otomatik pilot uçağın düz bir hatta uçması için ayarlama yapacağından, planör pilotun tabiriyle kontrollü inişe geçecek.

Ona, bu tür bir inişin benim için iyi bir değişiklik olacağını soylüyorum. Geçtiğimiz yıl içinde başımdan neler geçtiğim bilmiyorsunuz.

Pilotun paraşütünün altında, bir mühendis tarafından dizayn edilmiş gibi görünen, sıradan, sıkıcı renkli üniforması duruyordu. Bunun dışında gayet yardımsever davranmıştı. Kafama bir silah dayayıp, ne kadar yakıl kaldığını ve bu yakıtın bizi ne kadar idare edeceğini soran birine karşı benim olabileceğimden çok daha yardımsever. Kendisi okyanusa atladıktan sonra uçağı tekrar normal irtifaya nasıl çıkaracağımı gösterdi. Kara kutuyla ilgili gerekli tüm bilgileri de verdi.

Uçakta soldan sağa doğru numaralanmış dört motor var.

Kontrollü inişin son bölümünde, burun üstü yere çakılacağız. O bunu inişin nihai evresi olarak adlandırıyor. Saniyede otuz iki fitle yere doğru iniş. O buna nihai hi2 diyor; bu hızda aynı kütleye sahip tüm nesneler aynı hızda hareket ederler. Sonra da Newton fiziği ve Pisa Kulesi’yle ilgili bir sürü detay vererek her şeyi yavaşlatıyor.

“Bu söylediklerimin hiçbirine fazla güvenme. Testten geceli çok zaman oldu,” diyor.

Uçak yere çakılarla kadar yardımcı güç ünitesi elektrik üretmeye devam edecek, diyor.

Bir şeyler hissettiğin sürece havalandırma ve müziğin olacak, diyor.

En son bir şey hissettiğimden beri çok zaman geçti, diyorum. Yaklaşık bir sene önceydi. Silahımı bırakabilmek için şu anda yapmam gereken ilk iş onu uçaktan indirmek.

Silahı sıkı sıkı kavramaktan artık hissizleştim.

Kendi başınıza uçak kaçırma planı yaparken unuttuğunuz şey, işin bir aşamasında tuvalete girebilmek için rehinelerinizi ihmal etmek zorunda kalabileceğinizdir.

Port Vıla’ya inmeden Önce, elimde silahla kabinde koşuşturarak, yolcuların ve mürettebatın kamım doyurmaya çalışıyordum. İçeceğinin yenilenmesini isteyen var mıydı? Kimin yastığa ihtiyacı vardı? Herkese soruyordum, tavuk mu isterlerdi, yoksa biftek mi? Kafeinsiz mi olsundu, normal mi?

Yemek servisi başarılı olduğum tek alandır. Tek sorun bu koşuşturmacanın ve yemek servisinin tek elle yapılıyor olmasıydı, çünkü diğer elimle silahı tutmak zorundaydım.

Yere inince, ön kabin kapısında durup inen yolcu ve mürettebata “Üzgünüm,” dedim. Rahatsızlık verdiysem özür dilerim, dedim. Güvenli ve zevkli bir tatil geçilmelerini diledim ve FalanFilan Havayollarıyla uçtukları için teşekkür ettim.

Pilotla baş başa kalınca tekrar havalandık.

Atlamadan önce pilot, her motorun durmasıyla birlikte bir alarmın devreye gireceğini ve söz konusu motor hangisiyse o motorun durduğunu haber veren bir anonsun tekrar tekrar duyulacağım anlatıyor. Bütün motorlar durduktan sonra uçmaya devam etmenin tek yolu, bumu yukarıda tutmaktır. Bunun için direksiyonu geri çekmek yeterli. O buna boyunduruk diyor. Onun tabiriyle, kuyruktaki asansörleri harekete geçirmek için. Uçağın hızı düşecek ama irtifa aynı kalacak. Hız ya da yükseklik arasında seçim yapma şansın varmış gibi görünecek, ama her durumda nasıl olsa burun üstü çakılacaksın, diyor.

Yeter bu kadar, diyorum, senin tabirinle, pilot brövesi almıyorum. Sadece rahatsız edilmeden tuvaleti kullanmak istiyorum. Tek istediğim o kapıdan çıkıp gitmesi.

Sonra hızı saatte 175 deniz miline düşürüyoruz. Sizi bu detaylarla sıkmış olmayayım ama 10.000 fitin altına inip ön kabin kapışım açıyoruz. Sonra pilot atlıyor ve ben daha kapıyı kapatmadan kenarda durup arkasından işiyorum.

Hayatımda hiçbir şeyden bu kadar keyif almamıştım.

Eğer Bay Isaac Newton haklıysa, bu durum pilot için bir sorun oluşturmayacaktı.

Böylece şu anda uçak otomatik pilotta ve ben batıya doğru 0,83 mah sayısıyla veya saatte 455 mille uçuyorum ve bu hız ve enlemde güneş aynı noktaya çakılmış gibi görünüyor. Zaman durdu. Pasifik Okyanusu’nun üstünde, 39.000 fitlik normal irtifada bulutların üstünden, güneydoğuya, Avustralya’ya doğru, felakete doğru, hayat hikâyemin sonuna doğru uçuyorum, ta ki dört motor da durana dek.

Deneme, deneme. Bir, iki. Uç.

Bir kez daha, 2039 sayılı uçağın uçuş kaydını dinliyorsunuz.

Uçak boşken, bu hız ve yükseklikte, depodaki yakıt seni altı, en çok yedi saat götürür, demişti pilot

O yüzden çabucak anlatmaya çalışacağım.

Kayıt aleti, kokpitte söylediğim her şeyi kaydedecek. Böylece hikâyem milyarlarca kanlı parçaya bölünüp bin tonluk yanan bir je…

Eklendi: Yayım tarihi

“Gösteri Peygamberi” için bir yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıGösteri Peygamberi
  • Sayfa Sayısı300
  • YazarChuck Palahniuk
  • ISBN9755393692
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviAyrıntı Yayınları / 2010

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Dövüş Kulübü ~ Chuck PalahniukDövüş Kulübü

    Dövüş Kulübü

    Chuck Palahniuk

    İstenmeyen yağlar. Pahalı, butik sabunlar. Maaş çekleri, güzel bir ev, zarif mobilyalar. Yalnızlık ve yabancılaşma. Tüketimin susmayan arsız çağrısı. Yalanlar ve yalanlar. Nefret ve...

  2. Kaçaklar ve Mülteciler ~ Chuck PalahniukKaçaklar ve Mülteciler

    Kaçaklar ve Mülteciler

    Chuck Palahniuk

    Chuck Palahniuk’in bademciklerinin bu aralar nerede ikâmet ettiğini bilmek ister misiniz? Peki ya Chuck’ın MTV’de bir video klipte görünmesinin hikâyesini? Mutfak dolaplarınızda saklanmış bir...

  3. Yargı Günü ~ Chuck PalahniukYargı Günü

    Yargı Günü

    Chuck Palahniuk

    Chuck Palahniuk deyince akıllara ilk olarak tartışmasız Dövüş Kulübü geliyor; yazarın bu kült eserde yaptığı ve yapmaya çalıştığı şeyin çok daha kapsamlısını, çok daha...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. October, October ~ Katya BalenOctober, October

    October, October

    Katya Balen

    October ve babası ormanda yaşıyorlar. Babasının kendileri için inşa ettiği evde uyuyorlar ve ağaçları, gölü, yıldızlar, taşı ve toprağı herkesten daha iyi biliyorlar. Ormanda...

  2. Mekanik Prens ~ Andreas SteinhöfelMekanik Prens

    Mekanik Prens

    Andreas Steinhöfel

    Alman çocuk ve gençlik edebiyatının ilham veren yazarı Andreas Steinhöfel’in erken dönem yapıtlarından Mekanik Prens, büyükten küçüğe herkesi etkisi altına alabilecek bir “kendini var ediş”...

  3. Oscar ve Lucinda ~ Peter CareyOscar ve Lucinda

    Oscar ve Lucinda

    Peter Carey

    Peter Carey’nin Booker ödüllü romanı Avustralya’nın gençliğini, dinamik tutkularının tehlikeli alışkanlıklara dönüşmesinden öncesini, alışılmadık ve sarsıcı bir aşk hikâyesi üzerinden anlatıyor. Genç bir İngiliz...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur