Batı’da uzun bir süre boyunca bilimin tarihi kesintisiz bir ilerleme, insanın dünyaya adım adım hâkim olduğu bir yetkinleşme süreci olarak anlatıldı. Oysa bilim tarihi ve felsefesi alanlarında 20. yüzyılın başından beri yapılan çalışmalar bu başarı tablosundaki çatlakları ve kırılmaları da gözler önüne sererek bu anlatıya son yüzyılda ağır bir darbe vurdu.
Evrenin merkezinde Yerküre’nin bulunduğu bir sistemden Güneş’in bulunduğu sisteme geçiş pürüzsüz olmadığı gibi, astronomların gökcisimlerinin eski fiziğin kuramlarıyla açıklayamadıkları “görünür” hareketlerine tatmin edici bir açıklama getirmelerine her zaman izin de vermedi. Hatta kimi durumlarda bunu daha da zorlaştırdı.
Bilim tarihinin öncü isimlerinden Pierre Duhem, Görünüşleri Kurtarmak’ta fizik ile astronomi arasında kâh gerilen kâh gevşeyen bu ilişkilerin izini Platon’dan itibaren modern astronominin kurucularından Galileo’ya kadar sürüyor. Bilimsel kuramların her zaman doğrulara ulaştırmayan, bazen “yeterince kullanışlı” olmakla yetinmek zorunda kalan kusurlu insan ürünleri olduklarını, bizzat onları oluşturan ve eleştiren düşünürlerin katıldığı, yüzyılları aşan bir söyleşide ortaya koyuyor. Bilimin tarihine meraklı herkesi bilimsel bilginin doğası üzerine düşünmeye ve kuramların gözlemlerle nasıl bir ilişki kurduğunu anlamaya davet ediyor.
İçindekiler
Önsöz 11
1
Yunan Bilimi 13
2
Araplarda ve Yahudilerde Felsefe 36
3
Ortaçağın Hıristiyan Skolastiği 49
4
Copernıcus’tan Önce Rönesans 61
5
Copernıcus ve Rhaetıcus 80
6
Osıander’in Önsözünden Gregoryen Takvim
Reformuna
86
7
Gregoryen Takvim Reformundan Galıleo’nun
Mahkûmiyetine
117
Sonuç 143
Dizin 148
Önsöz
Fizik kuramının değeri nedir? Metafizik açıklama ile bağıntıları nelerdir? Bunlar günümüzün fazlasıyla rahatsız edici sorularıdır. Ama başka birçok soru gibi onlar da yeni değildir; bir doğa bilimi var olmaya başladığından beri sorulagelmişlerdir; soruların büründüğü biçim yüzyıllar içinde biraz değişir ve bu değişken biçimlerini zamanın bilimine borçludurlar, soruların esas itibarıyla aynı olduğunu görmek içinse üzerlerindeki örtüyü sıyırmak yeterlidir.
17. yüzyıla kadar doğa biliminin pek az bir bölümü matematik diliyle ifade edilen ve sayısal olarak değerlendirilen kesin gözlemlerin sağladığı ölçümlerle kıyaslanabilecek öngörüleri olan kuramlar oluşturabilecek kadar ilerleme gösterdi. Eskiden ponderibus [ağırlıklar bilimi] denen statik, perspektif bilimi içerisinde sıralanan katoptrik [yansıma] ve modern optik bilimimiz bu gelişmişlik düzeyine güçbela ulaştı. Doğa bilimlerinin bu iki sınırlı dalını bir yana bırakırsak, gözlerimizin önünde duran, biçimi çoktan büyük ölçüde tamamlamış, modern matematiksel fizik kuramlarımızın gidişatını öngörmeyi sağlayan bir bilimle karşılaşırız. Bu bilim astronomidir. Bizim fizik teorisi dediğimize Yunan veya Müslüman bilgeleri, Ortaçağ ve Rönesans bilginleri astronomi diyorlardı.
Doğayı inceleyen diğer bilim dalları kesin deneylerle keşfedilen yasaların matematiğin diliyle ifade edilebildiği bu yetkinlik derecesine henüz ulaşmamıştı. Pozitif fizik hem matematiksel hem deneysel bilimdi ve maddi dünyanın metafizik incelenişinden henüz ayrılmamıştı. Dolayısıyla bugün metafizik derken eskilerin fizik sözcüğüyle dile getirdikleri bir sürü durumdan söz etmiş olacağız.
İşte bugün bu kışkırtıcı soru “Fizik kuramı ile metafizik arasındaki bağıntılar nelerdir?” diye sorulurken, iki bin yıl boyunca “Astronomi ile fizik arasındaki bağıntılar nelerdir?” diye sorulmuştur.
Bu kitapta bu sorulara Yunan düşüncesi, Sami bilimi, Ortaçağ Hıristiyan Skolastiği ve Rönesans döneminin astronomları tarafından verilmiş yanıtları kısaca gözden geçirmeyi arzuluyoruz.
Bizden önce bu yönde ilerleyenler bizim için yol gösterici oldular. Thomas H. Martin,1 M. Giovanni Schiaparelli,2 M. Paul Mansion’ın3 adlarını burada anmadan geçmek istemem. Bu yazarların dikkat çektikleri metinler ve onlara ekleyeceğimiz sayısız başka metin, emin olunuz ki Platon’dan Galileo’ya bilgelerin fizik kuramından çıkardıkları fikri neredeyse tamı tamına yeniden oluşturmayı sağlayacaktır.
1
Yunan Bilimi
Seyrini izlemek istediğimiz geleneğin kaynağını bulmak istiyorsak Platon’a kadar geriye gitmemiz gerekiyor.
Platon’un Eudoksos tarafından alınıp uygulamaya konan astronomiye ilişkin görüşleri Aristoteles’in parlak öğrencisi Eudemos tarafından Eudoksos’un yazıları arasından derlendi. Eudemos onları Astrolοji Tarihi (Àστρολογική ίστορία) adlı eserinin ikinci kitabına ekledi. Afrodisiaslı İskender’in hocası filozof ve astronom Sosigenes ise onları bu Astroloji Tarihi kitabından alıp Simplikios’a iletti ve söz konusu görüşler bize oradan ulaştı.
İşte Simplikios’un Yorum’unda bu Platoncu gelenek şu sözlerle ifade edilmektedir: “Platon gökcisimlerinin dairesel, tek tip ve daima düzenli2 bir hareketle devindiğini ilkece kabul eder ve buradan hareketle matematikçilere şu soruyu sorar: Gezegenlerin sergilediği görünüşleri kurtarmayı amaçlayan, hipotez sayılmaya uygun dairesel, tek tip ve kusursuzca düzenli hareketler nelerdir?” (Τίνων ύποτεθέντων δι΄όμαλων και έγκυκλιων και τεταγμένων κινήσεων δυνήσεται διασωθήναι τά περί τούς πλανωμένους φαινόμενα;)
Astronominin amacı burada olanca açıklığıyla tanımlanmaktadır: Bu bilim, dairesel ve tek tip hareketleri yıldızların benzer hareketinden kaynaklanan bir hareketi sağlamaya yönelik olarak birleştirir; astronominin geometrik inşaları her gezegene gözlemlerin açınladığına uygun bir ilerleyiş kazandırdığında amaca ulaşılmıştır çünkü hipotezler görünüşleri kurtarmıştır.
Bu mesele Eudoksos ile Kallippos’un da başını ağrıtmıştır, nitekim hipotezlerini birleştirmelerinin yegâne amacı görünüşleri kurtarmaktır (σώζειν τά φαινόμενα). Kallippos Eudoksos’un düzenlediği eşmerkezli kürelerin bazı noktalarını değiştirmiştir çünkü öncelinin hipotezleri bazı görünüşlerle uyuşuyordu ve o, sırası geldiğinde bu görünüşlerin de kurtarılmasını istemişti.
Astronom, birleştirdiği hipotezler görünüşleri kurtardığında duyduğu hoşnutluğu elbette dolu dolu dile getirmelidir ama insan zihninin ondan başka bir şey beklemeye hakkı yok mudur? Gökcisimlerinin doğasının bazı niteliklerini keşfedip çözümleyemez mi astronom? Bu nitelikler astronomi hipotezlerinin uymak zorunda oldukları bazı hareket tiplerini belirtirken onun işine yaramaz mı? O zaman o tiplerin hiçbirine uydurulamayan hareketlerin bir bileşiminin görünüşleri kurtarsa bile kabul edilemez olduğu açıklanmak zorunda değil midir?
Platon tarafından bu denli açıktan tanımlanan astronomun yönteminin yanında Aristoteles başka bir yöntemin varlığını ve meşruiyetini de kabul eder ve ona fizikçinin yöntemi adını verir. Matematikçinin yöntemi ile fizikçinin yöntemini Fizik3 eserinde karşılaştırırken Stagiralı filozofumuz burada tartıştığımız meseleye şüphesiz uygun düşen ama çözümlemeyi pek de ileri götürmeyen bazı ilkeler ortaya koyar. Aristoteles, geometrici ile fizikçinin çoğunlukla aynı nesneyi değerlendirdiğini, aynı şekli veya hareketi farklı görüş açılarından incelediğini belirtir. Şu şekil, şu hareket diyerek geometrici onların kendilerini soyut biçimde temaşa ederken, fizikçi onları bu cismin sınırı, bu hareketlinin hareketi olarak inceler.
Hayli muğlak olan bu ders Aristoteles’in astronomun ve
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Bilim Felsefesi Felsefe
- Kitap AdıGörünüşleri Kurtarmak - Platon’dan Galıleo’ya, Fizik Kuramı Fikri Üzerine Bir Deneme
- Sayfa Sayısı152
- YazarPierre Duhem
- ISBN9786256584662
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2024