Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Gökkuşağı Tuttu Ellerimizden
Gökkuşağı Tuttu Ellerimizden

Gökkuşağı Tuttu Ellerimizden

Şehri Madan

Annesini, babasını ve kardeşini merak ediyordu etmesine ama yataktan kalkmaya da mecali yoktu. Çok geçmeden beyaz önlüklü, sarışın, uzun boylu ve hafif kilolu bir hemşire girdi odaya. Hastasının ayıldığını görünce, doktor beye haber verilmesi gerektiğini söyleyerek gerisin geriye çıktı odadan.

Annesini, babasını ve kardeşini merak ediyordu etmesine ama yataktan kalkmaya da mecali yoktu. Çok geçmeden beyaz önlüklü, sarışın, uzun boylu ve hafif kilolu bir hemşire girdi odaya. Hastasının ayıldığını görünce, doktor beye haber verilmesi gerektiğini söyleyerek gerisin geriye çıktı odadan. Birkaç dakika sonrasında doktor bey ve aynı hemşire heyecanla yanaştılar Dilek’in yanına. Adını, yaşını ve nerede yaşadıklarını sorup not alıyorlardı. Tam ailesini soracaktı ki; hemşirenin yaptığı iğne tesirini gösterdi. Dilek, hâkim olamadığı göz kapaklarının azizliğine uğradı. Dalıverdi birden rüyalar âlemine…

Okuduğunuz her satırda sahip olduklarınızın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlayacak ve umut etmenin sıcaklığını hissedeceksiniz yüreğinizde…
Sizleri; sevgi, kardeşlik, dostluk, paylaşma gibi unutmaya yüz tuttuğumuz insani değerleri, Hüzünlü Öyküler Gezegeni’nde hatırlamaya davet ediyoruz…

(Arka kapak Yazısından)

1. BÖLÜM

BEKLENMEYEN AYRILIK

Gözlerini açtığında hangi günde ve saatte olduğunu kestiremedi Dilek. Sargılı yanlarını ve sağ tarafındaki serum şişesinden damarlarına, oradan da vücuduna yayılan sıvıyı görünce hastanede olduğunu anlamakta zorlanmadı. Ezilerek moraran yanlarından ve kırıkların ağrıttığı bedeninden çok hisleri sızlatıyordu yüreğini. Kaybetme korkusu sarmıştı her bir yanını. Neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Her şey o kadar muğlaktı ki…

Annesini, babasını ve kardeşini merak ediyordu etmesine ama yataktan kalkmaya da mecali yoktu. Çok geçmeden beyaz önlüklü, sarışın, uzun boylu ve hafif kilolu bir hemşire girdi odaya. Hastasının ayıldığını görünce, doktor beye haber verilmesi gerektiğini söyleyerek gerisin geriye çıktı odadan. Birkaç dakika sonrasında doktor bey ve aynı hemşire heyecanla yanaştılar Dilek’in yanına. Adını, yaşını ve nereden geldiklerini sorup not alıyorlardı. Tam ailesini soracaktı ki; hemşirenin yaptığı iğne tesirini gösterdi. Dilek, hâkim olamadığı göz kapaklarının azizliğine uğradı. Dalıverdi birden rüyalar âlemine…

Annesi kanatlarının altına aldığı Dilek’in saçlarını okşarken, babası da Murat’la göz göze gelmek için dizlerinin üzerine çökmüştü. İkisi de şefkatle yaklaştığı çocuklarına öğütler veriyordu çıkacakları uzun yolculuk öncesi… Dilek, bir taraftan ne olduğunu anlamaya çalışırken diğer taraftan da sıkıca tutuyordu kardeşinin elini bir daha bırakmamak üzere.

Bu rüyanın nasıl bittiğini ve aynı rüyayı kaç defa gördüğünü sonrasında hatırlamayacaktı Dilek. Ama gözlerini her açtığında anne babasının yokluğu aynı acıyla sızlatacaktı yüreğini. Çaresizlik hissi; Allah’a olan teslimiyetiyle kimi zaman yok olacak, kimi zaman da ablalık içgüdüsüyle birleşip kardeşini daha fazla sarıp sarmalamasına vesile olacaktı.
Dilek gözlerini tekrar açtığında üç günü geride bırakmıştı ve sargılarının birçoğundan kurtulmuştu. Kolundaki kırık, bu kez ayağa kalkma arzusuna mani olamazdı. Yavaş yavaş doğrulurken hafifçe başı döndü. İki yıl önceki burun ameliyatında ayasöylenmişti. Hastane kokusu bunu Dilek’e hemen hatırlattı ve kapıya doğru baktı, yürümeyi yeni öğrenen bebek tedirginliği ile ailesine ulaşmak istiyordu.

Neden yanında değillerdi?

Neden bu kaybetme korkusunu yaşamasına izin veriyorlardı? Kapıya yöneldiğinde dedesinin kolunda arkadaşı Cevdet ile kendisine doğru geldiğini gördü. Şaşkınlığı ve kafasındaki soru işaretleri çoğalmaya başlamıştı. Hikmet Dede’nin rengi sapsarıydı ve yaşlı adam yürürken sendeliyordu. Torununu ayakta görünce telaşa kapıldı ve arkadaşı Cevdet’in kolundan sıyrılarak daha güçlü görünmek istedi yaşlı adam; “Yavrum! Yavaş ol, ne yapıyorsun? Neden kalktın yatağından?” diyerek torununu sağlam kolundan kavradı.
Dilek, kısılan sesiyle; “Annemleri bulmak için kalktım dedeciğim! Neler oluyor, neden hastanedeyiz? Hiçbir şey hatırlamıyorum. Onların yanından geliyorsun değil mi? Hadi beraber gidelim şimdi…” diyerek cevap vermeye çalıştı. Gözleri kararıyor, başı dönüyordu….

Eklendi: Yayım tarihi

“Gökkuşağı Tuttu Ellerimizden” için bir yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Hayat Devam Ediyor / Bir Genç Kızın Gizli Defteri- 7 ~ İpek OngunHayat Devam Ediyor  / Bir Genç Kızın Gizli Defteri- 7

    Hayat Devam Ediyor / Bir Genç Kızın Gizli Defteri- 7

    İpek Ongun

    Hayatta ne çok yollar yürüyoruz. Çocukluk yolları… Okul yolları… İlkgençliğin sancılı yolları… Üniversite yolları… Romantizmin acı, tatlı yolları… Çalışma yolları… Dönüp baktığımda bir prizma...

  2. Yoksa Hayat Gençken Daha mı Zor? ~ İpek OngunYoksa Hayat Gençken Daha mı Zor?

    Yoksa Hayat Gençken Daha mı Zor?

    İpek Ongun

    Kalp çarpıntıları her şeyin önüne geçerken, Arayışlar şaşkına çevirirken, Sevgiler, ilgiler, beğeniler birbirine karışırken, Bu arada sıkı dostluklar sınanırken, Yoksa Hayat Gençken Daha mı zor?..

  3. Gençlerle Başbaşa ~ Ali Fuad BaşgilGençlerle Başbaşa

    Gençlerle Başbaşa

    Ali Fuad Başgil

    Ali Fuad Başgil’in bu eseri, yayınlandığı günden bu yana defalarca basılmış ve her nesile ayrı ayrı seslenmiştir. Büyük-küçük her insana verdiği ve vermeye devam...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur