Uzun ve sağlıklı bir ömür sürmek elimizde!
Hepimiz uzun, sağlıklı ve keyifli bir ömür sürmek isteriz.
Elden ayaktan düşmeden. Gücümüzü, enerjimizi ve yaşam arzumuzu kaybetmeden. Peki acaba bu mümkün mü? Mümkün… Miras aldığımız genlerimizi, cinsiyetimizi, takvim yaşımızı değiştiremeyiz, ama çevresel koşullarımızı değiştirerek bunu başarabiliriz!
“Sayarak Zayıfla” sisteminin yaratıcısı Dr. Ayça Kaya, Gençlik Reçeteleri’nde bilimsel araştırmalar ışığında beden, ruh ve zihin sağlığını koruyarak yaşanacak uzun ve sağlıklı bir ömrün şifrelerini açıklıyor. Hayatımızda, beslenmemizde yapacağımız küçük ve basit değişikliklerle ömrümüze ömür katmanın ve genç kalmanın zor olmadığını anlatıyor.
› Stresle başa çıkma yöntemleri
› Egzersizin faydaları
› Beyin sağlığını korumanın yolları
› Sağlıklı kiloya ulaşmanın formülü
› Yaşlanmayı yavaşlatan yiyecekler
› Gençleştiren mönüler
› İnsülin direncini kırmanın yolları
Hepsi ve daha fazlası Gençlik Reçeteleri’nde!
İçindekiler
Önsöz ……………………………………………………………………….. 15
Yaşlanmayı önlemek için yapılan yeni araştırmalar………17
Değiştirebileceğimiz ve değiştiremeyeceğimiz risk
faktörlerimiz……………………………………………………………22
OBEZİTE / Daha kaliteli yaşamak için fazla
kilolarınızdan kurtulun! …………………………………………..31
Kötü beslenmek yaşam süresini kısaltıyor!……………………39
Yaşlanmayı yavaşlatmak……………………………………………..47
Uzun ve sağlıklı bir yaşam için az yemeliyiz …………………60
Biz neden, nasıl, ne zaman, ne yemeliyiz!……………………..63
Dünyayı ve insanlığı vejetaryen beslenme mi
kurtaracak?……………………………………………………………..74
Dünyanın en sağlıklı üçüncü beslenme yöntemi:
Flexitarian beslenme ……………………………………………….77
Dr. Ayça Kaya’nın kalsiyum beslenmesi ……………………….79
Duyguları yönetebilme becerisi oluşturun!…………………….85
Hücrelerin üç büyük düşmanını öğrenelim!…………………..95
Bir ilaç olarak egzersiz……………………………………………….114
Neden 10 bin adım! ……………………………………………………119
Ayaklarınıza iyi bakın………………………………………………..123
En büyük hazinemiz hafızamız …………………………………..126
Cilt renginiz yaşlanma sürecini nasıl etkiliyor? …………..130
Daha yavaş yaşlanmak için diş sağlığınıza çok
dikkat edin…………………………………………………………….133
Yaşlanma ne zaman başlar? ……………………………………….136
Daha sağlıklı çocuklar için daha az internet………………..141
Çocuklarınızı fazla kilodan koruyun ömürlerini uzatın ..144
Yaşlanmanın faydaları……………………………………………….150
Gençleştiren tarifler …………………………………………………..153
Sağlıklı yaş almak için ilaç gibi yiyecekler…………………..166
Gençleştiren mönüler …………………………………………………177
Hayatımın anlamı; Halil Kaya, Halil Tolga Kaya ve
Halil Burak Kaya’ya…
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş,
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait…
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Mevlânâ
Önsöz
Yapılan araştırmalara göre, son 200 yıl içinde ortalama insan ömrü her 10 yıllık süreçte iki yıl uzadı. Şu anda 20 yaşındaysanız 100 yaşından uzun yaşama, bugün 40 yaşındaysanız 95’inize ulaşma, 60 yaşındaysanız 90 yaşından uzun yaşama ihtimaliniz yüzde 50. Yani şu anda ne kadar gençseniz o kadar uzun yaşayacaksınız! Bilimin öngörüsü bu.
Öngörü bu, ama geçenlerde bununla ilgili bir yazı okudum. Yazıda diyordu ki: “Bundan çok değil 100 yıl önce insanların ortalama yaşam süresi 60-65 yıldı. Bu insanların beş altı çocuğu vardı ve aile bağları çok kuvvetliydi. Aile büyüklerinden biri hasta olduğunda gönüllü olarak ona bakmak isteyecek çocukları etrafında pervane oluyordu. Yaşam süresi de uzun olmadığı için birkaç yıl içinde herkesin hayatı tekrar rayına oturuyordu.”
Günümüzde ise insan ömrü ortalama 80’lere dayanmak üzere. Şu anda 40’lı-50’li yaşlarını sürenlerin 95 yaş ve üzerini görme ihtimali yüzde 50’nin üzerinde ve bu insanların ya çocuğu yok ya da en fazla iki çocuğu var. Eğer bu insanlar kendine iyi bakmazsa 70’li yaşlardan itibaren yaşayacakları hastalıklar nedeniyle ya kendilerine bakacak kimseleri olmayacak ya da onlara çocukları bakacak. Ve bu çocuklar çok uzun yıllar boyunca kronik hastalığı (Alzheimer, demans, inme, felç, kalp yetmezliği, kanser) olan ebeveyni nedeniyle kendi hayatını yaşayamayacak. Şimdi bir düşünün, kaç çocuğunuz var ve uzun yaşarken var olan hastalıklarınız nedeniyle bu çocukların sizin yüzünüzden mutsuz olmasını, sizi sürekli hastaneye götürüp getirmesini ve kendi hayatlarını sizin yüzünüzden ertelemesini ister misiniz? Cevabınızın kesinlikle “hayır” olduğunu tahmin ediyorum. Benim cevabım da “hayır.”
İşte bu noktada kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: “Uzun yaşarken başıma gelebilecek hastalıkları önleyebilir miyim?”
Size “Evet, önleyebilirsiniz” desem… Benimle bir yolculuğa çıkar mısınız? İşte bu kitapta sizlere hasta olmamak, elden ayaktan düşmemek için koruyucu hekimlik adına yaşamınızda neleri, nasıl değiştireceğinizi anlatacağım ve birlikte bilimin bize gösterdiği yolda sağlığınızı korumak için ivedilikle adımlar atacağız.
Her ne kadar bu uzun ömür bize bir armağan gibi görünse de bu armağanı iyi kullanmayı bilmek ve bu ömrü iyi yönetmeyi planlamak üzere harekete geçeceğiz ve kendimizi bu yönde eğiteceğiz.
O zaman hedefimiz şu olsun: “Uzun, iyi, kaliteli ve sağlıklı” bir ömür sürmeyi başarmak.
“Elden ayaktan düşmeden hiç kimseye muhtaç olmadan” yaşama kabiliyetini başarmak. Ben hazırım, peki ya siz. Siz de hazırsanız başlayalım o halde.
Yaşlanmayı önlemek için yapılan yeni araştırmalar
Vücudumuzun içinde ve dışında gözle görülmeyecek kadar küçük mikroorganizmalar var. Bu mikroorganizmalar genel sağlık üzerinde çok önemlidir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ışığında mikrobiyatanın vücut için neredeyse bir organ kadar yaşamsal olduğunu artık biliyoruz.
Gün geçmiyor ki uzayan insan ömrüne paralel olarak yaşlanma sürecini durdurmak ya da en azından yavaşlatabilmek için yeni öneriler sunulmasın. Mikrobiyom projelerinden tutun da gençlerden yapılan kan transfüzyonlarına, hatta üçboyutlu yazıcılarda organ üretmeye kadar çeşit çeşit çözümlerin üzerinde duruluyor.
Louise Calment, dünyanın en uzun ömürlü insanı. Bu Fransız hanımefendi 1997’de 122 yaşındayken hayatını kaybetti. 1997’den günümüze kadar da daha uzun yaşayan biri olmadı, ama dünya üzerinde yaşayan insanların ortalama ömür süresi uzadı.
Ortalama ömür uzarken karşımıza çıkan büyük sorunlardan biri de organların ayrı ayrı yaşlanması ve işlevini kaybetmesi. İşte bunun üzerine üçboyutlu yazıcılarda organ üretmek için çalışmalar yapılıyor. Peki, bu yazıcılarda bu organlar nasıl üretilecek? Yazıcının kartuşuna mürekkep yerine protein ve hastanın kendi hücrelerini koyacaklar ve uygun şartları sağlayarak kişinin kendi hücrelerinden bu organları yapacaklar. Yani insanın ihtiyaç duyduğu organı bir başkasından almak yerine kendi hücrelerini kullanarak yeni organ yapabilme üzerine çalışıyor şu anda bilim insanları. Hatta Hindistan’da Dr. Bhowmick ve ekibi ilk yapay karaciğer dokusunu üretti. Önümüzdeki 8-10 yıl içinde de karaciğer üretileceğini ve üretilen bu karaciğerin kişiye nakledilebileceğini söylüyorlar. Bu organ yenilenmesiyle ortalama yaşam süresinin 20 yıl daha uzatılabileceği öngörülüyor. Bu gelişmeler sayesinde de ortalama ömrün 135 yıl ve üzeri olabileceği düşünülüyor.
Mikrobiyom projelerini hiç duydunuz mu? İsterseniz buyurun biraz da bu mikrobiyom projelerine değinelim. Vücudumuzun içinde ve dışında gözle görülmeyecek kadar küçük mikroorganizmalar var. Bu mikroorganizmalar genellikle bakterilerdir ancak virüs, mantar ve diğer mikropları da içerir. Bu mikroorganizmalar genel sağlık açısından çok önemlidir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ışığında, mikrobiyatanın vücut için neredeyse bir organ kadar yaşamsal olduğunu artık biliyoruz.
Amerika’da insan genetiği uzmanı Dr. Meng Wang da mikrobiyata üzerine çok önemli araştırmalar yapıyor. Solucanlar üzerine yaptığı bir araştırmada, solucanın bağırsağında yaşayan bir bakteriyi seçip onun genlerini değiştirerek farklı türde bakteriler elde ediyor ve bu bakterileri solucanlara verdiğinde ortalama en fazla üç hafta yaşayan solucanların daha uzun yaşadıklarını, daha hareketli ve enerjik olduklarını ve hastalıklara karşı daha dirençli olduklarını kanıtlıyor. Günümüzde bu deneyler şu anda fareler üzerinde yapılıyor. Belki de önümüzdeki yıllarda sahip olduğumuz bu mikrobiyatayı daha iyi hale getirecek mikroorganizmalar üretilecek ve bunları hap yoluyla yutarak vücudumuzdaki mikrobiyatayı değiştirip biz de daha uzun, daha enerjik ve daha dirençli yaşayabileceğiz.
Telomer tedavileri
Son yıllarda üzerinde en çok durulan konulardan biri de Telomer tedavileri. Telomerler DNA’larımızın sonunda koruyucu kapak gibi çalışan bir bölüm aslında. Ayakkabı bağcıklarının ucundaki naylon koruyucular gibi telomerler de kromozomların uçlarını tahribatlara karşı koruyor. Hayati öneme sahip genetik kodların istem dışı kaybını önlüyor. Hücreler bölündükçe telomerler kısalıyor. Telomerler gençlerde daha uzun oluyor. Yaşlandıkça hücreler bölünerek telomerler kısalıyor, yapısı bozuluyor ve hücre ölümüyle sonuçlanıyor. Günümüz tıbbında kısa telomerlerin yaşlanmanın bir göstergesi olduğu kabul ediliyor. Haydi gelin hep birlikte telomerlerimizi olağandan hızlı kısaltan nedenler üzerine yapılan araştırmaları gözden geçirelim.
Depresyon yaşlandırıyor
Molecular Psychiatry adlı dergide yayımlanan, 2407 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, depresyonun telomerlerimizi nasıl etkilediğini ortaya koydu. Bu araştırmada hastalar 3 gruba ayrıldı: Birinci grup depresyondaydı, ikinci grup daha önce depresyon geçirmişti, üçüncü grup ise hiç depresyona girmemişti.
Araştırmayı yapan doktorlar hastaların kan örneklerini alarak telomer değişikliklerini incelediler.
Depresyonlardakilerin ve daha önce depresyon geçirenlerin telomerlerinin hiç depresyon geçirmeyenlere göre daha kısa olduğu kanıtlandı. Kronik ve en ağır depresyon geçirenlerin en kısa telomere sahip olduğu gösterildi. Bu araştırma sonucuna göre, “kısa telomerlerin vücudun depresyona bir reaksiyonu olduğunu ve yaşlanma sürecini hızlandırdığını” söyleyebiliriz.
Siz siz olun depresyona girmeyin. Evden dışarı çıkmayı canınız istemiyorsa, durduk yere ağlama hissi geliyorsa, dünyanın anlamsız olduğunu düşünüyorsanız, gece uykusuzluk çekiyorsanız ya da sürekli uyumak istiyorsanız, tabiri caizse uykudan gözlerinizi açamıyorsanız, öz bakımınız çok azaldıysa hiç vakit kaybetmeden bir psikiyatra danışmanızda fayda var. Depresyon, telomerleri kısaltıp sizi yaşlandırma sürecine sokmadan önlem almanız çok faydalı olacaktır.
Stres hücrelerimize zarar veriyor
“Keskin sirke küpüne zarar verir” demiş atalarımız. Ne kadar da doğru söylemişler. Son yıllarda yapılan birçok araştırma, olumsuz düşünce içeriğinin, üzücü olaylara maruz kalmanın ve mutsuzluğun hücreleri etkileyerek bağışıklığı düşürdüğünü ve ortalama yaşam süresini kısalttığını ortaya koyuyor. Amerika’da stres ve kısa telomer arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışma beni çok etkilemiştir. Bu araştırmada, strese sürekli maruz kalan insanlar olarak “kronik hastalığı olan çocukları olan anneler” inceleniyor.
Anneler “kronik bir hastalığı olan öz çocuğuna bakanlar” ile “çocukları sağlıklı olanlar” olarak iki gruba ayrılıyor. Bu anneler sigara, alkol kullanımı ve obezite açısından risk teşkil etmeyen gruplardan oluşturuluyor. Annelerden kan örnekleri alınıyor ve beyaz kan hücrelerindeki telomerler inceleniyor.
Sonuçlar inanılmayacak kadar çarpıcı; hasta çocuğuna bakan annelerin telomerleri çocuğu hasta olmayanlardan daha kısa, telomeraz aktivitesi daha az ve çok ilginçtir ki çocuğuna en uzun süredir bakan annelerin telomerleri en kısa telomerler çıkıyor. Bir anne çocuğuna ne kadar uzun süre baktıysa telomerleri o kadar kısa oluyor. Yani çocuğu hasta olan anneler bir noktada daha çabuk yaşlanıyor ve bu kadınların hastalıklara yakalanma riski de artıyor. Görünürde obezite, sigara, alkol gibi hiçbir risk faktörü olmasa da sadece üzüntümüzü bile hücrelerimiz hissediyor ve kromozomlarımız bundan etkileniyor.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Sağlık Sağlıklı Beslenme-Diyet Sağlıklı Yaşam
- Kitap AdıGençlik Reçeteleri
- Sayfa Sayısı184
- YazarAyça Kaya
- ISBN9786050969771
- Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviDoğan Kitap / 2020