Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Gece Yarısı Mavisi
Gece Yarısı Mavisi

Gece Yarısı Mavisi

Füruzan

“Gece Yarısı Mavisi” Füruzan’ın “Parasız Yatılı” (1971) kitabındakilerden önce dergilerde yayımlanmış ilk öykülerini kapsıyor. 1956-1962 yılları arasında dönemin belli başlı edebiyat dergilerinde (Seçilmiş Hikâyeler,…

“Gece Yarısı Mavisi” Füruzan’ın “Parasız Yatılı” (1971) kitabındakilerden önce dergilerde yayımlanmış ilk öykülerini kapsıyor. 1956-1962 yılları arasında dönemin belli başlı edebiyat dergilerinde (Seçilmiş Hikâyeler, Yenilik, Türk Dili, Pazar Postası, Yeditepe, Dost) yer almış on altı öyküden oluşan kitabı Olcay Akyıldız ve Bilge Ulusman hazırladı.

2023 yılında son öykü kitabı Akim Sevgilim ile aramızdan ayrılan Füruzan Gece Yarısı Mavisi adı altında ilk kez kitaplaşan öyküleriyle edebiyatımızda yarattığı “Füruzan olayı”nı tamamlıyor.

“Bu çalışmayla ilk kez bir araya gelen on altı öykünün, daha önce süreli yayınlara girmiş ve edebiyat kamusuyla buluşmuş olması, etik bir sınır ihlali endişesini peşinen lağvediyordu; ancak bu öykülerin bir kitap oylumunda yayımlanmasının elzem olduğunu, metinlerin biçim, dil ve içerik özelliklerinin yanı sıra, feminist edebiyat eleştirisi perspektifinden de tartışılmaz bir hakikat olarak değerlendirmeliyiz. Füruzan’ın ilk öyküleri, yalnızca 1950 kuşağı öykücülüğü ile kurduğu sıkı bağlar açısından değil, aynı dönemde edebi metin üreten diğer kadın yazarlarla diyaloğu açısından jino-eleştirel bir okumayla da ele alınmalıdır. Bu çalışmaların ilk adımı ise elbette bu öykülerin ulaşılabilir bir bütün halinde ortaya konmasıdır.”

İçindekiler
Yayına Hazırlayanların Önsözü • 7
Düzenli Bir Tatil Günü • 15
Olumsuz Hikâye • 20
Portakallar, Turuncu Sandal ve O… • 23
Resimdeki Adam • 26
Bozuk Düzen • 28
Bölünmüş Toplamlar • 31
Ondine • 36
Bahriyeli Recep • 39
Telefon • 45
Gece Yarısı Mavisi • 50
Dönüş • 56
Tunuslu • 61
Kısık • 65
Olmayan Biri • 70
Kırkikindili Öykü • 74
Geçmişlerden Biri • 80
Yazarın Kitaplarına Almadığı Öyküleri Bibliyografyası • 87
Füruzan Edebiyatını Dünden Kuşatmak
(Olcay Akyıldız, Bilge Ulusman) • 89
Kaynakça • 109

Yayına Hazırlayanların Önsözü

Füruzan edebiyatına ilişkin araştırmaların niteliği ve niceliği, ne yazık ki bu geniş ve Türkçe edebiyat tarihi bağlamında kıymeti büyük külliyatı değerlendirmekte yetersiz kalıyor. Füruzan’ın üretken ve uzun soluklu yazın serüveninin ilk öyküleriyle bir kitap oylumunda bu denli geç karşılaşmamızın gerekçelerinden biri, edebiyat araştırmacılarının hazırladığı Füruzan bibliyografyalarındaki eksiklikler diyebiliriz. Füruzan’ın öykücülüğü üzerine çalışmalar, çoğunlukla, kitaplaşmamış ilk öykülerini ıskalıyor ya da hatalı tarihlendirmelerle anıyor. Füruzan’ın Parasız Yatılı (1971) öncesinde yazdığı bu öykülerin izini sürmeye giriştiğimizde, bu kitapla bir araya gelen on altı öykünün eksiksiz bir dökümü ne yazık ki bugüne dek yapılmamıştı. Araştırmamızın yol haritasını belirleyen, Füruzan’ın Dost dergisine gönderdiği kısa bir özgeçmiş oldu. Ocak 1962 tarihli “Geçmişlerden Biri” öyküsüne, Füruzan’ın bir fotoğrafı ve ilk öykülerini gönderdiği dergilerin adları da eşlik ediyordu. Böylece Füruzan bizi Seçilmiş Hikâyeler, Yenilik, Türk Dili, Pazar Postası, Yeditepe ve Dost arşivlerinde heyecanlı bir taramaya yönlendirdi. Türkçe edebiyat tarihinde dergicilik faaliyetleri açısından oldukça kıymetli ve verimli bu dergilerin dahi dijital arşiv ve dizin çalışmalarındaki eksiklikler nedeniyle, basılı dergilerin İstanbul, Ankara ve İzmir’e dağılmış sayılarına erişerek yaptığımız taramalarda, Füruzan bibliyografyalarına girememiş metinlerle, beklenmedik karşılaşmalar yaşadık. Hak ettiği karşılığı bulamamış bu literatürle ilgilenmeye başladığımızda, Füruzan henüz hayattaydı. Birimiz (Olcay Akyıldız) Parasız Yatılı (1971) metnini ders içi tartışmalarına taşırken, Füruzan’ın bu kitaptaki ilk üç öyküsünün diğer öykülerden farkına odaklanmış ve bu bölümlendirmenin işlevleri üzerine düşünüyordu. Buradan hareketle feminist web sitesi Çatlak Zemin’de “Füruzan’ın İsabetli İnadı” (8 Aralık 2023) başlıklı bir yazı yayımladığında, bu inadın takipçisi olmaya devam edeceğini, bir devam yazısı yazacağını henüz bilmiyordu. Ancak Füruzan’ın inadı, o dönemde evli olduğu kocası ve çalıştığı yayıncı ile çekişmesi, döneminin diğer kadın yazarlarının yazarlık deneyimiyle de ortaklaşıyordu. Bir yandan toplumcu olduğu düşünülen öyküleri ile bir “edebiyat olayı” olarak tanımlanıp övülürken; diğer yandan kitabın sonunda Füruzan edebiyatını ve ilk öykülerini değerlendirdiğimiz yazıda bahsedeceğimiz üzere, Füsun Akatlı tarafından dahi Parasız Yatılı’nın “kapalı” ve “soyut” olduğu düşünülen ilk üç öyküsü ile eleştiriliyordu. Oysa belli ki bu öykülerin kitabın başındaki “antik aslan heykelleri” gibi varlığı, tesadüf değildi; Füruzan bu öykülerde ısrarcıydı. Bu ısrarı ve inadı mercek altına alırken, edebi kanona girememiş erken dönem metinlerinin akıbetini ve içeriğini merak etmemek; olası paralellikler üzerine düşünmemek imkânsızdı. Böylece birbirimizi spekülasyona davet ederken, Füruzan’ın edebiyat araştırmacılarının gündemine nasıl olup da girmediğine şaşırdığımız öykülerinin izini sürmeye karar verdik. Erkek egemen matbuat dünyasında kadın yazarın varlık mücadelesine dair tartışmalarımıza, arşiv merakı da eklendiğinde, bir diğerimiz (Bilge Ulusman) metinlerin peşine düştü. Böylece mevcut literatürün sunduğu bibliyografyalardaki yanlış yönlendirmeleri ve eksiklikleri fark ettik. Başlarken amacımız yalnızca okur heyecanı ve araştırmacı merakıyla metinlere ulaşabilmekti. Fakat anlatısal oyunlarıyla, dil ve içerik denemeleriyle çeşitlenen bu öykülere erişip okudukça, hem Füruzan külliyatının hem de Türkçe edebiyatta öykünün serüveni içerisinde, bu metinlerin edebiyat kamusuyla paylaşılmasının elzem olduğuna kanaat getirdik ve bir kitap projesine evrildik. Bu fikirle gittiğimiz Yapı Kredi Yayınları da Füruzan’ın 1956- 1962 yılları aralığında yayımlandığını tespit ettiğimiz ilk öykülerini kitaplaştırma fikrimize sıcak baktı. Elbette Füruzan’ın bu öyküleri sahiplenmediğini pek çok farklı mecrada ve şekilde dile getirdiğini bilen yayıncının da işi kolay değildi. Tereddütleri vardı; ama edebiyat araştırmacısı olan bizlerin tavrı çok netti en başından beri. Burada etik bir sorun yoktu; çünkü bu öyküler daha önce dergilerde hem de zamanının önemli dergilerinde yayımlanmıştı. Bu da edebiyat tarihi açısından önemli bir gerçeklikti ve dergilerde kalmış bu öykülerin bugünün okuruna ulaştırılmasında tereddüde yer yoktu. Öykülerin kitaplaşması yönündeki nihai kararı biz veremezdik; ancak süreç hem bizi hem de Füruzan okurunu mutlu edecek şekilde gelişti. Yapı Kredi Yayınları adına bizimle bu süreci yürüten ve öykülerin Füruzan okuruyla buluşmasında heyecanımıza eşlik eden Aslıhan Dinç’e, Murat Yalçın’a ve öykülerin kitap olarak yayımlanması fikrine destek veren Aslı Selçuk’a çok teşekkür ediyoruz. Bir diğer teşekkürümüz de Turhan Selçuk’un çizimlerinin de okurla buluşmasına izin veren Ruhan Selçuk’a. Dergilerde yer alan bu öykülerden Füruzan Selçuk imzalı “Gece Yarısı Mavisi” (1959), “Dönüş” (1959), “Tunuslu” (1959), “Kısık” (1959) ve Füruzan T. Selçuk imzalı “Kırkikindili Öykü”ye (1961) Turhan Selçuk’un çizimleri eşlik ediyor. Bunları da baskıya dahil etmek, dergi mizanpajının duygusunu kitaba taşımak hem o dönemin atmosferini okura aktarmak açısından önemli hem de bu çizimler bire bir bu öyküler için, öyküler okunarak yapılmış çizimler. Dolayısı ile öyküler bu desenler olmadan eksik kalacağı gibi, desenlerin de Turhan Selçuk sanatı içerisinde öyküler olmadan anlamlandırılması mümkün değil. O nedenle bu buluşmayı önemsedik. Öykülere erişmenin ve arşivlerde geçirilen sürenin keyfine, bu öyküleri Füruzan okurlarıyla ve edebiyat araştırmacılarıyla buluşturma sorumluluğu da eklendiğinde, özellikle 1950 dönemi dergiciliğinde sık rastlanan dizgi ve tapaj hatalarını titizlikle takip etme ve müdahale zorunluluğu da belirdi. Bu türden hatalara düzelti uygulasak da, dönemin yazı diline hâkim olan kullanımları tümüyle koruduk. Gerekli yerlerde müdahalelerimize dipnotlar düştük. Füruzan’ın tüm metinlerinde karşımıza çıkan geniş katratlı boşlukları, satırbaşlarını ya da üç noktalı soru işaretlerini ve üç noktalı ünlemlerini elbette metne sağladığı tüm anlam katmanlarıyla birlikte kitaba taşıdık. Yayımlandıkları dergilerin mizanpajında bu öykülere eşlik eden Turhan Selçuk çizimlerini de metinlere dahil ettik. Bu kitapla bir araya getirdiğimiz, daha önce kitaplaşmamış on altı öykünün sonuncusu Ocak 1962’de Dost dergisinde yayımlanan “Geçmişlerden Biri” ile Şubat 1967’de Papirüs’te yayımlanan “Sabah Eskimişliğin” arasında, Füruzan’ın ne bu dönemin Dost, Papirüs, Yeni Dergi gibi edebiyat dergilerinde yayımlanmış ne de yayımlamadan ardında bıraktığı bir metne ulaşabildik. Füruzan’ın kitaplaşmayan ilk öyküleri ile ilk öykü kitabı Parasız Yatılı’yı (1971) oluşturan öyküler arasında beş yıllık bir sessizlik var gibi görünüyor. Dolayısıyla bu boşluk, edebiyat araştırmacıları tarafından yorumlanmayı bekliyor. Füruzan’ın metinleri üzerine ilk eleştiri yazıları ise Parasız Yatılı’nın yayımlanmasının ardından karşımıza çıkıyor. Mehmet H. Doğan’ın Mayıs 1972’de Yeni Dergi’ye yazdığı “Füruzan Olayı” başlıklı ilk incelemeyi, Asım Bezirci ve Fethi Naci gibi dönemin edebiyat ortamının öne çıkan eleştirmenlerinin değerlendirmeleri takip ediyor.1 Füruzan’ın 1956-1962 aralığında dergiler aracılığıyla edebiyat kamusuyla paylaştığı bu öykülerin nasıl alımlandığına dair ilk verilere de yine bu eleştiri yazılarında rastlıyoruz. Füruzan’ın edebiyat kamusu ve kanondaki varlığını takip edebildiğimiz “Füruzan Olayı”yla başlayan bu eleştirilere dair çıkarımlarımızı ve bu öykülerin hem Füruzan’ın külliyatı hem de Türkçe edebiyat bağlamındaki yerini, öykülerin ardına eklediğimiz bir değerlendirme yazısıyla tartışmaya açıyoruz. Fakat önce, Füruzan’la okurları arasından çekilerek, on altı öykülük bu gecikmiş karşılaşmaya, çok lezzetli bir Füruzan dünyasına davet ediyoruz. Ve Füruzan’ın uzun yıllar yaşadığı Koca Mansur Sokak’taki evine dört yüz beş yüz metre mesafede, parkeleri gıcırdayan bir başka Şişli apartmanında bu kitaba son halini verirken; sanıyoruz ki hayatta olsaydı, belki kendi evinde bile birer kopyası bulunmayan bu öyküleri okurlarıyla buluşturmaya Füruzan’ı da ikna edebilecektik. Daha doğrusu, biz ona geç kalmasaydık…

İstanbul, Eylül 2024
Olcay Akyıldız
Bilge Ulusman

• • •

Eylül 2024’te dosyayı yayınevine teslim ettikten sonra süreç hemen tamamlanmadı elbette. Dizgisiydi, son kontrolleriydi, Turhan Selçuk desenlerinin eklenmesiydi derken her gün aklımızın bir köşesinde Füruzan ve öyküleri vardı. Fakat artık tam son düzlüğe gelmiş, kapak seçimi yaparken Füruzan bizi bir kez daha şaşırttı ve kitaplarında yer almamış iki yeni öykünün daha izine rastladık. Kitap baskıya girmeden öykülere ulaşmak istediğimiz için de adeta nöbetçi sahaf gibi gece geç saatlerde sorularımıza cevap verip dergilerin önce fotoğraflarını, ardından basılı nüshalarını bize ulaştırarak yardımımıza İstanbul’dan Tatavla Sahaf ve İzmir’den Mavilotus Sahaf koştu ve Füruzan’ın “Bahriyeli Recep” ve “Tunuslu” öyküleri de bu baskıya yetişti. Böylece Füruzan’ın bir edebiyat olayı yaratan imgelemiyle, New York’tan Tunus’a uzanan, 1956’dan 1962’ye yayılan bu öyküler, Gece Yarısı Mavisi’nde bir araya geldi. Füruzan’ın “ilk öyküleri” olarak; fakat Füruzan yazınına özgü bir dil ve Füruzan okurlarının aşina olduğu bir anlatı evreni ile.

Aralık 2024

Gece Yarısı Mavisi
İlk Öyküleri (1956-1962)

Düzenli Bir Tatil Günü

Caddenin orta yerine uzanmıştım, hava iyicene güzeldi. Gözlerim kapalı olduğu halde bulutların beyaz kümelerini görüyordum. Güneş tam üstüme abanmıştı, bir sıcak bir sıcak… Kulağımın ardından kan ılık ılık sırtıma akıyordu. Diz kapağımın biriyle kafam çatırdıyordu ağrırken. Şöyle dikkatlice dinlesem duyacaktım seslerini. Akan kanın ılıklığı acının devamı olmasa alışacaktım durumuma, ama çok acıyordu, her zonklamada içim ikiye bölünüyordu sanki.

Etrafıma bir sürü insan toplanmıştı, bıyıkları kırçıl bir bekçiyle, zayıf, uzun boylu polis çevremi tebeşirle çiziyorlardı. Kalabalık aynı anda terliyordu, bense rahattım. Asfaltın sıcağı, kanın ılığından daha yakıcıydı ama günboyu kimsenin yapamayacağı şeyi yapmış, uzanıvermiştim şöyle ortaya.

Okullu bir kız gözleri açık, tam burnuma bakıyordu; burnuma sinekler girip çıkıyordu, duyusuzdu burnum, bilen aldırmayan bir duyusuzluk içindeydi. Kız penbe penbe:

— Zavallı, dedi. Sinekler, kovalasak üzerinden. Bekçi, hâlâ kışlık giyiminin altında, büsbütün aksileşen yüzüyle kıza baktı:

— Geri dur, dedi. Geri dur. Üzerimden kocaman, kara bir kuş akını geçti, güneye yollandı. Polis:

— Vaktinde, dedi, gelseler bari. Biraz sonra sinekler enseme toplandı, kan taze koyu kümelenmişti oraya. Yaşlı bir kadın:

— Kaldırsalar, dedi. Mikrop yuvası. Kanımın insanca temizliğini anlatmak tutkusu kavurdu içimi. Sancılarım duruluyordu azar azar, bir su dökselerdi üstüme, mavi bir su, boydan boya kümeleniverseydi etrafıma sular. Saçları parlak delikanlı:

— İş kalmamış bunda, dedi. Yedek parça bulamaz.

Yanındakiyle güldüler. Okullu kız, telaşlı, ağlamaklı baktı onlardan tarafa. Delikanlılar kıza bakıp:

— Dört on beşe yetişelim, dediler. Hey dünya, geçmişi tenekeli dünya. Onları sevdim birden, geçmişine teneke taktıkları evren, o tenekenin çıkardığı gürültüyle üzerimden geçiyordu. Yanım sıra dizili apartmanlardan birinin balkonuna, kalın bacaklı, esmer bir kadın çıktı; baktı etrafına, görmedi beni, buna sıkıldım. Piyango bileti satan ihtiyar adam: “Alan kazanıyor.” diye, bağırarak geçiyordu; kalabalığı görüp durdu, kafasını iki işçinin arasından uzatıp bana baktı:

— Allah, dedi, taksiratını affetsin. Beni tanımamıştı böyle bir günümde, en aşağı on beş kişiyi etrafımda tutabildiğim böyle bir günümde. Oysa ben onu tanıyordum, her seferinde rastlaşınca, bana sayıp döktüğü apartmanlar, otomobiller hâlâ gözlerimin önündeydi. Düşlerimde, o önde ben arkada, duvarları saydam odalarında gezdiğim binalar, içine binip elektriklerle donanmış caddelerden sürdüğüm otomobiller bulmuştum. Biraz sonra genç adamı getirdiler. Yüzü kırmızı, saçları yanaklarına yapışmıştı, ayağındaki kahverengi ayakkabılara bakıyordu durmadan. Sonra bana baktı, güzel gözlerine kocaman bir korku oturuvermişti. Ellerinin damarları şiş şişti, tekrar ayakkabılarına baktı ama ayakkabılarında ben vardım. Burnuna sinekler dolan, bir bacağı her kişinin yapamayacağı şekle girmiş ben, durmadan terliyordu. Polis ona yaklaştı:

— Kaçmaya kalkmak, dedi, budalalık, dedi. İt oğlu it, dedi. O terliyordu, gerektiği kadar ne it oğlu itti ne budalaydı. Onunla, önü mavi salkımlı bir kahvede, lokumuna tavla oynanabilirdi. Akşam üstleri radyoda Hüzzam faslı çalınırken, beraberce şarkı söylenebilirdi. Yalnız onu bu hale düşürmüş olmak, kişiliğine yapılacak en büyük kalleşlikti.

— İnkâra kalkma, dedi polis. Suçüstü bu, anlat. Sesi yorgundu adamın, önce sokağın tarifini yaptı; “nizama uygundu çıkışı”, bense ben sarhoştum. Bu onca en doğru olandı. Arnavut yemişçinin arkasından birden çıkıvermiştim,

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Öykü
  • Kitap AdıGece Yarısı Mavisi
  • Sayfa Sayısı112
  • YazarFüruzan
  • ISBN9789750864896
  • Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2025

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Berlin’in Nar Çiçeği ~ FüruzanBerlin’in Nar Çiçeği

    Berlin’in Nar Çiçeği

    Füruzan

    Füruzan, 1988’de ilk kez yayımlandığında altı ay içinde iki kez basılan bu romanında, iki farklı kültürden gelen insanların Almanya’da kesişen, içiçe geçen dünyalarını serimlerken,...

  2. Parasız Yatılı ~ FüruzanParasız Yatılı

    Parasız Yatılı

    Füruzan

    Yıllardır okunan bir öyküler kitabı “Parasız Yatılı”. Füruzan’ın çağdaş bir klasiği… “Füruzan, sıcak, acılı, yer yer insanın içine işleyen anlatımıyla, toplumumuzdan çok iyi tanıdığı...

  3. Akim Sevgilim ~ FüruzanAkim Sevgilim

    Akim Sevgilim

    Füruzan

    Akim Sevgilim “Sesi Olmayan Türkü”de Füruzan, masalsı bir güzel kızın yitimiyle yakılmış bir türküyü hikâye ediyor. Turizmin yeni yeni geliştiği dönemlerde bir tatil kasabasında...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Deli Kadın Hikayeleri ~ Mine Söğüt Deli Kadın Hikayeleri

    Deli Kadın Hikayeleri

    Mine Söğüt

    Size kadınlıkla lanetlenmiş bir varoluş hezeyanı anlatacağım.Sizi saçlarının ve ayaklarının ucu arasında olup biten şeylerden ibaret,doğurmaya mahkûm,çocuklarını kaybetmekle mühürlü,yalnız, yapayalnız bir kalabalıkta dolaştıracağım.İçlerine açılan...

  2. Aykırı Oyuncaklar ~ Ekrem GüneşAykırı Oyuncaklar

    Aykırı Oyuncaklar

    Ekrem Güneş

    Kahramanlarını birbirinden güzel, birbirinden duyarlı çocukların oluşturduğu sekiz güzel öykü. Oyuncak silahlar ve şiddet içeren oyunların sonundaki tatsızlıklardan, anne baba arasındaki sorunların örselediği çocuklara,...

  3. Kutadgu Bilig ~ Yusuf Has HacibKutadgu Bilig

    Kutadgu Bilig

    Yusuf Has Hacib

    Balasagunlu Yusuf´un dokuz yüzyıl önce kaleme aldığı Kutadgu Bilig, insanların hem bu dünyada hem de öteki dünyada mutlak mutluluğa ulaşabilmelerinin yolunu gösteren eşsiz bir...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur