Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Fizan’dan Afganistan’a
Fizan’dan Afganistan’a

Fizan’dan Afganistan’a

Hacı İbrahim MUTLU

Demir alan buharlı gemi, bacasından yanan kömürlerin simsiyah dumanlarını çıkararak limandan Fizan’a doğru yola çıktı. Günlerce, gece gündüz denizde gittik, nihayetinde Fizan’a yani Libya’ya…

Demir alan buharlı gemi, bacasından yanan kömürlerin simsiyah dumanlarını çıkararak limandan Fizan’a doğru yola çıktı. Günlerce, gece gündüz denizde gittik, nihayetinde Fizan’a yani Libya’ya ulaştık. Artık hepimiz tüccarların işçileriydik, birkaç gün Trablus limanında yattık. Daha sonra birileri geldi, keresteler hariç diğer yükleri indirdik. Biz Enver Paşayla birlikte yani Tarık Beyle Bingazi’ye doğru yola çıktık, güya keresteleri götürüyorduk. Gemimiz yine denize açıldı, bayağı uzun denecek bir yolculuktan sonra Bingazi limanına ulaştık. Orada keresteleri indirdik, sahile yakın bir yerde yerleştik, kereste karşılığı başka yük alacağız, durum ve pozisyonumuz o yönde. Oraya vardığımızda İtalyan kuvvetleri çoktan saldırılara başlamıştı…

TAKDİM

Kenya’ya gitmek için ısrarımız üzerine telefonun öbür ucundaki Abdulbasıd, titrek sesiyle şöyle rica ediyordu: “Siz canınıza mı susadınız, buralar çok karışık, başınıza bir şey gelmesinden korkmuyor musunuz, bu seyahati birkaç ay ertelemenizi tavsiye ediyorum.” “Olmaz” dedik kararlı bir tonla. Telefonun öbür ucunda derin bir sessizlik oldu kısa bir süre. Endişe ve şaşkınlık dolu bir ses bozdu sessizliği. “Ölmekten korkmuyor musunuz.” Gitmemiz gerekiyordu. Kenya’nın kuzey doğusunda bulunan Dadaab’da yapmayı planladığımız yetimhanenin inşaatı gecikiyordu. Eğer şimdi gitmez ve inşaata başlamazsak bağışçının bağışından vaz geçmesi söz konusuydu.

Gitmemiz ve yetimhanenin temelini atmamız gerekiyordu. Ancak gideceğimiz bölgede Garissa Üniversitesine yapılan terör saldırısında 147 öğrenci öldürülmüş, ülke diken üstündeydi. Coğrafyaların tarihlerinde olağanüstü durumlar her zaman yaşanır. Ancak coğrafyaların istikbalini değiştirecek kararlar da çoğu zaman olağanüstü zamanlarda alınır. Doksan yetimin eğitim göreceği yetimhane için karar vermek de işte böyle bir zamanda yolumuzun kavşağında duruyordu. Bir yetimhane deyip geçmeyin. Belki o coğrafyayı ayağa kaldıracak olan lider, oradan yetişecek bir yetimdir, kim bilir. İşte bu inançla verdik yola çıkma kararını. Yol uzun, zor ve tehlikeliydi. Uzun, zor ve tehlikeli yollar için, sabırlı, dayanıklı ve gözü kara yoldaş lazım, seferin zafere ulaşmasını kolay kılmak için. Öyle yaptık biz de. Bu yolları daha önce beraber arşınladığımız Hacı İbrahim Mutlu’yu aradık. Yolu, zorluklarını ve tehlikesini anlattık. Sağ eliyle bıyığının ucunu kıvırırken, kinayeli ve ironik bir tebessüm ederek “Eyvallah hocam, sefer bizim işimiz” dedi.

Allaha tevekkül ettik ve çıktık yola. Garissa’ya ulaştığımızda her zamankinden farklı bir güvenlik tedbiriyle karşılandık. Garissa valisi Dr. Nathif Jama Adam otelden makam arabasıyla aldırdı bizi, evinde ağırladı ve iki araba dolusu gerçek askerlerle sağladı güvenliğimizi Dadaab gidiş dönüşü için. Yetimhanenin temelini attık ve döndük aynı gün içinde. Durumun hassasiyetinden dolayı Dadaab’da konaklamamıza izin vermedi Garissa valisi. Programın sonrasında Kenya’nın kuzey batısındaki Turkana Bölgesinde bulunan Kakuma Mülteci Kampında da yapacağımız bazı çalışmalar için düştük yollara. Ancak üniversite saldırısının oluşturduğu olağanüstü durum ülkenin her tarafına hakim durumda. Nairobi’den Lodwar’a uzanan uçak yolculuğundan sonra, belki Afrika’nın en zor kara yolu başlıyor yaklaşık beş saat. Çölün belirsiz ahvali içinde tehlikeli rallileri aratmayan yolculuğun karanlıkla buluştuğu noktada kesildi yolumuz. Eşkıya zannettik önce. Ama yolumuzu kesenlerin güvenlik güçleri olduğunu anladık sonra. Arabamızı, üstümüzü ve her yanımızı aramaya başladılar. Yıl 2015. Elçilikten yolculuk öncesi görüştüğümüz müsteşarı arıyorum, açmıyor telefonumu.

FETÖ’den görevden alındı sonra o şahıs. Benim on dokuz cepli yeleğimin bütün cepleri Kenya şilinleri ile dolu. Ekipte endişe ve korku hat safhada. TİKA Koordinatörünü aradım, açtı telefonu, durumu anlattım. Endişe etmememizi, gelenlerin rüşvet koparmak amaçlarının olabileceğini, başka bir tehlikeli durumun olmadığını ifade ederek rahatlattı bizi kısmen. Nihayet bıraktılar bizi. Ama sabah saat 07.00’de tekrar geldiler otele. Emniyet, jandarma, istihbarattan oluşan yaklaşık yirmi kişi. Önce Hacı İbrahim Mutlu’nun pasaportundaki fazla giriş çıkışlara taktılar, sonra da benim pasaportumun rengine. Neden yeşil. Türk Devleti’nin ülkesine uzun yıllar hizmet eden vatandaşlarına bir ayrıcalık olarak bu pasaportu verdiğini anlattım gururla. On dokuz cepli yeleğin cebindeki şilinlerden bir şilin bile koparamadan çekip gittiler. Bu durumu atlatmamızda rehberimiz Ankara Tıp son sınıf öğrencisi Garissalı Dr. Ahmet’in müthiş savunmasını da takdir etmem lazım. Adamların yüzüne bakarak şöyle haykırdığını duydum bir ara. “Ne istiyorsunuz bu adamlardan. Bu adamlar terörist değil. Yanlarında silah değil sizin ülkenize yardım getirmişler. Teşekkür etmeniz ve kolaylaştırmanız gerekirken zorluk çıkarıyorsunuz.” Bu sadece onlarca seferden bir tanesi.

Her zaman terör ve güvenlik değil, coğrafya imkan ve şartları da belirsizliğin içinde bırakabilir sizi. Bir defasında da, Etiyopya Addis Ababa’dan kuzeye Gonder’e gideceğiz. Yine işimiz bir okul ve mescit için temel atmak. Her zamanki gibi yoldaşım yine Hacı İbrahim Mutlu. Addis Ababa’dan kalkan pırpırlı uçağımız, yolculuk bir saat olmasına rağmen, iki saat geçti hala havadayız. Ve ortamı buz kestiren bir anons. Uçağımız arızalanmış ve ineceğimiz hava alanını bulamıyor. Yani havada kaybolmuşuz. Şaka gibi ama gerçek. Sonra Mavi Nil’in kaynağı olan Bahirdar Gölü’nü hedefleyerek Bahirdar havaalanına iniyor uçağımız. Göl değil de tamamen çölde olsaydık akıbetimiz ne olurdu, Allah bilir. İşte böyle. Özellikle Afrika coğrafyasında yapılan iyilik projelerinin her birinin içinde, göze alınarak yaşanmış tehlikeli hikayeler vardır. Zaten, içinde risk ve tehlike barındırmayan seferlerin zaferle sonuçlanması, ihtimaller dünyasında var olmamıştır. Vesselam.

Hamit KUNT

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Araştırma - İnceleme
  • Kitap AdıFizan’dan Afganistan’a
  • Sayfa Sayısı282
  • YazarHacı İbrahim MUTLU
  • ISBN9786256602502
  • Boyutlar, Kapak14 x 22 cm, Ciltli Sert Kapak
  • YayıneviFecr Yayınları /

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Turkana ~ Hacı İbrahim MUTLUTurkana

    Turkana

    Hacı İbrahim MUTLU

    “İYİLİK YOLUNDA KENYA” Bu kitapta, yaşadıkları yerden binlerce kilometre uzaktaki insan kardeşlerine, rengini, dilini, inancını gözetmeksizin yardımcı olmaya çabalayan, farklı meslek ve statüdeki iyilik...

  2. İyilik Yolunda Anadolu ~ Hacı İbrahim MUTLUİyilik Yolunda Anadolu

    İyilik Yolunda Anadolu

    Hacı İbrahim MUTLU

    Gözleri çakmak çakmak bakan, 14 yaşında genç bir kız, dört erkek kardeşi ve annesinin yaşadığı bir ev bu. Bir ahır-ev… Şimdiye kadar duyduklarımızdan ve...

  3. Ötüken ~ Hacı İbrahim MUTLUÖtüken

    Ötüken

    Hacı İbrahim MUTLU

    -İYİLİK YOLUNDA MOĞOLİSTAN- At üzerinde dörtnala sonsuz bozkırda gidiyordu. Nereden geldiği ve nereye gideceği belli olmadan ama bunu da umursamayan bir çeri edasıyla. Sonra...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur