Hush Hush Serisi 4. Kitabı
Hush, Hush serisinin bu nefes kesici Final’inde kader ağlarını örüyor
Nora ve Patch tüm sorunların geride kaldığını düşünmektedir ve genç kız, kovulmuş meleğe karşı hissettiği sevgiden her zamankinden daha emindir. Kovulmuş melek olsun ya da olmasın hayatının aşkı odur. Kökenleri ve kaderleri, birbirlerine düşman olmalarını gerektirse de Nora, Patch’e sırtını dönmeyecektir fakat ikisi de son bir tehlikeyle yüzleşmek için güçlerini toplamalıdır. Hank ölmüştür ve istemeden de olsa Nefilim ırkının lideri olan Nora onun başlattığı işi bitirmek zorundadır. Bu da kovulmuş melekleri, yani Patch’i yok etmesi gerekeceği anlamına gelmektedir. Böyle bir şeyin olmasına asla izin vermeyeceğinden, Patch’le birlikte bir plan yapar. Amaçları savaşı daha başlamadan bitirmektir.
Fakat bazen en iyi hesaplanan planlar bile ters gidebilmektedir. Nora yeni görevine alışmaya çalışırken hiç beklemediği bir şekilde, bağımlılık yapıcı bir güce kapılmaktan kendini alıkoyamaz.
Savaş hatları çizilirken Nora ve Patch hangi tarafta yer alacaktır? Aralarındaki farklılıklarla yüzleşirken bunları ya görmezden gelecek ya da uğruna savaştıkları sevginin yok olmasına sebep olacaklardır. Nihayetinde aşkın bile üstesinden gelemeyeceği engeller yok mudur?
***
GİRİŞ
Günün Erken Saatleri
Scott hayaletlere inanmazdı. Ölüler mezarda kalırdı. Fakat Delphic Eğlence Parkı’nın altında zikzaklar çizen, hışırtılı, fısıltılı seslerin yankılandığı tüneller onu şüpheye düşürüyordu. Aklının Harrison Grey’e kaymasından hoşlanmıyordu. Bir adamın katlindeki rolünün hatırlatılmasını istemiyordu. Alçak tavandan sular damlıyordu. Scott kanı düşündü. Meşalesinin ateşi soğuk, taze toprak kokan duvarlara hareketli gölgeler düşürüyordu. Aklına mezarlar geldi.
Buz gibi bir esinti ensesini gıdıkladı. Omzunun üstünden karanlığa uzun, şüpheli bir bakış atttı.
Nora’yı koruyacağına dair Harrison Grey’e yemin ettiğini kimse bilmiyordu. Suratına karşı, “Hey, dostum, öldürülmene neden olduğum için üzgünüm,” diyemeyeceği için, Harrison’ın kızına göz kulak olma yemini vermeye karar vermişti. Doğru dürüst bir özür sayılmazdı ama aklına daha iyisi gelmemişti. Scott ölü bir adama edilmiş bir yeminin bir ağırlığı olduğundan bile emin değildi.
Ancak arkasındaki boşluktan gelen sesler, olduğunu düşünmesine neden oluyordu.
“Geliyor musun?”
Scott öndeki Dante’nin omuz hatlarını seçebiliyordu sadece. “Ne kadar kaldı?”
Dante, “Beş dakika,” diye kıkırdadı. “Korktun mu yoksa?”
“Kasıldım.” Scott yetişmek için adımlarını hızlandırdı. Sesinin hissettiği kadar aptal bir tonda çıkmadığını umarak, “Toplantıda neler oluyor? Bunu daha önce hiç yapmadım,” dedi.
“Tepedekiler Nora’yla tanışmak istiyor. Artık liderleri o.”
“Yani Nefiller, Kara El’in öldüğünü kabul ettiler, öyle mi?” Scott bile buna tam anlamıyla inanmıyordu. Kara El’in ölümsüz olması gerekirdi. Bütün Nefiller gibi. Bu durumda, onu öldürmenin yolunu kim bulmuştu acaba?
Scott sürekli aklına gelen cevaptan hoşlanmıyordu. Eğer bunu Nora yaptıysa… Patch ona yardım ettiyse…
İzlerini ne kadar özenle sakladıklarının bir önemi yoktu. Bir şeyi mutlaka atlarlardı. Herkes her zaman atlardı. Bu sadece an meselesiydi.
Kara El’i Nora öldürdüyse, gerçekten tehlikede demekti.
Dante, “Yüzüğümü gördüler,” diye cevapladı.
Scott da görmüştü. Daha önce. Büyülü yüzük, taç kısmının altına mavi bir ateş hapsedilmiş gibi parlıyordu. Şimdi bile soğuk, sönmeye yüz tutmuş bir mavi renk saçıyordu. Dante’ye göre. Kara El bunun ölümünün işareti olacağı kehanetinde bulunmuştu.
“Bir ceset buldular mı?”
“Hayır.”
Scott, “Buna rağmen, Nora’nın onlara liderlik etmesine sorun çıkarmıyorlar mı?” diye ısrar etti. “Onun Kara El’le uzaktan yakından alakası yok.”
“Nora dün gece ona kanıyla yemin etti. Tam öldüğü anda. Hoşlarına gitmese de liderleri o. Yerine başkasını koyabilirler ama önce onu deneyecekler ve Hank’in neden onu seçtiğini anlamaya çalışacaklar.”
Duydukları Scott’a pek hoş gelmemişti. “Yerine başkasını geçirirlerse ne olur?”
Dante omzunun üstünden arkaya baktı. “Nora ölür. Yeminin şartları böyle.”
“Bunun olmasına izin vermeyeceğiz.”
“Hayır.”
“Yani her şey yolunda.” Scott’ın Nora’nın güvende olduğuna dair onaya ihtiyacı vardı.
“Nora uyum sağladığı sürece.”
Scott, Nora’nın o günün erken saatlerinde ortaya sürdüğü düşünceleri hatırlamıştı. Nefillerle konuşacağım ve durumumu net bir şekilde ortaya koyacağım: Bu savaşı Hank başlatmış olabilir ama ben bitiriyorum. Ve bu savaş, ateşkesle son bulacak. Duymak istedikleri şeyin bu olmaması umurumda değil. Burun kemerini sıktı; yapacak çok işi vardı.
Su birikintilerine karşı gözünü dört açarak ayaklannı sürümeye devam etti. Çünkü yağlı kaleydoskoplar gibi dalgalanıyorlardı ve kazara bastığı son birikinti, bileğine kadar ıslanmasına neden olmuştu. “Patch’e onu gözümün önünden ayırmayacağımı söyledim.”
Dante homurdandı. “Yoksa ondan da mı korkuyorsun?”
“Hayır.” Ama korkuyordu. Patch’i biraz tanısa, Dante de korkardı. “Neden bizimle toplantıya gelmiyor?” Nora’dan ayrı kalma kararı onu huzursuz ediyordu. Daha önce itiraz etmediği için kendine lanet etti.
“Yaptığımız şeylerin yarısını neden yaptığımızı bilmiyorum. Biz askeriz. Emir alırız.”
Scott Patch’in ayrılırken söylediği sözleri hatırladı. O sana emanet. Sakın yüzüne gözüne bulaştırma. Tehdit iliklerine kadar süzülmüştü. Patch, Nora’yı sadece kendisinin önemsediğini sanıyordu ama öyle değildi. Nora, Scott için kız kardeşe en yakın şeydi. Kimse yokken yanında olmuş ve onu kayalıklardan inmeye ikna etmişti. Kelimenin tam anlamıyla.
Aralarında bir bağ vardı ve bu, o tür bir bağ da değildi. Nora’yı tanıdığı bütün kızlardan daha fazla önemsiyordu. O, Scott’ın sorumluluğundaydı. Bir önemi var mı bilmiyordu ama ölü babasına da bu yüzden yemin etmişti.
O ve Dante tünellerin derinliklerine doğru ilerlerken duvarlar daralıyordu. Scott bir sonraki geçide sığabilmek için yan döndü. Duvarlardan toprak parçaları koparken Scott, neredeyse tavanın bir bütün halinde kafalarına inip onları gömmesini bekleyerek nefesini tuttu.
Sonunda Dante halka biçiminde bir tokmağı çekti ve duvarda bir kapı belirdi.
Scott içerideki mağaramsı odayı inceledi. Aynı toprak duvarlar, taş zemin. İçerisi boştu.
“Aşağı bak. Zeminde bir kapak var,” dedi Dante.
Scott taş zemine gizlenmiş kapağın üstünden çekildi ve tokmağa asıldı. Aralıktan hararetli sesler yükseldi. Merdivenleri es geçerek, delikten atladı ve üç metre aşağıya indi.
Basık, mağaramsı odayı birkaç saniyede ölçüp biçti. Başlıklı siyah cübbeler giymiş kadın-erkek Nefiller, net olarak göremediği iki karaltının etrafında sıkı bir çember oluşturmuşlardı. Yan tarafta bir ateş yanıyordu. Turuncu renkte parlayan közlerin arasına bir damgalama demiri daldırılmıştı.
Çemberin ortasından gergin ve yaşlı bir ses, “Bana cevap ver, diye çıkıştı. “Patch denen o kovulmuş melekle ilişkinin durumu nedir? Nefillere liderlik etmeye hazırlıklı mısın? Bize tam olarak bağlı olduğundan emin olmamız gerek.”
Diğer karaltı olan Nora, “Cevap vermek zorunda değilim,” diye haykırdı, “özel hayatım sizi ilgilendirmez.”
Scott daha iyi bir açı yakalamak için çembere bir adım daha yaklaştı.
Gergin sesin sahibi beyaz saçlı yaşlı kadın, cılız parmağını Nora’ya doğru uzatarak, “Senin bir özel hayatın yok,” diye tısladı. Öfkeden, sarkık gerdanı sallanıyordu. “Artık tek amacın, halkının kovulmuş meleklerden kurtuluşuna liderlik etmek. Sen Kara El’in vârisisin ve her ne kadar onun isteklerine karşı çıkmak istemesem de, mecbur kalırsam azledilmen için oy kullanacağım.”
Scott gergin bakışlarını cübbeli Nefillere çevirdi. Birçoğu onaylar gibi kafa salladı.
Ona zihin yoluyla, Nora, diye seslendi. Ne yapıyorsun? Kanınla yemin ettiğini unutma. İktidarda kalmalısın. Ne söylemen gerekiyorsa söyle. Onları yatıştır, yeter.
Nora, etrafına saf bir düşmanlıkla baktı. Ta ki gözleri onunkileri bulana dek. Scott?
Scott cesaret vermek için başını salladı. Buradayım. Onları ürkütme. Hoşnut et. Sonra seni buradan çıkaracağım.
Nora kendini gözle görülür biçimde toplamaya çalıştı ama yanakları öfkenin etkisiyle hâlâ alev alevdi ve yutkundu. “Dün gece Kara El öldü. O zamandan beri vârisiyim, liderliğe getirildim ve bir toplantıdan diğerine sürüklendim, tanımadığım insanlarla bir araya gelmeye zorlandım, bu boğucu cübbeyi giymek zorunda bırakıldım, sayısız kişisel konuda sorguya çekildim, itilip kakıldım, ölçülüp biçildim, yargılandım ve bütün bunları nefes alacak bir anım bile olmadan yaşadım. Bu yüzden hâlâ kendime gelemediysem lütfen beni affedin.”
Dudakları incecik bir çizgi halini aldıysa da yaşlı kadın itiraz etmedi.
Nora, “Ben Kara El’in vârisiyim. Beni o seçti. Unutmayın,” dedi. Ve her ne kadar Scott onun bunu inançla mı yoksa alay ederek mi söylediğinden emin olamasa da, sözleri susturucu bir etki yaratmıştı.
Yaşlı kadın, ağır bir sessizliğin ardından hırçın bir sesle, ‘Tek bir şeye cevap ver,” dedi. “Patch’e ne oldu?”
Nora cevap veremeden, Dante bir adım öne çıktı. “Nora artık Patch’le değil.”
Nora ve Scott önce birbirlerine, sonra Dante’ye keskin birer bakış attılar. Nora, üçlü konuşmaya Scott’ı da dâhil ederek Dante’ye zihin yoluyla, Bu da neydi? diye sordu.
Şu anda liderlik etmene izin vermezlerse kanınla yemin ettiğin için öleceksin, dedi Dante. Bırak bunu ben halledeyim.
Yalan söyleyerek mi?
Daha iyi bir fikrin var mı?
Dante sesli olarak, “Nora, Nefillere liderlik etmek istiyor,” dedi. “Bunun için ne gerekiyorsa yapacak. Babasının işini tamamlamak onun için her şey demek. Ona yas tutması için bir gün zaman tanıyın sonra bütün bağlılığıyla işe koyulacak. Ben onu eğiteceğim. Bunu yapabilir. Ona şans verin.”
Yaşlı kadın delici bir bakışla Dante’ye, “Onu sen mi eğiteceksin?” diye sordu.
“Bu işe yarayacak. Bana güvenin.”
Yaşlı kadın bir süre düşündü. Sonunda, “Onu Kara El’in işaretiyle damgalayın,” diye emretti.
Nora’nın yüzündeki vahşi ve dehşete düşmüş ifade, Scott’ın neredeyse iki büklüm olup kusmasına neden olacaktı.
Kâbuslar Bir anda ortaya çıkıp kafasında dans etmeye başlamışlardı. Daha hızlı. Sersemletici. Ardından ses geldi. Kara El’in sesi. Scott yüzünü buruşturarak ellerini kulaklarına bastırdı. Göğsüne mühürlenmiş Kara El işareti zonkluyordu. Taze acı. Dün ile şimdiyi birbirinden ayırt edemiyordu.
Gırtlağından boğuk bir emir fırladı. “Durun!”
Oda durmuş gibiydi. Karaltılar oldukları yerde kıpırdandılar ve Scott birden düşmanca bakışlarıyla ezildiğini hissetti.
Gözlerini kırpıştırdı. Düşünemiyordu. Onu kurtarmak zorundaydı. Onu Kara El tarafından damgalanmaktan kurtaracak kimse olmamıştı. Scott aynı şeyin Nora’nın başına gelmesine izin veremezdi.
Yaşlı kadın, topukları zeminde ağır bir ritimle tıngırdayarak Scott’a yaklaştı. Teninde derin oyuklar açılmıştı. Çökük yuvalarındaki yeşil gözleriyle bakıyordu. “Bir tür bağlılık sergilemesi gerektiğini düşünmüyor musun?” Dudakları cılız, meydan okuyan bir gülümsemeyle büküldü.
Scott’ın kalbi deli gibi atıyordu. “Bunu eylemleriyle göstermesini sağlayın.” Kelimeler ağzından çıkıvermişti.
Kadın başını yana eğdi. “Ne demek istiyorsun?”
Aynı anda, Nora’nın gergin sesi zihnine süzüldü. Scott?
Scott durumu daha beter bir hale getirmemek için dua ediyordu. Dudaklarını yaladı. “Kara El damgalanmasını isteseydi, bunu bizzat yapardı. Ona bu görevi verecek kadar güveniyordu. Benim için bu kadarı yeterli. Günün geri kalanını onu sınayarak geçirebilir ya da bu savaşı başlatabiliriz. Üstümüzde, en çok otuz metre yukarıda, bir kovulmuş melekler şehri bulunuyor. İçlerinden birini aşağı indirelim. Bu işi bizzat ben yaparım. Onu damgalarım. Kovulmuş meleklerin savaş konusunda ciddi olduğumuzu öğrenmelerini istiyorsanız, izin verin onlara bir mesaj gönderelim. Kendi hırıltılı nefesini duyabiliyordu.
Yaşlı kadının yüzü ağır bir gülümsemeyle ısındı. “Ah, bu hoşuma gider. Hem de çok. Ya sen kimsin, sevgili oğlum?”
“Scott Pamell.” Scott tişörtünün yakasını aşağı sıyırdı. Başparmağı sıkılı bir yumruk biçimindeki damganın oluşturduğu kabartıya sürtündü. “Kara El çok yaşasın.” Sözcükler ağzında safra tadı bırakmıştı.
Kadın sıska parmaklarını Scott’ın omzuna yerleştirerek, iki yanağını birden öptü. Teni kar gibi soğuk ve nemliydi. “Ve benim adım da Lisa Martin. Kara El’i iyi tanırdım. Ruhu huzur bulsun. Bana bir kovulmuş melek getir, evlat. Getir ki düşmanımıza bir mesaj gönderelim.”
Kısa süre sonra her şey sonra bitmişti.
Scott bir kovulmuş meleğin, insan yılıyla on beş yaşında gibi görünen, sıska bir oğlan olan Baruch’un zincire vurulmasına yardım etmiş ve tören çemberinde bizzat yer almıştı. Scott’ın en büyük korkusu, meleği Nora’nın damgalamasını beklemeleri olmuştu ama Lisa Martin onu özel bir odaya almıştı.
Cübbeli bir Nefil, damga demirini Scott’ın eline vermişti. Scott mermer parçasına ve üzerine kelepçelenmiş kovulmuş meleğe bakmıştı. Baruch’un hakaret dolu intikam sövgülerini duymazlıktan gelerek, yanındaki cübbeli Nefil’in kulağına fısıldadığı sözcükleri -Kara El’i bir ilahla mukayese eden bir dizi saçmalığı- tekrarlamış ve kızgın demiri kovulmuş meleğin çıplak göğsüne bastırmıştı.
Şimdi de özel bölmenin önündeki tünel duvarına yaslanmış, Nora’yı bekliyordu. Nora içeride beş dakikadan fazla kalırsa peşine düşecekti. Lisa Martin’e güvenmiyordu. Cübbeli Nefillerden hiçbirine güvenmiyordu. Gizli bir cemiyet kurdukları aşikârdı ve Scott sırlardan iyi bir şeyin çıkmayacağını zor yoldan öğrenmişti.
Kapı gıcırtıyla açıldı. Nora dışarı çıktı ve kollarını Scott’ın boynuna dolayıp sımsıkı sarıldı. Teşekkürler.
Scott onu titremesi geçene kadar bırakmadı.
Bildiği tek yoldan onu yatıştırmaya çalışarak. Altı üstü bir günlük işti, diye takıldı. Faturayı postayla gönderirim.
Nora kıkırtısını bastırdı. “Yeni liderlerinin ben olmamdan ne kadar heyecanlandıkları ortada.”
“Şoktalar.”
“Kara El’in geleceklerini benim ellerime bırakmasının şoku. Yüzlerini gördün mü? Ağlamaya ya da üzerime çürümüş sebze atmaya başlayacaklar sandım.”
“Şimdi ne yapacaksın?”
“Hank öldü, Scott.” Nora, Scott’ın gözlerinin içine baktı ve parmaklarıyla gözyaşlarını sildi. Scott adını tam olarak koyamadığı bir duygu parlaması görür gibi oldu. Güvence? Özgüven? Ya da düpedüz bir itiraf. “Kutlama yapacağım.”
“Final – Hush Hush Serisi 4. Kitabı” için 2 yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıFinal - Hush Hush Serisi 4. Kitabı
- Sayfa Sayısı416
- YazarBecca Fitzpatrick
- ÇevirmenSevinç Seyla Tezcan
- ISBN9786053430087
- Boyutlar, Kapak13,5x21, Karton Kapak
- YayıneviPegasus / 2012
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Omerta Suskunluk Yasası ~ Mario Puzo
Omerta Suskunluk Yasası
Mario Puzo
Mario Puzo’nun son kitabı Omerta, adını örgüt üyelerinin onurunun simgesi olan ‘suskunluk yasası’ndan alıyor. New York’un Mafya liderlerinden Raymonde Aprile bir suikaste kurban gider....
- Avignon Beşlisi 4: Sebastian ya da Güçlü Tutkular ~ Lawrence Durrell
Avignon Beşlisi 4: Sebastian ya da Güçlü Tutkular
Lawrence Durrell
Çocuklar! Hepimizin yaptığı gibi siz de ana babalarınızı hayal kırıklığına uğratmak için doğdunuz, çünkü ana babalarımız, bize içinde sonsuza kadar mutlu yaşayacağımız, yumuşak minderlerle...
- Silmarillion ~ J. R. R. Tolkien
Silmarillion
J. R. R. Tolkien
Tolkien’in en önemli çalışması olarak kabul edilen Silmarillion, onun yarattığı dünyanın özüdür. Kökleri Hobbit’ten önceye uzanır ve Yüzüklerin Efendisi’nde şekillenmeye başlayan bir dünyanın yaratılış...
devamı yokmuu
yaaaa niye devamı yok