Diyelim ki iş görüşmelerinde çok iyisiniz. Her yanıt mükemmel, performansınız da bir harika, peki görüşmesini yaptığınız iş size uygun mu? İş görüşmelerinde sorulan sorulara verilecek yanıtları düşünmeden önce kendinize bazı sorular soruyor olmalısınız: “Benim yeteneklerim nelerdir?”, “Nasıl bir işte mutlu olurum?” ve “Nasıl bir kariyer istiyorum?”
Eyvah! İş Görüşmesi, sadece iş görüşmelerindeki performansınızı artırmayı değil, daha yüksek profesyonel standartlara ulaşmanızı hedefleyen bir kitap. İş hayatında karşılaşabileceğiniz zorlu durumlarda neler yapabileceğinizi, sizin için doğru olan işi nasıl tespit edeceğinizi anlatıyor. Hem de okuyabileceğiz en samimi ve nükteli yaklaşımla.
Hakan Yaman ve Ahmet Şerif İzgören’in engin deneyimlerinin bir ürünü olan bu kitapta ayrıca, 180 iş görüşmesi sorusu ve bunlara verilebilecek en doğru yanıtları da bulacaksınız.
Çok uzun bir hayat değil dostlarım ve ömrünüzün yarısı neredeyse işinizde geçecek. Gerçekten isteyerek, mutlulukla ve keyif alarak yapacağınız ve yeteneklerinizi katacağınız bir iş seçin. Gerisi çatır çatır gelir. Picasso’nun doktor, Einstein’ın muhasebeci, Mimar Sinan’ıın manav olduğunu düşünün, neler kaybederdi dünya.
Ahmet Şerif İzgören
İÇİNDEKİLER
YENİ BASKIYA ÖNSÖZ Ahmet Şerif İzgören………………….7
ÖNSÖZ Hakan Yaman ……………………………………………..11
DOĞRU İŞİ ARAMAK: MUCİZELERE İNANIN! ………………17
DOĞRU İŞİ BULMA YÖNTEMLERİ ……………………………..21
SİZ BİR MARKA MISINIZ? …………………………………………45
SİZ ANCAK ÇEVRENİZ KADAR TANINIRSINIZ ……………..49
MÜKEMMEL BİR ÖZGEÇMİŞ NASIL HAZIRLANIR?………53
KARŞI TARAF NASIL HAZIRLANIYOR?………………………..61
İŞ GÖRÜŞMELERİNDE HEYECANINIZI
NASIL YENERSİNİZ?………………………………………………..75
İŞ GÖRÜŞMELERİNDE 10 ALTIN KURAL…………………….81
EV ÖDEVİ……………………………………………………………….85
ETKİN BEDEN DİLİ İÇİN 20 İPUCU……………………………..89
İŞ GÖRÜŞMELERİNDE İMAJIN ETKİSİ………………………..99
SORULAR VE ÖRNEK YANITLAR……………………………..103
AÇILIŞ SORULARI ………………………………………………..103
ÜNİVERSİTE VE MEVCUT ŞİRKET SORULARI ………………108
YETENEK VE POTANSİYEL SORULARI……………………….125
KİŞİLİK ÖZELLİKLERİYLE İLGİLİ SORULAR ………………….133
YÖNETİCİLER İÇİN SORULAR………………………………….149
ŞİRKET, SEKTÖR VE POZİSYON SORULARI ………………..162
GENEL SORULAR ………………………………………………..170
ÖRNEK OLAY SORULARI ……………………………………….173
GÖRÜŞMEDE SİZİN SORABİLECEĞİNİZ SORULAR……….174
TELEFONDA YAPILAN İŞ GÖRÜŞMELERİ İÇİN
ÖNEMLİ İPUÇLARI…………………………………………………177
MAAŞ PAZARLIĞINDA 9 ALTIN ANAHTAR…………………181
SONSÖZ ………………………………………………………………189
YAZARLAR HAKKINDA …………………………………………..195
REFERANS KİTAPLAR VE İNTERNET SİTELERİ ………….196
YENİ BASKIYA ÖNSÖZ
Ahmet Şerif İzgören
Yıllar önce kitabın sonsözünü yazdığımda, yazdım ve bitti zannetmiştim. Meğerse hiçbir şeyin son sözünü sen söyleyemiyormuşsun, onu öğrendim. Hakan süper bir sporcuydu, kendine iyi bakar, olabildiğince bu teknoloji, radyasyon şu bu gibi şeylerden uzak durmaya çalışırdı. Bir gün aradı, “Şerif ben kanser oldum”’ dedi. Kötü türü ve çok geç bir teşhis. Aslında zamanında gidiyor hastaneye. Acıbadem Hastanesi’nde, kanser olmasına rağmen teşhis koyamıyorlar, ancak kemiğe sıçradıktan sonra ileri safhada fark ediyorlar. Daha sonraki safhalarda gittiği hastanede, keşke o dönemde fark edilseydi çok rahat bir tedavi olurdu diye belirttiler. Hakan o üzüntüyle hastaneyle görüştü; siz zamanında teşhis koyamadığınız için bu durumdayım diye. Acıbadem, bizim hatamız gelin tedavinizi üstlenelim, tazminat ödeyelim demedi. Tazminat davası açtı Hakan. Ülkedeki hukuk sistemini biliyorsunuz. Hakan’ı kaybettik.
Devlet Acıbadem Hastanesi’ni 50.000 TL tazminata mahkûm etti. Fenerbahçe Voleybol Takımı’na milyonlarca dolarlık reklam için sponsor olan Acıbadem Hastanesi ödememek için Yargıtay’a başvurdu. Nasıl oldu bilmiyorum -herhalde kanıtlar o denli netti- Yargıtay da tazminatı onayladı. Acıbadem Hastanesi tazminatı Hakan’ı kaybettikten yıllar sonra ödedi. Niye yazdım bunu? Biliyorum, artık o hastanenin kapısı eğitim için benim şirketime kapandı ve ben bunu yazdıktan sonra, başka adamlar yazmaz kesinlikle, oradan bir para kazanırım diye. İki nedenle yazdım. Arkadaşımı çok sevdiğim ve küçük de olsa bu pis dünyada bir destek vereyim gücüm yettiğince diye. Bir de Almanya’ya bir konferansa çağırdılar. Büyük bir süpermarket grubunun danışmanlığını yapan bir Hırvat profesörün ofisine tanışmaya götürdüler beni. Çok yaşlı bir adam, masasında benim boyum kadar kitaplar. “Şerif” dedi, “İşinden emekli olabilirsin ama tutkularından asla.” Çok uzun bir hayat değil dostlarım ve ömrünüzün yarısı neredeyse işinizde geçecek. Gerçekten isteyerek, mutlulukla ve keyif alarak yapacağınız ve yeteneklerinizi katacağınız bir iş seçin. Gerisi çatır çatır gelir. Picasso’nun doktor, Einstein’ın muhasebeci, Mimar Sinan’ın manav olduğunu düşünün, neler kaybederdi dünya. Ya da… Sabri Sarıoğlu’nun futbolcu; Yıldırım Demirören’in kulüp başkanı; Kemal Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin parti lideri olduğunu düşünün. Nasıl olurdu değil mi?
Sırıtmayın, tamam. (Aziz Yıldırım’a laf edemedim hapisten yeni çıktı.) Severek gitmediğiniz bir iş ruhunuzu bitirir. “Şimdi ama ekmek parası” şu bu diye cevap yetiştiren arkadaş, sen var ya; sevdiğin işi yapmadığın, alanında bilgi düzeyini arttırmadığın ve işine gayretle sarılmadığın sürece zaten hep böyle etraftan şikâyetçi olup duracaksın. Bu kitabı okurken en büyük emeğin Hakan’ın olduğuna emin olun. Çalıştığı yer Ford Otosan son gününe kadar hep yanında oldu Hakan’ın. Kalsaydı eminim o kurumun genel müdürü olurdu bugün. Bu satırları yazarken ne kadar üzgün olduğumu anlatamam. İyi bir dost gibisi yoktur çünkü… Kitap bitince Hakan için kendi inancınızda bir dua okuyun lütfen,bir de tüm sevdiklerinize Allah sağlık versin diye. Gerisi olur gider zaten. Hayırlı İşler…
18 Temmuz 2012
Güzelçamlı
ÖNSÖZ
Hakan Yaman
Şerif’le ortak kitap yazmak benim için keyifli bir deneyim oldu, ama uzatmalı arkadaşlığımızdan memnun muyum, pek emin değilim. Sizden popüler olmasın, Şerif, çok sevilen bir insandır. Sırf onunla muhabbetleri devam edebilsin diye dört sene askerlik yapan erler, asteğmenler tanıdım ben. Abartmıyorum, hepsi doğru… Sanılanın aksine, popüler insanların arkadaşlığı insana acı verir. Onlarla birlikteyken aslında ne kadar az sevildiğinizi anlarsınız. Hatırlıyorum da, birçok kez partinin en tatlı anında, “Tamam arkadaşlar, sadece Şerif kalsın, diğerleri gidebilir” diyerek hepimizi dışarı çıkardılar. Böyle bir şeyin düşmanımın bile başına gelmesini istemem. İnsan, en şık parti kıyafetleri üzerinde, pis sakallı adamlarla bir kahve köşesinde king, pişpirik oynarken buluverir kendini. Feci bir durumdur yani… Şerif’in karakteri yazılarına da bire bir yansır. Kitaplarını okurken, karşı koltukta sizinle sohbet ettiği hissine kapılırsınız; hatta bazı okurların havaya girip kendisine çay, kahve ikram ettiği bile söylenir. Çoğumuz biliriz, bunun benzeri, üç boyutlu film seyrederken de olur: elimizi uzatırsak filmdeki nesnelere, insanlara dokunabiliriz sanırız. Ben kaç kez, kitaplarını okurken Şerif’in önümde canlanan görüntüsüne, ortak anılarımızın motivasyonuyla, bir iki yumruk sallamışımdır. Sonra yatıştırıcı kullanmaya başladım. Şimdi daha iyiyim, sadece sağ gözümde bir tik kaldı… Şerif’in bu doğal ve esprili tarzından etkilenmemek elde değildir. En ciddi ve karmaşık görünen şeyleri bile öyle yalın ve komik söyler ki, “Yeni bir şey mi öğreniyorum yoksa stand-up gösterisine mi geldim?” diye bir ayağınız kararsızlığın boşluğuna düşer. Zaten bu kitabı okurken, benim göreceli ciddi tarzımla onun “Ben sizden biriyim. Kurban olsun abiniz size!” yaklaşımı arasındaki ton farkını göreceksiniz. Bu iki tarzın birbirini tamamladığını düşünüyorum.
Müşteri İlişkileri ve İş Görüşmeleri
Gelelim içeriğe ve kitabın amaçlarına. Ben, kariyerimin büyük bir bölümünde müşteri ilişkilerine odaklandım. Bu sırada yaptığım iş görüşmelerinde, bir müşteri ilişkileri uzmanı olarak iki şey fark ettim: İlki, iş görüşmelerinde geçerli olan kurallarla müşteri ilişkilerindekiler çok benzeşiyordu. İkincisi, Türkiye’de iş görüşmesi alanında büyük bir standart düşüklüğü vardı. Ne aday ne de insan kaynakları uzmanı, görüşme sırasında neler söylemesi ve yapması gerektiğini iyi biliyordu. Bunu anladıktan sonra iş görüşmeleriyle ilgili araştırma yapmaya başladım. Her yeni iş görüşmesinde, edindiğim bilgileri deniyor ve görüşmecinin performansını daha bilinçli değerlendirebiliyordum. Bu kitaptaki içeriğin önemli bir bölümü son on beş senede yaptığım görüşmelerde bir yere not aldığım sorulardan geldi. Ayrıca, Türkiye’de ve yurt dışında görüşmelere giren arkadaşlarımdan kendilerine yöneltilen farklı soruları bana iletmelerini rica ettim. Geri kalan sorular ise referans kitaplar, internet siteleri gibi kaynaklardan derlendi. Kitapta yüz seksen soru ve yanıtları var… Sadece iş görüşmelerinde verilecek yanıtlar değil. Çoğu iş görüşmesi kitabında hemen hemen aynı soruları ve yanıtları bulursunuz. Biz, bu alana daha geniş bir açıdan bakalım ve iş hayatımızda karşılaşabileceğimiz zorlu durumlarda neler yapabileceğimizle ilgili ipuçlarını da aktaralım istedik. Bu içeriği özellikle “Varsayalım ……. gibi bir durumla karşılaştınız. Ne yapardınız?” formatındaki sorularda bulacaksınız. Belki bu derece kapsamlı bir örnek olayın, bir iş görüşmesinde karşınıza çıkma olasılığı yüksek değildir, ama iş hayatında her gün bunlardan çok daha karmaşık sorunlarla cebelleşiyoruz. Zaten daha zor sınav, iş görüşmesinde değil, işi alıp kolları sıvadığınızda başlıyor. Bu anlamda elinizdeki kitabı, sadece iş görüşmelerindeki performansınızı artırmak için değil, daha yüksek profesyonel standartlara ulaşmak amacıyla da okumanızı tavsiye ediyoruz. Kurda “Ensen neden kalın?” demişler, “Kendi işimi kendim yaparım da ondan” demiş… İnsanlar iş aramanın, özgeçmiş yazıp bir yerlere göndermekten ibaret olduğunu sanıyor. Birçoğu da iyi bir okuldan alınan diplomanın her kapıyı açacağını düşünüyor. Hem ekonomik krizler hem de yükselen eğitim seviyesi her iki yöntemin de artık yeterli olmadığını bize kanıtladı. Bir dostumun psikolog olan eşi, geçenlerde yaptığımız bir sohbette, hastaların kendisine “Bana kendimi iyi hissetmem için bir ilaç tavsiye edecek veya sihirli bir teknik öğretecek” önyargısıyla geldiğini, bu yüzden de terapinin verimli olamadığını anlattı.
İş arayan kişilerin çoğunda da buna benzer bir ruh hâli var. Diploma ve özgeçmişin el ele tutuşarak sokağa çıkacağını ve kendileri adına iş arayacağını sanıyorlar. Siz, alıştığınız hayata devam edin, bu arada da daha iyi bir kariyerin pişip ağzınıza düşmesini bekleyin; maalesef bu mümkün değil! Diploma ve özgeçmiş sadece birer araç. (Ayrıca, gazetelerde her gün, İstanbul’da gezerken kaybolup kötü adamların eline düşen diploma ve özgeçmiş haberlerine rastlıyoruz. “İş görüşmesine gidiyorum’’ diye evden çıkıp üç ay sonra Malatya’da bir pavyonda bulunan çok diploma vardır!). Bu hayati işi başka kişilere ve başka şeylere delege etmeyin. Capital Dergisi’nin Eylül 2003 sayısındaki bir habere göre, ABD’de, iş arayanların yüzde 25’i, büyük şirketlerin kapısında bekleyip, çıkan yönetici eşkâli adamların eline özgeçmişlerini ve kartvizitlerini tutuşturuyorlarmış. Yine aynı habere göre, randevu almadan görüşme için şirketlerin kapılarına dayananların oranı da yüzde 41. Bilmem anlatabildim mi?
İşi Doğru Aramak ve Doğru İşi Aramak
Diyelim ki iş görüşmelerinde çok iyisiniz. Her yanıt mükemmel, performansınız da bir harika, peki görüşmesini yaptığınız iş size uygun mu? İş görüşmelerinde sorulan sorulara verilecek yanıtları düşünmeden önce kendinize bazı sorular soruyor olmalısınız: “Benim yeteneklerim nelerdir?”, “Nasıl bir işte mutlu olurum?” ve “Nasıl bir kariyer istiyorum?” Bu nedenle öncelikle “doğru işi” bulmanıza yardımcı olmak istedik. İlk bölümlerde, kendinizi daha iyi tanımanıza yönelik içerik ve bir check-up var. Sonraki bölümlerde ise iş görüşmeleriyle ilgili bilgiler yer alıyor.
Soru ve yanıtların Türk iş kültürüne uygun olmasına özen gösterdik. Biliyorum, buna rağmen kitaptaki bilgilerden bazıları “Bu yöntem Türkiye’de uygulanmaz kardeşim!” duvarına çarpacak, ama ben uyguladım. Biz denemezsek, kendimize uyarlamazsak, çaba göstermezsek elbette uygulanmaz… Bu kitabın benim üstlendiğim bölümleri zor bir hastalığın daha da zor tedavisi sırasında yazıldı. Şu gulyabani gibi, ismi kendisinden daha korkunç olan ve insanın hayata bakış açısını değiştiren hastalıklardan biri. Bu süreçte bana verdikleri olağanüstü destekten dolayı, şirketim Ford Otosan’a ve arkadaşlarıma teşekkür ederim… Umarım kitaptaki bilgiler daha mutlu bir kariyere ve özel hayata ulaşmanıza yardımcı olur…
İstanbul, Mart 2004
DOĞRU İŞİ ARAMAK:
MUCİZELERE İNANIN!
Madem bir kitap boyunca sizinle yol arkadaşlığı yapacağız, birbirimize karşı dürüst olalım: Gerçek benliğimize uygun kariyer hiçbir zaman çantada keklik olmayacak. Araya birçok zorluk, finansal sorunlar ve başka öncelikler girecek. Ama her şeyden önce bu yolculuk mangal gibi bir yürek istiyor. Yıllar önce televizyonda yayımlanan bir filmde, başrol oyuncusu kadın, uzun süredir kendisini kurtaramadığı madde bağımlılığını tedavi etmeye karar verip, bir kliniğe doğru yola çıkmıştı. Bu arada hemen ekleyelim; madde bağımlılığı, iyileşme oranı % 15 ile sınırlı bir illet. Klinik, hastalarını zorlu tedaviye hazırlamak için tedavi merkezine ulaşan yollara büyük billboard mesajları yerleştirmiş. Bu panolardan birine de kocaman bir “Mucizelere İnanın!” yazmışlar. Oyuncumuz, zorlu bir yıl sonrasında, bağımlılığını yenip evine dönerken aynı panonun arka tarafını da okuma fırsatı yakalıyordu: “Siz Bir Mucizesiniz.” Evet, mucize aslında bizim içimizde… Ortak bir öğretmen arkadaşımız geçenlerde, kendisine ve emeğine daha fazla değer verileceğini bildiği bir oku…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) İş Dünyası
- Kitap AdıEyvah! İş Görüşmesi
- Sayfa Sayısı200
- Yazar Ahmet Şerif İzgören
- ISBN9786055286118
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviElma Yayınevi / 2008