Antik Yunan kültürüne egemen olan erotizm ile sanatın birliği, Ortaçağ’da gerilerken, Rönesans’la yeniden canlanıyor ve hümanizmi güdülüyor. 18. yüzyılda romantik filozoflarla birlikte estetiğin ve sanatın özerkleşmesi olayının temelini oluşturuyor. Erotizm-sanat birliği, estetik modernizmin ve avangardın örgütlenmesiyle iyice politikleşiyor ve rasyonalist dogmalara karşı, faydaya ve işleve indirgenmiş disiplinlere karşı arzunun, hayal gücünün, büyünün, düşün, oyunun yaratıcılığını seferber ediyor.
Bataille’ın antropolojisinde insan, sadece icat ettiği aletlerle akıllı işler yaparak insan olmuyor. Arzuları ve hayalleriyle de insan oluyor. Erotizmi keşfederek ve sanatı yaratarak insan oluyor. Antik dinler ve mitolojiler bu kaynaklardan türüyor. Antik Yunan kültürüne egemen olan erotizm ile sanatın birliği, Ortaçağ’da gerilerken, Rönesans’la yeniden canlanıyor ve hümanizmi güdülüyor. 18. yüzyılda romantik filozoflarla birlikte estetiğin ve sanatın özerkleşmesi olayının temelini oluşturuyor. Erotizm-sanat birliği, estetik modernizmin ve avangardın örgütlenmesiyle iyice politikleşiyor ve rasyonalist dogmalara karşı, faydaya ve işleve indirgenmiş disiplinlere karşı arzunun, hayal gücünün, büyünün, düşün, oyunun yaratıcılığını seferber ediyor.
İÇİNDEKİLER
Georges Bataille’da Erotizm ile Ölümün Birliği ve Sanat………..7
• İki Karşıt Evrenin Birliği……………………………………………………………………………………….8
• İnsanlığın Başlangıcı ve Emek…………………………………………………………………………9
• Ölüm Tabusu ve Kurban Ayinleri ……………………………………………………………….10
• “Genel ekonomi”, İfrat ve İsraf…………………………………………………………………….15
• Ölüm-yaşam-erotizm-şiir…………………………………………………………………………………19
• Erotizm Tabusu ve Orjiler……………………………………………………………………………….22
• İfrazat, Zillet ve Erotizm …………………………………………………………………………………..25
• Zillet – Bayağı Materyalizm ve Estetik Formsuzluk……………………….27
• Formsuz Sanat ve Mimarlık…………………………………………………………………………..29
• Sanatın İcadı……………………………………………………………………………………………………………32
• Ölüm-erotizm-sanat ve Hayvanlar Âlemi………………………………………………33
• Ölümün, Erotizmin Sessizliği ve Bilgisizliğin Bilgisi……………………….36
• Şiirsel İlahiyat…………………………………………………………………………………………………………39
Modernizm, Erotizm, Picasso………………………………………………………………………….47
• Aşk, Ölüm, Sanat Birliği – Minotauros Efsanesinin İzleri……………48
• “Sanat ancak erotiktir”……………………………………………………………………………………..55
• Filozof Fahişeler……………………………………………………………………………………………………56
• Eros……………………………………………………………………………………………………………………………….59
• Dionysos, Priapus, Satir…………………………………………………………………………………..64
• Ortaçağ ve Cinsellik Tabusu………………………………………………………………………….69
• Rönesans …………………………………………………………………………………………………………………..70
• Seksin Felsefesi, Bilimi, Sanatı……………………………………………………………………73
• Ars erotica – scientia sexualis – Patafizik…………………………………………..79
• Eropolitika ………………………………………………………………………………………………………………..81
• Bir Entelektüel ve Kahraman Olarak Fahişe……………………………………….87
• Dünyanın Kökeni………………………………………………………………………………………………..102
• Picasso ve Şehvetin Estetiği………………………………………………………………………110
• Eros’un Yitimi……………………………………………………………………………………………………….119
Aşk, Sanat, Siyaset…………………………………………………………………………………………………129
• Erotizm Tarihi Üzerine Notlar…………………………………………………………………….134
• Alain Badiou ve Aşkın Komünizmi………………………………………………………….138
• Sürrealizm, Aşk, Siyaset……………………………………………………………………………….142
Dizin………………………………………………………………………………………………………………………………………..145
Georges Bataille’da
Erotizm ile Ölümün Birliği ve Sanat
Tanrı beni en yüce ve
en şehvetli ölümle ödüllendirdi.
Heinrich von Kleist
Bataille’ın bir Katolik rahibi olmayı bırakarak edebiyatla uğraşmaya başlamasının ardından yazdığı ilk romanı, Gözün Hikâyesi (1928). Takma adla yazıyor: Lord Auch, yani Lord Bok-Çukuru. Bu romanın son sahnelerinden birinde, Simone, arenada yeni öldürülmüş olan bir boğanın hayalarını bacak arasına sokuyor. Bir sonraki sahnede de, arkadaşına öldürttüğü bir rahibin o anda sökülen kan içindeki bir gözünü içine alıyor. Aynı zamanda rahibin penisinin üzerine oturuyor ve idrarını yapıyor. Bir başka Bataille romanı olan Göğün Mavisi’nde (1935-36) Tropmann, annesinin cesedi karşısında şehvete kapılır. (Bu hadisenin bizzat Bataille’ın da başından geçtiğini biliyoruz.) Mezar çukurlarında sevişir, toprağa bulana bulana. “Kasabın, bir domuzun boğazına açtığı delikten fışkıran kan kabarcıklarını” hayal eder. Romanın diğer kahramanı Dirty, adının da ima ettiği gibi kirli ve hastalıklıdır; sürekli ifrazat içindedir.
“Aynalar” genelevinde çalışan Madame Edwarda (1941) Tanrı olduğunu sanır ve hep ölüm derecesinde cinsel haz atakları yaşar. Bataille’ın ölümünden sonra yayınlanan (1966) Annem romanının finalinde ise Pierre, tam ensest ânında ölen annesiyle bir tür nekrofili (ya da tanotafili) yaşar. Ölü Adam da (1967) nekrofili üzerine kuruludur; cinsel organlardan taşan kokular ve sıvılar, idrar ve kusmuk, tiksindirir mi kışkırtır mı bilinmez. Rahip C’deki (1950) kasapta, ayaklarından asılı olan yeni kesilmiş iki kuzudan kan damlamaktadır ve satırın yanı başındaki beyinler saldırgan bir çıplaklık hissi verir. İşte Bataille edebiyatını kuşatan bütün bu ifrat, ifrazat, pislik, iğrençlik, sapıklık vs. yazar nezdinde kutsallığı, hatta tanrısallığı çağrıştırır, tarih-öncesi ayinleri çağrıştırır. Bir özgürlük felsefesi oluşturur. Sanatın hakikatini ifade eder.
İki Karşıt Evrenin Birliği
Bataille’ın düşüncesi birtakım kavram çiftleriyle örülür. Birbirlerine karşıt olan bu kavramlar, anlamlarını, kusursuzca işleyen bir diyalektik içinde kazanır. Ve sonunda bu karşıt kavram kümeleri, varlık tarihimizi, varoluşumuzu belirleyen ve birbirleriyle gerilim içinde olan iki evren oluşturur: süreklilik/süreksizlik, oyun/iş, erotizm/üreme, şiddet/çalışma, ihlal/tabu, ölüm/yaşam, kutsallık/dünyevilik, bolluk/kıtlık, ifrat/ekonomi, akıl/mit, arzu/ıstırap, deney/bilgi… Bataille’da bu zıt kategoriler ancak birbirleri tarafından anlamlandırılabilir, birbirleriyle çatıştıkça birleşirler: kötülük iyiliktir, bilgi bilgisizliktir, ölüm yaşamdır,hakikat yalandır, “şiir bir bakıma daima şiirin karşıtıdır”, “azami haz, azami acıdır”. Philippe Sollers, bu düşünce mekaniğine “Georges Bataille’ın düalistik materyalizmi” diyor.1 “Bu düalizm, dünya içinde iki ilke önermek yerine, iki ayrı dünya önerir […] Böylece ‘gerçek’ düşüncenin sınırlarını zorlar, kasten yapılmış bir ‘hata’ gibidir.” Bataille’ın düalite zincirleri, kendini düşüncenin, bilginin ölümüne teslim etmeyenler için anlaşılmazdır. Bataille “düşüncesinin tek bir amacı olduğunu” söyler: oyun. “Düşüncemin kendi kendini imha ettiği bir oyun.”2 Bataille’ın “oyun felsefesi”, insanlığın başlangıcının aslında onun sonu olduğuna ilişkin tezle başlar. İnsan, özündeki hayvansılığı inkâr ede ede evrilirken insanlığından olur.
İnsanlığın Başlangıcı ve Emek
Bataille antropolojinin klasik tezini onaylar: İnsan çalışma sayesinde ve çalışma araçlarını icat ederek insan oldu (homo faber), hayvanlardan ayrıldı. Bundan böyle bütün hayatını, var olmak için mecbur olduğu, gündelik, pratik, faydalı, işlevsel, akıllı uğraşlara adadı. Ancak Bataille’ın tespiti burada bitmiyor. Çünkü ona göre, insan sadece aletleriyle akıllı işler yaparak hayvanlardan kopmuyor. Bu tür iş yapmaya direnen, onu ihlal eden, aklını kullanmaya dayanmayan ve kendinden başka amacı olmayan güdüleri, duygulanımları (affect) dolayısıyla da hayvanlardan ayrılıyor. Yani sadece aklı sayesinde değil, ona direnen ve onu ihlal eden arzularıyla ve hayalleriyle de insan oluyor. Sadece iş yaparak değil, iş yapmayı feda ettiği erotizm aracılığıyla da insanlaşıyor. Ve asıl, ölümlü olduğunu fark etmesiyle hayvanlardan ayrılıyor. Çünkü iş hayatına, çalışmaya son veren en mutlak hadise ölüm. İşte, erotizm-ölüm birliği böyle uyanıyor. Ölüm ve erotizm insan hayatının sürekliliğini sağlarlar ve otonomdurlar.
Çünkü akla, bilgiye, tasarıma dayanmazlar. Kendi kendileri için vardırlar ve kendileri dışındaki etmenlere tabi değillerdir; hükümrandırlar. Oysa çalışarak, emek harcayarak insan bir yarar bekler. Dolayısıyla bu etkinliklerin amacı kendi dışındadır. O nedenle heteronomdurlar. Ayrıca iş hayatı insanları birbirinden farklılaştırarak onlar arasındaki sürekliliği bozar. Süreklilik/süreksizlik, otonomi/heteronomi, hükümranlık/tabiiyet, Bataille diyalektiğinin en temel çatışmalarını oluşturur. Diğer kavram çiftleri döner dolaşır bunlarda düğümlenir.
İnsanı insan yapan, zorunlu olduğu işler dışındaki dürtüleri, itkileri ve tepileri, bir yandan da onun hayvansılığını kışkırtır. İnsan iş hayatına koyulduktan sonra, bu hayatı ihlal eden hayvansı güdüleri ve eylemleri sürer. Hatta, insan bir anlamda bu sayede, yani hayvanlığına dönerek insan olur. Başka deyişle, insanlığına son vererek insan olur. Tabuları ortaya çıkaran da bu. Baştan beri, insanların çalışma hayatını, dünyevi varlığını kesintiye uğratarak onu yeniden hayvanlar âlemine iade eden her olay, duygu ve düşünce tabu sayıldı. Ama buna karşın, tabuların ihlal edildiği olaylar da kutsallaştı, dinselleşti. İşte bu tabuların başında ölüm/öldürme ve erotizm gelir. En büyük günahlar ve en tanrısal çığlıklar…
Ölüm Tabusu ve Kurban Ayinleri
Daha Neandertal döneminde insan artık dik durabiliyor, dolayısıyla serbest kalan elleriyle ve icat ettiği aletlerle…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Cinsellik Sanat
- Kitap AdıEros ve Sanat-Modernizm Çağında Sanat ve Cinsellik
- Sayfa Sayısı148
- YazarAli Artun
- ISBN9789750532818
- Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2022