Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Tren
Tren

Tren

Engin Geçtan

“İnsanlık tarihi boyunca yaşamış ve artık hayatta olmayan herkes trenin dışındaydı, mağara adamından çağdaş görünümlülere kadar. Çoğu ileri yaştaydı, daha az sayıda da olsa…

“İnsanlık tarihi boyunca yaşamış ve artık hayatta olmayan herkes trenin dışındaydı, mağara adamından çağdaş görünümlülere kadar. Çoğu ileri yaştaydı, daha az sayıda da olsa çocuklar vardı aralarında. Hayatta iken kendilerine özgü renkleri, ifadeleri, titreşimleri olmuş olmalı, şimdi ise küçüğüyle yaşlısıyla hepsi birbirinin aynı gibi. Göz göze gelmiyor, birbirleriyle konuşmuyorlar, yolculuğun başlangıcında bizim halimiz gibi.

Sonra onu gördüm korkudan ürpererek, eflatun kadını. Ölüler arasında inanılmaz bir hızla oradan oraya hareket ediyor, onları trene geri göndermeye çalışıyordu. Meydanı ve görünebilen ötesini beyaz entarili kalabalık kaplamış, şehrin kendi ahalisi artık görünmez olmuştu, insanlık tarihinin tüm ölmüşleri bu şehrin ve onun ötesindeki dünyanın neresine sığabilirlerdi ki?”

**

s. 5-6

Kış.

Koşuyorum. Sol elimle sıkıca kavradığım yıpranmış seyahat çantamın dizime çarptıkça verdiği acıya aldırmamaya çalışarak. Arada bir kolumdaki saate göz atıyorum. Sis kümelerinin ardında görünen istasyon binası soğuk, sevimsiz. Ulaşmaya çalıştığım tren o gri taş yığının ardında, zamanım iyice azaldı. İstasyonun camlı kapılarının önüne ulaştığımda ben ve çantam farklı yanlara savruluverdik, yerdeki buzlanmayı fark etmemişim. Soluk soluğa ayağa kalkıp kendimi toparlamaya çalışırken kolumdaki saate bir kere daha göz attım.

Dokuzu bir geçiyor.

Çantamı uçup konduğu yerden alıp doğrulurken, eşkıya bakışlı taksi sürücüsü yanlış sokağa sapmasaydı şimdi trendeki koltuğuma gömülmüş pencereden istasyonun kayboluşunu seyrediyor olacaktım diye düşündüm. Çıkacağım yolculuk bir bilinmezdi, dönmek istediğim bir yer yoktu. Gözkapaklarım ağırlaşmış halde ayaklarımı perona doğru sürüdüm, amaçsız, kendime uzak. Perona ulaştığımda soğuktan ürperdiğimi fark edip kara renkli montumun yakasını kaldırdım, başımı içine saklamaya çalışarak. Dolaşıp durmaktan yorgunum, bu seyahat karşıma çıkıveren bir fırsattı, şimdi ise tekrar kaybolmuşluktayım.

Sonra onu fark ettim, peronda tek başına duran boncuk mavisi gözlü istasyon görevlisini. Yüzü kırmızı ve şiş, soğuktan ya da içkiden. Eliyle acele etmemi işaret ediyordu, sabırsız olduğu belli ama bakışları kızgın değil. Sonra adamın ardındaki treni gördüm, hareketsiz.

“Geciktiniz.”

Sonra eliyle tekrar işaret etti:

“Kırk bir numaralı vagon. Biraz acele edin.”

Şaşkınlığımı atar atmaz adımlarımı sıklaştırıp kırk bir numaralı vagonu aramaya başladım, uzağımda değilmiş, dolanmam gerekmedi. Trene binerken gözlerim boncuk gözlü istasyon görevlisini aradı, az önce bulunduğu yerde yoktu. Vagon kapısının koluna asılıp kendini içeri çektim, kompartımanımı ararken tren hareket etmişti.

“Kompartımanınız hemen arkamda… Altı numara.”

Konuşan perondaki görevliydi, şimdi kondüktör. Kendimi altı numaralı kompartımana attım, üzerimde beş çift meraklı göz.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıTren
  • Sayfa Sayısı250
  • YazarEngin Geçtan
  • ISBN9789753424554
  • Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
  • YayıneviMetis Yayınları / 2004

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Psikanaliz ve Sonrası ~ Engin GeçtanPsikanaliz ve Sonrası

    Psikanaliz ve Sonrası

    Engin Geçtan

    İnsanın görünür davranışlarının ardındaki duygusal dünyasının araştırılması, kuşkusuz Freud’la başlamadı. Ancak insanın kendini anlaması yönünde, tarihin çok eski dönemlerinde başlamış olan çabalara, yirminci yüzyılın...

  2. Kırmızı Kitap ~ Engin GeçtanKırmızı Kitap

    Kırmızı Kitap

    Engin Geçtan

    “Her Okunuşunda Değişecektir” s. 5-10 Yakıcı sıcak bir yaz günü öğleye doğru. Bir kaldırım kahvesinde birbirinden uzak masalarda kendi başlarına oturan bir kadın ve...

  3. Kuru Su ~ Engin GeçtanKuru Su

    Kuru Su

    Engin Geçtan

    Engin Geçtan’dan iklimin altüst olduğu 2012 yılının Aralık ayında geçen bir İstanbul romanı: Kuru Su. “Fırtına durmuş, kar yağışı sürüyor, tanecikler giderek incelerek. Şehrin...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Alev Dudaklı Kadın ~ Suat DervişAlev Dudaklı Kadın

    Alev Dudaklı Kadın

    Suat Derviş

    “Onu sevmek… Hayır, onu sevmemişti. Onun kolları ara­sında bulunduğu müddetçe onu sevmediğini, sevmeyeceğini anlamış, fakat ne zaman o istese onun kolları arasında bulun­maya mahkûm...

  2. Onu Ben Öldürdüm Leonardo ~ Deniz KavukçuoğluOnu Ben Öldürdüm Leonardo

    Onu Ben Öldürdüm Leonardo

    Deniz Kavukçuoğlu

    “Boşlukları başka insanlarla dolduruyordu Gizem. Bense kitaplarla… Leonardo da Vinci’nin yaşamını okuyordum. Kudurmuş bir halk yığını, alçıdan yaptığı Sforza heykelini parçaladığında, büyük usta, heykelin...

  3. Kırmızı Zaman ~ Mine Söğüt Kırmızı Zaman

    Kırmızı Zaman

    Mine Söğüt

    Bu romandaki İstanbul, efsaneler, insanlar, balıklar, kayıklar, iskeleler, saraylar, dehlizler, kesik başlar, mezarlar, hastaneler, morglar, denizkızları, cinayetler, katiller, cellatlar, deliler, yani her şey uydurmadır....

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur