Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Ender Bir Psikiyatri Hastası
Ender Bir Psikiyatri Hastası

Ender Bir Psikiyatri Hastası

Engin Yüce

Psikiyatri servisinin kapıları ardına gizlenmiş bir gerçeklikle yüzleşmeye hazır mısınız? Engin Yüce’nin kaleminden çıkan “Ender Bir Psikiyatri Hastası”, sizi sıra dışı karakterlerin ve rahatsız…

Psikiyatri servisinin kapıları ardına gizlenmiş bir gerçeklikle yüzleşmeye hazır mısınız? Engin Yüce’nin kaleminden çıkan “Ender Bir Psikiyatri Hastası”, sizi sıra dışı karakterlerin ve rahatsız edici soruların ortasına bırakıyor.

Kardeşinin intihar düşünceleriyle sarsılan bir hemşire olan Erman, psikiyatri servisinin tuhaf sakinleriyle tanışır. Dolapta bir yaratık olduğunu iddia eden Sümeyra, parapsikoloji ve komplo teorileriyle kafayı bozmuş Abdurrahim, bipolar bozukluk hastası ve sürekli anlamsız cümleler kuran Merve, ölüm korkusuyla yaşayan Dilara… Her biri kendine özgü bir gerçeklik algısıyla var olan bu karakterler, Erman’ın kendi gerçeklik algısını da sorgulamasına neden olur.

Yeni bir ilaç çalışmasına katılan Ender, EKT ve ilaç infüzyonunun etkisiyle bambaşka birine dönüşür. Ancak bu dönüşüm, beklenmedik ve ürkütücü sonuçlar doğurur.

“Ender Bir Psikiyatri Hastası”, psikiyatri hastalarının dünyasına ve onların bilinmeyen gerçekliklerine ışık tutan, sürükleyici ve düşündürücü bir öykü.

Gerçeklik nedir? Akıl hastalığı ile dahilik arasında ince bir çizgi mi var?

Kardeşinin karanlığa sürüklenişini çaresizce izleyen bir hemşire…

Sıra dışı gerçeklik algılarıyla var olan, toplumun dışladığı bir grup insan…

Ve hepsini bir araya getiren, sırlarla dolu bir psikiyatri servisi…

Engin Yüce, “Ender Bir Psikiyatri Hastası”nda, okuru insan psikolojisinin derinliklerine doğru rahatsız edici bir yolculuğa çıkarıyor. Absürt olaylar ve gerçeküstü diyaloglarla örülü bu öykü, zihninizde kalıcı izler bırakacak.

Siz, hangi gerçeğe inanıyorsunuz?

***

“İlaç saati!”

DOLAPTAKİ YARATIK

Hemşirenin koridorda yankılanan nidası onu da uyandırdı. Sabah erken uyanmanın verdiği sürekli biraz daha uyunması gerekiyormuş hissini yenerek başını uzandığı kanepeden hafifçe kaldırdı. Kendisine değildi bu çağrı zira hasta sıfatıyla bulunmuyordu hastanede. Başını çevirip arkasındaki yatağa baktı. Gözleri kardeşini aradı fakat bulamadı. Su şişesi de yoktu. Hemşirenin çağrısına çoktan icabet etmişti kardeşi. Kalkıp kalkmamak arasında gidip geldi tekrar. Kalkmasını gerektiren bir şey yoktu ama hastadan önce uyumamak ve hastadan önce uyanmak sanki refakatçi olmanın verdiği kültürel bir yükümlülükmüşçesine kalkmayı yeğledi. Zar zor uyuyabildiği kanepeden zar zor kalkıp kanepeye baktı. Teşekkür edilmesi ya da bir bedel ödenmesi gerekiyormuşçasına bir duruşu vardı kanepenin. O ise aldığı bu kötü hizmete bedel ödemeyecek olmaktan keyiflendi. Ufak şeylerle keyiflenmeyi çok iyi becerirdi. Sigarasını ve çakmağını alıp sigara odasına yöneldi.

L şeklinde küçük bir odaydı sigara odası. Orta yerde üzerinde küllük olan küçük bir sehpa ve yanlarında iki sandalye bulunuyordu. Ufak pencereler iki metre yüksekte bulunduğu için bodrum katını andırıyordu oda.

“Günaydın Sümeyra Abla.” dedi içeri girerken.

Kırk yaşlarında iri yarı, şişmanca, göz çevreleri morarmış bir kadındı Sümeyra. Şu psikiyatri servisinin en çok sigara içen hastasıydı. Hacimli kısa saçlarıyla da ön plana çıkıyordu. “Günaydın Ermancığım. Nasılsın?”

“İyi be Abla! Seni sormalı?”

“İyi olmaya çalışıyorum.”

Sümeyra sigarasından bir fırt aldı. O sırada Erman sigarasını ateşledi.

“Kardeşin nasıl?” diye sordu Sümeyra konuşulacak bir konu bulmaya çalışırcasına.

“İyi, benden önce kalkmış. İlacını almaya gitti şimdi.”

Görmediği ama kesin bulduğu olguları görmüş gibi sunmayı çok severdi Erman. Konuşma bitmişti. Erman henüz oturmamıştı ve sandalyenin biri boştu. Boş olan sandalyeye oturacakmış gibi sırtını döndü ve o sırada karşısında bulunan iki metreye bir metre ölçülerindeki gömme dolaba dikkat kesildi. Bir haftadır hiç dikkatini çekmemişti bu dolap. Acaba içinde ne vardı? Bir dakikaya yakındır süren sessizliği bozdu. “Sümeyra Abla. Bu dolabın içinde ne var biliyor musun?” Sümeyra birkaç saniye dolabı seyretti.

“İçinde mi? Ardında mı?” dedi.

“Nasıl yani?”

“Neden hayal gücünü kısıtlıyorsun? Bilinmezliğe açılan bir kapı. Ardında her şey olabilir.”

“Yani bilmiyorsun.” deyip dolaba dokundu Erman. “Dur! Sakın açma!”

Durakladı Erman. Bir eli dolapta Sümeyra’ya doğru döndü. “Neden?” diye sordu.

“Ya ardında bir canavar varsa?”

Gülmekle yetindi Erman. Hızla söze devam etti Sümeyra: “Ya da bir yaratık. Açtığında sana zarar verebilir.” “Böyle bir şey mümkün mü?”

“İhtimal var. Bunu inkâr edemezsin.”

Erman biraz düşündü.

“Evet, tamam böyle bir ihtimal var ama çok düşük bir ihti-

mal. Dikkate almaya değer değil.”

“Bunu bilemezsin. Seni yemesi dahi mümkün.”

“Beni yemek mi? Nasıl bir yaratık bu?”

“Henüz hakkında çok şey bilmiyoruz.”

“Ben öğrenmenin bir yolunu biliyorum.” deyip dolaba yöneldi Erman. Sümeyra atıldı:

“Dur! Eğer açarsan onu öldürebilirsin.”

“Biraz önce o beni öldürüyordu. Şimdi de ben mi onu öldürüyorum.”

“Onu ben var ettim. Dolabı açmadığımız sürece hem var hem yok demektir. Eğer açarsak evreni bir karar vermeye zorlarız ve bu yaratığımı öldürebilir.”

“Yaratığın bizim gözlemimizle ölecekse zaten hiç var olmamış demektir. Eğer varsa da bizim gözlemimiz dışında da vardır. Ama pekâlâ madem bu oyunu oynuyoruz.” deyip dolabı iki defa tıklattı. “Şimdi… Daha önce bu psikiyatri servisinden bir kayıp ihbarı verilmediğine göre yaratığımızın insan yemediğini varsayabiliriz.”

Sümeyra sigarasını söndürdü.

“Kulağa mantıklı geliyor.” dedi.

“Bu yaratığın yaşıyor olabilmesi için bir şekilde besleniyor da olması lazım.”

“Belki bir kez avlandığında uzun süre beslenmeye gerek duymayan bir yaratıktır. Mesela bir yılan.”

“Neden vahşi bir yaratık olmak zorunda. Belki de bir kedidir.”

“Beslenmesi gerekiyor diyen sendin. Dolapta neyle beslenecek kedi?”

“Dolabın “içinde yerine ‘ardında’ diyen de sendin. Belki di-

şanıyla bir bağlantısı vardır dolabın.”

“Kedi olsa ses çıkarırdı. Yılan ise uysaldır.”

“Belki uysal bir kedidir.”

“Boş versene. Sen zaten kedilere takmış birisin.”

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Hikaye
  • Kitap AdıEnder Bir Psikiyatri Hastası
  • Sayfa Sayısı104
  • YazarEngin Yüce
  • ISBN9786256067349
  • Boyutlar, Kapak14 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviMythos Kitap / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Bir Dilek Dile Gerçek Olsun ~ Safiya HussainBir Dilek Dile Gerçek Olsun

    Bir Dilek Dile Gerçek Olsun

    Safiya Hussain

    Birazdan okuyacaklarınız genç bir kadının gerçek hikâyesidir. Uçaktayım. Kutsal bir yolculuğa çıkıyorum. Bunun tam olarak ne olduğu ve hacca gidebilecek kadar Müslüman olup olmadığım...

  2. Kurbanı Beslemek / Üç Uzun Öykü ~ Kenzaburo OeKurbanı Beslemek / Üç Uzun Öykü

    Kurbanı Beslemek / Üç Uzun Öykü

    Kenzaburo Oe

    Eeyore, görmek denilen şey, hayal gücünü kullanarak objeleri algılamaktan başka bir şey değildir ki.Eeyore, senin göz sinirlerin düzgün çalışsaydı bile, hayvanları hayal etme isteğin...

  3. İbrahim’in Beni Terketmesi ~ Bejan Maturİbrahim’in Beni Terketmesi

    İbrahim’in Beni Terketmesi

    Bejan Matur

    Her gece kandil dedi biri Her gece kandil Ve hasrete daha çok var. Neyi duymaktayız biz? Dün oturduğumuz avluda Siyah olan gül Bugün açmış...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur