Monique Truong, gerçek ve hayal gücünü yenilikçi bir anlatım tarzıyla muhteşem biçimde harmanlayarak, hayatına girmiş kadınların gözünden ünlü yazar Lafcadio Hearn’ün yaşamını ve aşklarını anlatıyor. Aşk, özlem, zaman zaman neşe, zaman zaman öfke dolu En Tatlı Meyveler, bir adamın gölgesinde kalmış kadınların- annesinin ve iki eşinin- kendilerince tanıdıkları adamın farklı yönlerini anlatışlarını çarpıcı biçimde sergiliyor.
İyon Denizi’ndeki adalardan İrlanda’ya, Amerika’dan Japonya’ya dünyanın farklı köşelerindeki kadınların esaret altına alınışını, buralardaki toplumsal yapıları patriyarka, cinsiyet, ırk, kölelik, sınıf, yemek kültürü ve başka incelikli detaylarla çarpıcı biçimde işleyen En Tatlı Meyveler özenle araştırılmış, zekice yazılmış, masalsı bir roman…
“Monique Truong, tarihin dışında bırakılmış cesur, güçlü kadınlara hayat veriyor (…) Bunu yaparken, Hearn’ü küçültmek yerine insanileştiriyor. (…) Dickinson’ın yazdığı gibi, ‘gerçeğin muhteşem sürprizini’ – tüm meyvelerin en tatlısını ortaya çıkarmak için.”
World Literature Today
“[Truong] sıra dışı bir adamı seven üç kadının sıra dışı bir adamı seven üç kadının sıra dışı hayatlarını hayal ediyor (…)”
Kirkus Reviews
*
Damijan’a…
Anlat tüm hakikati ama dolaylı anlat — ~ EMILY DICKINSON
Elizabeth Bisland (1861-1929)
NEW YORK, 1906
Lafcadio Hearn 1850 yılında, Haziran ayının yirmi yedisinde doğdu. Doğum yeri Santa Maura Adası olduğundan İyon adalarındandı; Santa Maura Adası, Sappho’nun intihar ettiği yer olmasıyla ünlü eski Leucadia’nın adının değişmesiyle, çağdaş Yunancada genellikle Levkas veya Lefcada olarak bilinir. … Bugün bile hâlâ sık ormanlarla kaplı ve az nüfusludur, masmavi İyon Denizi’ne bakan dağların dik yamaçlarına tutunmuş seyrek bağları ve zeytinlikleri vardır. … Dört bir yanı Yunan denizi ve Yunan gökyüzünün yarı tropikal maviliğiyle kaplı bu yabani ve sarp ortam, çocuğun kendini bildiği ilk yıllarında belli belirsiz algıladığı anahatları oluşturmuş, anlaşılan sonraki tüm anı ve eğilimlerinin arkasında da kendini göstermişti, karşılaştığı her karanlık ve sefil durumda kalbi hep ansızın yükselen o anahatların ve maviliğin hayali ve hasretiyle doluydu. …
~ ELIZABETH BISLAND’ın The Life and Letters of Lafcadio Hearn
[Lafcadio Hearn’ün Hayatı ve Mektupları] adlı kitabı
1. ve 2. cilt (1906)
Rosa Antonia Cassimati
(1823-1882)
İRLANDA DENİZİ, 1854
Patricio Lafcadio Hearn aç doğmuştu. Emmesinden anlayabiliyordum. Ağzı meme ucunu bulduğu ilk andan itibaren gözlerini açıp onu mememden ayırmamam için meydan okurcasına hiç kırpmadan beni seyrederek bırakmamayı alışkanlık haline getirdi.
Tüm bebekler doğduğunda açtır ama hepsinin gözünde bu ihtiyaç yoktur. Oysa ağabeyi, sevgili ilk oğlum Giorgio’yu tatlılıkla ikna edip kandırmak gerekmişti.
Gül goncasına benzer ağzına ilk önce serçe parmağımın bala batırılmış ucunu almıştı. Sonra sabırla onu balla sütün birbirine karıştığı mememe yönlendirirdim. Böyle böyle alıştı ama devam etmesine yetmedi. Giorgio iki ay kadar sütümü Patricio’yla paylaştı. Yalvarırım, onlara “George” ve “Patrick” demeyin. Adları bu değil. Babalarının dili benim dilim değil. İkinci bir sevgili oğlum olacağından emin olmadan önce bile, içimde hızla büyüyen kuvvetli iştahını hissetmiştim.
Patricio denizden çıkan küçük şeyleri yememi istiyordu. Mesela hiç kimsenin satmadığı deniz salyangozunu; çünkü doğduğum ada Cerigo’da1 olduğu gibi Santa Maura’dakiler de kıyıdan taş toplar gibi toplayabilecekleri bir şeyi satın almazlardı. Sabahları ilk gözağrımı daracık sokağımızdaki çocuksuz tek kadın olan İhtiyar Iota’yla bırakır, başım dönene ya da sepetim dolana kadar ıslak kumlara eğilir eğilir kalkardım. Patricio deniz salyangozunu haşlanmış, sonra da spiral şeklindeki etlerini tek tek ayıklanmış isterdi. Zeytinyağı ve limon suyu dökmeme izin verirdi ama hiç sirke koydurmazdı.
Artık şüphe kalmadığında ve deniz salyangozlarını toplamam çok zorlaştığında Patricio kum midyesi diye tutturdu; kum midyesini satanlar vardı, çünkü onlar kıyıdan uzaktaki, gelgit sırasında suların Tanrı’nın gazabı gibi kabardığı yerlerdeki sığlıklarda bulunurdu.
Birkaç kum midyesi için canından olmak denizler kadar eski bir lanettir, umarım söylendiğini hiç duymazsın. Babası gibi Patricio da sarımsaktan hoşlanmazdı. Kokusu bulaşmışsa midemde ne var ne yok, hatta en sevdiği kum midyelerini bile kustururdu. Diş diş sarımsakların bu toprağın incileri olduğunu fısıldayarak onları büyümüş karnıma yaklaştırırdım ki, kokusuna alışabilsin ama ikna olmazdı. Midem kazınana kadar tekrar tekrar kustururdu. Ben de sarımsaktan umudumu kesip kum midyelerini bir parça arpacık soğanıyla buharda pişirmeye başladım. Patricio deniz tuzuna bulanmış bu minik hayvanlara bir türlü doyamıyordu. İkimizi doyurmak için kovalar dolusu midye yiyordum.
Tek beden olduğumuz son aylardaysa Patricio bizi yumurta sarısı etleri kaşıkla çıkarılıp kalın ekmek parçaları üzerine konulmuş deniz kestanesine mahkûm etti. İhtiyar Iota, yeterince deniz kestanemiz olsun diye her gün sular alçaldığında, bu dikenli topların tepemizde uçan martıların gölgeleri gibi denizi kararttığı sığlıklarda bata çıka kes…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Dünya Edebiyatı Roman (Yabancı)
- Kitap AdıEn Tatlı Meyveler
- Sayfa Sayısı294
- YazarMonique Truong
- ISBN9789750535260
- Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Merlin Serisi 1. ~ T. A. Barron
Merlin Serisi 1.
T. A. Barron
Anita Silvey tarafından Genç-Yetişkin okurlar için en iyi 500 Kitap arasında gösterilmiştir. Merlin dizisinin senaryo danışmanı T. A. Barron’dan sürükleyici bir eser. Dizinin hayranlarını...
- Patrona Halil – Aşk ve İsyan ~ Mor Jokai
Patrona Halil – Aşk ve İsyan
Mor Jokai
İsyana Sürükleyen Büyük Aşkın Hikayesi Gösterişin zirvede olduğu bir dönem; Lale Devri… Patrona Halil ismiyle nam salmış bir tellal… Sultan’ın hareminden bir güzel; Gülfidan…...
- Ateş Çemberi ~ Alexandra Bracken
Ateş Çemberi
Alexandra Bracken
Bu bir son değil, sonun başlangıcı.Artık lider benim. Bütün bir neslin kaderi benim ellerimde. Kuzeye, tutsak olmuş binlerce çocuğu özgürlüğe kavuşturmaya gidiyorum. Zihnimi bir...