Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Düşsem Yollara Yollara
Düşsem Yollara Yollara

Düşsem Yollara Yollara

Haldun Taner

Haldun Taner’in gezi notlarından oluşan kitabı “Düşsem Yollara Yollara” 40 yıl aradan sonra genişletilmiş baskısıyla okurlarına ulaştı. “Yoldan gelen çok konuşur, derler. Bundan doğal…

Haldun Taner’in gezi notlarından oluşan kitabı “Düşsem Yollara Yollara” 40 yıl aradan sonra genişletilmiş baskısıyla okurlarına ulaştı.

“Yoldan gelen çok konuşur, derler. Bundan doğal ne olur. Zaten çevre de insanı kışkırtır, ‘Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat’ der. Dış gezilerden dönüşümde başlıca borcumun gördüğümü okurlarıma anlatmak, izlenimlerimi onlarla paylaşmak olduğunu hiç unutmadım. Düşsem Yollara Yollara’daki notlar işte bu duyguyla yazıldı. İçtenlikle, dostlukla. İçten bir dostluğun iletişim itisiyle. Sizi yararlı bir yoldan oyalayabilirse, sevinirim.”

Yapı Kredi Yayınları 2015 yılından beri Haldun Taner külliyatına yeni kitaplar eklemeyi sürdürüyor. Yazarın daha önce 1979 yılında yayımlanmış ve yıllardır okurundan uzak kalmış gezi kitabı “Düşsem Yollara Yollara” yeni ülkelerle genişletilerek okuruna ulaştı.

Haldun Taner 1956-1979 yılları arasında Yunanistan, İtalya, Belçika, İngiltere, İran, Fransa, Macaristan, Avusturya, Almanya, Sovyet Rusya, Hindistan, Polonya, Hollanda, Romanya, Çekoslovakya, İsveç gezilerini içeren yazılarını önce gazetelerde yayımlamış, sonra “Düşsem Yollara Yollara” adıyla kitaplaştırmıştı. İlk baskıdan kırk yıl sonra kitaba Yugoslavya, İsrail, Mısır bölümleri eklendi ve İran bölümü yarı yarıya genişletildi.

Haldun Taner, hayata bakışındaki derin ve keskin gözlem gücü, insanı ele alışındaki olgunluk ve incelik, durumları ortaya koyuşundaki kültürel zenginlik, anlatımındaki sağlam yapı ve mizahın imbiğinden geçen ışıltılı üslubuyla klasikleşmiş bir yazarımız. YKY Haldun Taner kitaplarını yeni bir editörlükle ve özel kapaklarla yayımlamayı sürdürüyor.

İçindekiler
Yayıncının Açıklaması ve Teşekkür • 7
Önsöz: Yolculuğun Erdemleri • 9
Yunanistan ve İtalya (1956) • 13
Yugoslavya (1956-1957) • 57
Belçika ve İngiltere (1958) • 71
İsrail (1959) • 99
İran (1960) • 171
Fransa (1960, 1978) • 209
Macaristan (1959, 1976) • 227
Avusturya (1960, 1976) • 257
Almanya (1976) • 271
Sovyet Rusya (1967, 1969) • 301
Hindistan (1970) • 369
Polonya (1970) • 399
Hollanda (1976) • 405
Romanya (1975) • 417
Çekoslovakya (1975, 1977) • 431
İsveç (1977) • 457
Mısır (1982) • 475
Fotoğraf Albümü • 507

Yayıncının Açıklaması ve Teşekkür

Haldun Taner 1950’lerden itibaren kimi zaman bir gazetenin dış geziye yollaması, kimi zaman bir oyununun sahnelenmesi ya da bir kitabının basılması, Türkiye delegesi olarak uluslararası bir kongreye katılması ya da bir konferans için çağrılması gibi sebeplerle gittiği ülkelere ilişkin gözlemlerini gazetelerde (Tercüman, Milliyet) tefrikalar halinde yayımlamış ve 1979 yılında bu tefrikalarda bazı eksiltmeler, ayıklamalar yaparak Düşsem Yollara Yollara adıyla kitaplaştırmıştı. Elinizdeki kitabı hazırlarken, ilk baskıyı esas almakla birlikte o dönemde yazarın ya da yayınevinin (Tekin Yayınevi) seçimiyle kitapta yer almayan İsrail ve Yugoslavya bölümlerini ve İran bölümünde yer verilememiş yazıları, kitap çıktıktan sonra 1982’de yapılmış Mısır gezisi notlarını ekledik. Bütün bu derleme ve ekleme aşamasında bize elindeki gazete tefrikalarını veren Tuncay Birkan’a teşekkür ederiz.

Yapı Kredi Yayınları

Önsöz Yolculuğun Erdemleri

Şair mizaçlı olmadığım için, benim yolculuğa çağrım, Baudelaire’inki gibi duyguya değil, doğrudan doğruya akla seslenecektir.

Bendeniz diyorum ki: Bir onur tasanız, bir sevda yaranız mı var, yolculuğa çıkınız. Sizi, bugün burada, ezen, üzen, kahreden bir olayın, siz buradan yirmi otuz mil uzaklaştıktan sonra nasıl ufalıp noktalaştığını, ancak yolculuk öğretecektir. Sizi, bugün, burada, aşırı bir karamsarlığa, onulmaz bir kötümserliğe boğan bir hüsranın, başka insanlar, başka dertler, başka ümitler, başka problemler tanıdıktan sonra ne kadar gülünçleşip manasızlaştığını size ancak yolculuk gösterecektir. Zarara mı girdiniz, iflas mı ettiniz? Yolculuğa çıkınız.

Servetini kaybetmenin, çoğu zaman, huzurunuzu kazanmak olduğunu ilk defa yolculukta anlayacaksınız. Gönüller ferah, vicdanlar rahat olunca, ambarda yapılan yolculuğun, lüks mevkidekine kıyasla, ne kendine has erişilmezlikleri olduğu gerçeğine o zaman varacak, özelliklerini o zaman tadacak, bankada yüksek hesapları olmanın, insanı, gök gibi, deniz gibi, aşk gibi, dostluk, arkadaşlık gibi, gülmek gibi, konuşmak gibi, dertleşmek gibi, ücretsiz mutluluklara daha fazla açamadığı, tersine, büsbütün kapadığı gerçeğine ancak yolculukta varacaksınız. Mevkiden mi indiniz? Rağbetten mi düştünüz? Yolculuğa çıkınız. Köyünüzden, mahallenizden, şehrinizden hele bir ayrılın. Hele, dar sınırlarınızdan şöyle bir silkinip sıyrılın, dünyanın mihveri sandığınız şahsiyetinizi dışarda kimsenin alıp satmadığını, size pek önemli gelen o çıkış ve inişlerinizi hiç kimsenin takmadığını, ilkin o zaman anlayacak, önce şaşırıp kızacak, ama sonra hizanızı bulup tevazuya, dolayısı ile de rahata kavuşacaksınız.

İşinize ortak, ailenize damat mı alacaksınız? Yolculuğa çıkınız. Tabii, adayı da yanınıza almayı unutmayarak… Yolculuk bir, sarhoşluk iki… Bunlar insan karakterinin şaşmaz mihenk taşlarıdır. O zaman frenler gevşiyor, herkes bayramlık maskesini atıp, ne mal olduğunu ortaya koyuyor. Yolculuk arkadaşlarınıza bir bakın: Cimri daha cimrileşecek, aç gözlü daha arsızlaşacak, sulu büsbütün cıvıtacaktır. Huyluyu, huysuzu, soyluyu, soysuzu, denliyi densizi, açık-kalpliyi sinsiyi, görgülüyü pişkini, dürüstü kalleşi, dört günlük bir yolculuk boyunca kolayca ayırt edebilirsiniz. Hayatınız hakkında büyük bir karar almak, geri dönülmeyecek önemli bir adım atmak üzere misiniz? Yolculuğa çıkınız. Düzeltilmesi imkânsız bir hatadan sizi ancak yolculuk koruyacaktır. Hız almak için nasıl geriye çekiliyorsak, içinde bunaldığımız ve kesin kararlara varamadığımız meseleler üzerinde sağlıklı bir yargıda bulunabilmek için de, bir süre, olaylardan uzaklaşmak zorunluluğunu ancak böyle dinlendirici bir yolculuktan sonra kabul edeceksiniz.

Daha sayabilirim: Kafanız mı durdu. Esininiz mi küser gibi oldu? Yolculuğa çıkınız. Arkanızdaki köprüleri yıkmak, yaşamınızda bir Tabula Rasa1 mı yapmak, yeni bir sahifeye mi başlamak istiyorsunuz? Yolculuğa çıkınız. Güvenirken aldatıldınız, inanırken atlatıldınız mı? Yolculuğa çıkınız. Kendinizi sürekli bir değişiklik içinde unutmak, ya da kendinizi yeni bir gelişme içinde yeniden bulmak mı istiyorsunuz? Yolculuğa çıkınız. Dinlenmek için yolculuğa çıkınız. Yorulmak için yolculuğa çıkınız. Yaşamanız renksizse onu yolculukla renklendiriniz. Hareketsizse yolculukla hareketlendirin. Aşırı renkli ve hareketli ise onu yolculukla dengeleyin, frenleyin.

Evet aynen böyle yazmışım not defterime. Belki yirmi yıl önce, bir uzunca geziye çıkarken. Sonra bir yerde de basıldı galiba bu notlarım. Yine de aynı kanıdayım. Lisede Fransızca kompozisyon dersinde ödev olarak bize Pascal’ın şu sözünü işleyelim diye vermişlerdi: “İnsanoğlu’nun başına ne gelirse, hep odasında uslu akıllı oturmayışından gelir.” Günümüzün ünlü düşünürlerinden biri, buna benzer bir vecize yumurtlayacak olsa bilcümle seyahat acentaları, hava, kara, deniz yolları şirketleri bir olup kendisini yüksek maaşlı bir idare kurulu üyeliği ile avlamaya, sözünü geri aldırmaya, ya da borcuna karşılık, Kavaklıdere şaraplarına reklam için dörtlük yazmak zorunda kalan Yahya Kemal misali, adamdan kelimesi şu kadar dolara yolculuğu öven yeni bir vecize koparmaya bakarlardı.

Ben o kompozisyon ödevinde odasına kapanan adamın, çok okumaya, çok düşünmeye bol vakit bulacağını, ama oda kültürünün, oda tefekkürünün kış bahçesi bitkileri gibi, hasta, soluk, çelimsiz, hayat özünden, hayat kokusundan, açık hava gürbüzlüğünden yoksun olacağını savunmuştum. Odasına kapanan insan, kafayı vurup okuyan insan hayat hakkında bir sürü şey öğrenmiş olur ama, hayattan büyük bir şey bilmiyor olabilir. Hayat hakkında bir şeyler bilmekle hayatı bilmek çok farklı şeylerdir. Hatta bana öyle geliyor ki, Pascal yüzyılımızda yaşasaydı, o bile, Pensées’lerini, Provinciales’lerini, ocağının başında değil de, ya bir jet uçağının yatık koltuğunda, ya da bir transatlantiğin şezlongunda, portatif ses alıcısına dikte ederdi.

Ben daha ileri giderek Pascal’ın sözünü tersyüz edeceğim ve diyeceğim ki; “Başımıza ne gelmişse, odamızdan dışarı çıkmamaktan gelmiştir.”

Kısacası, bize yine yol göründü ihvanlar.

Emrah’ın dediği gibi; “Düştüm yollara yollara.”

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Deneme
  • Kitap AdıDüşsem Yollara Yollara
  • Sayfa Sayısı528
  • YazarHaldun Taner
  • ISBN9789750845079
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu ~ Haldun TanerŞişhane’ye Yağmur Yağıyordu

    Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu

    Haldun Taner

    Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu’da, Behçet Necatigil’in deyişiyle, “Olayları rintçe bir bakışla gülünç taraflarından alan, kıvrak, sürprizli, esprili bir üsluba aktaran” Haldun Taner’in unutulmaz öykülerinden dokuzu...

  2. Tek İnsanın Değeri ~ Haldun TanerTek İnsanın Değeri

    Tek İnsanın Değeri

    Haldun Taner

    Haldun Taner’in düzyazı kitapları serisi yeni derlemelerle sürüyor. Tuncay Birkan’ın hazırladığı “Tek İnsanın Değeri” 1955-1986 yılları arasında Tercüman, Milliyet gazeteleri ve başka yayınlarda çıkmış...

  3. Küçük Harfli Mutluluklar ~ Haldun TanerKüçük Harfli Mutluluklar

    Küçük Harfli Mutluluklar

    Haldun Taner

    “Böylece yaz geçti, güz geçti, kış geçti. İlkbahar gelip de mayıs güneşi bir genç kızınkine benzeyen ılık nefesini tabiata hohlayınca bademler birden beyazlara büründü....

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Mor Mürekkep ~ Nazan BekiroğluMor Mürekkep

    Mor Mürekkep

    Nazan Bekiroğlu

      Tiryakilik yapan bir dil ustasından denemeler… Nazan Bekiroğlu’nun denemeleri daha şimdiden genç kuşak tarafından bir klasik olarak kabul ediliyor. Mor Mürekkep, birbirinden bağımsız...

  2. Yaz ~ Albert Camus Yaz

    Yaz

    Albert Camus

    Kışın ortasında, en sonunda içimde yenilmez bir yaz bulunduğunu öğreniyordum. Denize, güneşe her daim derin bir sevgi besleyen, Akdeniz’de kendine bir sığınak, düşüncelerine bir...

  3. Lanetlenmiş Ağustosböcekleri ~ Ahmet CemalLanetlenmiş Ağustosböcekleri

    Lanetlenmiş Ağustosböcekleri

    Ahmet Cemal

    Edebiyatımızın ve düşünce dünyamızın öncü kalemlerinden Ahmet Cemal, deneme yazınımıza bir kere daha unutulmayacak bir katkıda bulunuyor. Yazarın yeni denemelerini topladığı Lanetlenmiş Ağustosböcekleri, edebiyattan...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur