Çevre Kardeşliği ekibi sınır tanımıyor, onları yeni ödüller bekliyor!
Çevre Kardeşliği, gezegene çağrı yaptığı acil çözüm gerektiren konular hakkında birlik olup Dünya Çocuk Cumhuriyeti altında birleşti. “Birimiz hepimiz, hepimiz dünyamız için!” dedi. Sınırlar çocukların birleştirici gücüyle ortadan kalktı. Başlangıçta küçük bir mahallede başlayan Çevre Kardeşliği Takımı’nın çalışmaları tüm gezegene yayıldı. Bu macera, hepimizi bir kez daha gezegenimiz için adım atmaya davet ediyor.
Kitaplarında okurlarını farklı çağlarda yolculuklara çıkaran Bilgin Adalı’nın çok sevilen Atlantis’in Çocukları serisi Gözde Bitir’in resimleriyle yeniden canlanıyor. Adalı’nın çevre üzerine macera ve farkındalıkla örülü sevilen bu serisi üçüncü kitapla sonlanıyor!
İçindekiler
Tekin’in Büyük Sorunu ……………………………………………………9
Tuna Nehri Akmam Diyor………………………………………………14
İnternetin Gücü …………………………………………………………….22
Açlık Sorunu………………………………………………………………….26
Dünya Çocuk Cumhuriyeti …………………………………………….33
Büyük Haber………………………………………………………………… 40
Kansız Savaş ………………………………………………………………… 45
Göktaşı………………………………………………………………………… 50
Orfe’nin Sevinci …………………………………………………………… 54
Ay’da Piknik…………………………………………………………………..62
Tekin’in Büyük Sorunu
Atlantis’teki görkemli ödül töreninden sonra Çevre Kardeşliği Takımı üyeleri, okuldaki günlük hayatlarına dönmüştü.
Pazar günü hava çok güzeldi. Öğleden sonra Emre, Barış, Aslıhan ve Elif, okuldan bir grup arkadaşıyla Nergislidere Parkı’ndaki basketbol sahasında Atlantis futbolu1 oynuyordu. Bir süre sonra etrafında hoplayıp zıplayan Orfe ile Tekin yanlarına geldi.
Tekin oldukça düşünceliydi. Bir kenara oturup eline aldığı sopayla kargacık burgacık şekiller çizmeye başladı. Kendilerini maçın heyecanına kaptıran arkadaşları, onun bu düşünceli hâlini fark etmedi.
Bu arada Orfe, diğerlerinin oyununu bozmak için elinden geleni yapıyordu. Sonunda başardı da… Önce, “Orfe dur! Orfe yapma! Orfe bırak onu!” çığlıkları yükseldi. Ama Orfe dinler mi? O Hepsinden atik ve hızlıydı.
Oynamak onun da hakkıydı. Sonunda golleri Orfe attı, oyun da bozuldu elbette.
Çevre Kardeşliği Takımı’nın diğer üyeleri, bir kenarda üzgün üzgün oturmuş yere çemberler, üçgenler çiziktiren Tekin’i o zaman gördü. Oyunu bitirip hemen onun çevresinde toplandılar.
Aslıhan, “Hayrola Tekin, bir sorun mu var?” diye sorduysa da Tekin onu duymadı bile.
Orfe, Tekin’in önüne kadar gelip maçta gösterdiği marifeti anlatmak istercesine coşkuyla havlayınca ancak başını kaldırıp arkadaşlarını fark etti.
Aslıhan, “Bir şey mi oldu?” diye yeniden sordu.
Tekin bir an başını, kenetlediği ellerine yaslayıp gökyüzüne baktı. “Âşık oldum,” dedi kısaca.
Hemen sorular yağmaya başladı.
“Kime?”
“Söyledin mi ona?”
“O da seni seviyor mu?”
“Hav, hav!”
Son soru Orfe’den geliyordu elbette.
Tekin gözlerini bulutlardan ayırmadan soruların hepsini yanıtladı.
“Alenya’ya… Bugün bilgisayarda haberleşirken söyledim. O da beni seviyormuş.”
Cebinden çıkardığı iki kavrulmuş fındığı Orfe’ye uzattı.
“Al bakalım Orfe, bu da senin yanıtın.”
Elif ellerini çırparak, “Ne güzel bir haber bu. Yaşasın!” diye bağırdı.
“Hiç de güzel bir haber değil,” dedi Tekin. “Alenya Atlantis’te, ben burada… O dışarı çıkamaz, benimse orada yaşamam olanaksız. Yaşam boyu internet aşkı mı yaşayacağız biz?”
“Öyle deme, bir çözüm yolu bulunur elbette,” diye söze girdi Emre.
“Hiçbir çözüm bizi birleştiremez,” diye yanıtladı onu Tekin. Kalkıp arkadaşlarına veda bile etmeden yürüyüp gitti. Orfe ise hoplaya zıplaya onun ardından koştu.
ÇKT üyeleri, dostlarının gidişini üzüntüyle izledi.
Ona yardım etmek için akıllarına bir çözüm gelmiyordu.
“Atamya’ya mı haber versek? O, sorunları çözmede çok beceriklidir,” dedi Barış.
“Hadi bize gidelim,” dedi Emre. “İnternetten Atamya’yı ararız.”
“Tekin kızmasın sonra bize?” diye sordu Aslıhan.
“Kızmaz. Birine âşık olmak ayıp ya da yasak bir şey değil ki,” dedi Emre. “Hele bir de çözüm bulursak hem Tekin hem de Alenya, çok mutlu olur.”
Az sonra bilgisayarın başındaydılar.
Atamya haberi alınca, “Demek bir Anadoluluyla bir Atlantisli birbirlerine âşık oldu ha?” dedi. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
“Bundan daha güzel ne olabilir? Merak etmeyin çocuklarım. Yakında bu tür sorunların hepsi çözülecek.
Çok yakında…”
Atamya boş konuşmazdı, mutlaka bir bildiği olamlıydı. Bu durum çocukları pek rahatlattı.
Atamya’yla yaptıkları bu görüşmeden Tekin’e söz etmemeye karar verdiler. Ertesi gün okula gideceklerdi ve hepsinin bir sürü ödevi vardı. Hemen dağıldılar.
Tuna Nehri
Akmam Diyor
Aslıhan, o gün okula koltuğunun altında bir gazeteyle geldi. Arkadaşlarına, gazetenin köşe yazarlarından Balkan Türkler’in bir yazısını gösterdi.
Yazıda Avrupa’nın milyonlarca ton endüstriyel ve organik atığının, Tuna Nehri yoluyla Karadeniz’e, oradan da Boğazlardan geçerek Marmara’ya aktığı anlatılıyordu. Karadeniz’e gelen bu atıkların çoğunu petrol kökenli kimyasallar, fosfor bileşimleri ve organik maddeler oluşturuyordu.
Karadeniz hızla kirleniyordu. Karadeniz’den gelen atıklar nedeniyle bir içdeniz olan Marmara, giderek ölüyordu. Çünkü bu atıkların çoğu İstanbul Boğazı’ndan geçerek Marmara’ya karışıyordu.
Yazıda, atıkların türleri ve yarattıkları kirlilik oranı hakkında da bilimsel sayılara yer veriliyordu.
“Amanın!” dedi Barış hesap makinesini çıkarıp hesapladıktan sonra. “Tuna’dan Karadeniz ve Marmara’ya yılda, 10 milyon 8 yüz 31 bin ton atık geliyor. İnanılmaz bir şey bu…”
Aslıhan, “Bu konuda bir şeyler yapamaz mıyız?” diye sordu.
ÇKT üyeleri bütün gün bu konu üzerinde düşündü.
Derslerini bile doğru dürüst dinledikleri söylenemezdi.
Onca başarılı çalışma yürütmüşlerdi. Acaba yine etkili bir girişim başlatamazlar mıydı?
Elif gece ders çalıştığı sırada Tekin’i aradı.
“Tuna’nın Karadeniz’e açıldığı yerde, katı atıkları toplayacak bir ağ kursak… Ağın önüne de suya karışmış sıvı atıkları tutacak bir süzgeç yerleştirsek, bu kirliliği engelleyemez miyiz?” diye sordu.
“Sanırım bu Atlantis’in teknolojisiyle yapılabilir,” dedi Tekin.
Telefonu kapattıktan sonra hemen bilgisayardan Atamya’yı aradı.
“Evet, öyle bir ağ ve süzgeç geliştirebiliriz. Ama ağın önünde toplanan atıklar, Tuna’nın çıkışına yakın yerleşim birimlerinin kıyılarında kirliliğe neden olacaktır ve o bölgedeki devletler, bizim kuracağımız ağı, bir yolunu bularak parçalayacaktır,” dedi Atamya.
“Olsun,” dedi Tekin. “En azından dünyanın dikkatini bu konuya çekmiş oluruz. Bir farkındalık, bir bilinçlenme yaratırız.”
“Haklısın Tekin. Biz hazırlığımızı yapınca seni haberdar ederiz.”
İki gün sonra Tekin, teknoloji ve tasarım dersi için organik atıklardan metan gazı üretme projesi konusunda araştırma yapıyordu. Birden bilgisayarın sağ alt köşesinde Atlantis’in uyarı ışığı yanıp sönmeye başladı. Hemen orayı tıkladı. Arayan Enki’ydi.
“Daha önce böyle bir şeyi niye düşünemediğimize pek şaşırdık doğrusu,” diyordu Enki.
“Yani bir çözüm buldunuz mu?”
“Elbette… Hem de harika bir çözüm. Atamya şimdi onun üstünde çalışıyor.”
Sonra Tekin’e buldukları çözümü uzun uzun anlattı.
Öncelikle Tuna Nehri’nin Karadeniz’e açılan ağzı birkaç gün boyunca, tümüyle kapatılacak böylece atıkların nehrin ağzına yığılması sağlanacaktı. Oluşacak pislik ve koku, Tuna’nın içinden geçtiği ülkeleri, çevre örgütlerini ve Birleşmiş Milletler’i bu konuda ivedi önlem alınması için harekete geçirecekti. Sonra bir gece, nehrin ağzına biriken tüm atıklar büyük balonlarla toplanacak ve nehrin denize akışı, gereken önlemler alınıncaya kadar kapalı tutulacaktı.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye-Roman-Masal
- Kitap AdıDünya Kardeşliği / Atlantis’in Çocukları 3
- Sayfa Sayısı72
- YazarBilgin Adalı
- ISBN9789750764318
- Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
- YayıneviCan Çocuk / 2024