Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Düello; Menderes ve İnönü (Demokrat Parti’den 27 Mayıs Darbesi’ne Olaylar)
Düello; Menderes ve İnönü (Demokrat Parti’den 27 Mayıs Darbesi’ne Olaylar)

Düello; Menderes ve İnönü (Demokrat Parti’den 27 Mayıs Darbesi’ne Olaylar)

Şerif Demir

“Tek kaygım, İkinci Dünya Savaşı’ndan kurtardığımız ülkenin Üçüncü Dünya Savaşı’nın öncesinde yönetimsiz kalışıdır… Abartmayayım ama bir yıl sonra duruma bütünüyle egemen olacağız. Bize teslim…

“Tek kaygım, İkinci Dünya Savaşı’ndan kurtardığımız ülkenin Üçüncü Dünya Savaşı’nın öncesinde yönetimsiz kalışıdır… Abartmayayım ama bir yıl sonra duruma bütünüyle egemen olacağız. Bize teslim olacaklardır.”
-İsmet İnönü-

“Bunlar boş sözlerdir. Bugüne kadar bu memleketin hürriyetini elinden alan onlardır ve hürriyeti getiren Demokrat Parti’dir.”
-Adnan Menderes-

Türk siyasal yaşamının en önemli aktörlerinden Adnan Menderes ve İsmet İnönü’nün soluk kesen mücadelesi üzerine eşsiz bir araştırma… 14 Mayıs 1950 genel seçimleriyle başlayan, 27 Mayıs 1960 askerî müdahalesiyle son bulan, Menderes ve İnönü arasındaki Düello’nun; dönemin gazetelerinde, dergilerinde ve en önemlisi Meclis Zabıtları’nda yer alan ayrıntıları ilk defa bu kitapta…

Adnan Menderes’in Demokrat Parti’yi kurmasından beraber başlayan ve 27 Mayıs Darbesi’ne kadar devam süreci Doç. Dr. Şerif Demir büyük bir titizlikle araştırdı ve kaleme aldı. Tamamı birinci el kaynaklara dayanan bu eser Türk Siyasi Tarihi’ni derinden etkileyen ve hala üzerinde sis perdesi olan yılları merak edenler için yazıldı.

– İnönü ve Menderes’in ilk karşılaşmalarında ne yaşandı, İnönü’nün Menderes’le ilgili düşünceleri neydi?
– İnönü’nün Millî Şef kimliği karşısında Adnan Menderes ne yaptı?
– Menderes’in İnönü’yü siyaset dışına itme çabalarının sebebi neydi?
– Adnan Menderes halkın gözünde nasıl “kahraman” olmuştu?
-İktidarının zirvesinde olan Adnan Menderes’e erken seçimleri kabul ettiren sebepler neydi?
– İki lider arasında dönem dönem esen “Bahar Havası” ne derece samimiydi?
– 27 Mayıs Darbesi öncesi DP ve CHP arasındaki atışmaların gerçek nedenleri neydi?
– İnönü’nün ihtilal hakkında ne düşünüyordu?
– İsmet İnönü Adnan Menderes’i hangi siyasetçiyi örnek göstererek tehdit etti, Menderes’in cevabı ne oldu?
– Adnan Menderes’in idamında İnönü’nün rolü neydi?
– 27 Mayıs Darbesi’nde medyanın ve askerin rolü neydi?
Bunlar ve daha birçok sorunun cevabı Düello’da…

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ / 9

GİRİŞ / 13

I. BÖLÜM

YENİ BİR DÖNEM VE YENİ BİR LİDER: BAŞBAKAN MENDERES

14 MAYIS GENEL SEÇİMLERİ / 19

ADNAN MENDERES’İN DP GENEL BAŞKANI VE BAŞBAKAN SEÇİLMESİ / 24

ANA MUHALEFET PARTİSİ LİDERİ: İSMET İNÖNÜ / 27

İNÖNÜ İLE MENDERES ARASINDAKİ İLK GÖRÜŞME / 30

BAŞBAKAN MENDERES’İN OTORİTESİNİ GÜÇLENDİRMESİ / 33

Bürokrasinin Kontrol Altına Alınması / 33

3 Eylül 1950 Yerel Seçimleri ve 15 Ekim İl Genel Meclisi Seçimleri / 37

MENDERES İLE İNÖNÜ ARASINDAKİ KAVGANIN DERİNLEŞMESİ / 42

Menderes İle İnönü’nün Karşılıklı Ağır İthamları / 42 Kore Savaşı / 44

Balıkesir Olayları / 50

ADNAN MENDERES’İN İSMET İNÖNÜ’YÜ SİYASET DIŞINA İTME ÇABALARI / 54

LAİKLİK / 61

SİYASETTE YUMUŞAMA VEYA I. “BAHAR HAVASI”- / 66

Menderes’in İşbirliği Talepleri / 66

Karşılıklı Jestler / 68

I. Bahar Havası’nın Sona Ermesi / 76

MUHALEFETİN CEZALANDIRILMASI VEYA “HAKSIZ İKTİSAPLARIN” HAZİNEYE İADESİ / 82 Halkevleri / 82

CHP’nin “Haksız İktisapları” / 84

II.    BÖLÜM OTORİTER YÖNETİMİN DOĞUŞU

1954 GENEL SEÇİMLERİ / 91

1954 GENEL SEÇİMLERİ SONRASINDA İNÖNÜ VE CHP / 97

İSMET İNÖNÜ’NÜN İKTİDAR-MUHALEFET İLİŞKİLERİNİ DÜZELTME ÇABALARI / 99

ADNAN MENDERES İLE İSMET İNÖNÜ’NÜN MECLİSTE KARŞI KARŞIYA GELMESİ / 102

II.    BAHAR HAVASI / 107

MENDERES İLE İNÖNÜ’NÜN “REJİM MESELESİ” KAVGASI / 111

IV. MENDERES HÜKÜMET PROGRAMI / 115 MENDERES’İN OTORİTER YÖNETİME GEÇİŞİ / 119

Bürokrasiyle Mücadele / 119 Basın Kanunu / 121

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanun / 124 Ara Seçim Tartışmaları / 126

III.    BAHAR HAVASI DÖNEMİ / 128

Hazırlık Safhası / 128

III. Bahar Havası’nın Gelişmesi / 132

MENDERES’İN DİĞER MUHALEFET PARTİLERİNE BAKIŞI / 137

III.    BÖLÜM SONUN BAŞLANGICI

1957 GENEL SEÇİMLERİ / 141

Erken Genel Seçim Kararı ve Muhalefetin İşbirliği Çabaları / 141

İnönü ile Menderes’in Seçim Çalışmaları / 143

Siyasette Yeni Yapılanma ve Güç Dengelerinin Değişmesi / 150

V. MENDERES HÜKÜMETİ / 153

MUHALEFETE KARŞI ALINAN “TEDBİR”LER / 155

Meclis İç Tüzük Değişikliği / 157

Kubalı Olayı / 159

1958 Bütçe Görüşmeleri / 160

Alınan “Tedbirlerin” Siyasete Yansıması / 162

VATAN CEPHESİ / 164

İHTİLAL TARTIŞMALARI / 167

1958 Irak İhtilâli / 167

İç Politikada “İhtilal” Tartışmaları / 170

DP Meclis Grup Toplantıları / 175

UÇAK KAZASI / 176

ERKEN SEÇİM BEKLENTİSİ / 179

IV. BÖLÜM ADIM ADIM GELEN İHTİLAL

UŞAK HADİSELERİ / 185

İHTİLAL ÖNCESİNDE SİYASİ İLİŞKİLER / 191 YEŞİLHİSAR OLAYLARI / 195

TAHKİKAT KOMİSYONU / 199

Komisyonun Kuruluşu / 199

Tahkikat Komisyonu Yetkilerinin Genişletilmesi / 203 Tahkikat Komisyonu’na Karşı Protesto Olayları / 208

DP’DE SİYASİ İSTİKRARSIZLIĞI SONA ERDİRME ÇABALARI / 211

MENDERES’İN EGE GEZİSİ / 214

İHTİLAL / 217

Menderes ve İhtilal / 217

İnönü ve İhtilal / 222

CUMHURBAŞKANI CELAL BAYAR’IN ADNAN MENDERES VE İSMET İNÖNÜ’YLE İLİŞKİLERİ / 227

Celal Bayar ile İsmet İnönü / 229

Celal Bayar ile Adnan Menderes / 232

İsmet İnönü ile Adnan Menderes Arasındaki Mücadelenin Sebepleri / 234

SONUÇ / 241

KAYNAKLAR / 247

İNDEKS / 267

ÖNSÖZ

21. yüzyılla birlikte yarınlar; “hak”, “hukuk”, “demokrasi”, “hürriyet”, “insan hakları” ve “birey özgürlüğü”nün çok daha fazla konuşulduğu, müzakere edildiği ve tartışıldığı zamanlar olacaktır. Bugünleri ve yarınları doğru anlamak, geçmişin sağlıklı analiz edilmesine bağlıdır. Türkiye’nin sahip olduğu zengin tarihî miras ve tecrübe birikimi, istikbalinin güvenli ve müreffeh yolunu açmaya yetecektir. Geçmişle yüzleşebilmek, sosyal ve siyasi alandaki tarihî birikimin sahih bir analizini yapabilmek, bu umut için yeterlidir.

Son yıllarda Cumhuriyet tarihine ve DP dönemine yönelik belirgin bir ilgi olsa da bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Basın-yayın ve bürokraside DP ve Menderes dönemini araştırmaya ve sorgulamaya yönelik birçok yeni çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmaların en son örneği olarak Adnan Menderes Üniversitesinin düzenlediği bilimsel etkinliklerle Menderes üzerine yapılacak çalışmaları teşvik etmesi gösterilebilir.

1950-1960 dönemi gibi pek çok şeyin ilk kez yaşandığı bir dönemi; zamanın icapları doğrultusunda tam olarak analiz etmeden anlamak çok zordur. Dolayısıyla yaptığımız bu çalışma dönemi tam olarak anlattığı iddiasında değildir. Sadece Başbakan Adnan Menderes ile ana muhalefet lideri İsmet İnönü’nün bu on yıllık süre içerisindeki siyasi ilişkilerini dönemin yapısı içerisinde inceleyerek, bu dönemdeki siyasi gelişmelerin anlaşılmasına katkı sağlamayı amaçladık. Bir anlamda bu eserle; Menderes ile İnönü şahsında bir dönemin siyasal ilişkilerini yani DP ile CHP arasındaki iktidar-muhalefet ilişkilerini günlük olaylar üzerinden ortaya koymaya gayret gösterdik.

14 Mayıs 1950 genel seçimleriyle başlayan, 27 Mayıs 1960 askerî müdahalesiyle son bulan bu dönem, çok partili hayatta iktidar-muhalefet ilişkileri bakımından bir ilktir. Bu dönemde yaşanılanları, birçok açıdan, 1960’lı yıllarda İsmet İnönü-Süleyman Demirel ve 12 Mart muhtırası, 1970’lerde Süleyman Demirel-Bülent Ecevit ve 12 Eylül askerî müdahalesinde de görmekteyiz. Şüphesiz sağlıklı bir demokrasinin kurulabilmesi, geçmişte yapılan ve sıklıkla tekrar edilen yanlışlardan arınmakla mümkündür.

Menderes’in gözünde muhalefet olarak CHP’nin ayrı bir yeri vardı. Kendisi de CHP’nin tarihî önemi ve üstlendiği misyonun farkındaydı ve bu sebeple CHP’yi diğer muhalefet partilerinden (Millet Partisi-Hürriyet Partisi) ayrı tutuyordu. Menderes, DP’den ayrılarak iktidara aday olan Millet Partisi ve Hürriyet Partisi mensuplarını kendilerini yarı yolda bıraktıklarını düşündüğü için son ana kadar muhalefet partisi olarak görmedi ve tüzel kişiliklerine karşı da son derece sert tavır gösterdi. Bu nedenle çalışmamız esnasında sık sık geçen muhalefet kelimesinden büyük oranda kastedilen CHP’dir.

DP dönemi üzerine yapılan çalışmalarda genellikle; 1950-1954, 1954-1957 ve 1957-1960 dönemleri ayrı birer bölüm şeklinde ele alınmıştır. Ancak 1957-1960 döneminin iç politika bakımından yoğun ve gergin bir dönem olması nedeniyle iki bölümde incelenmesi, tercih edilen yöntemin dışına çıkılmasını ve böylece çalışmanın dört bölüme ayrılarak sınıflandırılması ihtiyacını doğurmuştur.

Birinci bölümde, iktidara ve muhalefete uyum sorunu yaşayan iki liderin kısa sürede yeni görevlerini benimseyerek birbirleriyle yaptıkları mücadeleler; ikinci bölümde gücünün zirvesine ulaşan Menderes’in muhalefete karşı otoriter tavırlarıyla yaptığı yanlışlıklar; üçüncü bölümde dengelerin yeniden belirlenmesi ve 27 Mayıs’a giden sürecin fiilen başlangıcı; dördüncü ve son bölümde ise yaklaşmakta olan askerî müdahalenin  adım adım ayak seslerinin siyasetteki akisleri belirlenmeye çalışılmıştır.

Çalışmamız esnasında, metnin şekillenmesine katkı sağlayan Öğr. Gör. Şahap Bulak’a; engin bilgisini cömertçe paylaşan, desteğini ve yardımını eksik etmeyen Öğr. Gör. İsmail Süphandağı’na ve adeta bu kitabı benimle birlikte harf harf, kelime kelime dokuyan sevgili eşime teşekkür ederim.

Şerif Demir

GİRİŞ

CHP’nin 1935 IV. Büyük Kurultayı ile ülkenin siyasi yapısında önemli değişiklikler meydana gelmiş, kongrede CHP’nin devlet teşkilatı ve bürokrasiye iyice hâkim olması sağlanmıştır. Partinin temel ilkeleri, devletin ilkeleri haline getirilmiş ve CHP il başkanları kendi illerinin valiliklerini, partinin genel sekreteriyse İçişleri Bakanı görevini üstlenmişti. Böylece katı ve otoriter bir tek parti yönetimi pekiştirilmiş oluyordu.

1938’de dengeler değişmiş ve bir süredir dinlenmekte olan İsmet İnönü ise siyasetteki en üst makama; Cumhurbaşkanlığı’na yükselmişti. İsmet Paşa kısa sürede kendi ekibiyle sorumlulukları üstlenirken, siyasi konumunu daha da güçlendirecek hukuki süreci de başlatmış oluyordu. 26 Aralık 1938’de toplanan CHP Kongresi’nde değiştirilen parti tüzüğüyle İsmet İnönü’nün sürekli genel başkan olarak seçilmesi sağlanmış, İnönü aynı zamanda “Millî Şef” unvanını da almıştı. Artık siyasette hâkim olan dil “Tek Parti, Tek Millet, Tek Lider” şeklindeydi. Böylece İsmet Paşa’nın 1950 yılına kadar devam edecek olan “tek lider” biçimindeki yönetim süreci başlamış oluyordu.

İsmet İnönü yani “İkinci Adam”, Millî Mücadele dönemi ve sonrasında, tarihin akışında rol alan önemli olayların merkezinde yer alırken; Menderes, Aydında çiftlik işleriyle meşguldü. Kendisi 1930 yılında Serbest Cumhuriyet Fırkası ile siyasete adım atmış, kısa sürede Mustafa Kemal Atatürk’ün dikkatini çekmekte muvaffak olmuş ve CHP saflarından parlamentoya girmişti. Adnan Bey’in Ankara’daki ilk yıllarının son derece sessiz ve sakin geçtiğini görüyoruz. Bu sürede yarım kalan eğitimini tamamlamış ve siyasetin mutfağında çalışarak tecrübe kazanmıştı.

Menderes, 1931-1945 yılları arasında CHP merkez ve taşra teşkilatında birtakım görevler alır. Spor Teşkilatı Müfettişliği, Taşra Müfettişliği ve Halkevleri Müfettişlikleri’nde çeşitli sorumluluklar üstlenir. Mecliste Encümen Kâtipliği’nde bulunur. Menderes’in TBMM’de yükselebildiği en önemli nokta Bütçe Komisyonu Sözcülüğü’ydü. Fakat kendisinin siyasetteki öncelikli hedefinin kabineye ziraat bakanı olarak dâhil olmak olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Adnan Bey meclise gelmeden evvel tarımla ilgileniyordu ve bu nedenle de Ziraat Bakanlığı görevine talipliydi.

Menderes’in üstlenmiş olduğu görevler ve siyasi kariyeri, İsmet İnönü’nün dikkatini çekmeye yetmez. O da İnönü’nün dikkatini çekmek için farklı yollar dener. Hatta Başbakan Şükrü Saracoğlu’nun tavassutuyla İnönü’yle bir görüşme de yapar. İnönü-Menderes görüşmesi, son derece olumlu geçse de onun ziraat bakanı olarak kabineye girişi için yeterli olmaz. CHP saflarında uzun bir süre milletvekilliği yapan Menderes, yeterli tecrübe, bilgi birikimi ve çabaya rağmen bir türlü arzu ettiği siyasi konuma gelemez.

Adnan Menderes’in siyasette yıldızının parlaması; CHP içerisinde muhalif bir çizgiye gelerek partiden uzaklaştırılmasıyla başlar. Menderes bu süreçte; Toprak Reformu yasa tasarısı görüşmeleri, bütçe görüşmeleri ve Dörtlü Takrir ile kamuoyunca daha yakından tanınır ve böylece siyasette isminden daha fazla söz edilir hale gelir.

1945 yılından itibaren dünyada meydana gelen değişim, kısa sürede Türkiye’de de hissedilmeye başlanır ve tek partili yönetimlerin başarısızlığı, demokrasi cephesinin zaferi Türk iç politikasında da karşılık bulur. Bu sırada iç ve dış gelişmelerin etkisiyle meydana gelen değişim taleplerini Cumhurbaşkanı İnönü’nün olumlu karşılayıp teşvik etmesi, kısa sürede tek parti yönetiminden çok partili yönetime geçiş sürecini başlatan önemli bir girişim olarak değerlendirilebilir. Böylece İnönü ve CHP, önemli bir sorumluluğa ve başarıya imza atmış olur.

Çok partili hayata geçişte, geçmiş dönemin başarısız tecrübeleri göz önüne alınarak, laik ve demokratik rejimi geliştirecek, inkılâpları muhafaza ve müdafaa edecek güvenli bir muhalefet kurulması arzu edilir. İnönü’nün kaygılarını giderecek ve rejime olan bağlılığı şüphe götürmez bir muhalif parti, CHP içerisinden Celal Bayar’ın öncülüğünde kısa bir sürede kurulur.

Celal Bayar’ın liderlik ettiği DP, 6 Ocak 1946’da kurularak siyasi hayatı renklendirir. Menderes DP’nin gerek kuruluşunda gerekse teşkilatlanmasında büyük emek, çaba ve özveri gösterir. Bunun sonucundaysa birikimi, deneyimi ve yetenekleri de düşünülerek Parti Sözcülüğü görevine getirilir. Bu durum, bu zamana kadarki siyasi hayatında sürekli mutfakta çalışan ve taşrada köy köy dolaşan Menderes için yeni bir dönemin başlangıcı olur.

1945-1950 yılları arasında gerek şahsı adına gerekse parti adına yapmış olduğu açıklamalarda; CHP hükümetlerine yönelik son derece ciddi tenkitlerde bulunur. Üslubuna ve nezaketine son derece dikkat eden Menderes, bütçe eleştirileriyle meşhur olur. Bu dönemde CHP iktidarına ağır eleştiriler yöneltse de Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye karşı son derece dikkatli davranır. Menderes, uzlaşmadan yana, meşruluktan sapmayan, kanun dairesinde etkili ve sert bir muhalefet anlayışına sahiptir.

Çok partili hayata geçiş süreci, oldukça sancılı ve sıkıntılı olmuş, yıllardır ülkeyi tek başına yönetmeye alışmış olan CHP ve bürokrasinin muhalif bir partiye alışık olmaması pek çok siyasi kavgaya sebebiyet vermiştir. Bu dönemde Menderes sağduyulu, olgun, diplomatik nezakete ve iletişime önem veren bir politikacı olarak, yaşanılan pek çok siyasi sorunun çözümünde büyük emek sahibiydi.

Çok partili hayatın tekrar kesintiye uğramamasında, siyasi yapının kurumsallaşarak varlığını sürdürmesinde Cumhurbaşkanı İnönü ile Celal Bayar’ın da büyük katkıları olmuştu. Cumhurbaşkanı İnönü, CHP ile DP arasında yaşanılan gerginliklerde partilerüstü bir konum üstlenerek sorunların çözülmesini sağlamışken; Celal Bayar farklı unsurlardan oluşan partisine hâkim olarak, parçalanmasını göze alma pahasına ülkenin 14 Mayıs 1950 seçimlerine sorunsuz gitmesinde önemli rol oynamıştı. Bu süreç DP’nin daha da homojenleşerek bir parti kimliğine kavuşmasını ve Menderes’in parti içerisindeki konumunu güçlendirerek siyasette yükselmesini hızlandırmıştır.

yapılmış olmasına rağmen, krizin sulh yoluyla aşılarak DP’nin meclise dönmesi için çaba gösterdi. C. Bayar, Ben de Yazdım, s. 67.

I. BÖLÜM YENİ BİR DÖNEM VE YENİ BİR LİDER: BAŞBAKAN MENDERES

14 MAYIS GENEL SEÇİMLERİ 14 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimlerle, CHP ve DP daha fazla demokrasi vaadiyle halkın karşısına çıkmış, ülkede hızlı bir değişim ve gelişimin önü açılmıştı. CHP Genel Başkanı İnönü, Çankaya’dan halkın arasına karışarak, ilk kez bir seçim döneminde bu kadar aktif bir görev almıştı. CHP’nin seçimlerdeki en büyük gücü de bizzat Cumhurbaşkanı İnönü’ydü. Nitekim parti içerisinde seçimlere yönelik beklentiler oldukça yüksekti.

Seçime birçok muhalefet partisi katılmış olmasına rağmen, iktidar mücadelesi CHP ile DP arasında geçmişti. CHP Genel Başkanı İnönü’nün rakibi DP Genel Başkanı Celal Bayardı. Mustafa Kemal Atatürk’e başbakanlık yapmış ve onunla uzun yıllar birlikte çalışmış bu iki lider, siyasette karşı karşıya gelerek, demokratik hayatın ve çok partili düzenin yerleşmesinde önemli bir sorumluluğu yerine getirmek için büyük bir çaba içerisine girdiler.

Seçimler esnasında herhangi önemli bir olay yaşanmazken, halkın iradesinin sağlıklı bir şekilde sandığa yansıması için her

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur