Ve sonra sen çıktın karşıma.
‘Allah’ın bana ‘bak sana ne yazdım’ deme şekliydin.”
“Kavuşmanın bir son, kavuşamamanın ise devamlılık anlamına geldiğini bildiğimden beri aşka düşüyorum,” diyor Mehmet Ercan. Aşkı bulanlara, aşkı gidince kendine gelenlere, aşkını ifade edemeyenlere, bilerek susanlara, sitemini biriktirenlere yazıyor.
Kelimelerin gücünden yararlanıyor, onları zekice kullanarak anlamı zenginleştiriyor. Deyimleri tersyüz ediyor, aşkı tersyüz ediyor. Aşkta tüm suskunlukların dili oluyor. Yazdıkları için “deneme” diyorlar ama o denemekten vazgeçmiyor. Ve gençlere soruyor: Siz aşkınızda noktayı, virgülü nereye koyuyorsunuz?
Dudak Payım, yoğun duygu barındıran aforizma ve kısa yazılardan oluşan bir aşk manifestosu. Etkilenip altını çizeceksiniz. Gidenlere göndereceksiniz. Geri dönsünler diye…
“Hayatımı yaşıyorum” diye sevindiğim zamanlar da oldu, “hayatı mı yaşıyorum?” diye sorgulayıp üzüldüğüm de.. Sevebiliyor olmaya seviliyor olmaktan daha çok sevindim. Kimde kendimi bulmak istesem daha çok kayboldum. Gidilecek yerler listesinin başına hep “kendimi” koydum. Ne zaman kendime gelmeye kalksam bir işim çıktı. Yeniden başlamak için bitirmekten çekinmedim. Bulabilmek için kaybetmekten korkmadım. Bir çift gözün bana bakışı yüzünden de, bakmayışı yüzünden de uyuyamadığım oldu. Bu yüzden az bağlamadım geceleri sabahlara…
***
İçindekiler
Önsöz…9
Peki ya karşılaşırsak aynı film ya da şarkıda?…11
Bazen başlamak için bitirmek gerekir…13
İsmini “hiç” koydum…14
Bekleme yapma, gel…15
Eylem planım…16
Çok sevmek israf sayılır mı?…17
“Canım”daki can, ben değil sensin…18
Gel de anlat, bekliyorum….19
Buraların eksiğisin, oraların fazlası…20
Kendimi dinledim de biraz, yine senden bahsediyordum…21
Sen kokuyorum, ben kokuyorsundur…24
Âşık olmayı sevme, aşkı sev…25
Hoş geldin, hiç gitmemiş olanım…32
Uzaktan yakınımsın…33
Filmin sen kısmı…34
Bana her yol sen…36
Kalbin doysun…37
“Seni seviyorum”a yeterli limitiniz yok…38
Sen beni yalnız anladın…39
Gönlüm alınsın…40
Sen ayracımsın…41
Sen de sevilmeyeceksin…42
Gördüğün ve bildiğin gibi değilim…43
Sahiplenme beni, sev yeter…44
ölümlüyüm, sev beni…45
Kendime gidiyorum, gel istersen…46
Kokun kurusun!…48
Sesini unutmadım…50
Dudak payım…51
Yoksun…52
Ah bu şarkıların gözü kör olsun…53
Ben aşk tüyebiliyorum, sen diyemiyorsun…54
Sana kızmadım, kırıldım…55
Çok, çok azdır…56
Al benden de o kadar…57
Unut ama beni…58
Allah biliyor sen bilme…60
Bazı harfler çok sessiz, çok uslu…62
Aşka düşmek…63
Ben iyiyim ama “biz”i bilmem…64
Aklım sende kalacak. Sev, koru, misafir et!…65
Hadi beni bırak…66
Ben söylemiştim…68
Beni görürsen, ricamdır görmezden gel…70
Nedenim sen olursun. Neden olmasın?…72
Akışına bırak…76
Kader beni sensiz’e aldı…77
bAŞKentim…78
Benden daha iyi birine layık değilsin!…79
Beni anlama, dinle yeter…81
Umrumdasın da ben neredeyim?…83
Bir can daha lütfen…84
Bir elin seni var…85
Biraz da sen düşün…86
Burç yiğidin kamçısıdır…87
Gör/üşüyorum…89
O anlarda bir tek o anlamaz…90
Kaderimden öptüm…92
Dilencilere inanmıyorum…93
Ektiğini biçmeye gel…94
Emaneten sevdim seni…95
Ezber yapmadan gelme…96
Hayatı mı yaşıyorum?…97
Hayatıma eş’lik eder misin?…98
Hayırlısı sen ol…100
Her/gün/ahın olurum, sevabına yazılsın…101
Herkessin…102
Hiç şık değilsin…103
İsmimi bestelemiştin…104
Kapım sen ol…105
Kurduğum hayalleri erteledin…106
Kusura bakmadım…108
Olmayan neydi bilmiyorum ama olmadı…109
Sen, her gecenin yarası…111
Sen aşkı izle…112
Sen değil, biz olsun…113
Sevildiğime sevinmek istiyorum…114
Sevmedi gitti…115
Stratejik olarak sevme beni…116
Telaşınıza düşen var mı?…118
Telefonunu açık tut…120
Aşk ne değildir?…121
Vaktimiz yok, anlık sevelim birbirimizi…124
Var mısın?…125
Yalnızlıkla aradım, affedersin…127
Karakter meselesi…128
Kendine bak!…130
Kurallarınıza manifestodur!…132
Nasıl giderler…133
Hep senin yüzünden…134
Paylaşalım…135
Safım belli…136
Yalnız mısın?…138
Sorma gittim…139
Seni soranlara “Kalpten gitti” diyorum…141
Senin geleceğin yok…143
Seni biri düşünmüyor. O benim…145
Sen sadece gülüyordun…146
Niye geldin ki?…148
Sırası gelen ayrılsın…149
Sen de çok yaşa…150
Sen gül, ben zengin olayım…151
Sen de beni sev/sen…152
Sen aynısın, ben değiştim…153
Saygı duyma, beni duy…154
Sen alkışla, ben aklımı oynatayım…156
Sonumuzu biliyorsan da söyleme…157
Her türlü kaderimsin…158
Neredesin? Şehirlerarasında bulamadım…159
Vazgeçme…160
Kendimi sana terk edeceğim…163
Kelimeler meşgul…164
Mandalina…165
Yardım edilmek değil, etmek ihtiyaçtır…168
Tebessüm edip geçti; tebessüm deyip geçemedim…171
Ne kadar kalacaksın?…176
Neyim yok?…178
Aşk ikiye ayıdır; bir “hoşça kaTla…179
Manita…181
Tanıştığınızı Mecnun edin…183
Organlarımı bağışlamayacağım!…185
Zamanla bıraktın…188
Özlendin…189
Önsöz
Aşk düşmese de payıma, aşka düşmeye hep gönüllüydüm. Neyin var diye sorulduğunda, aslında anlatmak istemiyor değildim, sadece anlaşılmayacağıma emindim.
Böyle de oldu zaten, anlaşılmadım.
Rica ettim; “Anlatmamak susmaktan sayılmasın” dedim, anlamadılar.
Kimseyi de suçlayamadım.
Sevdiğimden vazgeçmek zorunda kaldığım oldu ama sevmekten vazgeçmedim.
Sonunda geçtim aynanın karşısına ve “Kusura bakma, sana da çok haksızlık ettim” dedim.
Bu kez de kendi kendime konuşuyorum iddiasında bulunup kendimle arama girmeye kalktılar.
Hem kendime anlatmama izin vermediler, hem de beni dinlemediler.
Bana biçilen rolde yaşamaya çalışırken hayatımı, hayatın dudaklarıma pay verdiği ne varsa konuşamadım, sustum. Sonra da tüm sustuklarımı yazmaya karar verdim.
Yazdıklarım için “deneme” dediler ama denemekten vazgeçmedim.
Hayatın bir oyundan ibaret olduğunu anladığımdan beri insanların ne kadar oyunbozan olduğunu gördüm.
Sonra kelimeleri fark ettim ve kelimelerle oynamaya başladım. Çok iyi anlaştık.
Hayatımdan gidenler oldu, öyle bir gidişti ki bir daha aklıma bile gelmediler.
İşte o aklıma gelmeyenler yüzünden, aklıma geleni yazdım.
Peki ya karşılaşırsak aynı film ya da şarkıda?
Olmadık bir anda karşılaşırız belki. Kim bilir belki de karşılaştık. Belki aynı otobüsün birbirine sırtı dönük koltuklarında sırt sırta verip oturduk da haberimiz olmadı.
Olur ya belki aynı sinemada aynı filme bu kez yanımızda başkalarıyla gideriz yine birbirimizden haberimiz olmadan. Söner ışıklar ve dalarız perdeye, ne sen beni görürsün yine ne de ben seni. Filmin aynı yerinde güleriz. Herkes güler de bu yüzden karışır tüm sesler birbirine, ne sen duyarsın sesimi ne de ben sesini. Duysak, tanırız. Görmesek de tanırız, “Ben bu gülüşü bir yerden tanıyorum” deriz. Ben çok ağlamam da hani belki aynı sahnesinde hüzünleniriz filmin. Herkes hüzünlenir. Malum hüznün de bir sesi olmadığı için yine fark etmeyiz aynı ortamda olduğumuzu ve aynı yerde hüzünlendiğimizi.
Film çıkışı bir yerlere gideriz kahve içmeye. Sen yanında başkasıyla ben de yanımda başkalarıyla, aynı kafeye girmiş oluruz birkaç dakika arayla. Birbirine birkaç masa ötede masalara otururuz yine birbirimize sırtımız dönük. Ortalıkta kelimeler, cümleler, gülmeler dolaşıyordur da yine duymayız birbirimizin sesini.
Biraz serinler de hava belki bir şal istersin garsondan. Garson sana “Üzgünüm, son bir şal kalmıştı az önce başkasına verdim” der ve sen nereden bilebilirsin ki o başkasının benim yanımdaki bir başkası olduğunu.
Sizin masadan da bizim masadan da aynı garsona Hesap lütfen” diye bir ses yükselir de belki, nereden bilelim ikimizden birinin para üstünün birazdan diğerinin avucunda olacağım.
Aynı dolmuşta oturuyor oluruz belki de. Ben zamanında her telini bildiğim saçlarından da seni tanımadan, “Şuradan iki kişi uzatır mısınız?” diye omzuna dokunurum. Sonra sen, “Tabii” deyip parayı alırken göz göze geliriz. İşte o saniyenin bilmem kaçta kaçında bu kötü mü iyi mi bilemediğimiz tesadüfe şaşırırız. Yolculuk boyunca sen yanındakiyle ben de yanımdakiyle çok konuşamaz hale geliriz.
Sonra siz müsait bir yerde inersiniz, benim seninle bilmem kaç kez indiğim ama artık bana değil de sana ve ona müsait olan yerde.
Olamaz mı? Olmasın mı? Ama olabilir işte.
Sen ve ben biz’ken kıymetliydik.
Şimdi sertiz sadece. Belki de “siz”.
Artık birbirimize “Şu parayı uzatır mısınız?” diyebilecek kadar herkesiz, hiç kimseyiz.
***
Bazen başlamak için bitirmek gerekir
Bunu ikimiz de kabul etmesek ve ikimiz de değiştiğimiz konusunda birbirimizi suçlasak da bu böyle, ikimiz de değiştik. Sudaki balıklar gibiyiz. Suyun ne demek olduğunu bilmiyoruz ve ancak sudan çıkınca anlayacağız ne demek olduğunu.
Üstelik başka bir şahidimiz de yok ve sadece suçlayan tarafız. Geldiğimiz noktada artık kimin suçlu olduğunun da bir önemi yok.
Anlaşamadığımız konusunda anlaştığımıza göre, olay mahallini terk etme vaktidir.
Bazen başlamak için bitirmek gerekir.
Bazen bulmak için yitirmek gerekir.
Bazen iyi kalmak için gitmek gerekir.
Birbirimize iyi bakamadık, bari kendimize iyi bakalım.
Artık gerisine de bakalım, bakalım…
Neticede ben seni sen beni yaktık durduk Ayrılık en doğrusuydu Bundan sonra iki “yakan” bir araya gelmesin.
İsmini “hiç” koydum
Farkındayım, hayatta her zaman kötü şeyler olmuyor, bazen daha da kötü şeyler oluyor. Mesela gitmiş olman kötü ama gelmeyecek olman daha da kötü. Şimdi sen ya dönersin hayata yeniden başlarım, ya da dönmezsin, başlarım hayata!
Her şeyi sana bağladığım nedenlerim var. Nedeni sen ol istediğim bir hayatı bekletiyorum.
Gün gelir de sen gelmezsen, arada elbet dalacak gözlerim. Neyim olduğunu soranlara “Hiç” diye cevap vereceğim. “Hiç” diye anılacaksın. Bu da mı gitmiyor gücüne?
Üzüldüğün zamanlarda yanında olmak bana düş’tü…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Anı - Anlatı Deneme Edebiyat Mektup
- Kitap AdıDudak Payım
- Sayfa Sayısı191
- YazarMehmet Ercan
- ISBN9786055181574
- Boyutlar, Kapak13 x 19 cm , Karton Kapak
- YayıneviHayy Kitap / 2014
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Nereye Gidiyoruz Baba? ~ Jean-Louis Fournier
Nereye Gidiyoruz Baba?
Jean-Louis Fournier
“Anormal bir çocuğun pek de eğlenceli bir hayatı yoktur. Her şey en başından kötü başlar. Gözlerini ilk açtığında, beşiğinin üzerine eğilmiş, ona bakan iki...
- Şeref Bey Artık Burada Yaşamıyor ~ Ahmet Cemal
Şeref Bey Artık Burada Yaşamıyor
Ahmet Cemal
“… İlk kez o odada karşılaşmıştık seninle. İlk kez orada, artık yalnızca sen ve ben idik. Ve orası senin için de sığınaktı. Biliyordum. Yalnız...
- Paris Günleri ~ Demir Özlü
Paris Günleri
Demir Özlü
Demir Özlü’nün Paris Kitabı Demir Özlü’nün “Paris Günleri” kitabı Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Paris Günleri, Demir Özlü’nün birbiriyle bağlantılı iki kitabından oluşuyor: “Paris Güncesi...