Geçemez huylu huyundan ve Necâtî-i Behçet
Bir kısık ezgi arar fanfar u boru yerine
“Dost Meclislerinde Kasideler”, Necatigil arşivinde bulunan kendi yazdığı kaside ve gazellerin çevresinde oluştu. Her şiir bir anıya, bir fotoğraf albümüne uzanıyor. Çay partisi, piknik, yılbaşı, mezuniyet, misafirlik, ödül, doğum, emeklilik, uğurlama gibi teşekkür ve tebrik günlerini Necatigil şiirle taçlandırarak bir geleneği sürdürürken kızı Ayşe Sarısayın da bu şiirlerin hikâyelerini anılarına, tanıklıklara dayanarak, kitaplardan yararlanarak anlatıyor. Behçet Necatigil’in günlük hayatındaki incelikleri, dostlarıyla ilişkilerini gösteren benzersiz bir anı kitabı “Dost Meclislerinde Kasideler”.
İçindekiler
Önsöz / Ayşe Sarısayın • 9
1. Üniversite kasidesi (İÜEF) • 12
2. Çay kasidesi (Zonguldak) • 32
3. Gezinti kasidesi (Sarıyer) • 46
4. Gazel (3 Haziran 1950) • 64
5. Uğurlama kasidesi (Zeki Ömer Defne) • 66
6. Yılbaşı kasidesi (Yaşar Nabi Nayır) • 76
7. Hayıfnâme (Elit Kahvesi) • 92
8. Gazel (6 Haziran 1953) • 106
9. Doğum günü kasidesi (Kabataş Lisesi) • 108
10. Küçüksu gezintisi • 124
11. Çaynâme (Çapa Eğitim Enstitüsü) • 132
12. Mehmet Seyda ziyafet kasidesi (Lozan Kulübü) • 142
13 ve 14. Emeklilik kasidesi (Tahir Alangu) –
Kutlama şiiri (Şadan Alangu) • 152
15. Dıranas kasidesi (Ümit Yaşar Oğuzcan) • 170
16 ve 17. Demirtaş Ceyhun’a • 178
18. “Över” redifli kaside (Sevgilerde için) • 188
19. Kutlama kasidesi (Burhan Arpad) • 204
20. Ödül kasidesi (Melih Cevdet Anday) • 214
21. Mehmet Esemen’in doğumuna şiir • 226
Kişi Adları Dizini • 239
Bugün otuz yılını doldurmuş bir edebiyat öğretmeniyim. Sınıflarımda zaman zaman bir ders konusuna, bir edebiyat sanat ya da tekniğine örnek diye hece veya aruz vezniyle, oracıkta beyitler düzenleyiverdiğim; bazan da bir meslektaşlar toplantısına “ber-vezn-i aruz”; bir kaside, bir gazel özentisiyle gittiğim çok olmuştur. Öz şiirime bir ihanet mi bu? Böyle oyalanmaları daha artistik planda, bilinçli – güdümlü uygulayıvermek, birçokları gibi benim için de zor değil sanırım (Öz övgü!).
Yeni Edebiyat, II/8, Haziran 1971
Önsöz
Babamın ölümünün ardından Bütün Eserleri’ni yayına hazırlayan değerli dostlarımız Hilmi Yavuz ve Ali Tanyeri, “Notlar Üzerine” başlıklı yazılarında, “Necatigil’in büyük çoğunluğu bitmiş izlenimi veren ama yayımlamadığı şiirlerin sayısının bir hayli kabarık” olduğundan söz ediyor ve ekliyorlar: “Dolayısıyla hangi şiirlerin seçileceği konusunda bir ölçüt gerekiyordu. (…) Biz, Necatigil’in yayımlanmış şiirlerinin düzeyinde gördüğümüz şiirleri seçmeye çalıştık.” Necatigil’in yayımlamadığı şiirlerinin sayısı kadar arşivinde biriktirdikleri de şaşırtıcı boyuttaydı. Eşi / annemiz Huriye Necatigil’i 2013 Eylül ayında kaybettikten sonra evini boşaltırken kuytulardaki dolaplardan, yüklüklerin üst raflarından çıkardığımız koliler, yalnızca çalışma taslakları, defterler, üniversite ders notları ya da şiir müsveddeleriyle değil, 1920’lerin ortalarından başlayarak ölümüne dek biriktirdiği her türden belgeyle doluydu. Eski ilaç prospektüslerinden kömür faturalarına, çocukluğunda tedavi için hastaneye gidiş tarihlerini not ettiği çizelgelerden imzalı kitaplarını kimlere gönderdiğine, askerlik sırasında levazım subayı olarak tuttuğu kayıtlardan büyükannesinin eski tapu kayıtlarına kadar sayısız belge… Bilinmeyen ya da unutulmuş kimi çalışmalarının, mektuplarının, kitaplaşmamış çeviri ve yazılarının da onlarca yıl sonra ortaya çıkması büyük sürpriz oldu bizler için. Sürprizlerden biri de dost meclislerinde aruz vezniyle yazdığı, kaside ve gazel tarzı şiirlerdi. Babam dostlarıyla bir araya geldiği toplantılarda bazen ortadan kaybolur, kısa bir süre sonra içinde bulundukları duruma uygun ve orada bulunanları hicveden ya da öven bir kasideyle geri gelirdi. Kaside okunurken annem, ablamla beni de çağırırdı dinlememiz için. Kimi zaman da kasideyi önceden yazıp toplantıya giderken yanında götürdüğünü biliyorduk, ancak yıllar yılı gözlerden ırak olan bu kasideleri adı geçen dostlarından birine verdiğini, kopyasının olmadığını sanıyorduk. Ne büyük yanılgı! Toplamayı, biriktirmeyi bu kadar seven birinin kendi yazdıklarını saklamaması mümkün müydü?
Divan şiiri alanında zengin bir birikime sahip olan Necatigil’in gerek öğretmenlik mesleği gerekse edebiyatçı kimliği nedeniyle yakın çevresinde yer alan, yaşamının belli dönemlerinde ilişkide olduğu kişilerin adları geçiyor bu şiirlerde. Üniversite öğrenciliğinden öğretmenliğine, 1940’ların Zonguldak ortamından İstanbul’da görev yaptığı Kabataş Lisesi’ne ve Çapa Eğitim Enstitüsü’ne, emeklilik yıllarına uzanan 40 yıl boyunca Elit Kahvesi’nden Yapı Endüstri Merkezi Kitabevi’ne, Küçüksu’dan edebiyatçı evlerine onlarca farklı mekân, Ziya Osman Saba’dan Melih Cevdet Anday’a, Yaşar Nabi Nayır’dan İlhan Berk’e, Salâh Birsel’den Hilmi Yavuz’a, Fethi Naci’den Demirtaş Ceyhun’a onlarca isim… Her bir isim tipik özellikleriyle, o sıralarda yaptıkları çalışmalarla, kitaplarıyla, hatta sosyal hayatlarındaki değişikliklerle anılıyor; bir ödül de vesile olabiliyor kasidenin yazılmasına, yeni bir kitap, jübile ya da emeklilik de… Doğumlar, nikâhlar, vedalar ya da yıldönümleri, bir araya gelmeye fırsat yaratan pek çok olay… Kasidelerin bizi etkileyen bir yönü de babamın günlük yaşamında pek sık tanık olmadığımız bir özelliğine işaret etmesiydi. Evdeki zamanının çoğunu odasında çalışarak geçirirken son derece ciddi, sessiz ve içe kapanık olur, handiyse asık suratlı bir görünüm sergilerdi. İçindeki muzip, neşeli ve esprili çocukla dışa açıldığı seyrek zamanlarda karşılaşırdık ancak. Televizyonda sevdiği bir çizgi filmi izlerken, Gırgır dergilerini ya da Red Kit, Tenten çizgi romanlarını hepimizden önce okumak için bizimle yarışırken, eğlenceli bir filmin komik bir sahnesine kendini kaptırıp “Ayşe bak! Selma bak!” diye kolumuzu dürterken, okula geç kaldığımız sabahlar koşar adım Beşiktaş’taki otobüs durağına yürüyüşlerimiz sırasında “Şap gibi yandık, geç kaldık!” diye tuhaf bir nakarat tuttururken ya da evimizdeki uzunca koridorda “İşimiz gırgır!” diye keyifle mırıldanarak volta atarken… Fars ve Arap edebiyatlarına ilişkin birikimini, Osmanlıca bilgisini, divan edebiyatı sevgisini ve gözlem yeteneğini yansıttığı kasidelerde, çoğu ilk çocukluk yıllarından gelen ve karakterini biçimlendiren acıların baskıladığı nüktedan, eğlenceli yönü ortaya çıkıyor, yıllar öncesinin bölük pörçük anıları yeniden canlanıyordu. Kasidelerin bunca yıl saklı kalmasının en önemli nedeni, hemen hepsinin eski yazı olması ve ne yazık ki ailede eski yazı okuyabilen kimsenin bulunmamasıydı kuşkusuz. Yayına hazırlanması da aynı nedenle uzun zaman aldı: Şaban Özdemir çevrimyazıları üstlenip günümüzde pek bilinmeyen eski kelimeleri notladı, ben ise ablam Selma Necatigil’in de yardımıyla tanıdığım, bildiğim kişilere ilişkin hatırladıklarımı yazdım. Bize destek veren dostlarımızın da katkılarıyla kasidelerdeki göndermeleri, adı geçenlerin kimler olduğunu elden geldiğince belirlemeye, günümüz okuruna o yıllara dair bir fikir verebilmesi açısından bu metinleri yine Necatigil arşivindeki belgelerle ve fotoğraflarla desteklemeye çalıştık. Ancak tüm kasidelerde aynı yöntemi izleyemedik ve birkaçında kısa notlarla yetinmek zorunda kaldık. Benzer şekilde göndermelerin tümünü çözümlemek de mümkün olamadı. Bu alanda çalışan uzmanların ya da ilgili dönemleri ve isimleri bilenlerin olası eksikleri fark edip tamamlayacaklarını umuyoruz. Bu çalışmada divan şiiri neşirlerindeki klasik yöntem ve transkripsiyon uygulanmamıştır. Türkçede hâlen kullanılan sözcüklerin Osmanlıca imlasındaki uzunlukları kullanılmamış, daha çok bilinmeyen kelimelerdeki uzatmalar gösterilmiştir. Metinlerdeki alıntılarda günümüz imlasına uyarlamalar dışında değişiklik yapılmamış, ilgili kaynaklar dipnotlarda belirtilmiştir. Künye belirtilmeyen mektup, not vb. alıntılar Necatigil arşivinde yer alan, henüz yayımlanmamış belgelerdir. Necatigil’in klasik tarzda yazdığı bazı şiirlerin kaside ya da gazel formuna uymadığını, dolayısıyla kesin bir sınıflama yapmanın mümkün olmadığını da belirtmek isteriz. 1936-1979 yılları arasında yazılmış 21 şiirin kronolojik sıralamayla yer aldığı bu kitabın hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk’a, Dr. Arif Yılmaz’a, Betül Karataş’a, Doğan Hızlan’a, Ekin Dedeoğlu’na, Hilmi Yavuz’a, İbrahim Öztürkçü’ye, Prof. Dr. Mustafa Koç’a, Dr. Müslüm Yılmaz’a, M. Sabri Koz’a, Selahattin Özpalabıyıklar’a ve Yücel Demirel’e teşekkür ediyor, dost meclislerinde yazılmış bu şiirlerdeki hataların hoşgörülmesini diliyoruz.
Ayşe Sarısayın
Heybeliada, 10 Ağustos 2019
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Edebiyat Şiir
- Kitap AdıDost Meclislerinde Kasideler
- Sayfa Sayısı244
- YazarBehçet Necatigil
- ISBN9789750846212
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2019
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Duvar Yazısı ~ Paul Auster
Duvar Yazısı
Paul Auster
Paul Auster kendisini, Duvar Yazısı, New York Üçlemesi, Yazı Odasında Yolculuklar, Ay Sarayı, Kış Günlüğü gibi romanlarında satır aralarında tanık olduğumuz şiirsel duyarlığıyla tanıyan...
- Çiçek Senfonisi – Toplu Şiirler ~ Özdemir Asaf
Çiçek Senfonisi – Toplu Şiirler
Özdemir Asaf
“Özdemir Asaf’ın şairdeki ‘ikinci kişi’ problemini, ikinci kişi ile kendi arasındaki bağıntıları çeşitli yönlerden derinleştirdiği, yaşayışını dolduran davranışları soyutlaştırarak bir düşünce planına yükselttiği, bunu...
- Kendine Alışmak ~ Sevil Sevinç Kandil
Kendine Alışmak
Sevil Sevinç Kandil
Çok sevdiğin Ya da kendinden başkasını sevmediğin hayat var ya! Senin karmaşıklığına Senin çözümlenmeyecek sandığın sana alışır Sen de bir alışabilsen kendine… *** ÖNSÖZ...