Kadınlar ideallerini yarattıklarını sanırlar erkeklerde.Oysa yaptıkları birer sahte tanrıya dönüştürmektir onları.Oscar Wilde
Sevda her yıl kışa doğru yazlığa gider. Bu onun nasıl biri olduğunu da anlatıyor bize.Hem düzenli, kendince alışkanlıkları, adetleri olan biri, hem de sıradışı bir kadın.Bir sevgilisi var. Dört yıldır birlikteler.Belki bir süre sonra evlenecekler de.Aksini düşündürecek bir şey yok ki ortada.En azından şimdilik.
Dudaklarını özlüyorum. Ellerini özlüyorum. Kokusu burnuma geliyor hiç olmadık zamanlarda. Bedeni benim bedenime karışmışken, yorgan üstümüzden kaymış, sevişmenin o insanı allak bullak ediciliği içinde tüm yönler şaşmış, dünya gitgide uzaklaşmışken… Her şeyini özlüyorum. Keşke daha fazla vaktimiz olsaydı.
Ama yok, o zaman da soğurdum. Uzaklaşırdım belki ondan. Bu haliyle güzel. Bu haliyle bir rüyayı andırıyor. İnsanın asla duyamayacağı ve kaldığı yerden devam etmek için kendini yeniden yataklara vuracağı, uyumak, içinde uyanmak için paralanacağı çatlı bir düş. Evet, aynen böyle.
Bir düş gördüm. Düşümdeydi.
Şimdi uyanmış, anneannesine gördüklerini yarım yarım, heyecanla anlatan küçük bir kız çocuğuyum ben. Onu anlatıyorum.
25 Kasım,Çarşamba
Hiç olmadık zamanlarda içimden kaçmak gelir. Alıp başımı gitmek. Evet, belki tam olarak kaçmak değil, gitmek böyle ifade etmek daha doğru.
Ortadan kaybolurum. Ne mutlu ki böylesi şımarıklıklarımı kaldırabilecek bir işim ve ailem var.
Bir dergide editör olarak çalışıyorum. Sadece iki yüz kişinin umursadığı bir edebiyat dergisinde. Yani neredeyse sevdiğim arkadaşlarıma özel mektuplar yollamak gibi bir şey yaptığım. Bu sebeple rahatım. Anne ve babam artık altmışlı yaşlarını süren bir çift. Abim ve ben büyüdükten sonra kendilerini ikinci bir balayı ile ödüllendirdiler Ne olduysa ondan sonra oldu, Kendilerini birbirlerine adamış, adeta aşka ve zevke tapan bir çift oldular. Böylece, bize yeteri kadar para ve sevgi ki bu ikisi kendini güvende hissetmenin olmazsa olmazlarıdır bıraktıktan sonra hayatlarımızdan çekildiler.
Abim küçüklüğünden beri Amerika’ya gitmek isterdi. Dokuz on yaşındayken çocukça bir istek sanmıştık. Ama üniversiteyi orada okudu, sonra yüksek lisans, derken bir sevgili… Şimdi erkek arkadaşıyla Kaliforniya’da yaşıyor. Bir eşcinsel için doğru adres orası sanırım Hiç yoktan buradakinden rahat olacağı kesin
Bir de erkek arkadaşım var. Yaklaşık dört yıldır birlikteyiz. Arifle evliliğe doğru ilerleyen bir ilişkimiz var. Bazılarınız için dört yıl evliliğe ilerlemek için yeter de artar bir süre olsa gerek. Ama bu benim tarzım. Biraz ağırdan almayı seviyorum. Emin olmayı.
Hiç olmadık zamanlarda başını alıp gitmek isteyen yanım gibi, düzen delisi bir yanım da var. İnsan karmaşık olabiliyor. Çelişkili. Yani bazı şeylerim böyle vakitsiz, anlık değildir. Aslında çoğunlukla öyledir ya. Dışarıdan bakıldığında ufak başımı alıp gitmelerim dışında düzen delisi bir kadın olarak görünüyorumdur herhalde. Yani, en azından ben öyle sanıyorum.
Örneğin ayda iki kez kuaföre gitmek. Hiç sektirmeden hem de. Aynı gün ve aynı saatte. Ya da on dokuz yaşımdan beri her hafta en az bir kitap okumam. (Bunu bir tek anneannem öldüğünde sektirdim. Çünkü anneannem öldüğünde bir sandik dolusu günlük bıraktı geride Ve ben bir hafta boyunca onun gözlerden uzak evindeki bu bir sandık günlüğü okudum.)
Düzenli olarak yaptığım şeylerden biri de yazlığa gitmek Hem de bu mevsimde. Delilik gibi geliyor değil mi Bence tam tersi. Düşünsenize yaz ortasını. Cinnet geçirtici sıcaklar, kalabalık sokaklar, sürekli gürültü yapan çocuklar… Benim iyi bir tatilden beklediğim şey dinlendirici olmasıdır. Ve yazlık yerler yazın dinlendirici olmaktan uzak gelir bana. Bu sebeple sezon dışında, neredeyse kışın başında gitmeyi tercih ederim.
Bomboş, dinlendirici, ancak bir yerden sonra çıldırtıcı olur yazlıklar sezon dışında. Tabii bir de güvenlik sorunu var. Nispeten korunaklı bir site içerisinde villamız. Gözlerden uzak, denize sıfır Kimsenin gelip de evlerden birine girdiği görül…
“Dört Günlük Bir Aşk” için 2 yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıDört Günlük Bir Aşk
- Sayfa Sayısı115
- YazarSerdar Soydan
- ISBN6054228676
- Boyutlar, Kapak12x17 cm, Karton Kapak
- YayıneviArtemis Yayınları / 2010
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Harap Mabetler ~ Halide Edib Adıvar
Harap Mabetler
Halide Edib Adıvar
“Bize dargın mısın ey ana toprağı? Seni çiğneyip geçen ayakların, seni yaralayıp, tırnaklayıp telvis eden haydut ellerin, senin kemiklerini kemiren hainlerin seyyiatını bu mert,...
- Senkron ~ Mehmet Çelik
Senkron
Mehmet Çelik
Ne anlama geldiğini bile bilmediğiniz birkaç kelime eşinizi öldürmenize sebep olabilir mi? Her zaman gittiğiniz alışveriş merkezinin otoparkına girdiğinizde, kendinizi bir anda Brezilya’da bir...
- Aşk Varmış, Aşk Yokmuş ~ Mine G. Kırıkkanat
Aşk Varmış, Aşk Yokmuş
Mine G. Kırıkkanat
Oval odadaki sarışın adam, elleriyle fermuarını okşadı. Sonra esmer kızın ellerini tutup fermuarına götürdü. Kızın yüreği hop etti. “Başkan’ım, müdahale gerekiyor,” dedi. Titreyen sesiyle:...
Aaaa bu kitap Serdar Abi’nin mi? Eğer onunsa niye benim haberim yok :S Okumayı düşünüyorum kesinlikle…
aynen…bu gidişle batacam galiba….tüm kitapları bir anda okumak istiyorum…öyle ki iki kitap bile okuyabiliyorum…yakında 3 kitap birden okumaya başlarsam şaşırmayın ama bu kitaptada gerçekten güncel hayat aşklarına dokundurma yapıyor gibi…fırsat bulursam almalıyım..