Dokunmanın insan ilişkilerinde, özellikle de yakınlık ve güven bağı kurmada, eşsiz bir önemi vardır. Besler, sağaltır, taze bir yaşama cesareti aşılar. Hem tüy gibi hafif hem de son derece etkili bir deneyimdir. Belki düşünmeden bile önce, insanı insan yapan temel şeydir.
Dokunma, doyurucu bir hayatın vazgeçilmez unsurlarından biridir. Eksikliği, acı verici bir mahrumiyete dönüşebilir. Öte yandan zorla dokunmanın düşüncesi bile ürkütücüdür, şiddet içerir ve dokunulan kişiye hasar verir. O halde kimin, kime, ne zaman dokunuşu meşru ve uygundur? Nerede sınır koymak lazımdır? Âşıklar için dokunma ne anlama gelir? Birinin ruhuna dokunmak ne demektir? Bebek ve çocuk gelişiminde dokunmanın nasıl bir yeri vardır? Kucaklaşmak kişinin bağışıklık sistemini nasıl kuvvetlendirir? Bir başkasına zihinsel olarak dokunmanın yolları nelerdir? Nefes almak, bir bakıma dünyaya dokunmak mıdır? Korkulu ya da telaşlıyken neden farkında olmadan yüzümüze dokunuruz? Dokunmanın hormonlarla bağlantısı nedir? Neye “dokunaklı” deriz? Sanat, başkalarına dokunmanın bir biçimi midir?
Sevilen felsefeci Wilhelm Schmid Dokunmanın Gücü Üzerine’de, insan türü için hem biyolojik hem sosyal açıdan hayati bir kavramı ele alıyor. Yazar analogdan dijitale doğru evrilen hayatımızda, dokunmanın gücü üzerine bir kez daha etraflıca düşünmeyi öneriyor.
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ……………………………………………………………………………………………………………………………………..7
BİRİNCİ BÖLÜM
DOKUNMANIN HAYAT İÇİN TAŞIDIĞI ANLAM ÜZERİNE……………….13
İKİNCİ BÖLÜM
YERE DOKUNMAK: ŞİMDİ DERİN BİR NEFES ALIN……………………………23
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KENDİNE DOKUNMAK: BENLİĞİN DUYUSALLIĞI ………………………………29
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BİRBİRİNE DOKUNMAK:
AŞKA HEP YENİ BİR BAŞLANGIÇ …………………………………………………………………….37
BEŞİNCİ BÖLÜM
HİSSEDİLEN DOKUNUŞ:
GÜLMEK VE GÜLÜMSEMEK ÜZERİNE………………………………………………………….45
ALTINCI BÖLÜM
DERİNDEN DOKUNAN: SUSMA ÜZERİNE………………………………………………….55
YEDİNCİ BÖLÜM
DÜŞÜNSEL DOKUNUŞ: OKUMA SANATI ÜZERİNE ……………………………63
ÖNSÖZ
Dokunmanın insanlar için nasıl bir anlamı olabileceğini, ancak bir süreliğine bir hastanede filozof olarak çalıştığım ve pek çok kişiyle konuşmalar yaptığım zaman sahiden idrak ettim. O sırada fark ettim ki, mesela yataklarının baş ucunda oturduğum yaşlı insanlar, onlara uzattığım elimi bir türlü bırakmak istemiyorlardı. Veya yine fark ettim ki, hekimler hastalarının üst kolunu tutarak konuştuklarında onlarla daha fazla yakınlık kuruyorlardı. Birçok gündelik karşılaşmada da, insanlar arasındaki yakınlık veya mesafe –ister el sıkışırken ister kucaklaşırken olsun–, dokunmaya ne derece açık olduklarına bakarak anlaşılabiliyordu. Bütün bu tecrübeler, dokunma fenomenini daha yakından inceleme fikrinin zihnimde olgunlaşmasını sağladı. İnsanlar belirli bir doğallıkla görür, işitir, koklar, tat alırlar. Peki ya dokunma hissi, temas? Kuzey ülkeleri dokunmacı kültürler olarak öne çıkmamışlardır şimdiye kadar, öylesi kültürleri daha ziyade güney güneşinin altında buluruz. Bu dokunma mahrumiyetinin sonuçlarının ne olduğunu, insana hoş gelen dokunuşlar kuvvetli tecrübeler olarak yaşandığında sezinleyebiliriz: Şimdiye kadar neler kaçırmışım? Evet,dokunmak fazlasıyla haz dolu olabilir. Eksikliği çekildiğinde, o oranda acı verir. Bununla ilgili kültürel bir fark olmasını bekleyebilir miyiz?
Eski çağların dokunmaya düşman tavırlarıyla kıyaslarsak, aslında çok şey değişmiştir. Ama yeni teknolojilerin kullanımına bağlı olarak yeni bir perhizcilik de gelişiyor gibi görünüyor. Kimileri ilişkilerde, dokunmatik ekrandan gözünü bir an alamadan, başkalarına “Bana bak! Bana dokun!” diye seslenmenin ayartıcılığına kapılıyorlar. Bu bakımdan dokunma, şaşırtıcı biçimde, eskisinden daha fazla odağa yerleşiyor. Tam da şeylerin ve ilişkilerin gitgide daha fazla dijitalleştiği bir zamanda, analog olan, dokunulabilir olan, tekrar ilginç hale geliyor.
Dijital duyusuzlaşma, aletlerin ötesindeki duyusallığı yeniden keşfetmeye sevk ediyor. Cansız ekranları parmaklamalar ve silip ovalamalar, canlı ötekilere dokunma ve onları okşama ihtiyacını uyandırıyor. Artan sayıda insan, duyularından mutluluk devşiren bir hayat sürmeyi yeniden öğreniyor veya buna ilk defa başlıyor. İnsanın kendi hayatındaki dijitalleşmeyle baş etmeye dair sorunlara el atması için bundan daha uygun bir strateji zor bulunur: Analog hazların zevkine varanın, dijital detoksa ihtiyacı kalmaz. Her kadın ve her erkek yaşayabilir bu tecrübeyi: Dokunmanın gücü, aynı anda hem tüy gibi hafif hem son derece tesirlidir, çünkü taze bir yaşama cesareti aşılar. Göze görünmez, lakin gözler mutlulukla ışıdığında gayet açık algılarsınız onu. Sayesinde daha fazla sükûnete erişebiliriz. Üzerimizdeki yük, daha katlanılır hale gelir. Dokunmanın yoğun olduğu bir ilişkide, iki insan kendilerini birbirlerine kalıcı biçimde bağlı hissederler. Arzulanan dokunuşların açığa çıkardığı enerjiler, doyurucu bir hayat için vazgeçilemeyecek kadar üretkendirler. O nedenle birçoklarında öyle büyüktür, dokunma özlemi. Dokunma tecrübesinin bu yanı, istenmeyen dokunuşlar karşısındaki en az arzulananlardaki kadar bariz olan sakınma, hatta tiksintiyle gölgelenir.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Felsefe
- Kitap AdıDokunmanın Gücü Üzerine
- Sayfa Sayısı71
- YazarWilhelm Schmid
- ISBN9789750532979
- Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2024