Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Devridaim
Devridaim

Devridaim

Augusto Monterroso

Hayat deneme değil, birçok şey denememize rağmen; hayat hikâye değil, birçok şey uydurmamıza rağmen; hayat şiir değil, birçok şey hayal etmemize rağmen. Hayatın şiirinin…

Hayat deneme değil, birçok şey denememize rağmen; hayat hikâye değil, birçok şey uydurmamıza rağmen; hayat şiir değil, birçok şey hayal etmemize rağmen. Hayatın şiirinin hikâyesinin denemesi devridaimdir; evet, devridaim.”

Latin Amerika edebiyatının 20. yüzyıldaki en değerli üslup dehâlarından biri olan Augusto Monterroso, ilk olarak 1972’de Meksika’da yayınlanan şaheseri Devridaim’de yalnızları, mutsuzları, şairleri, âşıkları, sokakları, evleri, dertleri, sevinçleri bir araya topluyor ve bu hikâye-deneme sentezinde, tüm yerelliği ve evrenselliğiyle insana dair olanı göz önüne seriyor. Bu mütevazı görünümlü insan ansiklopedisi, Monterroso’nun “ne kadar kısa, o kadar iyi” anlayışıyla kaleme aldığı, yüzlerce sayfalık romanlara bedel bir mikrokozmos…

*

Hayat deneme değil, birçok şey denememize rağmen; hayat
hikâye değil, birçok şey uydurmamıza rağmen; hayat şiir değil,
birçok şey hayal etmemize rağmen. Hayatın şiirinin hikâyesinin
denemesi devridaimdir; evet, devridaim.

Değiştirmek istiyorum üslubumu ve sözlerimi.
Lope de Vega

SİNEKLER

Üç konu var: Aşk, ölüm ve sinekler. İnsanoğlu var olduğundan beri bu duygu, bu korku, bu varlıklar ona daima eşlik etti. İlk ikisiyle başkaları meşgul olsun. Beni sinekler ilgilendiriyor; erkeklerden iyidir sinekler, kadınlardan değil ama. Yıllar evvel evrensel bir sinek seçkisi derlemeyi düşünüyordum. Hâlâ düşünüyorum.1 Gerçi kısa sürede bunun neredeyse sonsuz bir uğraş olduğunun farkına vardım. Sinek bütün edebiyatları istila eder, öyle ya, nereye baksan onu görürsün. Gerçek bir yazar olup da yeri geldiğinde ona bir şiir, bir sayfa, bir paragraf, bir satır adamamış yoktur. Eğer yazarsan ve henüz bunu yapmamışsan beni örnek almanı ve bir koşu gidip bu işi halletmeni tavsiye ederim. Sinekler Eumenides’tir, Erinyes’tir; cezalandırıcıdırlar. Neyin intikamını aldıkları muammadır. Yalnız biliyorsun ki, vaktiyle sana da musallat oldular ve bildiğin kadarıyla sana sonsuza dek dirlik vermeyecekler. Gözleri üzerimizdedir. Tarifi imkânsız, fevkâlâde iyi ya da kötü kalpli birinin vekilleridir onlar. Sıkıştırırlar adamı. Takip ederler. Gözetlerler.

Sonunda, vaden dolduğunda, bocalayan zavallı ruhunu alıp kim bilir nereye götürmek için –hazin ama– muhtemelen bir sinek yeter. Sinekler ölülerimizin, atalarımızın ruhlarını taşırlar. Kendilerine ilelebet miras kalan bu görevi ifa ederek yanı başımızda kalırlar, bizlere eşlik ederler, bizleri korumaya kararlıdırlar. Küçük ruhlarımız onlar aracılığıyla beden değiştirirken, onlar bilgeleşir, bilmeye cüret edemediğimiz bütün şeylere vâkıftırlar. Belki de zavallı Batı kültürümüzün son taşıyıcısı, çağlar boyunca çoğalan ama değer kazanmayan şu sineğin bedeni olacaktır. Kimilerine göre –sanırım Milla’ydı bunu diyen (bu yazarı tanımıyorsun tabii, ama sineklere ilgisi sayesinde bugün adını ilk defa duyuyorsun)– sinek, etraflıca bakılırsa, ilk bakışta göründüğü kadar çirkin değildir. Ancak sinek dediğin ilk bakışta çirkin görünmez zaten, çünkü şimdiye kadar bir sineği ilk bakışta gören olmamıştır. Her sinek daima görülegelmiştir. Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan konusu tartışılır. Ancak sineğin önce mi, sonra mı geldiğini sorgulamak kimsenin aklına gelmemiştir. Başlangıçta sinek vardı (Başlangıçta sinek vardı yahut benzeri bir ifadenin burada boy göstermesi neredeyse kaçınılmazdı. Böyle cümlelerden geçiniyoruz biz. Sinekvâri cümleler, sinekvâri ıstırap gibi anlamsızdır. Musallat cümleler, kitaplarımız bunlarla doludur). Neyse, unut gitsin. Bir sineğin Papanın burnuna konması, Papanın bir sineğin burnuna konmasından kolaydır. Papa veya kral veya başkan (cumhurbaşkanı tabii; mali, ticari veya X ürünü imal eden bir şirketin başkanı genel olarak kendini sineklerden üstün görecek kadar ahmaktır), bir sineği öldürmek için İsviçreli muhafızlarını veya kraliyet muhafızlarını veya cumhurbaşkanlığı muhafızlarını çağırmaktan acizdirler. Aksine hoşgörülüdürler, çok çok burunlarını kaşırlar. Bilirler. Sineğin de bildiğini ve onları gözlediğini bilirler; aslında hakiki günahlara, büyük günahlara düşmememiz için her an bizleri gözeten koruyucu sineklere sahip olduğumuzu bilirler, zira bu iş için esaslı koruyucu meleklere ihtiyaç vardır, bir anda gaflete düşüp suç ortağı olurlar yoksa, Hitler’in yahut Johnson’ın koruyucu meleği gibi. Neyse, boş ver. Burun diyorduk. Bugün senin burnuna konan sinek, doğrudan Kleopatra’nınkine konan sineğin soyundan geliyor. İşte yine cümle âlemin daha önce yaptığı hazır, alayişli kinayeleri tekrarlıyorsun. İstemesen de edebiyat parçalıyorsun. Sinek kendisini bu krallar, papalar, imparatorlar ortamına dahil etmeni istiyor. Bunu başarıyor da. Hükmediyor sana. Ne zaman ondan bahsetsen, ihtişama meylettiğini hissediyorsun. Ah, Melville, o büyük beyaz balinayı nihayet Massachusetts, Pittsfield’daki yazı masana yatırabilmen için deryaları dolaşman gerekti. Oysa Kötülüğün çok önceden beri, çocukluğunun o sıcak ikindi vakitlerinde yediğin çilekli dondurmanın etrafında, yıllar sonra ise alacakaranlıkta Cervantes okuyup üslubunu geliştirirken sırma sakalından birkaç tel yolduğun sıralar senin etrafında dolaştığının farkına varmadın. Oysa Kötülük illa ki o belli belirsiz irilikteki kemik ve sperm yığınında barınacak diye bir şey yoktu; deli Ahab gibi birileri şekerlemesini bölmediği sürece kimseye kötülük etmekten acizdi o. Peki ya Poe ile kuzgunu? Saçmalık. Sen sineğe bak. Gözle. Düşün.

Linnaeus üç sineğin bir cesedi aslan kadar hızlı yiyip bitirdiğini söyleyebilmiştir.
Henri Barbusse, Cehennem

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Toplu Eserler ve Diğer Hikâyeler ~ Augusto MonterrosoToplu Eserler ve Diğer Hikâyeler

    Toplu Eserler ve Diğer Hikâyeler

    Augusto Monterroso

    Latin Amerika edebiyatının “Boom” kuşağının Julio Cortázar, Carlos Fuentes, Juan Rulfo ve Gabriel García Márquez ile birlikte öne çıkan figürlerinden biri olan Guatemalalı yazar...

  2. Kara Koyun ve Diğer Masallar ~ Augusto MonterrosoKara Koyun ve Diğer Masallar

    Kara Koyun ve Diğer Masallar

    Augusto Monterroso

    Latin Amerika edebiyatının “Boom” kuşağının Julio Cortázar, Carlos Fuentes, Juan Rulfo ve Gabriel García Márquez ile birlikte öne çıkan figürlerinden biri olan Guatemalalı yazar...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Petersburg’lu Usta ~ J.M. CoetzeePetersburg’lu Usta

    Petersburg’lu Usta

    J.M. Coetzee

    1869 yılının sonbaharında, ünlü Rus yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, gönüllü bir sürgün olarak yaşadığı Almanya’dan Petersburg’a çağrılır. Ellisine merdiven dayayan, mutsuz ve öfkeli yazar,...

  2. Taş Kâğıt Makas ~ Alice FeeneyTaş Kâğıt Makas

    Taş Kâğıt Makas

    Alice Feeney

    On yıllık bir evlilik. Ömürlük sırlar. Unutulmaz bir yıldönümü. Evlendiğiniz kişiyi tanıdığınızı mı sanıyorsunuz? Bir daha düşünün… Bay ve Bayan Wright için işler uzun...

  3. Yanılgı ~ Irène NémirovskyYanılgı

    Yanılgı

    Irène Némirovsky

    1920’li yıllar. Fransa’nın güneyinde, Bask diyarının enfes sahil beldesi Hendaye’da başlayıp Paris’in gri sonbaharına uzanan bir aşk öyküsü. Bir yanda Birinci Dünya Savaşı’ndan döndükten...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur