Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Demokrat Parti Karşısında Chp
Demokrat Parti Karşısında Chp

Demokrat Parti Karşısında Chp

Cemil Koçak

Türkiye, 1945/46 dönemecinde çok önemli bir değişiklik yaşadı. Yirmi yılı aşkın zamandır süregiden tek-parti dönemi sona erdi. Demokrat Parti’nin kurulması son derece önemliydi. Önemliydi;…

Türkiye, 1945/46 dönemecinde çok önemli bir değişiklik yaşadı. Yirmi yılı aşkın zamandır süregiden tek-parti dönemi sona erdi. Demokrat Parti’nin kurulması son derece önemliydi. Önemliydi; çünkü siyâsal alana sâdece yeni bir parti değil, yeni bir soluk da geliyordu. CHP sert siyâsi tavrını yumuşatmak, halk gerçeğiyle yüzleşmek, siyâsal rekâbet denilen kavramla tanışmak zorunda kaldı.

Prof. Dr. Cemil Koçak, bugün hâlâ süren demokrasi sorunlarını anlayabilmek için bu defâ merceğini 1945-60 yılları arasına tutuyor. Önce ‘demokrasiye geçiş’ dönemi olarak adlandırılan 1945-1950 yıllarını ele alıyor ve hemen ardından da Demokrat Parti iktidârında muhalefet partisi olan CHP’nin tutumundan söz ediyor; 1950 seçimi ve sonrasında CHP’nin kendisini yeniden tanımlama ihtiyâcı, politik tutumu ve analizleri üzerine yoğunlaşıyor. Ve bütün bunları belirli bir bütünsellik ve kronolojik sıralama içinde yapıyor. Seçim sonuçlarını gözden geçirerek; CHP’nin ve DP’nin aldığı seçmen desteğinin çok kez ezberlenmiş ‘doğrular’dan farklı olduğunu somut olgular ve rakamlarla gösteriyor.

Dönemin atmosferini hissettiren fotoğraflar, gazete kupürleri, çizimler ve mektuplarla okuru âdetâ zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Ve bir sürpriz… Koçak’ın dönemin panoraması içinde yer yer kendi hâtırâlarına değinmesi metne bambaşka bir lezzet katıyor.

İşte bazı konu başlıkları:

Türk siyâsal hayâtının unutulmuş partileri ve şaşırtıcı argümanları…

1946 ve ’50 seçimlerindeki propaganda araçları, gazetelerin üstlendiği roller…

Ünlü Ankara Vâlisi Nevzat Tandoğan’ın 1946 yılındaki intiharı ve rejim değişikliğinin bu trajik olaydaki etkisi…

12 Temmuz Beyannâmesi ve İnönü ile Peker arasındaki ilişkilerin gerilmesi…

İzmir’in “doğma büyüme” sosyal demokrat olduğu yönündeki şehir efsânesi ve DP’nin aldığı oy oranları…

Fevzi Çakmak’ın Menderes’e muhalefeti ve Serteller’le, yâni dönemin solcularıyla yakınlaşması…

Türkiye’de muhafazakâr düşüncenin ana kaynaklarından biri sayılan Peyâmi Safa’nın 1950 seçimlerinde CHP’den aday olması…

Yetmiş yıl önce de seçim kazanmanın bir miktar ‘dindar’olmaktan ya da en azından öyle bir izlenim vermekten geçtiğinin düşünülmesi ve CHP’nin Şemsettin Günaltay hükûmetini kurması…

6-7 Eylül Olayları ve Demokrat Parti…

İÇİNDEKİLER
SUNUŞ ………………………………………………………………………………………….9
‘DEMOKRASİ’YE GEÇİŞ YILLARI ……………………………………. 11
SAN FRANSİSCO KONFERANSI,
‘DEMOKRASİ’YE GEÇİŞİMİZİN NEDENİ DEĞİLDİR! ………………13
‘46 RÛHU’NUN BÂZI İZLERİ DE
UNUTULMUŞ PARTİLERDEDİR ………………………………………………..19
NEVZAT TANDOĞAN’I İNTİHARA GÖTÜREN
CİNÂYET DÂVÂSI ……………………………………………………………………..30
BİR CİNÂYETİN ANATOMİSİ…………………………………………………….36
SANDIK DA SÂDECE ODUNDAN İBÂRET DEĞİLDİR! ……………42
CHP’LİLER CHP’Yİ NASIL GÖRÜYORLARDI? …………………………48
‘46 SEÇİMİ SONRASINDA CHP’YE AKIL VERENLER ………………52
12 TEMMUZ 1947…
YILDÖNÜMÜNÜN HATIRLATTIKLARI ……………………………………56
CHP POLİTİKASINI DEĞİŞTİRİRKEN…
“BAY PEKER VE MESELESİ” ………………………………………………………63
1947 KURULTAYINDA…
CHP’DE LAİKLİK TARTIŞMASI BAŞLARKEN …………………………..69
CHP’NİN POLİTİK GÖRSELLİĞİ ……………………………………………….76
ESKİ GAZETELER ARASINDA DOLAŞIRKEN
GÜNÜMÜZÜ YAKALAMAK… ………………………………………………….82
CUMHURBAŞKANININ MECLİS AÇIŞ KONUŞMASI
MECLİS’TE GÖRÜŞÜLEBİLİR Mİ? ……………………………………………..87
FEVZİ ÇAKMAK’IN CENÂZE TÖRENİ
31 MART’LA KIYASLANMIŞTI …………………………………………………..93
İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ CHP’YE SESLENİYOR! ……..100
KÜSLÜKLER DE POLİTİKANIN
AYRILMAZ BİR PARÇASIDIR …………………………………………………..106
CHP’NİN 1950’DEKİ EKMELEDDİN’İ:
ŞEMSETTİN GÜNALTAY…………………………………………………………..112
CHP’NİN 1950 SEÇİMİ ÖNCESİNDEKİ BEKLENTİLERİ …………118
PEYÂMİ SAFA
1950’DE CHP’NİN MİLLETVEKİLİ ADAYIYDI ………………………..124
1950 SEÇİMİ ÖNCESİNDE…
CHP ATILIM YAPMAK İSTERKEN …………………………………………..130
CHP’NİN 1950 SEÇİM PROPAGANDASI …………………………………134
1950 SEÇİMİNDE CHP’NİN
SEÇİM SLOGANLARINI HATIRLAYALIM ………………………………139
‘AYDINLAR’ 1950 SEÇİMİNDE KİMİ DESTEKLEMİŞTİ? …………145
DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ …………………………………………..151
DEMOKRAT PARTİ
DAHA MUHALEFETTEYKEN BÖLÜNMÜŞTÜ ……………………….153
CHP 65 YIL ÖNCE KENDİSİNİ GÖZDEN GEÇİRİRKEN…
CHP VE “KUVVETLER AYRILIĞI” …………………………………………..158
‘50 SEÇİMİ SONRASINDA…
CHP’NİN MUHALEFETTEKİ İLK GÜNLERİ… ………………………..163
’50 SEÇİMİ GERİDE KALINCA…
CHP ‘DİKTATÖRLÜĞÜ’ KEŞFEDİYOR! ……………………………………167
BİRİ “DİKTATÖR” MÜ DEDİ? …………………………………………………..171
’50 SEÇİMİNİN ARDINDAN…
CHP MUHALEFETE HAZIRLANIYOR …………………………………….178
‘50 SEÇİMİ KAYBEDİLİNCE…
CHP ‘PROPAGANDA BÜROSU’NUN
ÖNEMİNİ KEŞFEDİYOR! ………………………………………………………….183
SEÇİM YENİLGİSİ SONRASINDA
CHP’DE REFORM ÖNERİSİ I ……………………………………………………187
1950 SEÇİM YENİLGİSİNİN ARDINDAN…
CHP NASIL KURTULUR? II ……………………………………………………..193
1950 SEÇİM YENİLGİSİNİN ARDINDAN…
CHP’NİN LAİKLİK VE İNKILÂPÇILIK ATILIMI III …………………198
1950 SEÇİM YENİLGİSİNİN ARDINDAN…
CHP, ÖRGÜTÜNÜ VE KADROSUNU TARTIŞIYOR IV ……………203
1954 SEÇİMİ SONRASINDA CHP’NİN YENİLGİ ANALİZİ …….208
CHP SEÇİM SONUCUNA
60 YILDAN BU YANA İTİRÂZ ETMEKTE ………………………………..213
60 YIL ÖNCESİNDEN BİR FOTOĞRAF KARESİ…
İZMİR BELEDİYESİ’NİN 1954 SEÇİM BROŞÜRÜ …………………….218
BİR KENTİN SİYÂSÎ KİMLİĞİNİN SERÜVENİ:
BİR ŞEHİR EFSÂNESİ OLARAK İZMİR ……………………………………225
TAM 50 YIL ÖNCE…
1964 AĞUSTOS’UNDA İZMİR’İN BAŞINA GELENLER …………..232
ESKİ MEKTUPLAR ARASINDA BİR GEZİNTİ …………………………238
İSMET İNÖNÜ’NÜN ÖLÜMÜNÜN ÜZERİNDEN
40 YIL GEÇMİŞ… ………………………………………………………………………245
TÜRK MİLLİYETÇİLER DERNEĞİ’NİN KISA HİKÂYESİ ………..251
6-7 EYLÜL 1955 KARA BİR LEKEDİR…
TEMİZLEMEK DE MÜMKÜN DEĞİLDİR… …………………………….255
DEMOKRAT PARTİ’NİN EYLÜL’Ü
HEP KARANLIĞI HATIRLATACAK …………………………………………261
60. YILDÖNÜMÜNE DOĞRU…
6-7 EYLÜL’ÜN HATIRLATTIKLARI ………………………………………….267
İNDEKS ……………………………………………………………………………………..273

‘DEMOKRASİ’YE
GEÇİŞ YILLARI

SAN FRANSİSCO KONFERANSI,
‘DEMOKRASİ’YE GEÇİŞİMİZİN
NEDENİ DEĞİLDİR!

Demokrat Parti’nin kuruluşunu anlatan pek çok kitapta;
muhakkak San Fransisco Konferansı’ndan söz edilir ve Türkiye’de
demokrasiye bu konferans nedeniyle geçildiği belirtilir. Ama bu, sâdece bir
efsâneden ibârettir.

İkinci Dünyâ Savaşı’nın son yılına girilmişti. Sonradan Yalta Konferansı olarak bilinecek olan Kırım Konferansı, 1945 yılının Şubat ayında toplandığında, uluslararası ilişkilerde yeni bir döneme de adım atılmış oldu. Konferansın amacı, savaş sonrasındaki yeni dünyâ düzenini kurmaktı zâten… Türkiye için de konferansın özel bir önemi ve anlamı vardı.

Birleşmiş Milletler üyesi olabilmek

Konferansın Türkiye açısından önemi, Mart ayına dek Almanya ve Japonya’ya savaş ilân etmeyen devletlerin Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olamayacakları yolunda alınan karardı. Bu iki ülkeye 1 Mart târihine kadar savaş ilân eden devletler, 25 Nisan’da toplanması kararlaştırılan San Fransisco Konferansı’na dâvet edilecekler ve bu konferansta şekillendirilmesi tasarlanan BM’nin kurucu üyesi olabileceklerdi. Bu durumda, Türkiye’nin de, zafer kazanan müttefiklerin; yâni ABD, Sovyetler Birliği ve İngiltere’nin yanında olduğunu göstermesi için artık savaşa katılması gerekiyordu. Burada dikkat etmemiz gereken nokta; BM’nin bu târihte henüz uluslararası bir örgüt olmayıp, Alman-İtalyan-Japon ittifâkına karşı savaş katılmış olan ülkelerin birleşik cephesini ifâde etmesidir.

Hatırlanmalıdır ki, 1 Ocak 1942 târihinde, Mihver devletleri olarak tanımlanan bu ittifâka karşı savaş ilân etmiş olan ülkeler, kendilerini BM olarak tanımlamışlardı. Bu aşamada BM, Mihver devletlerine karşı savaş ilân etmiş olan ülkelerin tümüne birden verilen sıfattı.

Demokrasiye geçişin nedeni

Türkiye’de kısa bir süre sonra gerçekleşecek olan rejim değişikliğiyle ilgili olarak, hemen o sırada ortaya konulan ve daha sonraki yıllarda da yinelenen bâzı görüş ve iddiâları da bu vesileyle tartışmak yerinde olacaktır. Bilindiği gibi, dış etkenler ve(ya) dış baskılar, Türkiye’de 1945 yılında gerçekleşecek olan rejim değişikliğinin nedenlerinden biri olarak gösterilir ve bu görüşü temellendirmek için de, önemli bir argüman olarak, Yalta Konferansı kararları temelinde, San Fransisco Konferansı’na katılabilmek ve dolayısıyla da BM’nin kurucu üyesi olabilmek için, Türkiye’nin bir rejim değişikliği dışında bir başka şansının bulunmadığı belirtilir. Gerçekten böyle mi olmuştur acaba? Yanıtını vermeye çalışayım; üstelik bu argümanın kendisinden hareketle… Bu aşamada, açıkça görüldüğü gibi, BM’nin kurucu üyesi olabilmek için, San Fransisco Konferansı’na katılabilmenin yegâne koşulu, Mihver devletleri olan Almanya ve Japonya’ya en geç 1 Mart târihine kadar savaş ilân etmekten ibaretti. Ankara da bu koşulu yerine getirmek için harekete geçecektir.

San Fransisco’ya dâvet edilenler

Türkiye de nihâyet 23 Şubat’ta savaş ilân etti. 6 Mart’ta da konferansa katılım için dâvet aldı. Prosedür tamamlanmıştı. Şimdi gelelim, Türkiye dışında konferansa katılan devletleri yakından tanımaya… Bu ülkeler; Arjantin, Avustralya, Belçika, Bolivya, Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, El Salvador, Mısır, Habeşistan, Fransa, Yunanistan, Guatemala, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Panama, Kanada, Şili, Çin, Kolombiya, Kosta Rika, Küba, Çekoslovakya, Danimarka, Haiti, Honduras, İran, Irak, Lübnan, Liberya, Lüksemburg, Meksika, Suriye Arap Cumhuriyeti, Paraguay, Peru, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği, Filipinler, Polonya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, İngiltere, ABD, Uruguay, Venezuela ve Yugoslavya, Nikaragua, Avusturya, Hindistan, Brezilya idi. Eğer BM üyesi olmak üzere San Fransisco Konferansı’na katılmak için tek-partili rejimden çıkmak gerekiyorsa; bunu ilk yapması gereken ülke, herhâlde Türkiye değildi! Stalin’in ülkesinin BM kurucusu olduğu bir dünyâda, kriter, aslâ demokrasi değildi!

Asıl kritik nokta…

Bu listeden de hemen fark edileceği gibi, San Fransisco Konferansı’na katılan ülkelerin rejimleri, bir tasnife tâbi tutulmamıştı. Adı geçen pek çok ülkenin rejimi, Türkiye’ninkiyle benzerdi. Ancak hiçbir ülkeden rejim değişikliği talep edilmemişti. En azından o aşamada… Mihver devletlerine savaş ilân etmek yeterli görülmüştü. Yâni, tek-partili rejimlere sâhip devletler de BM’nin kurucu üyesi olabileceklerdi. Rejim sorunu bir ön koşul değildi.

Zâten eğer aksine bir talepte bulunulmuş olsaydı, Türkiye gibi pek çok ülkenin daha bu aşamada rejimlerini gözden geçirmeleri gerekirdi. Sovyetler Birliği gibi, birçok ülke için de bu zâten imkânsızdı. Dolayısıyla, bir rejim değişikliği talebi, müttefiklerin cephesini daraltmaktan öteye bir işlev göremezdi. Sonuçta, rejimleri ne olursa olsun devletler, tek-partili rejimler de, BM’nin kurucu üyesi olabilme şansına sâhiptiler. Yalta Konferansı’nın ve 1 Ocak 1942 târihli BM Beyannâmesi’nin resmî belgelerinde, ülkelerin rejimlerine yönelik herhangi bir talep ya da koşul bulunmuyordu.

Gerekçe bulunduğunda…

Elbette BM Anlaşması’na imzâ atılması, iç politikada serbestlik isteyenlerin elini güçlendirmişti ve bundan ayrıca yararlanmak imkânı da vardı. Yine de önceleri bu konuya bir miktar ihtiyatla yaklaşıldı; meselâ, Ahmet Emin Yalman, daha 20 Nisan 1945 târihinde Vatan gazetesinde kaleme aldığı uzun bir yazı dizisinde; rejimde meydana gelmesi beklenen muhtemel gelişmelerin, daha bu sırada dahi iddiâ edildiği gibi, dış kaynaklı olduğu yolundaki görüşleri reddediyordu. Yalman şöyle yazmıştı:

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Siyasal Tarih Tarih Türkiye
  • Kitap AdıDemokrat Parti Karşısında Chp
  • Sayfa Sayısı304
  • YazarCemil Koçak
  • ISBN9786050825107
  • Boyutlar, Kapak13,5x21, Karton Kapak
  • YayıneviTimaş Tarih / 2017

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Darbeler Tarihi ~ Cemil KoçakDarbeler Tarihi

    Darbeler Tarihi

    Cemil Koçak

    “15 Temmuz darbesi, Türkiye’de darbeler târihini hatırlamamıza bir kez daha vesile oldu. Ülkemizde ordu-politika ilişkisinin ayrıntılı bir şekilde bilinmesi gerektiğini de ortaya çıkardı. Sanılanın...

  2. Tarih Büyük Harflerle Yazılmaz ~ Cemil KoçakTarih Büyük Harflerle Yazılmaz

    Tarih Büyük Harflerle Yazılmaz

    Cemil Koçak

    Tarih, cımbızlana cımbızlana pek çok kez iktidarın kendine göre şekillendirdiği bir geçmiş anlatısı hâline gelir. İktidar ve güçlü olan değiştikçe, geçmişi de değiştirir. Her...

  3. Resmi Tarihe Meydan Okuyorum ~ Cemil KoçakResmi Tarihe Meydan Okuyorum

    Resmi Tarihe Meydan Okuyorum

    Cemil Koçak

    “Evet; kısaca, son otuz beş yılın özeti budur: ‘Resmî târihe meydan okuyorum!’ Benden önce ve benimle birlikte ‘meydan okuyanlar’ı kucaklıyorum; benden sonra ‘meydan okuyacak’...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur