Yıllar sonra da ne zaman gizli bir yerden söz edilse hepimiz terk edilmiş bir elma bahçesi düşledik. Ayaklarımızın altında küçük, kurtlu elmalar ezildi. Kokuya battık. Hasta ağaçların gövdeden ayrılmış dalları, sallanan bacaklar gibi vurdu omuzlarımıza. Bir kuyu bileziği aradık hep. Kolileri kuyuya indirişimizi, ağlayan çocukları anımsadık. Zerre zerre büyüyen bunaltılar ve sırlı hayatlar… Başka türlü bir öykü evreni, başka türlü bir hayat bahçesi… Balkonsuz evin düğün gecesi ve gözlerini gözlerimize diken kargaları… Dünya bazen uysal bir karanlıktı, bazen tarumar olmuş bir gündüz.
Pelin Buzluk’un biri Yaşar Nabi Nayır diğeri Selçuk Baran Öykü Ödülü almış iki kitabı bir arada…
Durup durup seslenen öyküler.
İÇİNDEKİLER
Sürek……………………………………………………………………………………………….. 11
62 Tavşanı……………………………………………………………………………………. 17
Seyirciler Yokuşu……………………………………………………………………. 23
Kafes……………………………………………………………………………………………….. 27
Göz Hareketleri ……………………………………………………………………….. 33
Gecenin Elyazısı………………………………………………………………………. 39
2.9 Saniye……………………………………………………………………………………… 45
Refüj………………………………………………………………………………………………… 53
Aynanın Sonu…………………………………………………………………………… 59
Puslu Bahçe……………………………………………………………………………….. 69
Sürek
Arkada, göremediğiniz bir başka düşman var.
Bir günebakan çiçeğinin beni izlediğini ve benden
nefret ettiğini biliyorum.
– MALCOLM LOWRY
Haklısın Emir. Ne söylesen yeri. Yıllarca aynı çatı altında yaşadık. Kardeş olduk birbirimize. Birlikte çalıştık, birlikte terledik. Gündüzleri çalışmak istemediğim için, benimle gece vardiyasına kalmaya razı oldun. Bu yüzden gündüzlerin hep derin bir uykuda geçti. Akşama doğru uyanıp günü yakalamaya çalıştın. Bana “Kardeşim,” dedin. Bir kez bile sormadın neden kaçıp bu kasabaya sığındığımı ama bilmek isterdin elbette. Oysa ben hiçbir şey anlatmadım. Kızmakta haklısın. Dün gece işe de gelmedim seninle. Neden diye sorduğunda yalnızca sustum. Kapıyı çarpıp gittin.
Ama bilmiyorsun, bugün başka… İşe gitmek yerine uykumu iyice aldım. Uzun zaman sonra aydınlık sokaklarda, meydanlarda dolaşıyorum. Bu akşam sana her şeyi bir bir anlatacağım. Anlayacaksın beni. Pazaryerinden geçiyorum şimdi. Öyle yüksek direkli çadırlar kurulmuş ki… Yüzlerce köylü var burada, karışık, rengârenk bir cümbüş oluşturuyorlar. Gürültüleri büyüdükçe korkuyorum yine. Bu korkularımdan haberin vardı ama anlayamazdın. Kimden, neden korktuğumu bilemezdin. Bunca gürültüde bildik bir ayak sesini duyamam diye korkardım.
O ayak sesini duyamazsam ölebilirdim çünkü Emir. Çadırlara girip çıkan onca insanın arasında o bildik silueti kaçırırsam avlanabilirdim. Bugün o kadar korkmuyorum artık. Sana anlatacağım ya, belki de onun rahatlığı bu. Sen şimdi işten gelmiş, uyuyorsundur. Alnındaki ter kurumamıştır daha. Eve bir varayım, yorgunsan da uyandıracağım seni. Bu kez yalansız konuşacağım. Hak vereceksin bana, bağışlayacaksın. Keşke yanımda olsaydın şimdi. Onca zaman sonra gün ışığında dışarı çıktığımda bana eşlik etsen ne güzel olurdu.
Hem birlikte bakıp eğleneceğimiz çok şey var burada. Köylünün biri küçük bir yalağa su boşalttı. Bir kadıncağız bilmeden yüzdürüyor eteğini bu pis suda. Bir başka köylü eşek satıyor. O eşeklerin bakışlarında bile gizli bir işbirliği seziyorum. Dönüp dönüp arkama bakıyorum: Kimse yok. Korkumu dizginliyorum. Yastığımın altındaki hançeri görüp gülmüştün bir akşam. “Bir tabanca alsan ya…” diye alay etmiştin. “Hançerden başkası olmaz,” demiştim sana. Soran gözlerle bakmıştın. Susmuştum gene. Çok öfkelenmiştin. Haklıydın dostum, aramızda sır olmamalıydı.
Burada her şey öyle yeni ve inanılmaz geliyor ki bana… Peki sen inanabiliyor musun pazaryerinde dolaşabildiğime? Bedenimi sanki dışarıdan izliyorum. Bedenimde olmaktan ölesiye korkuyorum çünkü. Bir hançer daha var Emir, bu hançerin yıllarca özlediği kın, benim etim. Bu hançer yıllarca bana doğru yürüdü. Bense onun getireceği yaraya hazırlandım. Yastığımın altında kendi hançerim, ancak öyle uyuyabildim. Sırtım bütün giysilere, bütün duvarlara, ardımda bıraktığım tüm o yollara, kentlere ve onları çevreleyen dağlara karşın çıplaktı. Gövdem korkusunun o hançerde artık son bulmasını istiyor belki de. Bu yüzden ona soyundu.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Türkiye Edebiyatı Hikaye
- Kitap AdıDeli Bal - Kanatları Ölü Açıklığında
- Sayfa Sayısı153
- YazarPelin Buzluk
- ISBN9789750522031
- Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Yiten Bir Aşkın Şarkısı ~ Eyüp Aygün Tayşir
Yiten Bir Aşkın Şarkısı
Eyüp Aygün Tayşir
Aynı gün içinde ikinci kez duyduğu bu şarkı Alper’e iki mutlak inanç yerleştirdi: Bir şarkı belirli bir bağlam içinde dinlenildiğinde evvelce yaratmadığı etkileri yaratıyor...
- Milföy ve Arkadaşları ~ Feride Çiçekoğlu
Milföy ve Arkadaşları
Feride Çiçekoğlu
Siz hiç, biri sizi sahiplensin diye beklediniz mi? Bu çok fena bir şey. Kendinizi beğendirmeye çalışmanız isteniyor. Sevimli görünmeniz, derin derin bakmanız, munis davranmanız....
- Şehrazat’ın Bin İkinci Gece Masalı ~ Edgar Allan Poe
Şehrazat’ın Bin İkinci Gece Masalı
Edgar Allan Poe
ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ Melih Cevdet Anday’ın unutulmaz çevirisi nedeniyle birçokları için Annabel Lee’nın şairi olan Poe, bir roman (Artbur Gordon Pym ‘in Öyküsü), kozmoloji üzerine...