İnsanı Yüceltmek.
Felsefenin ve paralelinde hareket eden sair ilimlerin gayesi;
İnsan’ı layık olduğu değere yüceltmek ise!
Muhatabının Allah,
Makamının Cennet,
hayattan beklentisinin ebedi saadet olduğunu anlatsın ve ispatlasınlar.
Sadece fiziğine hitap etmek,
O’nu et kan ve kemikten ibaret sayıp, tanıtmaya çalışmak maalesef,
İnsana da İnsanlığa da yapılabilecek EN BÜYÜK HAKARET VE İHANETTEN başka bir şey olmamakla beraber,
Sahip olduğu tüm değerlerin kaybından başka bir amaca hizmet etmeyecektir.
Not.
Değerli Okurlarım.
Bu yazımın muhatabı, insandaki ulvi değerleri hiçe indirip onu;
Et, Kan ve kemikten ibaret sayan, düşünen hayvan, konuşan hayvan, ekonomik hayvan, politik hayvan gibi olmayan hayvan türleri ile tanımlamaya çalışan Materyalist Felsefe ve Ateist görüş paralelinde yürüyen bilim dallarının alçaltıcı iddia ve politikalarıdır.
Yoksa insanlar içinde insana yakışmayan davranışları bulunan insanlar asla muhatabım değildir.
Çünkü imtihana, teste tabi tutulan hiç bir insan hatasız, kusursuz günahsız değildir ve olamaz.
Amacımız üyesi bulunduğumuz Nev-imizi aşağılamak değil.
Bilakis mensubu olduğumuz Nev-imizin öneminin anlaşılması adına;
İnsan nev-ini alçaltanların buna haklarının olmadığını ihtar ile
Yanlış, alçaltıcı düşünce ve davranışlarından vazgeçmeleri adına bir çağrıdır bir davettir.
***
Hiçbir şey son değildir.
Dünya döndüğü,
Sen, son nefesini vermediğin sürece hiç bir şey son değildir.
HER ŞEYİ SİL BAŞTAN YAŞAMAK MÜMKÜN OLMASA DA,
Zararın neresinden dönülür ise kar olduğu asla unutulmamalıdır.
‘Kendisine acımayana acınmaz’
‘KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ’ veciz ifadeleri dikkate alınacak olursa,
Hayat yolunda yaşanan risklerin ne kadar dikkat gerektirdiği daha iyi anlaşılır.
Değerli dostlar hayat bu, her şey bizim için.
Düşmeyen kalkmayan bir Allah var.
Düşmemek için dikkat;
Dikkat ve tedbirlerimize rağmen düşecek olsak,
kalkmak ve kurtulmak için gayret gösterelim.
Düşenin dostu olmaz derler,
Bu bencil mantığı yalanlamak ve düştüğümüzde yalnız kalmamak için;
Düşene dost eli uzatalım ki,
Düştüğümüz zaman kalkmamıza yardımcı olacak vefalı dostlarımız olsun.
***
Kangren Parmak.
Kangren olmuş parmağı kesip atarak vücudunu kurtaran ZARAR ETMEZ.
Neresinden olur ise olsun yanlış karardan dönmek,
Geleceği kurtarma adına büyük bir kazançtır.
Değerli Dostlar,
Her zaman ve her konuda doğru karar vermek mümkün olmasa bile,
Yanlış olduğunu fark ettiğimiz kararlarımızdan dönme kararlığı içinde olmamız gerek.
***
İlim ve Alim.
İlim;
Sahili olmayan bir deniz,
Serveti tükenmeyen sonsuz hazinedir.
Alim;
İlim denizinin derinliklerindeki
İncilerin karasevdalı dalgıcı,
Ezelden gelip ebede giden marifet yolunun
Yorulmak bilmeyen azimli yolcusu,
Kainat sarayında sergilenen esrarengiz nakışlarda gizli,
Hilkat sırrının keşşafına verilen ad olsa gerek.
***
Gençlere.
Değerli Genç Kardeşlerim!
Eğlenerek yaşamak isterken,
Hayata anlam kazandırmayı da unutmayalım.
Çünkü zamanın,
An’ı, günü uzun,
Heyecan veya korku ile beklenen yarınları,
Uzak gibi görünse de,
Dün diye adlandırdığımız bir ömrün,
Nerede ve nasıl geçtiğini anlamak mümkün değildir.
Bugün geçmişe bakıp ağlayan yaşlılar,
Dünün hayatı toz pembe görüp hafife alan gençleri idi.
Sizlerde bugün tasasız yaşamak isteyen vur patlasın çal oynasın keyfe keder serazat yaşamak isteyen ömrünün baharında gençler olabilirsiniz.
Ama yarın!
Saçlarının ne zaman ağardığını,
Dişlerinin nasıl dökülüp,
protezin ağızlarına girdiğini,
Dizlerinin yıpranıp tutmaz hale geldiğini,
Fark edemeyen yaşlılar kervanına katılmış olabileceğinizi sakın unutmayınız.
(Tabii ki yaşlanacak kadar yaşama şansınız olursa!)
Dünün gençleri olan bugünün ihtiyarları da,
Bir gün yaşlanarak haline acıdıkları ihtiyar olabileceklerini akıllarına bile getirmemişlerdi.
Sevgili genç Kardeşlerim!
Hayatınızı anlamsız eğlenceler ile israf ederek,
Sonuna MANASI OLMAYAN BİR SIFIR KOYACAĞINIZA!
İman ile anlamlandırıp,
İbadet ile ziynetlendirerek,
GEÇMİŞİNİZİ VE GELECEĞİNİZİ,
DÜNYANIZI VE AHİRETİNİZİ AYDINLATACAK NURLU BİR NOKTA KOYSANIZ,
Sanıyorum kazanan siz olursunuz.
Dünyanın kaybolan yalancı nimetlerine ağlayan yaşlıları olmaya bedel,
Gideceği Cennetin ebedi gençlerinden olmanın tatlı hasreti ile yaşamaya ve yaşlanmaya ne dersiniz?
***
Mesuliyet.
Herkes sayılamayacak kadar nimete sahip olmasına rağmen,
İnsanların çoğu,
Sahip olduğu nimete değer kazandıran,
NİMETİN FARKINDA olma şuurundan mahrum olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.
Oysa varlığının farkında olunmayan,
Değeri bilinmeyen,
Verene karşı minnet borcu olan teşekkürü edilmeyen nimet,
Nimet olmaktan çıkıp,
Faturası ağır,
Cezası büyük bir MESULİYET sebebi olmaktan öteye gidemez.
***
Dün Gitti.! !
Dün gitti geri gelmez,
Yarına ulaşmak zor,
Hayatın manasını,
Onu yaratana sor.
***
Kayıtlar Başladı.
Dünya herkes için,
Ebedi saadeti kazanmak veya kaybetmek üzere,
Açılmış olan bir imtihan yeridir.
Kayıt şartları,
İman, itaat ve muhabbet.
Kuralları,
Her türlü haram ve onur zedeleyici
Hal ve davranışlardan uzak durmakla.
Helallerden ölçülü istifade.
Başarılı olunması istenen vazifeler ise,
Her türlü hayırlı işte başarı göstermek.
Kayıt tarihi!
Hayır ile şerri,
Hak ile batılı,
İyi ile kötüyü,
Kar ile zararı,
bir birinden ayıracak akli yeteneğe sahip olunduğu andan itibaren.
Süresi!
Son nefese Kadar,
Dikkat! ..
Kayıt yaptırmayanlar,
İmtihanı kazanma şansını baştan kaybetmiş sayılıp,
Müracaattaki ihmallerinin cezası, başarısız olanlardan daha büyüktür.
***
Ebedi Sefer.
Tembel adam, laf üretir, ömür tüketir.
Çalışkanlar iş üretir.
Tembelin tenkitlik bir eseri yok,
Çalışkanın daha iyiye varmak için yapılacak işi çok.
Evet dil ıslah edilmezse,
Bulaşık kaşık misal, her yere dalı verir,
Farkında olmadan, ne kalpler kırar,
Ne ocaklar söndürüp, ne çamları devirir.
Hayat akar amma sonu belli bir hedefe,
Hayattan bihaberler ne der acaba bu ebedi sefere.
***
Ölmeden Evvel.
En basit şeylere zaman ayırıp,
Dostluklarımıza sadakat adına, fedakarlıklara katlanan bizler;
Maalesef en ciddi ve hayati meselemiz olan,
Hilkat sebebimizi ve saadeti ebediyemizi düşünmeye zamanımız yok.
Kalbimizde sevgi ve dostluk duygusunu yaratan,
Dostlar dostu Allah’ı (cc) razı etme noktasında
hiçbir fedakarlığı göze almaya niyetli görünmüyoruz! ..
Bakalım,
Hayat emaneti ile istifademize verilip,
emrimize amade kılınan dünya nimetlerini,
basit nefsani menfaatler uğrunda tüketirken,
şükrünü eda etmeyi aklımıza bile getirmeme nankörlüğümüzün,
yaratılış maksadına yakışmayan, gayrı ciddi davranışlarımızın,
serazat yaşam isteğimizin mesuliyeti;
Maksadı aşan büyük sözlerimizin yüklediği sorumluluğun hesabını nasıl vereceğiz.
Dünya denizinin gaflet anaforunda kabrin karanlık dehlizine çekilirken,
Ruhumuzun hasretini çektiği sonsuzluk diyarından gelen müjdeli haberlere ne zamana kadar ilgisiz kalacağız.
Ölmeden evvel ölen,
Hesaba çekilmeden,
Nefsini hesaba çekenlere ne mutlu.
Mutu Kalbe ente mutu.
***
Gerçek Açlık.
İnsanlığın gerçek açlık sıkıntısının sebebi;
Mide ve barsaklarının boş kalmasında değil!
Gelecek adına FERYAT eden,
Akıl, Ruh ve Kalbinin ihtiyacı olan manevi gıdalardan mahrum bırakılıp,
Yerlerine yabancı ve yalancı,
bencilliği tahrik eden hırs ve hasedi besleyip büyüten,
duyguları dumura uğratan şeylerin kabul ettirilme çabasında aranmalıdır.
Değerli dostlar!
Midemizi düşündüğümüz kadar,
Akıl, Ruh ve Kalp sağlığımızı düşündüğümüzü söyleyebilirmiyiz?
Damak tadımıza göstermiş olduğumuz hassasiyeti,
Bizi biz yapan his ve duygularımızdan esirgemeyip,
onların sağlıklı işleyişine yardımcı olmaya ne dersiniz?
***
Şaşkınlık ve panik yaşamazdı.
Yanlış işler yapmak ve yanlış şeyler yaşamak istemeyen,
Yarın yaşayacaklarını dün yaşamış ve yaşanmış olanlardan ders alsın!..
Senin yarınlarını oluşturacak bilgi ve malzeme,
dünün arşiv ve depolarında çoklukla bulunmaktadır.
Var olana yeni bir bedel ödemeyenler,
Hayattan ders almasını bilen zeki insanlardır.
Her önde giden takip edilmese de,
Sonuç itibariyle her davranış sebep ve sonuçları itibariyle tetkik edilmeye değer.
İyilerden örnek,
kötülerden ders alanlar.
Ayrıca bir ders ücreti ödemekten kurtulmuş olur.
İnsan yaşananlardan ders almış olsaydı!
Hayat yolunda önlerine çıkacak olaylardan zarar görmeyeceği gibi,
Şaşkınlık ve panikte yaşamazdı.
***
Keşke Ağıtları.
Yarınını bugünün basit ve kıymetsiz istekleri adına sabote etme!..
Sonunda katlanılması çok zor bedeller ödetebilir.
Unutma!
Dün,
Kaybettiğin.
Bugün,
Kazanman gereken.
Yarın ise,
Gelmeme ihtimali olan ömür safhalarındır.
Madum ve mevhum olan dün ve yarını değil,
Mevcut olan bugünü boş geçme ve geçirme.
Dünü ve dünleri boşa harcayıp bugün arkalarından,
Keşke ağıtları yaktığın gibi.
Madum:
Mevcut olmayan. Yok olan.
Mevhum:
Aslı olmayan, var sayılan.
***
Fark!
Yaratıkları bir birinden farklı kılan,
Yaratıcının yaratış maksadına hizmet noktasındaki irade ve tasarrufudur.
İnsanların bir birinden farkı ise,
Yaratılmışlardan almış oldukları ders sonucunda,
Yaratıcıya karşı takındıkları tavırdan dolayı görecekleri karşılıktır.
Yoksa tüm insanlar et, kan ve kemikten ibaret iken.
Neden hiç bir kimsenin,
hiç bir şeyi,
bir diğerine benzemez?
Velev ki aynı babanın sülbü,
aynı annenin rahminden dünyaya gelmiş olsalar bile!
Devletler bile vatandaşlarını nüfus idarelerince kayıt edip,
Her vatandaşa tanıtıcı kimlik bilgilerini gösteren bir hüviyet cüzdanı vermiştir.
MALIN KAYDI AYRI,
MÜKELLEFİN KADI AYRIDIR.
İşte bu örnek,
Allah nezdinde İnsan ile sair yaratıkların farkını görmek için yeterli bir delil değilmi?
***
Çeyiz Sandığı.
Akıl,
Dış materyaller ile dahili birikim ve yeteneklerden
İhtiyaç ve merak doğrultusunda, gelecek adına imkan ve alternatifler üretim merkezi,
Mantık,
Seçenekler içinde doğruyu bulma yeteneği.
Hafıza,
Yaşam boyunca tüm edinim ve birikimlerin,
İhtiyaç zamanında kullanılmak üzere arşivlendiği bilgi bankası.
KİŞİNİN DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞLARINDAN HESABA ÇEKİLDİĞİNDE DİKKATE ALINACAK OLAN SİCİL VEYA SABIKA DOSYASI.
Zekâ,
Pratik, doğru ve isabetli karar verme özelliği,
Vicdan,
Zorluklarına rağmen doğru ve faydalı olanı gösteren rehber.
Nefis,
Rahat ve lezzet düşkünlüğü ile tembelliğe açılan kapı,
Islah ve terbiye edilmezse, insan onuru üzerine düşen KARA bir leke.
İrade,
Aklın alternatiflerinden,
Nefsin zaafına yenilerek,
şeytanın telkinlerine aldanarak zararlıyı kabul.
Veya vicdanın ikazları ile,
Hakkın emirlerine riayet hakka rıza ile
Doğru olanı tercihte karar ve tatbik mekanizması.
Evet hepside,
Geçmiş ve geleceğin,
Madde ve mananın,
Dünya ve ukbanın, içinde kaybolduğu!
Adına KURU KAFA dediğimiz,
Hayat çeyiz sandığımızın içindeki,
Beyin poşetinde koruma altına alınarak kullanımımıza sunulmuş,
Allah tarafından doğru kullanmakla mesul tutulduğumuz en değerli emanetlerimiz.
***
Aldanmışlık
İmansız bir hayatın anlamı,
İbadetsiz bir yaşamın ise hiçbir değeri olduğu söylenemez.
Yüce yaratıcının yaratma maksadını dikkate almamak ise!
Cehalet veya ihanet olacağından şiddetli ceza ve azabı gerektiren bir cürüm olmadığına kendisini inandırmak,
Telafisi mümkün olmayan en büyük bir aldanmışlıktan başka ne ile izah edilebilir?
***
Nasıl Sevsin.
İnanan insanların,
Kendilerinin inançsız olduklarını zan eden zavallılar tarafından haksızca eleştirilip,
seviyesizce saldırılara maruz kalmasının sebebi!
İnananların, inanmayanlara herhangi bir müdahale veya baskısından kaynaklanmıyor.
Tembelliğin vermiş olduğu rahat düşkünlüğü,
Lezzet tiryakiliğinden kaynaklanan,
helal ve haram duyarsızlığı,
İbadet vazifesini terk etmiş olmanın nefislerinde uyandırmış olduğu,
isyan ve inattan kaynaklanan, inkar ve adavetlerinin muhatabı,
inanan ve inandığını yaşayan insanları düşman görmekten başka ne olabilir ki? .
Elbette inanan ve inandığını yaşayan,
Halinde melek asaleti,
Simasında secde nuru,
Ahlak abidesi,
Adalet örneği müminleri görüp,
Kendi hallerine bakıp,
korkunç sonlarını düşündükçe,
Çıldıracaklar.
Bu çılgınlıkları ile İnanan ve İtaat eden müminleri hedef almalarından daha tabii ne olabilir.
Şeytanlar melekleri nasıl kıskanmasın?
Vazifesini terk eden tembeller çalışkan insanları nasıl sevsin?
Suç işlemeyi karakter haline getirenler,
adil insanların ve güvenlik görevlilerinin varlığına nasıl katlansın?
Cehennemi inkâr edip yanmaktan kurtulma hayli ile yaşayanlar,
Müminlerin, cenneti kazandıran İman, İbadet ve İtaatlerine nasıl tahammül edebilsinler?
***
İnsan hayatı.
İnsan ruhunun,
materyalist mantığın dar duvarlarının arasından sıyrılıp,
Kapitalist sistemin ahlaksızlaştıran sorumsuzluğundan kurtulup,
Moral değerlerin engin ufuklarında,
Yaratılış gayesine uygun,
İnsan onuruna yakışır bir yaşam standardını yakalamak sorumluluğunun olduğunu!
Bu sorumluluğun hayata hâkim kılınması,
Hayata anlam kazandırılmasını düşünen her akıl sahibinin önemli sorumluluğu olması gerekmezmi?
Bugünün insanının en büyük sorunu kim tarafından niçin yaratıldığı hakkında bir fikri olmadığı içindir ki ruhsal bir başıboşluk içinde en değerli sermayesi olan ömrünü yok etmek için her gün yeni bir hevesin, yeni bir heyecanın peşinden koşuyor.
İnsan hayatı,
ne beslenme ve üreme için sarf edilecek kadar değersiz.
Nede rahim ile kabir arasına sıkışacak kadar basit değildir.
Değerli Dostlar.
Cennet ve Cemalullah’ı kazanmak üzere verilmiş olan ömür sermayesini,
Basit ve değersiz,
kıymetsiz ve kıymetsizleştiren şeyler ile israf etmeyelim.
Ruh sonsuz kaynaklı olup.
Sonsuzluk kaynağı Allah’a yürürken,
dünyalık emanetlerde takılıp kalarak, hayatın sonunu hüsran etmeyelim.
Ne dersiniz?
***
Fatura büyük olabilir.
Yarın yanlış yapmak istemiyorsan,
Senin yarınını dün yaşamış olanlardan ders al.
Yaşayacaklarını yaşamış olanlardan ders alacak olsan,
Yapacağın her şey için yeni bir fatura ödemek zorunda kalmazsın.
Yanlışları yeniden yaşamanın merak ve heyecanı,
Ödeteceği fatura ile mukayese edilemeyecek kadar büyük olabilir.
Alacağına kıymeti kadar bedel ödeyen zarar etmez.
Zarar!..
Değerinden fazla ödeme yapılandır.
Baki ömrünü fani dünya hevesleri uğrunda harcayan bir kimsenin kar etme şansı olabilirmi?