Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Dağ ve Filozof – Beden Varyasyonları
Dağ ve Filozof – Beden Varyasyonları

Dağ ve Filozof – Beden Varyasyonları

Michel Serres

“Bir sürüngen veya köstebekken karanlık ve soğuk deliklerin içerisinde çoktan bir cesede dönüşmüş hâlde saklı uzanırım. Ama aynı zamanda yuvanın veya yaşam kaynağının nemli…

“Bir sürüngen veya köstebekken karanlık ve soğuk deliklerin içerisinde çoktan bir cesede dönüşmüş hâlde saklı uzanırım. Ama aynı zamanda yuvanın veya yaşam kaynağının nemli toprağında ve kuru kayalarındayım, buralara karışan ağaç kökleriyim. Aynı zamanda çimen, fare, ağaç kabuğu, boğa, arı, glayöl çiçeğiyim.

Bitkiler âlemi gibi hareketsiz, hayvanlar âlemi gibi canlı, element kadar ilkel… çözülmüş, sıvılaşmış ve dönüşümün çekiç ve fırınıyla dövülmüş ben, diğer şeylerden ve dünyadaki diğer insanlardan başka bir şey değilim. O zaman ancak o zaman anlıyorum.”

Bilginin kökeni bedendedir. Sadece özneler arasındaki bilgi değil nesnel bilgi de ondadır. Beden kendi biçimini, görünümünü, hareketini, yönelimini alana kadar, duruşuyla bir dansa katılmadan hiç kimseyi ve hiçbir şeyi bilemeyiz.

Bedenin taşıdığı duruşların muazzam hazinesini kim sayar? Bedensel belleğin derinliklerinde yer alan bu yer haritalarından daha değerli ne olabilir? Kim deney yapar? Beden. Kim icat eder? Beden. Peki, kutsal sezgi onu yıkayıp havaya kaldırdığında kim melek sarhoşluğunda yüzer, koşar ve uçar? Beden, evet, yine beden. Çıplak beden.

Fransız filozof Michel Serres bu eserinde bizleri, beden ve doğa üzerine yaşantıyla ördüğü bir düşünüme davet ediyor.

İçindekiler
1
Dönüşüm 13
İnsanlar ve Hayvanlar 13
Doğum Hâlindeki Beden 14
Hareket Hâlinde Beden 15
Beden Duyuları İlişkilendirir 18
Yazılı Beden 20
Panik 22
Neşe 24
Ters Yüz Olan Beden 26
Yeri Gelmişken; Etik 30
Beden Nasıl Ayakta Durur ve Yürür? 32
Dolu Dönmek 34
2
Potansiyel 38
Öğretmenlerim 39
Zayıflık 40
Acı 42
Unutma 45
Dengeden Sapma Olarak Varoluş 48
Etik 49
Gizil Beden; Hak, Siyaset 53
İki Dönüşüm 55
Anlamak 58
Üretmek 60
Görünüm Değişimi 62
Potansiyeli Çıkaran Diğer Geçişler 64
Beyaz Saç 64
3
Bilgi 67
Beş Duyudan Kültüre 68
Bilginin Kökeni Olarak Taklit 70
İlk Evre 71
Sırasıyla: Almak, Öğrenmek, Anlamak 74
Bedenin Belleği; Dünyanın ve Yaşamın Belleği 77
Altı Kahraman 80
Kopyalamaya Dönüş: Soyutlamanın Zayıflığı ve
Kırılganlığı
82
İkinci Evre: 83
Şeylerle Birlikte Bedenden Bedene 83
Geometri ve Oranlar 85
Astronomi 88
Kendini Aşan Esneklik 88
İlk Beyaz Ürünler 90
Gürültülü, Sesli, Sözlü, Müzikal, Anlaşılır Bir Ara 90
Yumuşak Trans Hâlinde Dil 91
Taklit ve Çatışma 95
Üç Başlangıç 96
Bilgisayar Bilimi Tez Modeli 96
Enformasyon, Yazılım ve Program 97
Donanım Bilgileri, Yazılım Bilgileri 98
İçkin Fikirler 100
Kökenin Yanlışlanması 100
Meditasyon, İlaç 101
4
Vertigo 104
Dik Duruş: Omurlarda Diklik 104
Yüz Metre 106
Bisiklet: Pek Çok Tekerleğimiz Var 108
Halatları Çözmek: İcat 110
Dönüştürmenin Gizemi 113
Bakirlik 116
Ilinx: Deniz Tutması ve Deniz Bırakması 117
Akışkan Türbülanslardan Hava Girdaplarına 118
Düzen ile Düzensizlik: Yaşama Doğru 120
Yaşamdan Ruha Doğru 122
Terk Ediş 124
Bilgi Vertigoları 127
Geometrinin Bir Kökeni 128
Matematiksel Beden ve Tuvaz: 129
Uzay ve Zaman 129
Esneme Çabası 132
İşe Yararlılık ve Kiplik 134
Sonsöz: Uçuran Batmazlık 136
Dizin 138

Dönüşüm
“Pek az zamanın kaldı
Bir dağdaymış gibi yaşa kalanını
Orada veya burada fark etmez…”
Marcus Aurelius, Düşünceler, X, 15.

Eğimi usulca yükselen bir zeminde yürüyorum. Bir süre sonra durup ‘ellerimi kullanmaya’ başlıyorum: Asıl dağ şimdi başlıyor, tırmanıyorum. Sırtımı eğdiğim anda dört ayaklı hâle geri mi dönüyorum? Neredeyse; bedenim dönüşür; ayakların ele dönüşmesiyle dengemi sağlamlaştırırım. Homo erectus yani modern dik duran insan, geldiği soya, arkaik dört elli hayvana geri döner. Yıldırım gibi çarpan bu hatıra zihnimde öyle solmuş ki, artık o yaratık hakkında konuşmaktan korkmuyorum: Önceden kim olduğumuzu hatırlıyorum.

Dağın risklerini herkes bilir; tedbirli dağcıların bile sağ salim evlerine geri dönemediği olur. Tehlikeli olduğu ayan beyan ortadayken ne diye insan serinkanlılıkla böylesine bir tutkunun peşine takılır, üstelik bir yandan da yoğun güvenlik arzusu duyarken? Tırmanıştan önce kaygı hissiyle birlikte korkunun geri döneceği kuşkusuz bir gerçek, ancak bu korkuya rağmen beden kayanın yüzeyinde, yani duvarda âdeta korunuyormuş gibi ilerler. Rehberleri, kazıkları, halatları ve size eşlik eden dağcıları bir kenara bırakırsak bu hareketi sağlayan ne ya da kimdir?

İnsanlar ve Hayvanlar

Kollarınızı ve bacaklarınızı iyice gerin: El ve ayak parmaklarınız boşlukta büyük bir dikdörtgen çerçeve ya da daire oluşturur. Bir denizyıldızının, ahtapotun veya gibonun kavrayacağı en büyük tutuş budur. Muktedir olduğunuz gücünüz ve duyumsama yetiniz, oluşturduğunuz bu şeklin uç noktalarına yayılır. Bu perçinleri böylece tuttunuz mu ne yatağa ne ocağa ihtiyacınız olur; yarattığınız alan size bir yer, mesken, yuva olur. Şimdi kol ve bacaklarınızı hareket ettirin ve etrafınızda şekillendiğini hissedin. Yeryüzünde alan kapladığı için geometrik adlandırmalar yapmak istiyorum: Oluşturduğunuz düz çerçeve; küp, prizma veya büyük bir kaldırım taşı gibi yüzeyleri, kenarları ve köşeleri olan görünmez ve hareketli bir paralel yüzeyli, hatta belki de nokta, çizgi ve hat gibi elemanlarıyla top veya küre hayvanın doğum yerini, ilk sığınağını, ilkel mimarisini inşa edecek niteliktedir. Dört elin kuvvet eğrilerinden oluşan rahimde kıvrılmış bir maymunun çatıya ihtiyacı yoktur. Bedeninin yukarı ve arka kısımları onu korur. Hayvan, kendisiyle örtüşecek dünyayla ilişkisini kuran bu kılıfa, deriye veya zara yerleşir. Bu örtülere o kadar çok maruz kaldım ki onları görmezden gelemiyorum. Duvara tırmanan kim? Boşluktaki görünür beden değil; içerisinde maymuna benzeyen organizma bulunan, hareket eden ve genişleyen kürenin kendisidir bunu yapan. Dışarı çıkmadan önce duvarı ölçer biçerim ve muhtemel tutunmamla örtüşen görünmez ağları görürüm: Küre, örülü yolda yapışık hâlde durur. Ağı uzaklara kadar giden örümceği, sekiz eklemli bacağıyla ilmek ilmek ördüğü bu kılıfı şimdi anlıyorum; benim de sıkça kayanın üzerindeyken uzun bacaklı örümceğe dönüştüğüm ya da dağdan inerken ipin ucunda asılı kaldığım olmuştur nitekim. Dünyayla olan bu temel ve hayvani ilişkiyi nasıl oldu da unuttuk?

Doğum Hâlindeki Beden

İnsan öncesi duruma geri dönüş sırasında tırmanıcı, anlaşılacağı gibi, arkaik, görünmez ve esnek bir rahim içinde korunur. Bu rahmin değişken kılıfı, içindeki uzanmış bedeni gözünü bile kırpmadan kavrar, sarıp sarmalar ve ona destek oluşturur. Bu sırada içeride uyuyan aptal/hayvan1 kafa da korunuyordur: Düşüncenin olmadığı zamanları biliyorum. Hayvan doğum öncesi konumunda uzanıyor.

Eğim düzleştiğinde dağcı tekrar iki ayağı üzerindedir. O hâlde nasıl bir civciv gagasıyla yumurtayı kırar ya da yavru kanguru annesinin kesesinden kendisini kurtarıp arka ayakları üzerinde dikilir ve dünyaya gözlerini açarsa, aynı şekilde iki ayağı üzerinde duran insan, adımlarını atan bir kız çocuğu da dört elli hayvan atalarımızın bu zarı yırtmasıyla dünyaya gelir. Gövdeden sıyrılıp yere paçavra olarak düşen bir elbiseden çıkar âdeta. Böylece içinden çıkılan elbise destek poligonuna;2 dakik, işe yaramaz ve acemi bir bez parçasına indirgenir, bu indirgenmeyle birlikte dengesiz hâldeki iki el, iki ayak ve bir kafa doğada yarı dikliğe, harekete ve özgürlüğe bürünür: Şaşılacak derecede işe yaramayan iki el, çakıl taşlarında tökezleyen iki ayak, havada bir kafa; çıplak, doğurulmuş, ortaya çıkarılmış, rüzgâra, güneşe, soğuğa teslim vaziyette, saf doğada, yani tehlikededir. Ve aniden insan düşünmek zorunda kaldı… Neyi? Yeni elleriyle kendisine ev inşa etmenin yollarını düşündü. İnsanın ilk düşüncesi kaybettiği kürenin telafisi olarak kendine yeni bir sığınak yaratması oldu. Bu yüzden kendimize çatı ararız; bu yüzden evlerin içinde yaşarız. Ayakta duran insan artık doğdu.

Hareket Hâlinde Beden

Nüfuz eden karın ve ezen güneşin altında, rüzgârla savrulan, nefes darlığından konuşamaz hâle gelen halatlı dağcılar böylece duvara tırmanıyor. En küçük bir yanlış adımın hemencecik acısını çıkarabilir yerçekimi. Beden yalnız kendi cesaretine ve karşılığında cömertlik bekleyenlerin eli açıklığına güvenir. Bu makul sertlik; şeylerin, başkalarının ve kişinin hakika…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Çağdaş Felsefe Felsefe
  • Kitap AdıDağ ve Filozof - Beden Varyasyonları
  • Sayfa Sayısı144
  • YazarMichel Serres
  • ISBN9786258242607
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur