Bu kitap ilk baskısı 2005 yılında yapılan Sözü Dilde Hayali Gözde’nin ikinci cildi sayılır. Tanıdığım, istifade ettiğim, farklı hususiyetlerini önemsediğim yahut bazı tecrübelerini, davranış biçimlerini, düşüncelerini kaydetmeyi vazife telakki ettiğim zevattan, hocalarımdan, dostlardan birkaçı…
Onları bende bıraktıkları kuvvetli ve bereketli intibalarla, bir kısmı aynı zamanda ağır ve zevkli ihsaslarla, işaretlerle, “emanet”lere riayetle yazmaya çalıştım. Hatırat ve portre metinleri yazarının ötesinde ve şahsîliğin, ferdî tecrübelerin sınırlarını aşacak genişlikte anlamlara ve imkânlara sahiptir. Hele bunlar insan tanıma sanatında mahir, dikkat, zevk ve üslup sahibi, ufku geniş, tahayyül ve tasavvurları derin müelliflerin kaleminden çıkmışsa… Bu türden metinler edebî zevkten ayrı olarak zenginleştirici ve bakışaçıları kazandıran birkaç fonksiyonu birlikte ifa ederler. Memleketin insanlarını yeniden keşfe çıkmak, kendini tanımak gibi…
İFADE-İ MERAM
BU kitap ilk baskısı 2005 yılında yapılan Sözü Dilde Hayali Gözde’nin ikinci cildi sayılır. Burada da tanıdığım, istifade ettiğim, farklı hususiyet- lerini önemsediğim, medyun-ı şükran olduğum yahut bazı tecrübelerini, davranış biçimlerini, düşüncelerini kaydetmeyi vazife telakki ettiğim zevattan, hocalarımdan birkaçını bende bıraktıkları kuvvetli ve bereketli intibalarla, bir kısmı aynı zamanda ağır ve zevkli ihsaslarla, belli belirsiz ima ve işaretlerle, “emanet”lere riayetle yazmaya çalıştım. Aralarında annem, babam ve “erken” yola revan olan bir arkadaşım da var.
Hatırat ve portre metinleri yazarının ötesinde ve şahsîliğin, ferdî tecrübelerin (hatta şahsiyat yapmanın) sınırlarını aşacak genişlikte anlamlara ve imkânlara sahiptir. Hele bunlar insan tanıma sanatında mahir, dikkat, zevk ve üslup sahibi, tasvirleri kuvvetli, tecrübe hazinesi ve ufku geniş, tahayyül ve tasavvurları derin müelliflerin kaleminden çıkmışsa… O türden metinlerin okuyucu nezdinde zenginleştirici ve bakışaçıları kazandıran birkaç fonksiyonu birlikte ifa edeceğinde elbette şüphe yoktur.
İnsanı, insanları, cemiyeti, milleti, memleketi (isterseniz insan- lığı da diyelim) tanımak, anlamak, şerhetmek zor bir iş olduğu kadar insanların arasında yaşayan, onların arasında ünsiyet kurarak varlık kazanan tek tek fertler için aynı zamanda bir mükellefiyet ve zarurettir. Hususen bir memleketin eğitim almış insanları, âlimleri, aydınları, sanatkârları ve yöneticileri için… Hatırat ve portreler üzerinden bir bakıma başkalarının/öncekilerin intiba, tesbit ve tanımalarını, zorlu ve/ya zevkli hareketlerini kendi tecrübelerimize katarak birlikte yaşa- dığımız insanları, kendimizi daha vasıflı bir şekilde ve bütün kuvvet ve zaaflarımızla anlayabilir, bu yolla anlayış ve insanlığımızı yüksel- tebiliriz. Bunların üzerinde, bunların da sayesinde insanı/insanımızı tanımak, safları sıklaştırmak yahut iniş çıkışlı yollarda nasıl mesafe kat edeceğimize dair tutamaklar yakalamak daha bir imkân dahiline girebilir. Metinler aynı zamanda edebî metinlerse zevk ve estetik kapasitemiz de onlarla birlikte yükselecektir.
Önem atfederek ve zevkle, aynı zamanda bir vazife sâikiyle yaz- dığım portre metinlerinin bir kısmını daha, “kahramanlar”ımın vefat tarihlerine göre sıralayarak bu kitaba alıyorum. Önemli bir kısmı daha önce yayınlanmıştı ama burada üzerinde yeniden çalışılmış, daha mufassal ve daha vasıflı hallerini bulacaksınız. Görseller ise hem bir hissiyata tercüman olmaları hem de estetik ve tarihî tamamlayıcılık itibariyle muhtevayı takviye edecektir diye düşünüyorum.
Hatırat parçalarıyla inşa edilen portre metinlerinde biraz da res- metmeye çalıştığım zatın kişiliği, konumu ve ilgileri icabı olarak bazan hissiyat, bazan temayüller, fikir, bilgi ve yorum, bazan hayat tarzı, davranışlar ve üslup öne çıkıyor. Bazan da hepsi… Fakat herbiri, herbir yaşanmışlık anı, duygular, yaklaşımlar, sevinçler, acılar, hasretler, harabiyetler, başarılar, eserler, yorumlar, hayal kırıklıkları, zaaflar, tebessümler, çatlaklar, yükselişler, haykırışlar… bizim bir parçamız, fert ve millet olarak bizim bir tecrübemiz, bir hikâyemiz olmak bakı- mından kıymetlidir. Bu değerler sadece geçmişi ve bugünü ele ver- meleri açısından değil gelecek tasavvuru bakımından da fikir verecek, yol işaretleri olacaktır. Bir düşünce tarihçisini aynı zamanda bu tür metinler yazmaya, kendince yenilikler taşıyan portreler inşa etmeye sevkeden biraz da bu imkânlar ve arayışlardır; kendini aramaktır.
Geçmiş tekrarlanmaz ama “geçmiş geçmez”, farklı usul ve yollarla bugüne ve yarına, bugünün ve yarının ihtiyaçları ve arayışlarına güçlü bir unsur olarak dahil edilebilir veya kendisi müdahil olur. Hatırat ve portreler ise köprü vazifesi görme potansiyeli yüksek ve unutulanları hatırla(t)ma imkânları geniş metinlerdir. Uzun yolculuğa çıkıp rahmet deryalarına dalanlardan bende kalanların kayıtları köprüler kurup yol katederken belki size de rehberlik ve yoldaşlık yapabilir.
Bulgurlu, 30 Ağustos 2020
İSMAİL KARA
İÇİNDEKİLER
İfade-i Meram / 5
Nâtıkası Kuvvetli Bir Muallim, Gayretli Bir Hoca… (H. Süleyman
Yılmaz) / 11
Sohbet ile Ders Arasında (Selçuk Eraydın) / 39
Neclâ Hoca İçin Vefa(t) Kayıtları (Neclâ Pekolcay) / 51
Dünyayı Güzelleştirmek İhtirası (Turgut Cansever) / 65
Dağ Ne Kadar Yüce Olsa Yol Onun Üstünden Aşar (Babam) / 97
Aramakla Bulunmaz… (Ayşe Şasa) / 131
“Bir Çocuk Ağlıyor İçinde” (Annem) / 149
Bir Neslin Öncü Hocası Göçtükte… (Bekir Topaloğlu) / 177
Ağır Akan Tebessüm (Orhan Okay) / 201
Dost Bir Göze Âşinalık Dedikleri… (Abdullah Kucur) / 235
Bu Dünyadan Cahit Çollak da Geçti / 251
Hâzâ Muallim (Nail Bayraktar) / 269
Dizin / 277
GÖÇTÜ KERVAN KALDIK
DAĞLAR BAŞINDA
•
Yunus Emre
Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın?
Göçtü kervan kaldık dağlar başında.
Çağrışır tellallar inanmaz mısın?
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
Emir[-i] hac göçeli hayli zamandır,
Muhammed cümleye dindir, imandır.
Delilsiz gidilmez, yollar yamandır,
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
Bülbül olup dost bağında ötegör
İyi amellerle yükün tutagör
Efendimin kervanına yetegör
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
Yunus sen bu dünyaya niye geldin?
Gece gündüz Hakk’ı zikretsin dilin.
Enbiyaya uğramaz ise yolun,
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Anı-Biyoğrafi
- Kitap AdıDağ Ne Kadar Yüce Olsa
- Sayfa Sayısı288
- Yazarİsmail Kara
- ISBN9786257005647
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviDergah Yayınları / 2024