Dünyaya gözlerimi bir savaşın ortasında açtım. Savaşın ortasının tam olarak neresi olduğunu bilmiyordum ama annem hep “Savaşın ortasında doğurdum ben seni,” derdi.
Tarih 23 Nisan 1920. Büyük Millet Meclisi binasının önünde adım atacak yer yok. Kalabalığın gerisinde bir tezgâh göze çarpıyor. Önünde bir çocuk, kimbilir belki bir seyyar satıcı. Annesi var mı, babası sağ mı? Vatan yorgun, halk yoksul, umutlar yitip gitmişken bir çocuk nasıl yaşar hayatı?
Çocuk edebiyatımızın üretken ve sevilen yazarlarından Şermin Yaşar, bizi şerbetçi bir çocuğun gözünden Kurtuluş Savaşı yıllarına götürüyor. Gökçe Akgül’ün incelikli çizimleri eşliğinde seferberliği, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde yavaş yavaş yeşeren ümidi, toplumdaki değişimi, yoklukla geçen günleri ve beklenen zaferi hep birlikte yaşayacağız. Türk tarihçiliğinin büyük ismi İlber Ortaylı’nın Millî Mücadele günlerinin tarihi yönlerine tuttuğu ışığın aydınlığında Cumhuriyet’in ilk sabahını beraber karşılayacağız.
GİRİŞ
1919’daydık.
Ülkemiz yıllardır düşmanla mücadele ediyordu. Türk vatanının büyük bir kısmı düşman tarafından ele geçirilmişti. Ordumuz, askerimiz, insanımız yorgun düşmüştü. Açlık, yoksulluk, çaresizlik içindeki halk ne yapacağını bilmiyordu. Erkeklerin çoğu askere alınmıştı. Giden askerlerin çoğu geri gelemiyor, çocuklar babasız büyüyordu. Bizim kayıplarımız en başta aydınlarımız olmuştu. Bildiğiniz bütün bu yüksekokulların, Tıbbiye’nin, Mühendis Mektebi’nin sınıfları boşalmıştı. Gençlerin çoğu şehit düşmüştü. Anadolu’da en iyi zanaatkârlar, tarlaları süren çiftçiler, eli ayağı tutanlar ölmüş, geriye kalanlar ise savaştaydı. Birçok cephede savaşmaya devam ediyorduk. İşgalciler ülkemizin dört bir yanında kol geziyor, göz korkutuyordu.
Tüm bunlara rağmen; insanımız zafere ulaşmaktan başka hiçbir çaremizin olmadığını çok iyi biliyordu. Vatan sevgisi, öfke, inanç, birlik beraberlik gücü, sıkışmış bir barut topu gibi gün geçtikçe büyüyor ve ülkenin tamamını sarıyordu.
Evet, 1919’da Türkiye yenikti, bitkindi ama işgalcilerin hesaba katmadıkları şuydu: toplumun yüksek ve hızla örgütlenme niteliği…
Mustafa Kemal ve arkadaşları işte bu inancı sabırla, kararlılıkla, büyük bir yüreklilikle ateşlediler.
Bundan sonrasında tüm ülke kurtuluş için savaşacak, kurtuluş için yaşayacak, kurtuluş için nefes alacaktı…
İlber ORTAYLI
ONLAR CEPHEDE
SAVAŞIYORLAR,
BİZ BURADA
ANKARA, 1919
– 1 –
Dünyaya gözlerimi bir savaşın ortasında açtım. Savaşın ortasının tam olarak neresi olduğunu bilmiyordum ama annem hep “Savaşın ortasında doğurdum ben seni,” derdi. Ben de sanırdım ki annem de babamla savaşa gitmiş, cephede sağımızdan solumuzdan kurşunlar geçerken beni doğuruvermiş. Sonra babama “Oğlun doğdu İsmail Çavuş!” demişler. Babam sevinçten öyle bir çığlık atmış ki karşı tarafın askerleri korkup kaçmışlar. Sonra babam beni sevmiş, öpmüş. “Hadi siz eve dönün artık, benim biraz daha işim var,” deyip, annemle beni memlekete göndermiş.
Annem “Ben seni savaşın ortasında doğurdum,” dedikçe, ben böyle hayal ederdim. Öyle olmadığını sonradan öğrendim.
Ben doğduğumda babam cephede savaşıyormuş. Savaşa giderken anneme, geri geleceğine dair söz vermiş. Bence savaşta en çok çalışan, cephede en hızlı koşan, en korkusuz asker benim babamdı. Annem öyle anlatıyor. O hiç cepheye gitmemiş ama yine de oradaymış gibi anlatıyor. Ne zaman ocağımız fazla yansa annem hemen üstüne kül atıyor. “Asker…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye-Roman-Masal
- Kitap AdıCumhuriyet’in İlk Sabahı
- Sayfa Sayısı120
- YazarŞermin Yaşar, Prof. Dr. İlber Ortaylı
- ISBN9786256989498
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviKronik Kitap / 2023