Süreyya Ağaoğlu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kız öğrencilerin hukuk eğitimi almalarında öncü bir role sahip ve Türk modernleşmesi projesi içerisinde “Cumhuriyet kızı” olarak adlandırılan kuşaktandır. Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerinin en önemli siyasetçilerinden Ahmet Ağaoğlu’nun kızı, yine Demokrat Parti’nin kurucularından Manisa Milletvekili Samet Ağaoğlu’nun ve Cumhuriyet’in ilk kadın felsefe öğretmeni Tezer Taşkıran’ın ablasıdır.
Prof. Dr. Suraiya Faroqhi ve Prof. Dr. Selim Karahasanoğlu’nun yönlendirmesi ve Hanife Karasu’nun titiz çalışmasıyla ilk defa gün yüzüne çıkan bu günlük, Süreyya Ağaoğlu’nun 19 Ekim 1946-7 Ocak 1947 tarihleri arasında şahsına ait önemli özellikleri içermesi sebebiyle biyografisine katkı sağlayacak çok önemli kaynaklardandır. Günlüğün en önemli özelliklerinden biri de II. Dünya Savaşı’nın hemen ardından Amerika’daki toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel hayatta yaşananları, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yetişmiş bir kadının bakış açısıyla okurlara sunmasıdır.
Seyahati boyunca yaptıklarının ve düşündüklerinin daha sonra dönüp baktığında unutmaması amacıyla bir hatırlama malzemesi olarak muhafaza ettiği günlüğü, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın avukatının ben-anlatısı olması itibarıyla son derece kıymetlidir.
GİRİŞ
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu (1903-1989), imparatorluktan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde siyasi, iktisadi ve toplumsal alanda büyük değişimlerin gerçekleştiği dönemde yaşamış bir feminist aktivist ve entelektüeldir. İstanbul Dârülfünȗn hukuk şubesine ilk kayıt yaptırmak isteyen kız öğrenci olmasının yanı sıra kendisiyle birlikte daha sonra Türk hukuk tarihinde isimlerini duyuracak başka arkadaşlarını da ikna ederek Cumhuriyet döneminin ilk hukukçu kadınlarından olmuştur.1 Bu anlamda kız öğrencilerin hukuk eğitimi almalarında öncü bir role sahiptir. 1928 yılında avukatlık ruhsatnamesini alarak aktif şekilde vazifesini yapmaya başlayan Süreyya Ağaoğlu, eğitimi ve çalışmalarıyla kendisinden dünya basınında da bahsettirmiştir. Mısır’da yayımlanan bir Fransızca gazetede ilk davasıyla ilgili haber mevcuttur.2 Ayrıca 1946’da Amerika’ya gittiğinde gazeteler “Türk kadın avukat” olması yönünü vurgulamakta dır.3 Otobiyografisinde ise Batı’da hukuk çevrelerinde aynı özelliğinden bahsedildiğini yazmıştır.4 Cumhuriyet’in ilk yıllarında yetişmiş “Cumhuriyet kızı” olarak isimlendirilen kuşağa mensup Süreyya Ağaoğlu’nun hayatına dair birçok belge bugün İstanbul’da Fener’de Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Süreyya Ağaoğlu Özel Arşivi’nde kayıtlıdır. Mektupları, özel notları, günlük, diploma, pasaport ve seyahatlerine ait fotoğraflardan oluşan özel arşivinde Ağaoğlu ailesi bireylerine de ait olan birçok belge bulunmaktadır. Bunlar arasında kayıtlı ve bu kitabın konusu olan 19 Ekim 1946 ile 7 Ocak 1947 tarih aralığını kapsayan Amerika seyahati esnasında Osmanlı Türkçesi olarak kaleme aldığı yetmiş üç sayfalık günlüğü, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yetişmiş bir kadının ben-anlatısı örneği olması açısından önemli bir kaynaktır. İlk defa İstanbul Medeniyet Üniversitesi tarih bölümü yüksek lisans programında hazırlanan tezle Latin harflerine aktarılmıştır. Elinizdeki kitap “Süreyya Ağaoğlu’nun 81 Günlük Amerika Seyahati: Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Kadın Avukatının 1946 Tarihli Ben-Anlatısı” başlıklı yüksek lisans tezinden yola çıkılarak hazırlanan bir çalışmadır.
Günlüğü Nasıl Keşfettim?
Süreyya Ağaoğlu’nun günlüğünü Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’ndaki özel arşivi sayesinde keşfettim. Kütüphanenin kadın hayatlarına dair zengin kaynaklarıyla tanışmam yeni bir durum değildi. 2015 yılında Nadir Eserler Koleksiyonu’nda bulunan bir kadına ait defterler üzerinden İstanbul Bilgi Üniversitesi tarih bölümünde hazırladığım mezuniyet tezim daha sonra “Bir Tarihsel Dedektiflik Çabası: Müeyyet Selim’in Dünyasını Keşfetmek” başlığıyla bir makale şeklinde yayımlandı. (“Bir Tarihsel Dedektiflik Çabası: Müeyyet Selim’in Dünyasını Keşfetmek.” Toplumsal Tarih 270 (2016): 50-54) Bu defterler aracılığıyla bir kadının şiirlerine ve resimlerine yansıttığı duygu ve düşünce dünyasını keşfedebilmenin heyecanını yaşadım. Müeyyet Selim’in kim olduğu, neden şiirle ve resimle ilgilendiği ve hangi amaçla bu defterleri sakladığı sorularını sorarak ilerlemek son derece keyifli bir tez süreci yaşattı. Aynı keyifli sürecini yüksek lisans tezimde de devam ettirebilmek amacıyla yine başka bir kadının dünyasına girebileceğim bir kaynağa ulaşmayı hedefledim. Mezuniyet tez danışmanım Prof. Dr. Suraiya Faroqhi’nin tavsiyesi ile Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nda bulunan Süreyya Ağaoğlu Özel Arşivi ve Hasene Ilgaz Özel Arşivi’nin kataloglarını inceledim. Bu inceleme neticesinde Süreyya Ağaoğlu’na ait malzeme üzerinden bir çalışma yapabileceğime karar verdim. İlk defa arşiv kataloğunda karşılaştığım günlüğün tezim için yapacağım birincil kaynak seçiminde hedeflediğim şartlara sahip olduğunu gördüm. Benim açımdan kaynağımın en ilgi çekici yönü bir kadına ait olması nedeniyle içeriğinde kadın ben-anlatısı metnini yansıtacak bilgileri barındırmasıydı. Ayrıca daha çok mesleki yönüyle ön planda olan Süreyya Ağaoğlu’nun ilk defa en samimi şekilde duygularını paylaştığı bir metinle gündeme gelecek olması da son derece önemliydi. Bununla birlikte İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika’da kaleme alınması günlüğe zaman ve mekan açısından farklı bir değer katmaktaydı. Dünyayı etkileyen bir savaşın hemen ardından insanların göç etmek için uğraştığı Amerika’ya dair gözlemlerin birinci ağızdan aktarıldığı bir belge olma özelliğine sahipti. Diğer taraftan günlüğü ilk elime aldığımda içerisindeki detayları tam olarak bilememenin verdiği endişeli bir heyecan vardı. Endişemi yatıştıran etken, otobiyografisinde seyahatlerinden bahsederken ayrıntılara yer veren Süreyya Ağaoğlu’nun günlüğünde daha yoğun bilgiler verebileceği ihtimali olmuştur. Ayrıca özel arşivinde biriktirdiği malzemenin zenginliğinden de anlaşıldığına göre geçmişte yaşadıklarını son derece önemseyen bir kadındı. Bu kitapta, Süreyya Ağaoğlu’nun belirli bir zaman aralığında Amerika’da kaleme aldığı günlüğü üzerinde çalışılacaktır. Hakkında daha önce bir yayım bulunmayan günlükle ilgili açıklanması gereken önemli husus, günlüğün sadece tek bir demirbaş numarasıyla kayıtlı belgeden oluşmamasıdır. Süreyya Ağaoğlu Özel Arşiv Kataloğu’nda “Hobileri, Merakları, Gezileri” başlığı altında “Amerika seyahati esnasında günlük şeklinde tuttuğu notları” diye tanımlanan 10001_023_046 demirbaş numarasıyla kayıtlı belgeyle birlikte farklı demirbaş numaralarıyla kayıtlı belgelerin de günlüğe ait olduğu Süreyya Ağaoğlu Özel Arşivi’ndeki Osmanlı Türkçesi belgelerin transkripsiyon çalışmaları esnasında tespit edilmiştir. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Süreyya Ağaoğlu Özel Arşivi’nde, 10001_023_039, 10001_023_040, 10001_023_041, 10001_023_042, 10001_023_043, 10001_023_044, 10001_023_045 demirbaş numaralarıyla kayıtlı evrak, 10001_023_046 demirbaş numarasıyla kayıtlı evrakın diğer sayfalarıdır. Ayrıca bu belgeler dışında günlüğe ait başka sayfaların olabileceği tahmin edilmektedir. Günlüğün ilk sayfasındaki son cümleyle ikinci sayfasındaki ilk cümle arasında anlam açısından bir kopukluk bulunması ve günlüğün tamamında düzenli bir sayfa numarası olmaması böyle bir olasılığı düşündürmüştür.
Literatür Değerlendirmesi
Süreyya Ağaoğlu’nun hayatına dair bilgi edinebilmek için en önemli kaynak otobiyografisidir. Bir Ömür Böyle Geçti başlıklı eseri ilk olarak 1975 yılında basılmış, daha sonra ilk baskısına yeni bir bölüm eklenerek Bir Ömür Böyle Geçti: Sessiz Gemiyi Beklerken adıyla 1984’te tekrar yayımlanmıştır. En son 2023 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından yeniden basılmıştır. Çocukluk ve gençlik yıllarını, eğitim ve meslek hayatı ile ailesinin yaşadığı önemli olayları aktarır. Seyahatlerinden, katıldığı kongrelerden ve bazı olaylar karşısındaki duygu ve düşüncelerinden bahseder. Ayrıca Londra seyahati sonrasında izlenimlerini anlattığı Londra’da Gördüklerim kitabı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında bu şehirdeki sosyal ve kültürel hayat hakkında bilgiler içeren ve kadınlarla ilgili konuların ön planda olduğu bir kaynaktır.5 1935 yılında 12. Uluslararası Kadınlar Birliği Kongresi’nde “Modern Türk Kadınının Medeni Durumu” başlıklı raporda emeği geçenler arasında zikredilen Süreyya Ağaoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nde kadın hukukçular için örnek bir isimdir. Seksen yedi yıllık ömründe daima aktif bir şekilde mesleğini icra etmiş ve geçmişe dönüp baktığında hayatına dair hatırlamak istediği birçok malzemeyi muhafaza etmiştir. Kendisine ait görsel ve yazılı malzemeler vefatından sonra akrabaları tarafından Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’na bağışlanmıştır. Biyografisi hakkında ulaşılabilecek birincil kaynakları içermesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Süreyya Ağaoğlu’nun eğitim, meslek ve diğer ilgi alanlarıyla ilgili bilgileri kapsayan arşiv malzemesi, 1997 yılında yeğeni Mete Taşkıran ve kız kardeşi Gültekin Ağaoğlu’nun kıymetli çabalarıyla toparlanmıştır. Kaleme aldığı kitap ve makaleler, fotoğraflar, aile fertlerinin birbirlerine yazdığı mektuplar, uluslararası basında Süreyya Ağaoğlu’ndan bahseden gazete haberleri, 27 Mayıs darbesi hakkında bazı belgeler ve modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten gelen bazı mektuplarla bayram tebrikleri mevcuttur. Aynı zamanda katıldığı sempozyumlar, seyahatleri, irtibatta bulunduğu sivil toplum kuruluşlarına ait belgeler, akademik faaliyetleri ve vefatından sonra hakkında çıkan yazıları içermektedir. 2010 yılında Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı ile İstanbul Barosu’nun ortak yayını olarak Süreyya Ağaoğlu ‘Bir Ömür Böyle Geçti’ Arşiv Kataloğu 1898-1992 başlığı altında bir çalışma yayımlanmıştır. Ayrıca Şubat-Aralık 2021 tarihleri arasında İstanbul İsveç Başkonsolosluğu’nun hibe desteğiyle gerçekleştirilen bir proje kapsamında Süreyya Ağaoğlu Özel Arşivi’nde bulunan 8565 belge, 6698 Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamında incelendikten sonra erişime açılmasında hukuki açıdan bir sorun teşkil etmeyenlere internet üzerinden ulaşılabilmektedir. Ancak arşiv sözleşmesi yapılırken, ailenin erişime açılmaması yönünde sözleşmeye koydukları şerh gereğince sağlık ve mali konuları içeren belgeler bu değerlendirmenin dışında bırakılarak erişime kapatılmıştır.6 Süreyya Ağaoğlu’nun hayatına dair biriktirdiği birçok yazılı ve görsel malzeme, bu çalışmanın birincil kaynağı olan günlükteki bazı eksik bilgileri tamamlamak açısından büyük katkı sağlamıştır. Mesela; günlüğünde Washington, D.C.’de ünlü bir fotoğraf stüdyosunda çektirdiğini söylediği bir resimden bahseder ancak fotoğraf stüdyosunun adını vermez.7 Stüdyonun ismine, özel arşivinde kayıtlı bir fotoğrafı aracılığıyla ulaşılır.8 Aynı zamanda “R.M.S. Queen Elizabeth” antetli kağıtlara seyahatinin son günlerini kaydetmiştir ve özel arşivinde Queen Elizabeth adlı gemide 1946 yılında çektirdiği bir adet fotoğrafı bulunmaktadır.9 Böylece arşivindeki görsel kaynaklar kullanılarak günlükte verilen bazı bilgiler desteklenmiştir. Günlükte yazılanları anlamlandırabilmek açısından Süreyya Ağaoğlu’nun yaşantısının şekillendiği çevreyi anlatan kaynaklara ulaşmak son derece önemlidir. Buna bağlı olarak özel arşivi dışında farklı detaylar sunması açısından Ağaoğlu ailesinin bireyleri tarafından kaleme alınan hatırat kitapları mühimdir. Ağaoğlu Külliyatı olarak isimlendirilen eserlerin ikincisi olup kardeşi Samet Ağaoğlu tarafından hazırlanan Babamdan Hatıralar çalışmasında, Ahmet Ağaoğlu’nun ken ….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Şahsiyetler Tarih
- Kitap AdıCumhuriyet'in İlk Kadın Avukatı: Süreyya Ağaoğlu'nun II. Dünya Savaşı Sonrası Amerika Seyahati
- Sayfa Sayısı240
- YazarHanife Karasu
- ISBN9786256767362
- Boyutlar, Kapak13,5x21, Karton Kapak
- YayıneviTimaş Tarih / 2024