Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Çocuk Ruh Sağlığı / Çocuk Yetiştirme Sanatı ve Kişilik Gelişimi
Çocuk Ruh Sağlığı / Çocuk Yetiştirme Sanatı ve Kişilik Gelişimi

Çocuk Ruh Sağlığı / Çocuk Yetiştirme Sanatı ve Kişilik Gelişimi

Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu

Çocuğun ruhsal gelişimini, yetiştirilmesini, ruh sağlığını, sorunlarını inceleyen ve Türk Dil Kurumu, 1979 Bilim Ödülü’nü kazanan Çocuk Ruh Sağlığı 1978 yılından beri olağanüstü ilgiyle…

Çocuğun ruhsal gelişimini, yetiştirilmesini, ruh sağlığını, sorunlarını inceleyen ve Türk Dil Kurumu, 1979 Bilim Ödülü’nü kazanan Çocuk Ruh Sağlığı 1978 yılından beri olağanüstü ilgiyle karşılandı.

ÖNSÖZ
Ana ya da baba olmak, insan yaşamının en önemli aşamalarından biridir. Sağlıklı ve başarılı çocuklar yetiştirmenin ana ve babaya sağladığı mutluluk sözlerle anlatılamaz. En yoksulundan en varlıklısına dek her aile çocuklarını erdemli erişkinler olarak görmek ister Bu uğurda varım yoğunu ortaya kor; hiçbir öz* veriden kaçınmaz. Bugünün ana ve babaları eskiden olduğu gibi çocuklarını kendi yaşlılık dönemlerinin bir güvencesi olarak görmüyorlar Başlıca amaçları onları iyi eğitmek, başardı ve sorumlu yurttaşlar olarak toptum yaşamına katabilmektir.
Ana ve babalar, çocukların yetişmesine şimdi daha bilinçli bir ilgi ve özen gösteriyorlar. Beden sağlıklarına olduğu gibi ruh sağlıklarına da önem veriyorlar. “Nasıl daha iyi ana ya da baba olabilirim?» sorusunu kendi kendilerine soruyorlar. Tutumlarını gözden geçirmeye, varsa yanlışlarını düzeltmeye çabalıyorlar. Çünkü dengeli kişilik oluşumunda kendi katkılarının büyüklüğünü kavramış durumdalar.
Bu olumlu gelişme yanında, günümüz ana ve babaları, çocuk eğitimi konusunda daha güvensiz ve tedirgin görünüyorlar Çeşitli yayınların etkisinde katıp duraksıyor, yanlış yapma korkusuyla daha kararsız davranıyorlar. Bir yandan geleneksel eğitim yöntemlerinden sıyrılmaya uğraşıyor, öte yandan çağdaş eğitim anlayışını benimsemekte güçlük çekiyorlar. Çağımızın hızlı toplumsal değişmeleri tüm aileleri bocalalıyor ve yeni uyumlara zorluyor. Bugünün yaşam koşulları, daha girişken ve bağımsız kuşaklar yetiştirmeyi gerektiriyor. Osmanlı döneminde geçerli olan değer yargıları ve eğitim yöntemleri çağdaş Türk toplumunda yetersiz kalıyor.
Ana baba (ebeveyn) olmanın ve yöneticiliğin okulu yoktur, derler. Bu sözde, bir gerçek payı var. Yönetmek gibi iyi ana ve baba olmak da, her şeyden Önce bir ki* silik sorunudur Doğal yeteneklerin eğitimle işlenmesi sonucu kazanılan bir beceri, bir sanattır Ancak çocuk yetiştirmenin bilimsel ilkeleri ve yöntemleri de vardır. Bir bakıma bu ilkeler evrenseldirler. Çocuk yetiştirme biçimi çağdan çağa ve toplumdan topluma ayrılıklar gösterirse de, temeldeki ilkeler büyük değişime uğramazlar.
Yeryüzünün her köşesinde, çocuklar birbirine benzer. Ancak onları eğiten ana ve babalar çok değişiktirler. Hiç kuşkusuz bu, ekinsel (kültürel) ayrılıklardan ileri geliyor. Her toplumun kendi koşullarına göre insan yetiştirme zorunluluğu, uygulamada çeşitli yöntemlerin izlenmesi sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle bu kitabı yazarken, bilimsel kaynaklara başvurmakta birlikte, ülkemizdeki gözlemlerime ve araştırmalarıma ağırlık verdim. Örnekleri, yıllardır yardımcı olmaya çalıştığım ailelerden seçtim. Ruh sağlığı ilkelerini destekleyen Türk Atasözlerine yer verdim. Kısacası geleneksel çocuk yetiştirmenin eskimeyen yönleriyle çağdaş eğitim ilkelerini bağdaştırmaya çalıştım. Bu arada, kendi çocuklarımı yetiştirirken geçirdiğim acıtatlı deneylerden de yararlandığımı eklemeliyim.
Çocuklarımızı kendi benliğimizin ayrılmaz parçaları ve uzantıları olarak görürüz. Onlarla birlikte sevinir, birlikte üzülürüz. Başarılarıyla övünür, kıvanç duyarız. Ulaşmak islediğimiz amaçlara çocuklarımızı ulaşmış görünce, onlar adına sevinmekte katmaz, kendi özlemlerimizi de gerçekleştirmiş oluruz. Ne var ki ana ve baba olmak, sevinç, övünç ve mutluluk yanında, sıkıntıları ve düş kırıklıklarını da birlikte getirebiliyor. Çocuk büyütmenin kaçınılmaz sorunları, ana ve babaları geçici ya da sürekti olarak üzüp bunaltıyor.
Bu kitabı ana, baba ve öğretmenlerin çocukları daha iyi tanımalarına yardımcı olmak amacıyla yazdım. Dönem dönem ruhsal gelişimi izleyerek çocuğun kişilik oluşumunu belirleyen olumlu ve olumsuz tüm etkenleri tartıştım. Çocuğun dengeli gelişimini köstekleyen ya da yolundan saptıran aile içi ve aile dışı koşulları anlattım. Ana ve babanın sakıncalı tutum ve yöntemlerini belirtip, çocuk eğitiminde sık düşülen yanılgıları göstermeye çatıştım. Çocuklukta sık rastlanan ruhsal sorunlara değinip, önleyici ve düzeltici yaklaşımlar önerdim.
Çocuklarımızı, ayrı kişilik geliştiren ayrı birer insan olarak görmeden, sözlerine kulak vermeden, davranışlarının anlamı üstünde düşünmeden iyi tanıyamaz, sağlıklı biçimde yetiştiremeyiz. Onları anlayıp tanımada en büyük yardımcım kitaplar değil, gene çocuklar oldu. Bu nedenle, buraya aktarabildiğim bilgi ve gözlemler ana babalara yararlı otursa, bunda en büyük pay çocukların olacaktır.
Bu tür kitapları okuma gereksinimi duyan ana babalar, hiç kuşkusuz çocuklarını daha iyi yetiştirmek isteyen ana babalardır. Umarım, onlar bu kitapta olumlu çabalarını destekleyen ve yanılgılardan koruyan öneriler bulurlar.

1979 ULUSLARARASI ÇOCUK YlLI’nda iki kez basılan kitabımın bugüne dek toplam 140.000 sayıyı bulan on dokuz baskı yapması, ana babaların çocuklarının ruh sağlığına verdikleri önemin bir göstergesidir ve gelecek kuşaklar adına umut vericidir. Bilimsellikten ayrılmadan akıcı bir Türkçe ile yazmaya çalıştığım kitabımın, Çocuk Yılında Türk Dil Kurumu Bilim Ödülüne değer bulunması benim için ayrı bir mutluluk kaynağı oldu.
Bir okuyucum mektubunda şöyle yazıyordu: Gecekonduda oturan tanıdığım bir anne, elimde sizin Çocuk Ruh Sağlığı’nı gördü; resminize baktı ve «Radyoda, Televizyonda konuşan şu ak saçlı adamın kitabı değil mi? Bitirince bana ver, ben de okuyayım. Çocuklarımızı iyi besleyemiyoruz, bari iyi yetiştirelim.» dedi. Bu annenin sözlerini aldığım ödüllerin en değerlisi sayıyorum.
Prof, Dr. Atalay YÖRÜKOĞLU

BİR RUH SAĞLIĞI NEDİR?
Sağlığın tanımını yapmak, sayrılığı (hastalık) tanımlamaktan daha güçtür. Sağlık bedensel, ruhsal ve toplumsal iyilik durumu olarak tanımlanmaya çalışılmıştır. Bu tanım yanlış değilse de çok geneldir. Hekimlikte, belli belirtiler bir arada görülünce belli bir sayrılık tanısı konur. Ancak her belirti, kişinin sağlıksız olduğunu kanıtlamaz. Örneğin, her diş çürüğü ya da baş ağrısı birer belirtidir, ancak gerçek anlamda sayrılık değildirler. Bunun gibi her korku, üzüntü ya da kaygıyı bir ruhsal bozukluk saymak da yanlış olur. Sağlıklı durumdan her türlü sapmayı bir sayrılık sayarsak Yeryüzünde sağlıklı insan yoktur demek zorunda kalırız.
Daha gerçekçi ölçütler yardımıyla da ruh sağlığı tanımı yapılabilir: Ruh sağlığı, kişinin kendi kendisiyle ve çevresiyle sürekli bir denge ve uyum içinde olmasıdır, diyebiliriz. Ancak bu denge ve uyumun katı ve durağan bir nitelik taşımayıp, değişken bir denge ve esnek bir uyum olduğunu belirtmek gerekir.
Ruhsal bakımdan sağlıklı bir insanda aranacak özellikleri, ayrıntılara inerek açıklayalım:

a)  Kişinin kendi kendisiyle uyumlu olması her şeyden önce ruh hekimliğinde bunaltı (anksiyete) denen kaygılardan, kuruntu ve kuşkulardan uzak olmasına bağlıdır. Günlük kaygılar ve üzüntüler her sağlıklı insanda vardır ve ruhsal uyumsuzluk belirtisi sayılmazlar. Ancak nedeni belli olmayan ya da uzun süren bunaltı ve kaygılar ruhsal dengeden sapmanın göstergeleri olabilirler.
b) Kişi, içinde yaşadığı yakın ve uzak çevrede ilişkiler kurup sürdürebilmelidir. Aile üyeleriyle birlikte başka meslektaş kümeleri ve topluluklarla işbirliğine girebilmeli; iş ilişkileri dışında arkadaşlıklar kurabilmelidir.
c) insanlarla geçinme ve işbirliği yapmanın ötesinde, sevgiye ve saygıya dayalı bağlar kurabilmelidir. Aile üyeleriyle bağlılığını sürdürürken toplum içindeki ilişkiler alanını genişletebilmelidir. Karşı cinsle de sevgiye dayalı ilişkilere yönelmeli, eş seçmede kendi başına sorumluluk alabilmelidir. Başka bir deyişle, kişi sevebilmeli ve karşılığında sevgi bulabilmelidir.
d) Kişinin kendine güveni olmalıdır. Davranışlarını ve yeteneklerini gerçekçi olarak tartabilmelidir. Kendini başkalarının gözüyle de görebilmelidir. Yetenekleriyle orantısız bir üstünlük ya da aşağılık duygusu içinde olmamalıdır. Gerçeğe uygun bir özsaygısı olmalıdır
e) Kişi, toplumda bîr yeri ve görevi olduğu duygusunu edinmiş olmalıdır. Yeteneklerini geliştirmeli» verimli işe yöneltebilmeli, çalışmasından ve başarısından tat almalıdır.
O Kişinin, geleceğe dönük tasardan olmalı ve bunlara ulaşmak için gerçekçi bir yolda çaba gösterebilmeli, sıkıntılara katlanabilmelidir. Gerçekleştiremediği isteklerini başka yollardan doyum sağlayarak denkleştirme yoluna gidebilmelidir.
g) Kişinin karşılaştığı güç durumlarda baş vuracağa bir yedek gücü bulunmalı ve yeni durumlara uyma esnekliği gösterebilmelidir. Başarısızlıklardan yılmamalı, güç durumlarda kendini koyuvermemelidir. Geleceğe dönük umudu ve savaşım gücü ile karşılaştığı engelleri yenmeye çalışmalıdır.
h) Bağımsız olarak girişimler yapabilmelidir. Kendi başına kararlar alıp uygulayabilmeli, eylemlerinin sorumluluğunu taşıyabilmeli ve sonuçlarına katlanabilmelidir. Yanılma ve başarısızlıklardan ders alabilmeli, yanlışlarını düzeltmeye çalışmalıdır. Yanılgılarını başkalarına yüklememeli, kendini oluşturabilmelidir.
i) Kişinin yaşadığı çevre ve toplumla ters düşmeyen, inandığı değerleri ve inançları olmalıdır. Hiç kimse toplumun törelerini geleneklerini, değer yargılarını ve ahlâk kurallarını tümden yadsıyamaz; ya da kendini onların dışında ve üstünde göremez. Ancak kişi yeniliklere de açık olabilmeli, toplumun çağdışı yasaları ve değer yargılan önünde eli kolu bağlı kalmamalıdır. Başka bir deyişle, toplumun başı eğik bir üyesi olmak yerine, onu etkileyen ve katkı yapan bir üyesi olmaya çalışmalıdır. Örneğin, ırk ayrımı, din ayrılığı konusunda çevresine önyargılarıyla bağlanıp kalmamalıdır. Bunun yanında başkalarının inançlarına paylaşmasa da, saygılı ve hoşgörülü olmalıdır.
j) Son olarak, ruhça sağlıklı bir insanın, mesleği dışında eğlendirici, dinlendirici ve kişiyi geliştirici uğraşılan olmalıdır. Bu uğraş, sanat, spor ve toplumsal yardımlaşma alanlarında olabilir.
Büyük ruh hekimi Sigmund Freud, ayrıntıya girmeden, ruh sağlığını Sevmek ve Çalışmak diyerek iki sözcükle özetlemiş. Gerçekten sevebilen ve verimli çalışan bir kişi, ruh sağlığına oldukça yaklaşmış bir kişidir. Ruhsal sorunları olsa da dengesi bozuk değildir.

……

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Çocuk Psikolojisi
  • Kitap AdıÇocuk Ruh Sağlığı / Çocuk Yetiştirme Sanatı ve Kişilik Gelişimi
  • Sayfa Sayısı424
  • YazarProf. Dr. Atalay Yörükoğlu
  • ISBN9754470062
  • Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviÖZGÜR YAYINLARI / 2008

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur