ÇİZGİNİN YOLCULUĞU:
BİR ARKA PLAN ÖYKÜSÜ
THE JOURNEY OF THE LINE:
BACKGROUND STORY
Çizmek hepimiz için bir iletişim, ifade, kayıt oluşturma ama hepsinden önemlisi bir düşünme aracı. Şüphesiz bu aracı aynı biçimde, aynı yoğunluk ve verimlilik içinde kullanmıyoruz. Özellikle mimarlar, sanatçılar ve tasarımcılar söz konusu olduğunda çizmek ikinci bir dil, duygusal ve düşünsel bir dışavurum yöntemidir. Burada kırılma noktası ya da temel fark çizginin, çizerek temsil etmenin doğrudan bir iletişim ortamı, bilinçli olarak kullanılmış bir dil olması ile başka iletişim ortamlarının bütüncül bir parçası olarak kullanılmasıdır. Tasarım, sanat, mimarlık gibi alanlarda çizmek, sadece sürece yönelik bir ifade aracı değil, aynı zamanda bir sonuç ürün, son sözdür. Bu anlamda eskiz, sonuç ürüne giden yol içinde durak noktalarını, eleştirel düşünceyi, öncelikleri, göz ardı edilenleri, bir yandan da çizenin kimliğini ve ideolojisini temsil eder. Çizginin bitmemiş hâli, yolculuğu ve serüvenidir. Eskiz, seçilenler kadar vazgeçilenleri, kararlılıklarımız kadar kararsızlıklarımızı anlatır ve hatalara karşı hoşgörülü, gerçeklerin aşındırıcı etkilerine mesafeli bir hayal dünyasıdır. Hayal gerçeğe dönüşürken çizgiler azalır, sadeleşir, kararsızlıklarından arınır.
Her nitelikli tasarım, arka planında eleştirel bir düşünce ve eskiz süreci barındırır. Bu yol, düz bir iz üzerinde ilerleyebileceği gibi başka yollara sapmaya hatta keskin dönüşler yapmaya açıktır. Çizgi, eskiz içinde üst üste biner, kalınlaşır, incelir farklı anlamlar barındırır. Çizginin söyledikleri, zaman zaman aynı şeyi farklı şekillerde anlatırken zaman zaman birbiriyle çelişen, hatla zıtlaşan ifadeler barındırır. Eskizi sürecin şahidi yapan bu bitmemişlik, kararsızlık, yeni sözlere açık olma hâlidir. Öte yandan eskiz, bitmiş ürünü ve onun arka planını anlamak için bir araç, tasarımcı ya da sanatçının öncelikleri için bir temsiliyet ortamıdır. Mimarlık, tasarım ve sanat eleştirisi sadece sonuç ürünle değil, ona giden yoldaki süreçle ilgilenir. Bu nedenle eskiz de doğrudan eleştirinin ilgi alanını oluşturur.
40. yılında Galeri Siyah Beyaz’ın ve Faruk Sade Sanat Fonu’nun desteklediği “Çizginin Yolculuğu” sergisi bu saptamalardan yola çıkarak paralel ve iç içe geçen üç olguyu ele alarak tasarım ve sanat alanına katkı sağlamayı hedeflemektedir. 1. Mimarlık, tasarım ve sanat alanlarındaki süreklilik, benzerlik ve farklılıkların eskiz yolu ile keşfedilmesi. 2. Türkiye kültür-sanat ortamında mimar, tasarımcı ve sanatçıların sonuç ürünlerine giden yolda eskizleri aracılığı ile anlaşılması, belgelenmesi ve tanıtılması. 3. Eskizin eleştirel gücüne yönelik farkındalık oluşturulması. Buna benzer bir sergi, Mimarlar Derneği 1927’nin desteği ile bu serginin küratörünün de aralarında olduğu bir grup tarafından (Abdi Güzer, Selda Bancı ve Gülnur Özdağlar) 2010 yılında düzenlenmişti. “Çizgi’yle Düşünmek / Çizgi’de Düşünmek” başlıklı sergi sadece mimarların tasarımları ile sınırlı bir ortam sunuyordu. “Çizginin Yolculuğu” adı verilen bu yeni sergi, bir yandan güncellemeyi ve zenginleştirmeyi öte yandan yer alan örnekleri tasarımın farklı alanlarına taşıyarak daha kapsayıcı olmayı hedefliyor. Şüphesiz zaman ve erişilebilirlik kısıtları içinde bu sergi mimarlık, tasarım ve sanat alanlarında üretilen ve sergiye yönelik temsiliyet gücü güçlü olan çizgilerin çok azını kapsıyor. Burada yer almayan çok değerli çalışmaların ve eksik kalan isimlerin varlığı bir gerçek. Ama burada sunulanların hem disipliner olarak hem de yaklaşım farkları içinde ortamın bütünlüğünü temsil eden bir çeşitlilik ve serginin çıkış düşüncesine yönelik bir süreklilik barındırdığını düşünüyoruz. Katılan ve katılmasını çok istememize rağmen katılamayan herkesle birlikte çizginin yolculuğu sürüyor. Çizginin Yolculuğu etkinliği iki farklı ama bütünleşik ürünle izleyicinin karşısına çıkıyor. İlki, bu kitabın arka planını da oluşturan sergi.
Sergide, mimarlık, tasarım ve sanat alanından kişilerin eskizleri, açıklama yazıları ve bazı örnekler özelinde eskize esas olan bitmiş ürün fotoğrafları var. Bu bir araya geliş, herhangi bir kronolojik sıra ya da anlayış farkı gözetmeksizin konunun disiplin ve kişi bazında farklılaşmasını temsil eden bir çeşitlilik içinde alarak eskizin sınırlarını keşfetmeye odaklanıyor. İkinci ve paralel ürün olan kitap ise farklı bir kurgu içinde bu birikimi daha kalıcı hâle getirmeyi, bazı yazılarla zenginleştirmeyi hedefliyor. Sergiyi destekleyen Galeri Siyah Beyaz önce Ankara sonra Türkiye’nin kültür-sanat ortamı için sanat, sanatçılar, tasarımcılar, mimarlar ve bu alanlarla dirsek teması içinde olan herkes için bir buluşma noktası oldu. Galerinin kurucusu Faruk Sade, mimar, tasarımcı ve sanatsever kimliği ile önemli bir ağ oluşturarak sadece bir sergi ve buluşma noktası değil, aynı zamanda sanat ve tasarım kültürünün paylaşıldığı ve desteklendiği bir odak yarattı.
Bugün galeri, bu desteği Faruk Sade Sanat Fonu aracılığı ile daha kurumsal ve kalıcı bir zemine dönüştürüyor, sanat ve tasarımla ilişkilenen sosyal sorumluluk projelerine yer açıyor. Bu sergiye ev sahipliği yapan Galeri Siyah Beyaz ve Faruk Sade Sanat Fonu’na, eserlerin derlenmesi ve düzenlenmesine yönelik özverili çabaları nedeniyle küratör yardımcısı Ayça Akay’a, her aşamada yapıcı ve yönlendirici katkı sağlayan Fulya Sade, Sera Sade ve Umut Sur’a, serginin yayına dönüşmesinde çözüm ortağı olan Fol Kitap’a teşekkür ediyoruz. Şüphesiz en büyük teşekkürü de çağrımıza yanıt vererek bu sergiye eskizleri aracılığıyla katılan mimar, tasarımcı ve sanatçılar ve onların yanında olan izleyici ve okuyucular hak ediyor.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.