Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Çizgibilm
Çizgibilm

Çizgibilm

Aslı Şan Dağlı Gül

Yanlış mı yazılmış? “Yazar çizgi bilim veya çizgi film demek istedi herhalde” diye düşünüyorsanız hemen söyleyeyim hayır doğru okudunuz. ÇİZGİBİLM Bu kitapta “Dikkat mangalar,…

Yanlış mı yazılmış?

“Yazar çizgi bilim veya çizgi film demek istedi herhalde” diye düşünüyorsanız hemen söyleyeyim hayır doğru okudunuz. ÇİZGİBİLM

Bu kitapta “Dikkat mangalar, animeler şiddet ve cinsellik dolu, asla evinize sokmayın” gibi endişe verici veya “Aman canım altı üstü çizgi karakter bunlar, en fazla ne olabilir ki” gibi baştan savıcı yargılar görmeyeceksiniz. Sadece çizgilerin dünyasına girip onları yakından tanıyacağız. Bir fizyolog olmamın da etkisiyle altta yatan fizyolojik mekanizmalardan görme, işitme ve öğrenmenin bilimine göz atacağız.

Elma Yayınevi, çizginin bilime dokunduğu, bilimin çizgiye döküldüğü Çizgibilm ile buluşuyor okurlarıyla…

İÇERİK 

İlk Sözler ve Buzdolabındaki Ucube 8
BÖLÜM 1
Bir Dünya Çizgi 16
# Kuşaktan Kuşağa 18
# Manga Nedir? Ne Zamandan Beri Var? 27
# Anime= Kocaman Gözler+Donan Kareler
+Renkli Saçlar 40
BÖLÜM 2
Görüyorum…
Görüntü ve Hareket Algısının
Fizyolojisi 48
# Işığın Gözdeki Kısa ama Öz Yolculuğu 55
# Nerede Hareket Orada Bereket 63
# Çizgi Filmlerde Hareketi Nasıl Algılıyoruz? 66
# Bir Gözün Nesi Var? 68
# Gözden Beyne-Görüntüden Anlama-Miyazaki 73
BÖLÜM 3
Duyuyorum…
Çizgi Film ve Anime Müzikleri ile
Ses ve Müzik Algımız 90
# Isabella’nın Ninnisi 91
# Sanatsal Titreme Nedir? 93
# Şu Aralar Çok Moda: ASMR 95
# Orcaman! 96
# Havadan Beyne Kısa ama Esaslı Bir Yolculuk 98
# Sesi Suya Yazmak 99
# Müziğin Herhangi Bir Sesten Farkı Ne? 103
# Ses Olmadan Müzik Eseri Olabilir mi? 104
# “Issız Ada”m 106
# Sessiz Senfoniler, Olağanüstü Beyinler 110
BÖLÜM 4
Çizgilerde Gizlenenler 118
# Zaman Kötü 119
# Şiddet 130
# Otaku Olmak 153
# Dadı Ekranlar 158
# Çizgi Dünyada Aşk ve Erotizm 162
# Süpermen Sevgili 163
# Çizgiyi Aşanlar 171
# Eğitimde Çizgi 173
Son Sözler, Son Çizgiler 178
# Türkiye’de Durumlar Nasıl? 178
Kaynakça 186
Teşekkür 192

İlk Sözler ve
Buzdolabındaki Ucube

Beyaz, alelade fanilası ile uzandığı kırışıksız yatağından, herkes gibi huzur içinde kalkabilmeyi umuyordu. Ancak “uyku” denen köle nedense yeni evine taşındığından beri vazifesini yapmıyor, sahibine her uyandığında kendini yorgun, sersem ve susamış hissettiriyordu. Uykusuzluk bu evin laneti gibiydi. Evi, mutfak, yatak odası ve salon günün ışıklarıyla gördüğü ilk şey mutfaktı. Uykunun laneti yetmezmiş gibi ne zaman gözünü açsa buzdolabının kapağını aralık buluyordu. O sabah da doğruldu, ayaklarını yatağın kenarından aşağı sarkıttı. Elini, beynini sıkıştırarak kendine işkence eden alnına dayayıp gözlerini mutfağa çevirdi ve evet, buzdolabı yine açıktı. Henüz yirmilerinde, iri gözlü, sivri burunlu, yakışıklı sayılabilecek bir erkekti. Nefti yeşili, uçları bıçak gibi keskin perçemler kaşlarının tamamını, zaman zaman da en az bir gözünü ustalıkla saklıyordu. Soğuk zemine sıcak ayaklarının değmesiyle hafifçe ürperdi.

Mutfakla fazla zaman kaybetmeden banyoya geçti. Ne de olsa buzdolabı meselesi artık hayatının sıradan bir parçası haline gelmişti. Aynadaki yansımasına şöyle bir göz ucuyla bakıp diş fırçasına uzandı, üzerine bir parça macun sıktı. Ağzını köpürtürken, birden dilinde keskin bir acı duydu. Elindekini hemen ağzından çıkarıp kolunu uzattı. Elinde fırça yerine kan ve tükürük karışımına bulanmış bir tıraş bıçağı duruyordu. Gözleri iriliğinin sınırlarını zorlarcasına açılmıştı. Diş fırçası ve bıçak, her gün bardağın içinde yan yana duruyorlardı.

Karıştırmış olduğunu düşündü ama hayır! Az önce elinde tuttuğu şeyin diş fırçası olduğuna emindi. Tamam! Uykusuzluk beyne zarar veriyordu ama yine de hafızası kendini bu kadar yanıltıyor olamazdı. Şaşkın bir şekilde telefonumun ekranına bakarken az önce gördüğüm şeyden emin olmak için ekranımı birkaç kare öncesine kaydırdım. Sahne diğer tüm detaylarda aynı olmasına rağmen, fırça yerine tıraş bıçağı vardı. Okumakta olduğum mangadaki karakterin anlamsız yüz ifadesi âdeta bana da bulaşmıştı çünkü henüz 5-6 saniye öncesinde diş fırçası olarak görmüştüm. Yoksa görmemiş miydim? Yana döndüm. Omzumun dibinde duran kızım, yüzümün aldığı tuhaf ve muhtemelen komik ifadeleri, muzip bir gülümsemeyle izliyordu. “Önceden gerçekten fırça vardı, geri gidince kare değişiyor anne” dedi. Rahatlamıştım. En azından sorun bende değildi. Dijital dünya bir kitabın normalde yapamayacağı ne çok şeyi sunabiliyor diye düşünerek devam ettim. Bu evde neler döndüğünü artık bilmeliydi.

Bilgisayarının kamerasıyla tüm geceyi kaydetmeye karar verdi. Ertesi sabah kayıtları incelerken, sabahın erken saatlerinde buzdolabının kapısının aralandığını fark etti ama sonrasında kayda değer bir gelişme olmamıştı ve dolap kapısından kaynaklanan bir sorun olup olmadığını ayırt etmek için kapağı bantlayarak tekrar kayda geçti. Ertesi gün yine aynı saatte, sabahın tam 4’ünde kapak kıpırdandı. Bant hiçbir işe yaramamış, dolap yine açılmıştı. Kayıt bundan ibaretti. İçini korkuyla karışık merak kaplamıştı bir kere. Artık tüm olup biteni kendi gözleriyle görmeliydi. Alarmını 3.57’ye kurarak uykuya daldı. Alarmın titreşimiyle uyandığında 3.58’di ve henüz buzdolabında tık yoktu ama iki dakika sonra yumuşak bir sesin ardından, kapağın aralandığını gördü.

Derinden gelen iniltili bir kükremeyle beraber, dolabın içinden halıya doğru kanlı bir el fırlayıverdi. Yatağından kımıldayamıyor sadece korkuyla bir sonraki görüntüyü bekliyordu. Mangadaki karakterin korkusu artık bana da bulaşmıştı. Bir alt kareye indiğimde, sabit bir resimden ziyade ben kaydırdıkça genişleyen bir odanın içinde, insanımsı bir figürün kanlar içinde yerde emeklediğini gördüm. Siyah ıslak saçları yüzünü örtüyordu. Sol dirseği yoktu; sanki görünmez bir eklem, koluyla önkolunu birleştiriyordu. Hemen bir alt kareye geçmek üzere parmağımla ekranı sürükledim ama bir sonraki kare diye bir şey yoktu. Aynı karedeki kadınımsı kanlı ucube, emeklemesini hızlandırıp üstüme doğru yürüdü ve başını kaldırıp kanlı donuk yüzündeki iris yoksunu beyaz göz kürelerini gözlerime dikti.

Hepsi bu! Çığlığım çok da uzun sürmedi. Amatör bir jump scare manga sahnesi için kendimi hırpalayamazdım. Jump scare, korku filmlerinde veya video oyunlarında daha zekice tekniklerle izleyicisini korkutmaya üşenen sanatçıların, insanları zıplatmak için kullandıkları basit bir teknikti sonuçta. Aniden gözünüze sokulan bir yaratık veya keskin bir çığlık gibi korku merkezimiz denilebilecek amigdalaya doğrudan hitap eden elemanların kullanıldığı bir teknik. Kızım gülerek “Anne” dedi, “işte ben de tam burada zıpladım.” Büyük kızım 15 yaşındayken ona “mangalardan hiç korktuğun oldu mu” diye sorduğumda, bana açtığı örnekti bu. Kâğıt üzerindekilerden değil ama bazı dijital denemelerden etkilendiğini itiraf etmişti. Çünkü kâğıt ve mürekkebin sükûnetinden beklenmeyecek şeyler vardı o dünyada.

Ben de böylece çocuklarımın dünyasında çizgi film, çizgi roman kategorisinde yer alan ve benim o zamana kadar masum sandığım şeyleri, pek de tanımadığımı fark etmiş oldum. Endişelenmeli miydim? Endişelenmeli miyiz? Zaten herhangi bir konuda kaygı duymadığımız anlar gittikçe azalıyor. Bir de üstüne sosyal medya, TV programları, Youtube içerikleri, çocuklarımızın oynadıkları dijital oyunlara ait kaygıları mı eklemeliyiz? Çocuklarımız küçükken, dizimizin dibindeyken yine iyiydi de ergenlik başkalaşımıyla birlikte odalarına çekildiklerinde, nasıl dünyalarda geziniyorlar bilmiyoruz. “Canım altı üstü çizgi film, en fazla ne olabilir ki” deyip geçebiliriz ya da bilmediklerimizden korkmayı, yargılamayı hatta yasaklamayı tercih edebiliriz. Marie Curie “Hayatta korkulacak şeyler yoktur, sadece anlaşılacak şeyler vardır” demiş. Bu lafını da çok sevdiğim bilimsel içerikler üreten bir Youtube kanalında duymuştum.

Sırf bu bile içeriklere karşı toplu bir önyargı geliştirmektense araştırmayı, kaliteli olanları saptamayı ve seçim yapmayı destekleyen en güzel örnek. Kısaca tanımak, anlamak gerek. Ben de herhangi bir yargıya varmadan önce, çocukların ve gençlerin arasında yaygınlaşan çizgi dünyanın içinde neler olduğunu bilmeyi, makalelerde nasıl irdelendiğini araştırmayı, gençlerin üzerindeki etkilerini anlamayı tercih ettim. Bu kitap aracılığıyla öğrendiklerimden bana özellikle ilgi çekici gelen yerleri de sizlerle paylaşmak istedim. Çizgi romanlar, çizgi filmler, mangalar, animeler geçmişte bize neler anlatıyordu, şimdi neler anlatıyor? Hangi mesajları içeriyor, sosyolojik ve psikolojik olarak etkileri neler? İçlerindeki şiddet, cinsellik, korku ögeleri nasıl işleniyor? Bunun yanı sıra iyi ve kaliteli unsurlar, entelektüel içerikler de yok mu?

Çizgi dünya ürkütücü bir kâbus mu yoksa gençlerin kendi aralarında ve aileleriyle entelektüel sohbet ortamı yaratabilecek harika bir fırsat mı? Tüm bu sorular, bu kitap kapsamında az önce saydığım üzere çizgi roman, çizgi film ve daha da sıklıkla son dönemde yaygınlaşan anime ve manga alttürleri etrafında dönecek. Oyun dünyasına ve diğer içeriklere girmeyeceğim. Çünkü özellikle dijital oyunlar, çizgi dünyasından bambaşka ögeler barındıran oldukça geniş bir konu ve belki bir sonraki kitabımda tek başına, araştırabildiğim tüm detaylarıyla ele almayı istediğim bir mesele. Bu arada tıbbi fizyoloji dalında uzmanlık yapmış biri olarak, çizgi dünyanın beynimizle ilişkisini aydınlatabilmek adına, görsel ve işitsel algımızdan; izlediklerimizin, okuduklarımızın beynimizi nasıl etkilediğinden bahsedeceğim. O zaman gelin çizgi film dünyasından girelim, insan fizyolojsinin o büyüleyici âleminden çıkalım.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Popüler Bilim
  • Kitap AdıÇizgibilm
  • Sayfa Sayısı192
  • YazarAslı Şan Dağlı Gül
  • ISBN9786057144614
  • Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
  • YayıneviOrtapia / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur