Walt Whitman (1819-1892): Amerikan şiir geleneğinin önde gelen, kurucu şairlerinden Walt Whitman sokağın, kalabalıkların ve onları oluşturan bireylerin sözcüsüdür. Amerika’da demokrasi, ulus olma, beden ve cinsellik kavramlarını şiire taşıyan Whitman ilk modernist şairlerdendir. Çimen Yaprakları’nın ilk baskısı 1855 yılında yapıldı, bir önsöz ve 12 başlıksız şiirden ibaretti. Whitman yaşamı boyunca yazdığı şiirleri kitabına ekleyerek defalarca yeni baskılarını hazırladı. Son günlerini yine Çimen Yaprakları’nın son baskısını düzenleyerek geçirdi. Ölüm döşeği edisyonu olarak adlandırılan bu baskıda şairin “Yolculuğun Sonundan Geriye Doğru Bir Bakış” adlı yazısıyla birlikte kitap 438 sayfaydı ve 400 civarında şiirden oluşuyordu. Çimen Yaprakları’nı oluşturan bütün şiirler Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nde yayımlanırken dört ciltte toplandı. Elinizdeki kitap bu ciltlerin üçüncüsüdür.
*Yol Kenarında *Davul Sesleri *Başkan Lincoln’ın Anıları *Güz Derecikleri
Bu Ciltte Yer Alan Şiirler
Yol Kenarında
“Yol Kenarında” Whitman’ın güncel politik gelişmeleri konu alan çok sayıda kısa şiirini barındırır. Epigramlar, yergiler ve taşlamalar onun dışa dönük, tarihi ve siyaseti konu alan şiirler yazdığını da gösterir.
“Bir Boston Baladı” Whitman’ın yazdığı tek taşlamadır. 1850 yılında çıkarılan Kaçak Köle Yasası kaçak kölelerin yakalandıklarında sahiplerine geri gönderilmesini zorunlu kılıyordu. Yasayı kendi iç işlerine bir müdahale olarak gören Kuzey eyaletleri bu uygulamaya şiddetle karşı çıkıyorlardı. Kölelerinin Kuzey eyaletlerinde izini süren köle sahipleri kaçağın kendilerine ait olduğunu kanıtlamak için bir federal yetkilinin tanıklığına ihtiyaç duyuyordu. Ancak yetkilinin kaçak kölenin sahibine ait olduğuna tanıklık etmesi için 10 dolar, aksi duruma tanıklık etmesi karşılığında 5 dolar alması köle sahiplerini kayıran bir rüşvet olarak görülüyordu. Bu yüzden köleliğe karşı olan Kuzey eyaletlerinde insanlar kölelerin Kuzey’e ya da Kanada’ya kaçışına yardım ediyordu. Öyle ki Yer Altı Demiryolu (Underground Railroad) adıyla anılan bu yöntem sayesinde Ontario’daki siyah nüfus 1850’lerde ikiye katlanarak on bir bine ulaşmıştı.
“Bir Boston Baladı” kaçak köle Anthony Burns’ün 1854 yılında kölelik karşıtı bir şehir olan Boston’da yakalanması ve sahibine geri yollanması olayına dayanır. Bostonlular Burns’ün sahibine götürüleceği gemiye bindirilmek üzere yüzlerce asker eşliğinde şehrin içinden iskeleye götürülüşünü protesto etmiştir.
“Avrupa” ilk olarak Latince “ayaklanacağız, dirileceğiz” anlamına gelen “Resurgemus” adını taşıyordu. 1856 yılında “Avrupa’nın Ölen Genç Erkeklerinin Şiiri” adını aldı, 1860 yılında ise mevcut başlığına kavuştu. Şiir Amerikan Devrimi’nin 72’nci ve 73’üncü yıllarına karşılık gelen Avrupa’daki 1848-49 devrimlerini övmek üzere yazılmıştı.
“Bir El Aynası” şiirinin Valery Larbaud’nun “Le Masque” şiirinden etkilendiği iddia edilir (Bkz. Erkkila). Lewis ise şiirin Calamus’taki yaşam sevincine karşıt bir ruh hâlinin baskın olduğundan dem vurur.
“Eyaletler’e” şiirinde geçen 16, 17 ve 18. başkanlıklar sırasıyla Millard Fillmore (1850-1853), Franklin Pierce (1853-1857) ve James Buchanan’ın (1857-1861) dönemleridir. Whitman bu dönemlerdeki kongre üyelerini ve yargıçları siyasi fırsatçılık ve yolsuzlukla suçlar. Şiir aynı zamanda bazı eyaletlerde köleliğe izin veren 1850 Uzlaşması’ndan kaynaklanan siyasi ortamı da eleştirir.
Davul Sesleri
Amerikan İç Savaşı’na dair çok sayıda şiir yazan başkaları da vardır, örneğin John Brown’ın Harper’s Ferry saldırısından Lincoln suikastına kadar İç Savaş’ı epik bir dille ele alan Battle-Pieces’in (1866) yazarı romancı Herman Melville ve Konfederasyon taraftarı Henry Timrod (1828-1867). Ayrıca “The Battle Hymn of the Republic” (Cumhuriyetin Savaş Marşı) ile tanınan Julia Ward Howe ve doğrudan İç Savaş’ı konu almasa da savaş, ölüm, zafer, yenilgi gibi konularda hatırı sayılır sayıda şiir yazan Emily Dickinson da anılabilir. Denebilir ki Whitman’ı bu şairlerden farklı kılan İç Savaş’ı ya da sonuçlarını doğrudan gözlemleyen tarafsız bir muhabirle bir şairin lirik bakış açısını harmanlamasıdır.
“İlkin Ey Şarkılar Bir Prelüt İçin” ilginçtir, yaklaşık elli yıl sonra Marinetti’nin öncülüğünde geleneklerden kopuşu simgeleyen ve makineleri, hızı, savaşı, milliyetçiliği öven Futurizm akımının izlekleriyle örtüşür. Manhattan bir şenlik alanına dönmüştür, şehir yıkıcı bir iç savaşın hazırlıklarını yapmak yerine bir operanın hareketli bir sahnesini canlandırıyor gibidir. Whitman başka yerlerde savaşın vahşetinden bahsetmekten geri durmasa da bu şiirde savaşı şenlikli bir temsil, bir taşkınlık anı olarak görmekten kendini alamaz.
Goethe’nin “Erlkönig” şiirini andıran “Şafakta Sancağın Şarkısı”nda Çocuk savaşı simgeleyen Flama ve Sancak’a hayranlık duyar. Baba oğlunu bu hayranlığından vazgeçirmeye çalışır ancak başarılı olamaz. Şiir savaşa, Sancak ve Flama’ya güzelleme yapan Şair’in sözleriyle son bulur.
Whitman hayattayken antolojilere alınmış popüler şiirlerinden biri olan “Tarladan Gel Baba” şairin savaşa karşı verdiği duygusal bir tepkidir. “Tuhaf Bir Nöbetteydim Savaş Alanında Bir Gece” de bu sınıfa sokulabilir.
“Pansumancı” Whitman’ın nadir dramatik şiirlerinden biridir, yaşlı bir hasta bakıcıyla ondan yaşadıklarını anlatmasını isteyen gençler arasında bir diyalog şeklinde yazılmıştır.
“Bana Muhteşem Sessiz Güneşi Ver” de doğaya düşkün olmakla birlikte şehir hayatını öven, şehrin nimetlerinden kopamayan modernist birey, flaneur tipinin de ilk örneklerinden biridir.
“Etiyopyalı Bayrağı Selamlıyor” iambic formda 13-14 hecelik dizelerle uyaklı yazılmıştır; bu açıdan Çimen Yaprakları’nda farklı bir yeri vardır.
Başkan Lincoln’ın Anıları
“Leylaklar Avluda En Son Çiçek Açtığında” ve ardından gelen “Ey Kaptan! Kaptanım!” şiirleri Başkan Lincoln anısına yazılmıştır. Suat Taşer’in 1951 tarihli Çayır Yaprakları çevirisinde yer alan Max Eastman’ın makalesindeki bir bölümü çevirisindeki zarafet ve duruluğunu da vurgulayarak olduğu gibi burada alıntılıyorum:
Whitman o muhteşem vücut sağlığını bu hizmet [İç Savaş sırasında hasta bakıcılığı] sırasında kaybetti. Harbin sonunda onun kendisi de yaralı bir askerden başka bir şey değildi. Abraham Lincoln’ün katli haberini aldığı zaman Brooklyn’de, tutulduğu ikinci “hastane sıtması”ndan annesinin ihtimamiyle iyileşmekte bulunuyordu. Mevsim ilkbahardı, oturdukları küçük evin önündeki bahçede leylâklar çiçek açmıştı. O günlerde Brooklyn henüz bir köydü. Ve Whitman akşam yıldızı altında bir ardıç kuşunun ötüşünü dinlemek için kıra doğru yürümeye muhtaç değildi. İşte orada, leylâk, yıldız ve kuş ötüşünü büyük hürriyet kahramanının ölümünden duyduğu acı ile karıştırarak o eşsiz şarkısını yazdı.
Genoways’a göre Lincoln’ı konu alan “Leylaklar Avluda En Son Çiçek Açtığında” Whitman’ın çoğu şiirinden daha geleneksel bir yapıdadır, imgeler ağıt türünde görülen ölüm ve diriliş izleklerine dayanır (535). Whitman sadece Lincoln’ın ölümünü, tabutunun Amerika’da dolaşmasını değil, ölüm karşısında şiirsel ifadenin zorluklarını, ölümün kaçınılmaz ve arzulanan bir olgu oluşunu ve yaşanan İç Savaş’ın yıkımı hakkında 16 bölümlük uzun sayılabilecek bir ağıt yazmıştır; uzunluğu ve müzikal etkisi açısından Çimen Yaprakları’nın en önemli şiirlerinden biridir.
“Mavi Ontario’nun Kıyısında” Whitman’ın en uzun şiirlerindendir. “Kendimin Şarkısı”nda olduğu gibi farklı izleklere değinen şiir kuşkusuz şairin yakından gözlemlediği İç Savaş’ın yanı sıra ulus olma fikri, şairin ödevi gibi hususları ele alır.
Güz Derecikleri
Whitman’ın müziğe duyduğu hayranlığın ifadesi olan “Fırtınanın Mağrur Müziği” bir rüya görüsüdür (dream vision). Rüya görüsü özellikle Orta Çağ’da popülerdi; personanın kendini bir rüyada bulduğu ve bu sayede hayatın gizemlerini keşfettiği deneyimlerle örülü alegorik bir türdü. Persona şiirin başında uykuya dalar, sonundaysa uyanır; ancak bu uyanış bilinçlenmeyle, aydınlanmayla eş anlamlıdır. Bir opera düşkünü olan Whitman rüya görüsünün alegorik ve pastoral yönlerini es geçer ve müziği insan varoluşunun anahtarı olarak görür. Bir başka çarpıcı ayrıntı genç Amerika’nın Avrupa’nın etkilerinden kurtulması gerektiğini ileri süren Whitman’ın müzik konusunda hiç de katı davranmaması, Eski Dünya’nın müzik kaynaklarından beslenmeye devam etmekte bir sakınca görmemesidir. Benzeri bir yaklaşım “Güz Derecikleri” kitabında yer alan “Dakota’da İtalyan Müziği” adlı şiirde de görülür.
“Hindistan’a Yolculuk” dokuz bölüm ve 255 dizeden oluşan bir şiirdir. Oliver 1868-69 tarihleri arasında üç olayın Whitman’ı bu şiiri yazmaya ittiğini söyler: Süveyş Kanalı’nın tamamlanması, ABD’yi bir uçtan bir uca bağlayacak olan üç bin kilometre uzunluğundaki demiryolunun açılması ve transatlantik telgraf kablosunun döşenmesi (156). “Hindistan’a Yolculuk” şairin yeni Amerika’ya, teknolojiye, teknolojinin kültürel birliğe inancını ortaya koyar; çoğu şiirinin aksine Whitman ben öznesini ikinci plana atarak mühendislerin, mimarların, makinistlerin şarkısını söyler (Reynolds 499).
“Kolomb’un Duası”nın özelliği şairinkinden farklı bir personayı ele almasıdır. Burada sesini duyduğumuz kişi Whitman’ın alışkın olduğumuz “lirik ben”inin değil, Kristof Kolomb’un sesidir. Whitman bu şiirde âdeta kendinden sıyrılmayı denemiş, bir başka öznenin sözcülüğünü üstlenmiştir. Ancak Oliver, Whitman’ın aslında Kolomb’da kendini gördüğünü ve bu yüzden bu şiiri kaleme aldığını ileri sürer:
Whitman bu şiiri 1877 yılında (aynı zamanda Kolomb’un öldüğü) elli beş yaşında yazmıştı. Şair hayatının çok karamsar bir dönemindeydi. 23 Ocak 1873’te elli dördüncü yaş gününden bir hafta önce felç geçirmişti; 1871’de basılan “Hindistan’a Yolculuk” şiirleri hakkındaki iyimserliğine ve Çimen Yaprakları’nın 1876 baskısı için ikinci bir cilt hazırlama (“Güz Derecikleri”) tasarısına karşın okurların gözünden düştüğü fikrini taşıyordu. “Öylesine acılar içindeyim ki,” der Tanrı’ya, “Kim bilir belki bir gün daha yaşayamam.” Oysa 18 yıl daha yaşayacaktı, ama bu şiiri yazdığı sırada kendisinin de bir başına ve yoksulluk içinde hayata gözlerini yuman Kolomb gibi son yolculuğuna çıktığını düşünüyordu (154).
“Davul Sesleri”nden başlayarak Whitman’ın yavaş yavaş ölüm ve sonsuzluk konularına kafa yorduğunu belirtmek gerekir. “Uyuyanlar” bu türdendir ve katalogları içeren, doğrudan soyutlamaya ve kavramlaştırmaya değil gözleme dayalı tipik bir Whitman şiiridir.
Kaynaklar
Eastman, Max: “Walt Whitman: Demokrasi Şairi” (Çeviren Etel). Walt Whitman Çayır Yaprakları. Çeviren Suat Taşer (Ankara: Kaynak Yayınları, 1951). s. 2-5. Erkkila, Betsy. Walt Whitman Among the French: Poet and Myth. (Princeton: Princeton UP, 1980).
Genoways, Ted: ‘Civil War Poems in “Drum-Taps” and “Memories of President Lincoln.” A Companion to Walt Whitman. Donald D. Kummings (Ed.) (Malden: Blackwell, 2006).
Lewis, R. W. B. Trials of the Word: Essays in American Literature. (New Haven: Yale UP,1965.)
Oliver, Charles M., Critical Companion to Walt Whitman: A Literary Reference to His Life and Work, (New York: Facts on File, 2006).
Reynolds, David S.: Walt Whitman’s America: A Cultural Biography. (New York: Alfred A. Knopf, 1995).
Fahri Öz
*
Yol Kenarında
Bir Boston Baladı
(1854)
Vakitlice varayım diye Boston şehrine, erken kalktım bu
sabah,
İşte köşede güzel bir yer, durup seyredeyim gösteriyi.
Jonathan, aç şu yolu!
Yol verin Başkan’ın subayına yol verin hükümetin
topuna!
Yol verin Federal piyade ve ağır süvariye, (ve ardı sıra sökün ediyor hayaletler.)
Bayılıyorum Yıldızlar ve Şeritler’i seyretmeye, umarım
flütler de Yankee Doodle’ı’ çalar.
Nasıl da ışıl ışıl parlıyor öndeki birliklerin kılıçları!
Her adamın elinde bir toplu tabanca, dimdik yürüyorlar
Boston şehrinin bir ucundan öteki ucuna.
Ardından bir sis çöküyor, sisten yapılma eski tüfekler
geliyor aksayarak,
Kimi tahta bacaklı, kimi sargılar içinde ve kanı çekilmiş.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Şiir
- Kitap AdıÇimen Yaprakları - III
- Sayfa Sayısı216
- YazarWalt Whitman
- ISBN9786254295546
- Boyutlar, Kapak12,5x20,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİş Bankası Kültür Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Bile/Yazdı ~ Behçet Necatigil
Bile/Yazdı
Behçet Necatigil
Behçet Necatigil’in bütün eserleri dizisi, şairin usta elinden, usta işi bir poetika’yla, “Bile/Yazdı”yla sürüyor. Necatigil’in uzun yılların ürünü deneyimlerini, edebiyat, şiir, yaşam üzerine fikirlerini,...
- Sıradan Şeylere Övgüler ~ Pablo Neruda
Sıradan Şeylere Övgüler
Pablo Neruda
O müşfik yüreğiyle bir savaşçı gibi giyinmiştir enginar, dimdik, alçacık bir kubbe de inşa etmiştir, yapraklarının altında içine bir şey işlemeden durur öylece “Yirminci...
- Yasak Sevişmek ~ Attila İlhan
Yasak Sevişmek
Attila İlhan
Yasak Sevişmek “Bir gül takıp da sevdalı her gece saçlarına / çıktı mı deprem sanırdın ‘kara kız’ kantosuna / titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan...