
Yiğit Akın, Birinci Dünya Savaşı’nın toplumsal tarihine bakıyor; başka bir deyişle, savaşı salt askerî-siyasi boyutunun ötesinde, toplumsal bir olay olarak inceliyor. Bu aynı zamanda, hamaset anlatılarının perdesini de aralamak demek; sadece kahramanlık destanlarına değil,
“Topların güllesi ne yaman geldi
Kapandı kulaklar, hep sağır oldu
Gövdeler yaralı, gömlek kan doldu
Askerin kanını gör padişahım”
diyen türkülere de kulak vermek demek.
Bölüm başlıkları, kitabın içeriğiyle beraber, dönemin ruhunu kavrayan anlatım gücünün de ifadesi:
• Balkan Harbi’nden Cihan Harbi’ne
• Tarlalardan kışlalara
• Sıklaşan saflar, boşalan evler
• Orduya aş, ahali aç
• Evde: Zevceler ve anneler
• Yollarda: Sürgünler ve muhacirler…
Cihan Harbi’nin Cephe Gerisi savaş olayının “sivil” bir okuması…
“Bu kitap, Osmanlı toplumunun kolektif belleğinde derin ve hazin izler bırakan Cihan Harbi deneyimini geniş bir zaviyeden bakarak inceliyor ve savaşın doğurduğu yeni sosyoekonomik ve kültürel gerçeklikleri mercek altına alıyor. Bu yeni gerçekliklerin izlerini ise kitlesel askerlik deneyimi, devlet güdümüne girmiş bir ekonomik hayat, yaygın darlık ve yokluklar, sürekli devam eden ve büyük alt üst oluşlara yol açan nüfus hareketleri, etnik temizlik ve ölüm üzerinden sürüyor.”
YİĞİT AKIN
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR………………………………………………………………………………………………………………. 11
GİRİŞ……………………………………………………………………………………………………………………………15
Osmanlı’nın Büyük Harbi………………………………………………………………………………..17
Savaş, siviller ve devlet………………………………………………………………………………………20
Meşruiyet açığı………………………………………………………………………………………………………. 31
BİRİNCİ BÖLÜM
BALKAN HARBİ’NDEN CİHAN HARBİ’NE……………………………………37
Bir mağlubiyetin anatomisi …………………………………………………………………………….39
Savaşın tesirleri………………………………………………………………………………………………………44
Siyasetin dönüşümü…………………………………………………………………………………………….48
Sivil toplumun dönüşümü………………………………………………………………………………..52
Ordunun dönüşümü…………………………………………………………………………………………….57
Din ve ordu ……………………………………………………………………………………………………………….66
Düvel-i Muazzama ve Devlet-i Aliye……………………………………………………….. 71
Yeni bir imparatorluk tertibi…………………………………………………………………………. 76
Sonuç …………………………………………………………………………………………………………………………….91
İKİNCİ BÖLÜM
TARLALARDAN KIŞLALARA…………………………………………………………………….93
Seferberlik kararı…………………………………………………………………………………………………..95
“Keder deryası”: Seferberliğe tepkiler………………………………………………………98
Gücü yetenlerin muafiyeti……………………………………………………………………………. 109
Seferberliğin sivil hayata etkileri………………………………………………………………115
“Hiçbir vakit unutamayacağımız iki gemimiz”:
İngilizlerin Osmanlı zırhlılarına el koyması …………………………………….124
Kapitülasyonların ilgası…………………………………………………………………………………. 130
Osmanlı savaşa giriyor…………………………………………………………………………………… 136
Sonuç …………………………………………………………………………………………………………………………. 140
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SIKLAŞAN SAFLAR, BOŞALAN EVLER…………………………………………….. 143
Cihan Harbi’nde askeri bekleyen ilk sıkıntılar ……………………………….. 145
İlk harekâtlar………………………………………………………………………………………………………… 150
Osmanlı vatanperverliğinin
ete kemiğe bürünen simgesi……………………………………………………………………….. 160
Asker ve cephe gerisi……………………………………………………………………………………….. 166
Çanakkale’den sonra: Umutsuz bir taze kan arayışı …………………… 172
Sona doğru …………………………………………………………………………………………………………….. 179
Sonuç …………………………………………………………………………………………………………………………. 186
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ORDUYA AŞ, AHALİ AÇ………………………………………………………………………….. 189
“Resmî eşkıyalık”: Tekalif-i Harbiye uygulaması………………………….. 191
Lojistik bir karabasan……………………………………………………………………………………… 199
Bolluktan kıtlığa………………………………………………………………………………………………….205
İaşe sisteminin merkezîleştirilmesi ………………………………………………………..220
Sona yaklaşırken: İmparatorluk ölçeğinde bir kriz……………………….230
Sonuç ………………………………………………………………………………………………………………………….240
BEŞİNCİ BÖLÜM
EVDE: ZEVCELER VE ANNELER…………………………………………………………..243
Harp ve Osmanlı kadınları…………………………………………………………………………..245
Savaş, devlet ve asker aileleri………………………………………………………………………255
Devleti kolundan çekiştirmek:
Asker aileleri ve Osmanlı cephe gerisinde
fedakârlık siyaseti………………………………………………………………………………………………265
Sonuç …………………………………………………………………………………………………………………………. 272
ALTINCI BÖLÜM
YOLLARDA: SÜRGÜNLER VE MUHACİRLER……………………………. 275
Tehcir ve imha………………………………………………………………………………………………………277
Mülteci krizi…………………………………………………………………………………………………………..288
Mülteci krizi ve nüfus mühendisliği……………………………………………………….296
Yollarda…………………………………………………………………………………………………………………….301
Sonuç …………………………………………………………………………………………………………………………..315
SONUÇ………………………………………………………………………………………………………………………317
KAYNAKÇA………………………………………………………………………………………………………………325
DİZİN…………………………………………………………………………………………………………………………..352
GİRİŞ
Henüz romancılığıyla ünlenmemişken, memleketi Çukurova’nın köylerinde Âşık Kemal olarak şöhret salmıştı Yaşar Kemal. 1930’ların sonlarında yöreyi didik didik ediyor, köylülere destanlar anlatıyordu. Bu ziyaretlerinde köylülerin de türkülerini dinliyor, onlardan duyduğu ağıtları topluyordu. Cihan Harbi hakkında yakılan ağıtlar onu bilhassa şaşırtmıştı: bu ağıtlarda askere alınan delikanlıların, dul kalan kadınların, yetim düşen çocukların, dağılan ailelerin, işlenmeyen toprakların ve yıkılan hayatların hikâyeleri vardı. Ağıtlar uzun ve dehşetli bir savaşın kıskacındaki Osmanlı toplumunun yaşadıklarını dillendiriyordu. Yaşar Kemal bu tarz anlatıların çokluğundan ve her gittiği yerde karşısına çıkmasından epey etkilenmişti. Harbin üstünden yirmi yıldan fazla zaman geçmişti geçmesine ama ziyaret ettiği her köyde kadınlardan savaş ağıtları duyuyordu.1 Halkbilimciler, eğitimciler, taşralı aydınlar ve amatör araştırmacılar da Osmanlı toplumunun muhtelif kesimlerinin Cihan Harbi’nde yaşadığı travmatik tecrübeleri yansıtan folklorik metinleri kayıt altına aldılar.2 Toplanan bu türküler ve ağıtlar harbin gölgesindeki bir toplumun yaşadıklarına dair bize kıymetli ipuçları sunar, Osmanlıların savaş deneyimlerine, algılarına ve hatıralarına ışık tutar. Daha da önemlisi, harbin siyasi, askerî ve dinî boyutlarını vurgulayan resmî tarih anlatılarına alternatif bir bakış açısı geliştirmemize imkân sağlar. Bahsi geçen kaynaklarda savaş bir kahramanlık manzumesi olarak değil, kan, gözyaşı, korku, acı ve kederden ibaret bir büyük kıyım şeklinde tanımlanmıştır. Bunlardan birinde padişaha dokunaklı bir edayla seslenilir:
Topların güllesi ne yaman geldi.
Kapandı kulaklar, hep sağır oldu.
Gövdeler yaralı, gömlek kan doldu.
Askerin kanını gör padişahım!
Bu gibi destan ve ağıtlarda savaşa dinin ve devletin değil, ailenin ve bireyin gözünden bakılır. Ardında yüz binlerce dul ve yetim bırakan savaş toplumun üzerine çökmüş bir felakettir. Bu yüzden lanetle anılır. Dağılan ailelerin çilesi ve kederi anlatının merkezindedir:
Anan duyar bacın ağlar.
Ak gelinler karalar bağlar.
Hep kapandı büyük evler
Kaldı koca karıyınan.
İlhamını bu tip anlatıların dokunaklılığından ve çarpıcı keskinliğinden alan bu kitap, Osmanlı toplumunun kolektif belleğinde derin ve hazin izler bırakan Cihan Harbi deneyimini geniş bir zaviyeden bakarak inceliyor ve savaşın doğurduğu yeni sosyoekonomik ve kültürel gerçeklikleri mercek altına alıyor. Bu yeni gerçekliklerin izlerini ise kitlesel askerlik deneyimi, devlet güdümüne girmiş bir ekonomik hayat, yaygın darlık ve yokluklar, sürekli devam eden ve büyük altüst oluşlara yol açan nüfus hareketleri, etnik temizlik ve ölüm üzerinden sürüyor. Bunu yaparken Osmanlıların savaş döneminde ortaya çıkan bu yeni gerçeklikleri nasıl anlamlandırdıkları, onlarla nasıl baş etmeye çalıştıkları ve onlara nasıl uyum sağladıklarını tartışıyor. Sözün özü, bu kitap “yirminci asrı şekillendiren büyük felaketin” girdabına kapılan bir toplumun hikâyesidir.
Osmanlı’nın Büyük Harbi
Osmanlı İmparatorluğu’nun Büyük Harbi 29 Ekim 1914 ile 30 Ekim 1918 arasındaki dört yılı kapsar. Osmanlılar savaşa girmekle iki temel hedefe ulaşmayı amaçlıyordu: yakın zamanda kaybedilen toprakları geri almak ve siyasi ve iktisadi anlamda tam bağımsızlık kazanmak. Harbin er ya da geç Osmanlı’yı da pençesine alacağını düşünen İttihatçılar, ülkenin umumi bir savaştan tek başına sağ çıkamayacağını bildiklerinden, Avrupa’daki ittifak bloklarından biriyle güç birliği yapma arayışındaydılar.6 İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) hükümeti 2 Ağustos 1914’te Almanya’yla gizli bir ittifak anlaşması imzaladığı gün seferberlik de ilan etti. Osmanlı devleti üç ay süren “müsellah bitaraflık” (silahlı tarafsızlık) sürecinin ardından İttifak Devletleri safında savaşa girecekti.
Takip eden dört yılda Osmanlı İmparatorluğu İtilaf devletlerine karşı çok cepheli bir mücadele verdi. Kafkasya ve Doğu Anadolu’da Ruslarla savaştı, Çanakkale’de İngiliz ve Fransız güçlerine karşı koydu, Mezopotamya, Filistin ve Süveyş Kanal
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Araştırma/İnceleme Sosyal Tarih Tarih
- Kitap AdıCihan Harbi’nin Cephe Gerisi
- Sayfa Sayısı360
- YazarYiğit Akın
- ISBN9789750538063
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2025