“Toynakların sesi yükseldi. Dağ taş, yaratılmış tüm mahlukat gözünü kapattı manzaraya şahit olmamak için, nafile. Biri gebe üç yavrusunu boynuzlarına takmış, tüyleri kırmızısiyah ve yapış yapış bir dişi geyik yaklaştı kendinden emin… Boynuzlarından sarkan cesetler ve kan yağmurundan, geyiğin yüzünü seçmek mümkün değildi. Yine de gözlerinden müebbet bir karanlığın kendilerine doğru aktığı anlaşılıyordu.”
Kimsenin bilmemesi gereken bir şey yaptılar. Elif, Ayşegül ve Cemile. Annelerini öldürdüler. Sezen’in anneannesini. Suzan’ı… İz bırakmamalılar. Evi kırklıyorlar, salona gömülü canavarın genizleri yakan kokusunu ve o uğursuz şarkıyı defetmek için… Bahçede ise bir kadın, ceviz ağacının altında rüyaya yatıyor. Dualar, beddualar birbirine karışıyor. Ahalinin iç çekişleri duyuluyor. Aslında herkes görüyor, işitiyor, biliyor.
Cevizin Şarkısı, Aslı Tohumcu evreninin ayrıksı örneği. Biraz dünyevi, biraz uhrevi, iki âlemi de yoklayan, nakış gibi örülü bir roman.
bana bu hikâyeyi
yazma cesaretini veren duygu’ya…
canavarlarından kurtulmaya çalışan
bütün kadınlara…
Bir ev yanarken yanan sadece beton, demir ya da ahşap mıdır? öyle olmadığını çocuklar bile bilir. sezen de biliyordu. çocukluğunun her ânına aralıksız tecavüz eden o… erkenden büyümek zorunda kalışının, kıçından çıktığı kadını dizlerinin arasına sıkıştırıp yıkamalarının, apışarası kokan sabunların, istisnasız her bir sabunun evdeki, annesinin kat kat tülbent sarılarak bastırılmış tepelerinden akan ve hiçbir sabunun temizleyemediği uyuşturuculu sütün, vücudunda isteği dışında yükselen kendi tepeciklerinin, biri aşağıda biri yukarıda ama hep erkeklerin gözü hizasında, bir odanın tavanındaki örümcek ağına, bir diğerinin sıvasındaki çatlağa, banyodaki kırık fayansa, mutfaktaki sarkmış dolap kapağına gizlenmiş, o daima gözleyen gözleri anneannesi suzan’ın, anneannesinin o daima yargılamak için gözleyen gözlerinde parıldayan yaratıcı cezaların, sezen’in etiyle birlikte kopan tırnağının, anneannesinin çeke çeke altındaki deriyi kızarttığı favorilerinin acısının ulaşmadığı dünyası annesinin, o dünyadan altına işeyecek kadar ürken, yine de apışarasındaki tüylerden kurtulması için onları yakmasını öneren elif teyzesinin, bütün hayal kırıklıklarının acısını annesini tetikleyerek yatıştıran elif teyzesinin, annesine anlayamadığı bir nedenden gıpta eden elif teyzesinin, gıptanın habisliğinin, onca habisliğin içinde sadece kendisine gülümseyen, zamanın geri kalanında yaşlılara has ıslak gözler ve asık bir suratla dolaşan cemile teyzesinin, kalbini ona açtığı halde ölü koktuğu için doya doya sarılamadığı cemile teyzesi ile salonun ortasına gömülü iki canavarın kokusu doluyordu sezen’in genzine. sabaha kadar çıtır çıtır yandı doğup sakatlandığı ev. çok değil, bundan dört-beş gün önce bacaklarının arasından akmasaydı o lanet telve, yakmayabilirdi evi. ancak telve aktı. ev yandı. sıcak küllere doğru okkalı bir tükürük salladı sezen. “bakın kim kazandı sonunda.” geyiğe bindi gitti arkasına bakmadan.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Türkiye Edebiyatı Roman (Yerli)
- Kitap AdıCevizin Şarkısı
- Sayfa Sayısı59
- YazarAslı Tohumcu
- ISBN9789750532573
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Beyaz Türkler Küstüler – Orda Hâlâ Kimse Var mı? 5. Kitap ~ Alev Alatlı
Beyaz Türkler Küstüler – Orda Hâlâ Kimse Var mı? 5. Kitap
Alev Alatlı
Alev Alatlı’nın 1992de yayımlanan ve Türkiye’nin dönüşümlerini çözümleyen dörtlemesi “Or’da Kimse Var mı?” her kitabıyla geniş ve yoğun tartışmalara yol açmıştı. Dizinin ilk kitabı...
- Benim Küçük Sırrım ~ Dilara Keskin
Benim Küçük Sırrım
Dilara Keskin
Her insanın sırları vardır. Kimi masumdur, kimi karanlık… Kimi sakladığı şeyden utanır, kimi ise korkar… Eylül’ün sırrı ise geride hayal kırıklığı bırakmış,hayatını bambaşka bir...
- Günlük ~ Oğuz Atay
Günlük
Oğuz Atay
Oğuz Atay’ın edebiyatla ilgili herkes için sürekli merak konusu olmuş günlüğünün bütünü. “Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare...