Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Çayın Hikayesi – Osmanlı Ve Erken Cumhuriyet’Te Çay Ticaretinin Global Tarihi
Çayın Hikayesi – Osmanlı Ve Erken Cumhuriyet’Te Çay Ticaretinin Global Tarihi

Çayın Hikayesi – Osmanlı Ve Erken Cumhuriyet’Te Çay Ticaretinin Global Tarihi

Esra Ansel Derinbay

Çayın Hikâyesi, çay bitkisinin Çin’den başlayarak dünyanın dört bir yanına yayılışını, çay yetiştiriciliğinin evrelerini ve nihayetinde Osmanlı topraklarına ulaşmasının kapsamlı ve büyüleyici serüvenini anlatıyor….

Çayın Hikâyesi, çay bitkisinin Çin’den başlayarak dünyanın dört bir yanına yayılışını, çay yetiştiriciliğinin evrelerini ve nihayetinde Osmanlı topraklarına ulaşmasının kapsamlı ve büyüleyici serüvenini anlatıyor. Osmanlı İmparatorluğu çayı hangi ülkelerden ithal etti? Çay tarımına ne zaman ve nasıl başladı? Osmanlı sarayı ve halkı çayı nasıl temin etti? Çay ticaretiyle kimler uğraştı, ne tür faaliyetler yürüttüler?

Dr. Esra Ansel Derinbay, çayın farklı coğrafyaları aşıp global bir içeceğe dönüşmesinin yanı sıra, yerli hikâyesini de arşiv belgeleri, ticaret raporları, istatistikler ve süreli yayınlar gibi zengin kaynaklardan araştırarak, zevkli ve doyurucu bir çalışma sunuyor.

İçindekiler
Giriş…………………………………………………………………………………………….7
1 / Çin İmparatorluğu’ndan Rus Çarlığı’na…………………………21
2 / Avrupa ve Amerika’dan İthal Edilen Çaylar………………….55
3 / Güney ve Güneydoğu Asya’dan Gelen Çaylar……………….81
4 / Japonya’dan Gelen Çaylar…………………………………………….105
5 / Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Döneminde
Çay Tüccarları ………………………………………………………………133
Sonsöz ……………………………………………………………………………………..157
Kaynakça …………………………………………………………………………………163
Ekler………………………………………………………………………………………..177

Giriş

“Toprağın başka hiçbir mahsulü, dünyanın en uzak bölgeleri arasındaki etkileşimi eşit derecede teşvik etmemiş ve başka hiçbir içecek de eşit derecede katıksız fayda ile medeni ulusların damak zevklerine bu kadar hitap etmemiş ya da bu derecede konfor sunmamıştır.”1

– Gideon Nye Jr. of Canton, Tea and the Tea Trade, 1850.

Yıllarını Çin’in Guangzhou (Kanton) şehrinde geçiren Amerikalı tüccar ve başkonsolos Gideon Nye Jr., 1850’de, New York’ta yayımlanan Çay ve Çay Ticareti adlı kitabında çay hakkında yukarıdaki satırları yazmıştı. “Dünyanın en uzak bölgeleri arasındaki etkileşimi teşvik ettiği” gerçeği, bugün hâlâ geçerliliğini korur çünkü günümüzde, çay yetişebildiği iklim koşulları nedeniyle yalnızca dünyanın sınırlı sayıda bölgesinde üretilebilmesine rağmen, suyun ardından dünyada en çok tüketilen ikinci içecektir. Bahsi geçen “dünyanın en uzak bölgeleri arasında etkileşimi teşvik etme” durumu, elinizdeki kitabın konusu olan geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerindeki çay ticareti tarihi için de geçerlidir.

Erken Cumhuriyet döneminde, 1924 yılında yayımlanan Süs adlı kadın dergisinde “Bugün ki, fayf oklok ti yani saat beş çayı hemen her evde kabul edilmiş gibi bir şeydir” denilmiştir.2 Bu alıntı, 1920’lere gelindiğinde çayın ortalama Türk ailesinin günlük yaşamının bir parçası haline geldiğini gösteriyor. Oysaki çayın Türkler arasında popülerleşmesi, bir yüzyıl önce, örneğin 1830’larda ve hatta 1850’lerde yazılan kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla söz konusu bile değildi.

2023 yılına ait en güncel çalışmalara göre ise bugün dünya üzerinde en çok çay tüketen nüfusa sahip olan Türkiye, kişi başına çay tüketimi konusunda İngilizleri, İrlandalıları ve Rusları bile geride bıraktı. Kaynaklara göre, “Her Türk yılda yaklaşık 1.300 fincan (3,16 kg) çay tüketiyor. Bu, günlük 3-4 bardak çay anlamına gelirken, bu sayının dondurucu kış günlerinde 10 bardağa kadar çıkması bekleniyor.”3 Türkiye’deki mevcut çay tüketimi ve çay kültürünün Türkiye ile bu denli özdeşleşmiş olması bu topraklarda yüzyıllar boyunca çay üretildiği ve tüketildiği gibi tamamen yanlış bir gerçeklik algısı yaratıyor. Ancak, tarihi veriler aksini gösteriyor. Bu topraklarda çayın tarihi aslında insanların düşündüğünden çok daha yakın zamana dayanıyor (özellikle kahveye kıyasla) ve çok daha küresel ve karmaşık bir tarihi var.

19. yüzyılın ilk yarısında İstanbul’u ziyaret eden yabancılar, Osmanlıların her şeyden önce kahve tükettiklerini belirtmişlerdir. Çay tüketiminin çok az olduğunu ve çayı bulmanın ya çok zor ya da bulunduğunda oldukça pahalı olduğunu gözlemlemişlerdir. Bu nedenle, bu kitabın temel amaçlarından biri, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerinde çayı daha popüler ve erişilebilir bir ürün haline getiren gelişmeleri araştırmaktır. Bu çalışmanın bir diğer amacı ise aynı dönemde bu topraklarda yaşayan tüketicilerin çay tedarik kaynaklarını keşfetmektir; başka bir deyişle, “Osmanlılar ve Türkler çayı nereden ve nasıl ithal ettiler?” gibi basit ancak önemli sorular sorar.

17. ve 18. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nda çayın varlığına dair birkaç referans bulunmaktadır. Örneğin, III. Ahmed’in saltanatı döneminde, 1710’daki saray mutfak mahzeni kayıtlarında, kahve, şeker ve tarçın gibi birçok madde arasında çayın da yer aldığını görebiliyoruz.4 Evliya Çelebi ayrıca 17. yüzyılda kaleme aldığı seyahatnamesinde Anadolu’da tüketilen bir içecek olarak çay ve çay şerbetinden birkaç kez bahseder. Marianna Yerasimos, seyahatnamesinde birçok kez bahsettiği içecekler arasında olmasına rağmen, Evliya’nın çay veya çay şerbeti içmediğine yemin ettiğini belirtir. Ayrıca, Evliya Çelebi döneminde çayın (çay veya çay şerbeti) büyük ölçüde yıldız anasonla yapılan bir şerbetle (badyan şerbeti olarak bilinir) birlikte kullanıldığını da ifade eder.

Ancak bu erken tarihli kayıtlara rağmen, çay tüketiminin yaygınlaşması ve yayılması 19. yüzyılda, daha kesin söylemek gerekirse, yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşti. Osmanlılar, çayla öncelikle Ruslar ve Avrupalılar aracılığıyla tanıştılar ve imparatorlukta kendi çay üretimleri olmadığından bu ürünü Çin, Rusya, Avrupa, Amerika, Güney Asya ve Japonya gibi yerlerden ithal etmek zorunda kaldılar. Geç Osmanlı İmparatorluğu ve erken Cumhuriyet dönemi Türkiye’ye çayın ithalatı hikâyesi, dünyanın dört bir yanından, farklı etnik kökenlerden ve geçmişlerden gelen insanları içeriyordu. Bununla birlikte, Osmanlı ve Türk çay ticaretinin küresel tarihi sadece sosyoekonomik bir tarih değildi. Zorunlu olarak diplomasi, politika ve kültür tarihlerini de kapsıyordu.

Bu çalışmanın zaman çerçevesi, 19. yüzyılın ikinci yarısı ve yirminci yüzyılın başlarına denk geldiği için, çayın bu topraklara yolculuğu telgraf, matbaa, demiryolları ve buharlı gemiler gibi iletişim ve ulaşım teknolojilerinin dönüşümleriyle de örtüşür.

Aynı şekilde, 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılması ve 1904’te hizmete giren Trans-Sibirya demiryolu ağı gibi yeni güzergâhların ve yolların açılması uluslararası çay ticareti için son derece önem taşıyordu. Buhar ve matbaanın çağında bu yeni teknolojiler sayesinde, küresel çay ticareti daha erişilebilir ve uygun hale geldi. Karayollarıyla deve kervanları veya okyanuslar üzerinden yelkenli gemilerle yapılan aylar süren yolculuklar, demiryolları ve buharlı gemilerle çok daha kısa ve güvenli seyahatlerle günlere indirildi. Artan erişilebilirlik, fiyatların düşmesine ve bu topraklarda çay tüketiminin yaygınlaşmasına yol açtı. Bu teknolojiler ticareti mümkün ve daha yönetilebilir hale getirdi. Aynı zamanda çay ticaretinin incelenmesi de büyük ölçüde bu teknolojilerin sayesinde gerçekleştirilebiliyor. Örneğin, bu çalışma, diplomatik yazışmaları, telgrafları, buharlı gemi hatlarını ve seferlerini listeleyen gazeteleri, çay şirketlerinin mallarını taşımak için kullandıkları buharlı gemilerin isimlerini, Çin’den Rusya’ya çay ve çay tüccarlarını taşıyan demiryollarını ve konsoloslar tarafından yazılan ticaret ve komisyon raporlarını kullanarak bu demiryolu ve buharlı gemi hatlarının ağlarını ve bu araçların taşıdığı malları ortaya koyuyor.

Elinizdeki kitap, geç Osmanlı İmparatorluğu ve erken Cumhuriyet Türkiye’sinde tüketilen ve Çin, Rusya, Avrupa, Güney Asya ve Japonya gibi dünyanın çeşitli bölgelerinden ithal edilen çayın küresel tarihini incelemeyi amaçlıyor. Bu çalışma ürünün tarihini araştırarak küresel çerçevede çayın insanları, yerleri ve kıtaları nasıl bir araya getirdiğini ortaya koymayı hedefliyor.

Küresel emtia tarihi bağlamında, bu araştırma geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminde Türkiye’de çayın küresel tarihinin çeşitli yönlerini ele alıyor. Çayı bir vaka çalışması olarak ele alarak, küresel ticaret ağlarını, kültürel alışverişi ve dünyanın farklı bölgeleri arasındaki karmaşık bağları açığa çıkarıyor. Ayrıca çay gibi emtianın tarihsel süreçleri şekillendirme, farklı toplumlar arasında bağlantılar kurma ve küresel ölçekte tüketim kalıplarını etkileme konusundaki önemini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Üretimden tüketime kadar çayın yolculuğunu dikkatlice inceleyerek, küresel emtia akışlarının ve bunların insanlık tarihine etkilerinin daha geniş anlatısına katkıda bulunuyor.

Son yıllarda, emtia tarihine ilgi artmıştır. Bu artış, metaların küresel ekonomileri, toplumları ve kültürleri tarih boyunca nasıl şekillendirdiğinin daha iyi anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. Emtia tarihinin yükselen önemi, disiplinlerarası doğasıyla da bağlantılıdır. Ekonomi tarihi, çevre çalışmaları, siyaset bilimi ve kültürel çalışmalar gibi alanlarla kesişen bu alan, emtianın insan yaşamının çeşitli yönlerini nasıl etkilediğine dair kapsamlı bir bakış açısı sunmaktadır. Bu bütüncül yaklaşım, birbirinden farklı görünen olaylar ve eğilimler arasında bağlantılar kurmayı sağlar, daha zengin ve daha ayrıntılı bir tarih anlatısı sunar.

Küresel emtia tarihi alanında yazılan öncü çalışmalardan biri antropolog Sidney Mintz’in 1985 yılında basılan Sweetness and Power: The Place of Sugar in Modern History [Şeker ve Güç: Şekerin Modern Tarihteki Yeri] adlı kitabıdır. Mintz, şekerin tarih boyunca nasıl bir lüks olmaktan ziyade bir gereklilik haline geldiğini inceler. Şekerin ticaretinin, köle ticareti ve kolonyalizmin doğuşuna nasıl katkı sağladığını gösterir. Aynı zamanda, şekerin kültürel ve sosyal etkilerini de detaylı bir şekilde analiz eder. Mintz’in kitabından bir yıl sonra basılan ve Henry Hobhouse tarafından kaleme alınan Seeds of Change: Five Plants That Transformed Mankind [Değişim Tohumları: İnsanlığı Dönüştüren Beş Bitki] adlı kitap ise insanlık tarihini şekillendiren beş önemli bitki türünü inceler. Kitap, bu bitkilerin ‒mısır, şeker, çay, pamuk ve kinin‒ toplumlara ve kültürlere olan etkilerini detaylı bir şekilde ele alır.

Şekerden başka küresel ekonomileri, toplumları ve tarih boyunca kültürleri derinlemesine etkileyen bir başka meta olan pamuk tarihini ise ünlü tarihçi Sven Beckert, 2014 yılında basılan Empire of Cotton: A Global History [Pamuk İmparatorluğu: Tek bir Meta ile Kapitalizmin Küresel Tarihi] adlı eserinde detaylı çalışmıştır. Beckert, pamuğun kökenlerinden Sanayi Devrimi’ne kadar olan yolculuğunu incelerken, bu emtiaya duyulan bağımlılığın nasıl bir kapitalist düzeni inşa ettiğini gösterir. Pamuk ticaretinin, köleliğin ve sanayileşmenin dinamikleri üzerinde derinlemesine bir etkisi olduğunu vurgular. Bu iki emtia, insanlık tarihindeki büyük değişimlerin ve toplumsal dönüşümlerin arkasındaki güçleri anlama mıza yardımcı olan önemli örneklerdir. Pamuk ve şeker ticaretinin, kölelikten sanayileşmeye kadar uzanan geniş yelpazedeki etkileri, emtia tarihine gösterilen ilginin artmasına katkıda bulunmuştur.

2000’li yıllarda basılan küresel emtia tarihine örnek olarak Mark Kurlansky’nin tuzun tarihini ele aldığı kitabı Salt: A World History verilebilir. Ancak elinizdeki kitap açısından daha önemli olanı belki de Tom Standage’in 6 Bardakta Dünya Tarihi adlı çalışması olabilir. Standage bu kitabında, insan medeniyetinin altı ikonik içeceği ‒bira, şarap, damıtık içkiler, kahve, çay ve kola‒ üzerinden emtia tarihinin etkilerini inceler. Standage bu içeceklerin bin yıllar boyunca ekonomileri, toplumları ve hatta ideolojileri nasıl şekillendirdiğini ortaya koyar. Dünya çapındaki içki kültürlerinin evrimini izleyerek, emtia alışverişinin insan deneyimlerini ve kimliklerini tarihsel olarak tanımlamadaki merkezi rolünü vurgular.

Jonathan Morris’in 2018 yılında basılan kitabı Coffee: A Global History, kahvenin Etiyopya’daki kökenlerinden başlayarak küresel yayılmasını inceleyerek, ekonomik, kültürel ve sosyal etkilerini izler. Morris, kahvenin yalnızca ticaret ağlarını yönlendirmediğini, aynı zamanda fikir ve bilginin alışveriş edildiği yeni sosyal alanların, örneğin kahvehanelerin tarihini şekillendirdiğini gösterir. Morris’in çalışmasından bir yıl önce basılan Erika Rappaport’un A Thirst for Empire: How Tea Shaped the Modern World adlı kitabı ise alana önemli katkılarda bulunan başka bir çalışmadır. Rappaport, çayın Asya’dan Avrupa’ya ve daha sonra dünyanın diğer bölgelerine yayılmasını ve bu süreçte ortaya çıkan kültürel etkileşimleri, ekonomik değişimleri ve siyasi dinamikleri araştırır. Kitap, çayın kolonizasyon, sanayileşme ve tüketim kültürü üzerindeki etkilerini vurgular. Çayın, Britanya İmparatorluğu’nun genişlemesiyle nasıl bir “emperyal içecek” haline geldiğini ve bu süreçte sosyal, kültürel ve ekonomik değişimleri nasıl tetiklediğini ortaya koyar.

François Georgeon’un küresel olmasa da bir içki üzerinden yazdığı emtia tarihi eseri olan Rakının Ülkesinde: Osmanlı İmparatorluğu’nda İçkinin Sosyal ve Kültürel Tarihi adlı çalışması, bu alandaki en yeni çalışmalardan biridir ve Osmanlı İmparatorluğu’ndaki içki tüketiminin sosyal ve kültürel tarihini aydınlatır; özellikle, rakının Osmanlı toplumundaki yeri ile bu içkinin tarihsel evrimi üzerinde durur. Georgeon, rakının üretimi, dağıtımı ve tüketimiyle ilgili Osmanlı dönemindeki yasal düzenlemeleri ve toplumsal normları ele alır. Ayrıca, rakının Osmanlı kültüründeki karmaşık ilişkisini inceleyen Georgeon, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki emtia tüketimi ve düzenlemesi hakkında değerli bilgiler sunar.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Araştırma/İnceleme Tarih
  • Kitap AdıÇayın Hikayesi - Osmanlı Ve Erken Cumhuriyet’Te Çay Ticaretinin Global Tarihi
  • Sayfa Sayısı192
  • YazarEsra Ansel Derinbay
  • ISBN9786256666962
  • Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDoğan Kitap / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur