Daha bu yakınlarda, önceki hafta mıydı yoksa, eski
limanın üstündeki ıssız sokakların birinde, sarıldığı koca
bir ağacın gövdesini usul usul seven, irice gözlü, güzel,
olgunluğuyla da güzel bir kadına rastlamadım mı? Yoktur,
o türden kötü huylarım yoktur; askıntı olmak amacıyla falan
değil, sadece görüntü(sü)nün güzelliğiyle, “Ne kadar candan
seviyordunuz hanımefendi!” dediğimde, “Ayak seslerinizi
duyunca durdum, aslında öpecektim de!” demedi mi? (…)
Bir yanım kıpır kıpır bir heyecanla kendilerini adaya atanlarda…
bir yanım o koca ağacı seven güzel kadında…
bir yanım adada benim neler aradığım ve neler bulduğumda…
bir yanım kokularla dolu ılık bahar yelinde…
bir yanım martı bağırtılarında… bir yanım acımasız ölümde…
Daha sayayım mı?
bu kitapta hangi öyküler var?
canım ada / 7
erken bahar / 15
“adada sıkılmıyor musun?” / 25
“yetinmek sevindirir” / 33
bu bahar da… / 41
idris / 49
ey eski sevgili! / 55
mektup / 65
nisanın ilk günleri / 73
ömrümün ikindisinde / 81
bir bilebilsem! / 89
öylesine bir gezi / 99
deli lodos / 109
adada uyanmak / 117
deniz feneri / 125
bir veda öyküsü / 133
canım ada
I
Yalanım varsa gözlerim bulutlansın, yahu bu nasıl bir söz diyorsanız, en güzel manzaraları pis, karanlık bir yağmur yağsın da bir süre göremez izleyemez olayım; biz (ben ve yeni dostum) geldiğimizde iri bir martı, en sevdiğim o sarı gagalı, sarı ayaklı, gözü pek mi pek, susmak bilmez türden olan bir martı, demir sokak kapısının tam da önünde bekliyordu. Dostumla yeni dost oluyorduk, ona söyleyemedim de kendime söyler gibi oldum: “Safalar getirdiniz diyor bu martı!” Hemen de utanır gibi oldum, “Bu ne büyüklenme, neden kendi kendine gelin güvey oluyorsun da hem…” dedim. Olsa olsa -ki doğrusu da budur mutlaka- “Safalar görmeye geldiniz! Buyrun bakalım yeni evinize! Kiracı da olsanız ev evdir demek üzere, doğrudan diyemese bile duyurmak üzere burada bu martı!” dedim ardından da.
Biz sokak kapısına vardığımızda martı bir adım ötemizde, dar kaldırımda paytak paytak yürüyordu. Tahminimde yanılmadığıma iyiden iyiye inandım artık.
Basamaklar -on yedi mi, on sekiz mi, daha fazla mı, sonraya bıraktım o saymaca oyununu- güz yaprakları kaplıydı. İlkbahar ve yaz yapraklarını da severim ama güz yapraklarının yeri ayrı. Gizlemenin ne gereği var, arada öpmek istediğim bile olur, koklaya koklaya öpmek, hem de eski bir sevgiliyi uzun bir aradan sonra koklaya koklaya öpmek gibi. Yeterli mi bu kadarı?
Balkon saksı doluydu, sıra sıra, türlü türlü… Aralarında sardunyalar da vardı -doğduğum kentte sardunya sanıyorum bilinmez, “hanımcamadayandı” denirdi, haydi bir de sözcük sözcük yazayım, hanım cama dayandı- üstelik güzün donuk mu donuk bu son günlerinde de gürül gürüldü. Canım birden nasıl güzel ısındı balkona.
İlk kapıdan girdik ki irice bir sepetin ortasında ana kedi ve yavruları (“enikleri” demek isterdim ama ohooo, artık kocamandı bunlar), bir-iki, ne bir-ikisi, altı, yedi, sekiz kedi daha… Merdivenlerde, balkonda da yok muydu, vardı bir sürü, demek aklı karalısı, alacalı bulacalısı, kırması, sarmanı, tekiri ile koca bir kedi kolonisi barınıyor burada… “İyi…” “Hayır, hayır, hemen karar vermeyeyim; sürekli miyav miyav etmezlerse, ayakaltında gezinmezlerse iyi… Yoksa vay hâlime…”
Neden mi iyi dedim? Bir eve kedilerin ılıklığı arasından girmek, hele de havanın buz kestiği günlerde iyi olmaz da ne olur?
Ev, enikonu eskiydi. Belki seksen yıllık, belki daha fazla… Buna da iyi dedim. Her zaman iyimser olduğumdan değil efendim -aptallık sayarım o kadarını- eskiyi sevdiğimden, hele de estetik olanına deliler gibi tutkunluğumdan…
Ev sahibemin yeğeni olan dostum, bir süre büyük bir ada yangınından, evi yaptıran deniz subayından, kendi ailesinden, özellikle de rahmetli annesinden söz etti, nerede neler olduğunu, neleri nasıl kullanacağımı, pencerelerden görünen sokağı, adanın bazı yerlerini, yapılarını vb.ni gösterdi, güle güle oturmamı diledi ve gitti.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye
- Kitap AdıCanım Ada
- Sayfa Sayısı144
- YazarAdil İzci
- ISBN9789753299909
- Boyutlar, Kapak11 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviOğlak Yayınları / 2020
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Belki Bir Gün Uçarız ~ Aylin Balboa
Belki Bir Gün Uçarız
Aylin Balboa
O ağacın altında uzanmaya devam ettim. Yıldızlar aslında nedir size söyleyeyim: Yıldızlar, acıdan delirmiş insanların gökyüzüne sıktıkları kurşunların açtığı deliklerdir. Bilim adamları sürekli yenilerini...
- Yer Değiştiren Sular ~ Pelin Buzluk
Yer Değiştiren Sular
Pelin Buzluk
“Kırlar çiçeklerle kaplıydı, dağlar yeşile boyanmıştı. Hiç yoktan bir sevinçle dolabilirdi insan. Otların arasına kendini bırakabilir, ulu ağaçlara yüz sürebilir, yüce kayalara, ziyaretlere varıp...
- Osmanlı Hikayeleri ~ Zehra Aydüz
Osmanlı Hikayeleri
Zehra Aydüz
Bu kitapta hikâyelerin tatlı diliyle o güzide insanları anlamayı, yüksek bir Medeniyetin içindeki cevheri sergilemeyi amaçladım. Hatıralarıyla aramızda yaşadıklarını farzederek bu hatıralara vefa borcumu...