Dilencilik yaparak hayatını kazanmaya çalışan Tom, yoksul bir ailenin çocuğudur. Ona ikizi kadar benzeyen ve aynı gün doğan Edward ise İngiltere’nin biricik veliaht prensidir. Birbirinden ayırmanın imkânsız olduğu bu iki çocuk bir gün karşılaşırlar ve sırf eğlence için elbiselerini değiştokuş ederler. Prens olur dilenci, dilenci ise asil bir prens. İşte hikâye böyle başlar… İkisi de kurallarını hiç bilmedikleri yeni hayatlarında türlü macera yaşar. Dilenci Tom bir prens olmanın, sorumluluklar ve görevler altında ezilmenin ne demek olduğunu, Prens Edward ise yoksulluğun ve sefaletin zorluklarını tecrübe eder.
*
PRENS VE
DİLENCİNİN DOĞUMU
16. yüzyılın ikinci çeyreğinde bir sonbahar günü Londra şehrinde Canty adında yoksul bir aile istenmeyen bir oğlan çocuğu sahibi oldu. Tudor adını taşıyan ailenin de aynı gün bir oğlu oldu, ama bu oğlanın ailesi onu istiyordu. Aslına bakarsanız bu çocuğu tüm İngiltere istiyordu. İngiltere onun hasretini çekmiş, onun doğacağı umuduyla dualar etmişti. Şimdi de insanlar sevinçten çıldırma noktasına gelmişlerdi. Birbirlerini uzaktan tanıyanlar bile sarılıp öpüşüyor ve sevinç gözyaşları döküyordu. Herkes bir bayram havası içindeydi; yoksullarla zenginler, soylularla ayaktakımı bir arada yiyip içiyor, kol kola dans ediyor, bir ağızdan şarkılar söylüyordu. Gündüzleri her balkondan ve çatıdan rengârenk flamaların dalgalandığı Londra’yı görebilseydiniz keşke. Geceler de görülmeye değerdi doğrusu, büyük ateşler yakılıyor, etrafında toplananlar bir güzel eğleniyordu. İngiltere’de konuşulan tek konu yeni doğan Galler Prensi Edward Tudor’du. Bebekse tüm bu curcunadan, etrafında dört dönen önemli lordlar ve leydilerden habersiz ve aslına bakarsanız onları hiç umursamadan satenler ve ipekler içinde yatıyordu. Ama paçavralar içinde yatan diğer bebek Tom Canty hakkında, varlığıyla ek bir yük getirdiği dilenci ailesi dışında kimse tek kelime etmiyordu.
TOM’UN İLK YILLARI
Birkaç yıl sonrasına gidelim.
Londra bin beş yüz yaşında ve o günler için büyük bir şehirdi. Sokakları dar, eğri büğrü ve pisti. Tom’un ailesi Offal Court denen berbat bir yerde oturuyordu; küçük, harap evlerde korkunç derecede yoksul aileler yaşardı. Canty ailesi üçüncü kattaydı. Anne babanın bir köşede yatak denebilecek bir döşekleri vardı. Ama Tom, büyükannesi ve kız kardeşleri Bet ve Nan, odanın zemininde buldukları köşede yatarlardı.
Tom’un ikiz kız kardeşleri Bet ve Nan on beş yaşındaydı, kızlar tıpkı anneleri gibi iyi yürekli ama kara cahildiler. Ama baba John Canty ve onun annesi canavardan farksızdı. Her fırsatını bulduklarında içki içerler, birbirleriyle ve önlerine çıkan herkesle kavgaya tutuşurlardı. John Canty hırsız, annesiyse bir dilenciydi. Çocukları da dilenci yapmışlardı ama onları birer yankesiciye dönüştürememişlerdi. Aynı binada yaşayan yaşlı ve iyi yürekli bir rahip vardı. Çocukları bir kenara çekip onlara gizlice doğru yolu göstermeye çalışırdı. Rahip Andrew, Tom’a biraz okuma yazma ve biraz da Latince öğretmişti.
Offal Court’ta sarhoş kavgaları sıradan bir olaydı, kafaların kırılması burada açlık kadar normaldi. Tüm bunlara rağmen küçük Tom’un mutsuz olduğu söylenemezdi. Hayatı zordu ama etrafında kıyaslaya-
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çocuk Kitapları Roman (Yabancı)
- Kitap AdıÇalınan Taç
- Sayfa Sayısı80
- YazarMark Twain
- ISBN9786257491624
- Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviMundi / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Yavaş Adam ~ J.M. Coetzee
Yavaş Adam
J.M. Coetzee
Altmış yaşındaki fotoğrafçı Paul Rayment, bir bisiklet kazası sonucu sağ bacağını kaybedince, o güne dek yalnız sürdürdüğü yaşamı tamamen değişir. Başkalarına bağımlı olmaktan nefret...
- Sahilde ~ Ian McEwan
Sahilde
Ian McEwan
“Sahilde” 1962 yılı. Dorset kıyılarına balayına gelmiş iki genç: Florence ve Edward. Biri seçkin bir aileden bir müzisyen; diğeri daha mütevazı bir aileden, tarih...
- Çalı Horozu ~ Michel Tournier
Çalı Horozu
Michel Tournier
“Yazarın görevi mitleri ölümden kurtarmaktır” diyen Michel Tournier, Fransa’nın en yaratıcı yazarlarından biri. İlk bakışta birbirinden uzak görünen nesneler ve olgular arasında bağlar kurarak;...