Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bu Kalem Melûn©
Bu Kalem Melûn©

Bu Kalem Melûn©

Enis Batur

Herkes bir kitabın mümini, ben “Dünya bir kitaba varmak için” şiarının müminlerinden oldum, kaldım. Bütün yazdıklarım, gün gelecek, tek bir kitabın içine sığacak, oturacak….

Herkes bir kitabın mümini, ben “Dünya bir kitaba varmak için” şiarının müminlerinden oldum, kaldım.

Bütün yazdıklarım, gün gelecek, tek bir kitabın içine sığacak, oturacak.

Orada yazabildiklerimle yazamadıklarım aynı çatının altında buluşacak: Yazı’nın birazı ondansa, birazı bundandır.

Yazamadıklarımı başkaları yazacak.

Bu Kalem Melûn©, Şehrazat’ın içine attıkları.

Bu kitabın özelliği, bu kitabın bir parçası olabilecekken onun kendisi olmasından kaynaklanıyor.

Herkesin hayatında köklü bir tutkunun yeri var mıdır bilmiyorum; herkesin yaşamına tutkusu mu yön verir, bunu da – bütün bildiğim, yaklaşık yirmibeş yıldır hayatıma yazma tutkusunun biçim verdiği. Öte yandan, bir tutku mudur yazmak, bir tür hastalık mıdır, yoksa hastalığı erteleme/sürüncemede bırakma uğraşı mı, bunu bile yazdım ben: Bakınız: Yazboz. Yazdım, ama çözmek, soruların kesin yanıtlarına kavuşmak için değil, onlara dokunmak, daha yakından bakmak için kurcaladım sorunları.

Yazmak, insanın hayatının ana eksenini kurma yolunda benimseyeceği fiil olabilir de, tek yapıp ettiği bu değildir, olamaz. Yıllar önce başka bir yazarın cümlesine sığınmıştım: “Hayatımda birlik kurmak için yazıyorum.” Birliğin pusulası, ana edimi, amaç-merkezi yazmak: Yazı’nın başı ucu vardır, yoktur.

Kitap yazmak, kitap yapmak, Kitab’ı yapmak bambaşka bir şey. Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun (riverrun!) başı ucu vardır, olur. Yazı ondan kalıbını, yatağını, debisini bulur. Biçime girer. Bütünlüğünü, bütünselliğini, bütünlenişini yoklar durmadan. Demiştim ya: Bir kitabı yazmamak, yapmamak için binbir gerekçeyle karşılaşılır. Yazılıyor yapılıyorsa, eşik aşıldığı için.

Bu kitabın özelliği, bu kitabın bir parçası, parçalarından biri olabilecekken, onun kendisi olmasına dayanıyorsa – işin içinde sıradışı bir yaklaşım var demektir. Dönüp gölge-altına bakmak, gölgeyi gövdeden ayıran neyse onu ışığa tutmak, ona ışık tutmak gerekiyor.

Bu Kalem Bukalemun’a içinden bakarken, “yapılmış bir kitap bu” yorumuna dayanmıştım: Herbiri yazılmış parçalardan oluşan, ama o kitap öngörülerek yazılmamış parçalardan oluşan bir bütünlüktü ortaya çıkan.

Bu Kalem Melûn da yapılmış bir kitap, öncekinden önemli bir farkla ayrılıyor gene de: Yazılmamış parçalardan; herbiri yazılmış/yazılacak olsaydı ayrı, bir başına birer kitap olarak pekâlâ düşünülebilecek, düşünülmüş parçalardan, parça-tasarılardan oluşan bir başka bütünlük bu.

İmdi, yazılmamış olan(lar)dan yapılmış bir kitap ne demeye gelebilir, sorusu da kurcalıyor burada.

Bir kitap ki içeriği, çünkü içerdikleri yazıl/a/mamış, oysa kendisi yazılmış – yapılmış.

Dönüp gölge-altına bakmak öyleyse.

Bu Kalem Melûn, 1973-1996 yılları arasında oluşmuş 66 projenin anahatlarını yanyana getiriyor.

Yazmayı düşündüğüm, tasarladığım, kurmaya çalıştığım irili ufaklı kitap siluetleri. Binbir gerekçeden herhangi biri, kimi zaman da birkaçı nedeniyle başlayamadığım, sürdüremediğim, bitiremediğim 66 kitap tasarısı yer alıyor bu toplamda.

Bir tasarının kıvılcımının peydahlanması, ağır aksak ya da hızla ateşe dönüşmesi, ateşin diri tutulması ya da sönmeye terkedilmesi süreçleri üzerine sayfalar dolusu yazdığım için olsa gerek, tekrarlamıyorum: Tasarının kitaba dönüşmesi nasıl birden fazla etmene bağlıysa, dönüşmemesi de birden fazla (başka) etmene bir o kadar bağlıdır.

Zaman darlığından, istek azlığından (çokluğundan), “Hayat araya girdiği”nden, başka (daha doğru) bir vakte ertelendiğin­den bir tasarı, tohum halinde, cenin halinde, ölüdoğan ya da düşük halde kalır, kalabilir.

Bu, her seferinde, yazılmış-olanın yazılamamış-olana önem açısından ağır basmasına bağlanamaz üstelik: Yazılan kaçışı, yazılamayan basiret bağlanmasını taşıyabilir içinde. Öyle ya: Yazı utku değil, tam tersine bir tür sürekli bozgunsa (demiştim), yazılamayan bozguna diklenişin yollarından birini de gösteriyor olabilir.

Bu Kalem Melûn’a seçtiğim projelerin “fikir”lerle karıştırılmamasını dilerim. Proje, meyve çekirdeğin etrafında hayli çalıştıktan, onu sarmalayıp çerçevelemeye koyulduktan sonra proje halini alır: Bir anda belirip kağıda düşülmüş, sonra da orada unutuluşa terkedilmiş bir birim sayılmamalıdır. Tam tersine, saatlar ve günler, aylar ve yıllar ister bir proje; uçucu, gelip geçici değildir: Takılır, oyalar, zonklatır, herşeyden önemlisi çalıştırtır.

Bir noktada, bir noktadan sonra sürçer gene de. Duraklar, bekler, bekletir, yürümez, tıkanır. Enikonu biçim almış, sınırlarını kovalamışken hem de. Neden ve neresinden soğursa, soğur. Gelişmesi kesilen, sekteye uğrayan, bir daha da o çizgiyi yakalayamayandır proje.

Buna karşılık, kimi projelerin üzerinde kimi işlerden daha fazla durulduğu da bilinen gerçek. Engeli kimbilir nedir, ne olmuştur; aşılamamışsa aşılamaz olduğundan mıdır?

Duran yazı yoğurur projeyi. Açılmasını kısa ya da uzun süre beklersiniz. Topağın dağılmayacağı sanısı iyi kötü kesinleştiğinde dosya kaldırılır. Arasıra dönülebilir ona, küller eşelenir, zaman içinde toplanan yeni işaretler eklenir ucuna. Gün gelir, aralarından biri birdenbire harekete geçer.

İnsan hiçbir projesinden bütün bütüne vazgeçmez. Ola ki ondan yorgun düşer. Dinlenmeye, dinlendirmeye çekilir.

Projeler biriktiğinde, hangisinin Godot’su pusudadır, bunu kestirmek güçleşir. Onlara topluca baktığımızda, içinizdeki eskimişliklerin, yıpranmışlıkların, yorgunlukların sırasının, önceliklerinin değişkenliğini farkedersiniz. Yeni bir kıvılcımın eski bir yangın yerine kesinkes düşmeyeceğini kim ileri sürebilir?

Bu Kalem Melûn’un sağ üst köşesine iliştirdiğim © işaretinin bir açıklaması bu: Projelerin üzerinde sonuna, sonuma kadar söz sahibiyim, demek istiyorum.

Onları günışığına çıkarırken, ikinci bir açıklama ekleniyor: Projelerimin üzerinde, gereken göndermeyi yaptıktan sonra, eli kalem tutan herkes söz sahibidir, demek de istiyorum. Şüphesiz bir kitap düşüncesinden bir filim, bir sergi düşüncesi de doğup serpilebilir.

Seçim yaparken, iki yandan, iki yönlü bir eleme yaptığımı eklemeliyim: Kesinkes bütünleyeceğime inandığım projelere de, “Kırmızı Siyah Defter”de biriken minör projelere de yer açmadım Bu Kalem Melûn’da: Onların nabzı farklı atsın, diledim.

Bir de, projelerin bazılarında “örnekler” kullandım, açılım hizalarına ilişkin ipucu vermek amacıyla. Bazılarındaysa, “genel plan”ı vermekle yetindim. Tek bir paragrafta özetlediklerime gelince: Onları böylelikle kullanıma daha açık kıldığıma inandım.

Bu Kalem Melûn, öteki projelerin yanındaydı, 1987’den beri. O nasıl sıyrıldıysa…

1. Kara Din
(1974)

Bir Savonarola/Mansur karşılaştırma denemesi. Louis Massignon’un dört ciltlik Hallacı Mansur çalışmasının etkisiyle tasarlanmış bir iş. O dönem, Bataille’ın “théologie négative” yaklaşımının dümen suyundaydım: Fransızca yazılmış, kapsamlıca bir denemenin sonunda.

Tanrısal sevi, suçluluk, özyitim ve libido, taşkının psikolojisi başlıca odaklardı.

VII-XII. yüzyıllar arasında, İslâm kültüründe simya geleneğinin uzantıları, Attar’ın Tasavvuf anlayışı, Zanadıka arası kayboldu “Kara Din”.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Deneme Edebiyat
  • Kitap AdıBu Kalem Melûn©
  • Sayfa Sayısı223
  • YazarEnis Batur
  • ISBN9789755708515
  • Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviSel Yayınları / 2017

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Düş Kırpıntıları ~ Enis BaturDüş Kırpıntıları

    Düş Kırpıntıları

    Enis Batur

    Enis Batur, “kültür iktidarı”nın dillerden düşmediği bir dönemde, yeni denemeleriyle, kültürün has değerlerinin ancak muhalif bir duruşla elden ele geçebileceğini savunuyor. İçindekiler DÜŞ KIRPINTILARI...

  2. Bu Kalem Un(Ufak) ~ Enis BaturBu Kalem Un(Ufak)

    Bu Kalem Un(Ufak)

    Enis Batur

    Çehov’un ünlü sözü “vaktim olsaydı daha kısa yazardım” kitabın çıkış noktası. Bu Kalem Un(Ufak)’ın her cümlesiyle Enis Batur okurun önüne bir ekran açıyor: Birinden...

  3. Göl Yazı – Çapraz İlişkiler Kafesi ~ Enis BaturGöl Yazı – Çapraz İlişkiler Kafesi

    Göl Yazı – Çapraz İlişkiler Kafesi

    Enis Batur

    Enis Batur’dan, uyanık halde görülmüş düş sahnelerinin uyurgezer halde yazılmış versiyonlarından mürekkep bir anti-roman. * YAZAR EVİ 1 Hayatım kendimdeki bölünmelerin arasında yalpalayarak geçti....

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Boğaziçi Uykuda ~ Sermet Muhtar AlusBoğaziçi Uykuda

    Boğaziçi Uykuda

    Sermet Muhtar Alus

    Sermet Muhtar Alus’un Akbaba’daki yazıları onun bütün yazı hayatının bir hulasası gibidir. Eski İstanbul hatıralarıyla örülü fıkralarından, portrelerinden, küçük hikâye, piyes ve röportajlarına kadar meşgul...

  2. Hikâye Avcısı ~ Eduardo GaleanoHikâye Avcısı

    Hikâye Avcısı

    Eduardo Galeano

    Eduardo Galeano, dünya denen cangıla bu kez ömrünün son dalışını gerçekleştirip hepimizi derinden sarsan küçük hikâyeler avlıyor… Eşitsizliğin, şiddetin ve adaletsizliğin gemi azıya aldığı...

  3. Henüz Her Şey Bitmedi ~ Zeus KabadayıHenüz Her Şey Bitmedi

    Henüz Her Şey Bitmedi

    Zeus Kabadayı

    Başımdan geçen her şeyi bu kitapta yazdım… Seninle bol bol dertleşip, bazen gülüp bazen ağlayacağız. Ben zamanında çok yanlış yaptım sen yapma diye, kendin...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur