Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Bizim Büyük Çaresizliğimiz

Bizim Büyük Çaresizliğimiz

Barış Bıçakçı

O yıl bahar bize eksik yanlarımızı, hiç tamamlanmayacak şeyleri hatırlatarak gelmişti. Yarım yamalak bulutlar, sahanda yumurta güneşi, neremizi ısıttığı belli olmayan bir sıcaklık. Burnumuzu…

O yıl bahar bize eksik yanlarımızı, hiç tamamlanmayacak şeyleri hatırlatarak gelmişti. Yarım yamalak bulutlar, sahanda yumurta güneşi, neremizi ısıttığı belli olmayan bir sıcaklık. Burnumuzu mu, kalbimizi mi yoksa kasıklarımızı mı?

İki yakın arkadaşın aynı kadına âşık olması ve kahvaltıda peynirin üzerine reçel sürebilme iştahı.

*

1

Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi? Anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?

Tanıklarla, kanıtlarla, uygun adım yürümek için ikide bir ayak değiştirme imkânı veren gerçeklerle ne kadar üstümüze gelseler, boşuna! İnanmayız. “Geçen bir şey yok!” diye bağırırız. “Her şey tam şimdi yaşanıyor!”

Tam şimdi, bir yaz öğlesi, Nihal halılarını kaldırdığımız salonun parkesinde çıplak ayaklarıyla geziniyor…

Odamda, pencere pervazına dayalı masamda oturuyorum. Okuduğum kitaptan başımı kaldırıp salonun uzun duvarı boyunca gidip gelen Nihal’e kulak kabartıyorum. Ayaklarının bir canlılık belirtisi olarak bir an için parkeye yapıştığını, sonra hafif bir şapırtıyla ayrıldığını duyuyorum. Ayak sesleri uzaklaşırken, odamın duvarındaki saatin aynı sesi, aynı hafif şapırtıyı taklit etmeye başladığını fark ediyorum. “Zaman sensin zaman kadındır” diyorum içimden.

Sen Çetin, günlük hayatın şiirle yaptığı bu alışverişle ilgili değilsin. Her zamanki gibi yere yanlamasına yatmış, elini halının desenleri üzerinde gezdiriyor, Nihal’in, bizim küçük mucizemizin, otuz altı numara ayaklarını düşünüyorsun. Başparmakları nemden kızarmayan (Kızarmış başparmaklardan nefret edersin, nefret ettiği şeyler bile gülünç olan sevgili dostum!), ayakkabıların biçimini bozmayan o taraksız ayaklar, salondaki kitaplık boyunca gidip geliyorlar, yakınlaşıp uzaklaşıyorlar. Ama sen, huyun kurusun, dikkatini bu küçük geçit törenine daha fazla veremiyorsun. Sırtını masama yaslayıp kulağınla oynamaya başlıyorsun. Kulağının iç kısmındaki bir kılı iri parmaklarınla, bir hayli uğraştıktan sonra, tutup koparıyorsun. Sımsıkı bastırdığın parmaklarının arasındaki kılın siyah, kalın ve hafif sarmal oluşuna seviniyorsun. Heyecanla, övünçle bana gösteriyorsun. (Nasıl hatırlamam! Bir pansiyonun açık penceresinden gördüğü çıplak kadını benim de görmem için koşarak haber vermeye gelen Erden Çetin’i, şimdi nasıl hatırlamam!)

Senin bu başarına gülümseyerek karşılık veriyorum. Sonra kahkahalarla gülmeye başlıyoruz. Yirmi yıldır güldüğümüz gibi, dünyanın kıldan tüyden şeylerin etrafında döndüğünü bilerek, gülüyoruz.

Bir yaz öğlesi, Nihal halılarını kaldırdığımız salonun parkesinde çıplak ayaklarıyla geziniyor işte…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıBizim Büyük Çaresizliğimiz
  • Sayfa Sayısı167
  • YazarBarış Bıçakçı
  • ISBN9789750502637
  • Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
  • Yayıneviİletişim Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme ~ Barış BıçakçıDoğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme

    Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme

    Barış Bıçakçı

    “Ben aslında bu okuma grubuna annem için katılmıştım. Annemi yatıştırabilmek için. Annem öleli çok oldu ama ben hâlâ onu yatıştırmaya çalışıyorum. Martın sonlarından kasımın...

  2. Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra ~ Barış BıçakçıBir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra

    Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra

    Barış Bıçakçı

    “Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadım, gök erik gibi kaldı avcumda dünya. Şimdi ben uykusuzum, yalınayağım, kendimle...

  3. Herkes Herkesle Dostmuş Gibi ~ Barış BıçakçıHerkes Herkesle Dostmuş Gibi

    Herkes Herkesle Dostmuş Gibi

    Barış Bıçakçı

    Cadde tarafından her zamanki uğultu geliyordu. Çarşambanın uğultusuydu bu, işe giden insanların, dükkâncıların, işportacıların, işsiz güçsüzlerin uzattığı eldi bu, düşmesin diye ihtiyarlar kendi çukurlarına....

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Tansel Tozan Serüvenleri: Tuhaf Yaratıklar Çiftliği ~ Mehmet AtillaTansel Tozan Serüvenleri: Tuhaf Yaratıklar Çiftliği

    Tansel Tozan Serüvenleri: Tuhaf Yaratıklar Çiftliği

    Mehmet Atilla

    O da ne! Tuhaf Yaratıklar kapıda mı yoksa? Tansel Tozan ile arkadaşı Işın Arda, bir bisiklet gezisi sırasında tuhaf görünümlü canlılarla karşılaşırlar. Olup biteni...

  2. Yılkı Atı ~ Abbas SayarYılkı Atı

    Yılkı Atı

    Abbas Sayar

    1971 TRT Roman Başarı Ödülü sahibidir. “Güçlü, hırslı bir at kişnemesi ovanın dört bir yönüne dağıldı. Dağınık düzen otlayan sekiz on at başlarını kaldırdılar...

  3. Cennet ~ Muammer YükselCennet

    Cennet

    Muammer Yüksel

    Türk Romancı ve beyin cerrahı (Keşişin On Günü romanının yazarı, 2002) Muammer Yüksel, İslam ve Hıristiyan dünyasının kültürel köklerini sarsacak bir roman trilojisine CENNET’e...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur