“Onların Emeklerine” üçlemesinin ikinci kitabı olan Bir Zamanlar EUROPA’da, köylülüğün dönüşümünü yeni bir kültürel alaşım ve yaşam tarzı imkânı olarak anlatan bir modern zaman epiği.
Berger, yüzyıllardır toprağa bağımlı olan insanların metropollere göçünün ulaştığı boyutları, köylülüğün yeni durumuna ilişkin özgün tasvirlerle anlatıyor. Köyü yeryüzünden silmeye kararlı metropol kültürünün toprağa bağımlı, geleneksel köy hayatı ile karşılaşmasından doğan gerilim kadınlığa, erkekliğe, aşka dair özgün hikâyelere açılıyor. Bir çobanın burjuva bir hanımefendiye sevdalanması, genç ve yaşam dolu bir kadının yöredeki fabrikada çalışan Rus’a tutulması, bir oğlan çocuğunun ihtiyar annesine duyduğu saplantılı sevgi… Usta yazar Berger’ın hikâyeleri yeni bir kültürel çeşitlilik ve alaşıma işaret ederken anlatı çarpıcı bir modern zaman epiğine dönüşüyor.
“Bir Zamanlar EUROPA’da olağanüstü bir eser… Berger’ın dehası bize tarihin bildiğimiz insanları nasıl değiştirdiğini, nasıl yabancı kıldığını gösteriyor.”
Angela Carter
İçindekiler
Aşkın Derisi………………………………………………………………………………………….7
Akordeoncu…………………………………………………………………………………………9
Boris At Satın Alıyor………………………………………………………………43
Kozmonotlar Zamanı…………………………………………………………….81
Bir Zamanlar EUROPA’da…………………………………………113
Bana Bir Şey Çal ……………………………………………………………………..183
Onların Demiryolları…………………………………………………………..195
Aşkın Derisi
Yıpranmışız
Bahçedeki kapı kadar
Ayrılıklardan
ve beyaz hayaletlerinden
gidenlerin,
Muşambalarda sarmalanmış,
Konuşuyoruz hâlâ tutkuyu.
Tutkumuz oysa tuz
İçine postların bastırıldığı
Yapalım diye meşinden
Aşkın derisini.
Akordeoncu
Düğünümde çalar mısın? diye sordu, peynirci Philippe.
Philippe otuz dört yaşındaydı. Herkes onun artık evlenemeyeceğini söylerdi.
Ne gün?
Gelecek cumartesi.
Neden daha önce sormadın?
Cesaret edemedim. Çalacak mısın?
Gelin nereli?
Yvonne, Juralar’dan. Akşam Republican Lyre’e uğrarsan orada olacak. Annesiyle babası geldi, Besançon’dan birkaç arkadaş da var.
Yaşı elli civarında olan akordeoncu, aynı akşam o café’de kulaklarından kocaman küpeler sarkan ve bol bol kahkaha atan tombul bir kadının yanına oturmuş, gelinin babasının ikram ettiği şampanyayı içiyordu. Akordeoncu genç gelini, bir süre dikkatle seyrettikten sonra gebe olduğuna kesin kanaat getirmişti.
Bizim için çalacak mısın? diye sordu Philippe, bardakları doldururken.
Evet, seninle Yvonne için çalarım, dedi.
Yerde, ayağının dibinde yaşlılıktan tüyleri beyazlanmış bir köpek yatıyordu. Ara sıra başını okşuyordu.
Köpeğin adı ne? diye sordu küpeli kadın.
Mick, dedi, sirki olmayan bir palyaçodur o.
Palyaço olamayacak kadar yaşlı.
On beş, Mick on beş yaşında.
Çiftliğin var mı?
Köyün tepesinde – Lapraz dediğimiz bir yerde.
Büyük mü çiftliğin?
Soruyu sorana bağlı, dedi hafifçe gülerek.
Soran benim, Delphine.
Sık sık böyle sarhoş oluyor mu acaba, diye geçirdi içinden.
Ee, büyük mü çiftlik? diye sordu yeniden.
Bir kış günü belediye başkanı babama sormuş, Lapraz’da çok kar olur mu? diye. Babam ne dese beğenirsin? Sizin oradan daha az olur sayın Başkan, çünkü sizdeki kadar çok toprak yok bende!
Çok güzel! dedi Delphine, elini onun omuzuna koyarken bardağı devirmişti. Baban hiç de aptal biri değilmiş.
Düğüne mi geldin?
Gelini giydireceğim!
Giydirmek mi?
Gelinliğini ben diktim, hep son anda bazı düzeltmeler yapılması gerekir ya, Büyük Gün’de!
Terzi misin?
Yo, hayır! Fabrikada çalışıyorum… Yalnızca kendime ve bazı eşe dosta dikerim.
Öyleyse masrafın azdır, epey bir kazanç sayılır.
Evet ama aslında sadece hoşlandığım için yapıyorum, senin akordeon çalman gibi, dediklerine göre…
Müziği sever misin?
Kollarını çözdü, bir buçuk metre kumaş ölçer gibi bir yana açtı. Müzik insana her şeyi söyletebilir, dedi içini çekerek. Bir yerde düzenli çalıyor musun?
Her cumartesi café’de, düğünleri saymazsan.
Bu café’de mi?
Hayır, bizim oradakinde.
Burada oturmuyor musun?
Lapraz buradan üç kilometre uzaktadır.
Evli misin? diye sordu Delphine gözünün içine bakarak.
Onunkiler yeşile çalan bir griydi, üzerindeki ceketle aynı renk.
Bekârım, Delphine, diye cevap verdi. Başkalarının düğünlerinde çalıyorum.
Kocamı dört yıl önce kaybettim, dedi.
Genç ölmüş.
Bir araba kazasında…
Bu kadar erken ha! Bu dört kelimeyi öyle bir son söz havasında söylemişti ki, Delphine susmak zorunda kaldı. Kadehinin ayağıyla oynadı, sonra dudaklarına götürüp hepsini dikti.
Akordeon çalmayı seviyor musun, Félix?
Müziğin nereden geldiğini bilirim, dedi.
Bunun kötü bir yıl olacağını Félix daha ilkbaharda, karlar erimeye başladığı an anlamıştı. Köyün etrafındaki topraklar sanki önceki sonbahar sürülmüş gibi görünüyordu oysa sürülmemişlerdi. Meyve bahçelerinde ağaçlar otların arasında değil de çamurların içinde büyüyordu. Toprak her yerde tüy dökmüş hayvanlara benziyordu. Bütün bunlar köstebek saldırısının sonucuydu. Bazılarına göre köstebeklerin bu kadar korkunç bir biçimde çoğalmasının sebebi önceki yıl tilkilerin ölmesi ya da öldürülmüş olmasıydı. Bir tilki günde kırk elli köstebek yer. Tilkiler, ta Karpatlar’dan buraya kadar gelen kuduz yüzünden ölmüşlerdi.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıBir Zamanlar Europa'da
- Sayfa Sayısı195
- YazarJohn Berger
- ISBN9789754700510
- Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2021
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Bazıları Isırgan Sever ~ Juniçiro Tanizaki
Bazıları Isırgan Sever
Juniçiro Tanizaki
Her böceğin ağız tadı farklıdır ama bazı böcekler ısırgan sever. Birbirlerine karşı artık herhangi bir tutku beslemeyen Kaname ve Misako’nun evliliği çatırdamış, can sıkıcı...
- Klavye Sürçmesi ~ Terry Pratchett
Klavye Sürçmesi
Terry Pratchett
Terry Pratchett’ın harikalar diyarına düşmek isteyenlere… 85 milyonun üzerinde satan efsanevi Diskdünya serisinin yaratıcısı Sör Terry Pratchett’ın, 50 yıllık bir döneme yayılan yazılarını derlediği Klavye...
- Yağmur Altında Yüzmek ~ George Saunders
Yağmur Altında Yüzmek
George Saunders
Yazmak, okumak ve hayat üzerine edebiyat dersleri… Yaşayan en büyük öykü yazarlarından George Saunders, edebî hünerlerini ve şaşırtıcı analiz yeteneğini bu kez işin düşünce...