“Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadım, gök erik gibi kaldı avcumda dünya. Şimdi ben uykusuzum, yalınayağım, kendimle meşgulüm. Kapımın önünde boş peynir tenekeleri, yağmur suyu biriktiriyorum. Kendi kendime, sanatçı tecrübe edinemeyen insandır, diyorum, bu dünyada hiçbir tecrübesi olmayan insandır ama şimdi sen karala bunun üstünü, yırt sen bunu, olmadı çünkü, olmadı işte. Nafile.”
Bir intiharın çevresinde, insanlar…
O kızın intiharıyla birbirlerine yaklaşan…
Kendi içlerine ve geçmişe dalan…
Onu kaybetmenin acısıyla başka sevdiklerine eğilen…
Nasıl da mühimdir aşk sakarlıkları, sevgi ihmalleri; nasıl hayat kurtarır eşin-dostun bakım, onarımı…
Barış Bıçakçı’dan, yine usul usul edebiyat.
“Barış Bıçakçı’nın dingin, gösterişsiz, suskusundan güç alan öykülerinin son zamanlarda okuduğum en güzel öyküler arasında olduğunu söyleyebilirim. Ne anlattığı sanki önemli değilmiş, ama anlatım biçimi ve diliyle de sıradanmış gibi görünüyorsa size, okuma alışkanlıklarınızı adam akıllı gözden geçirmeniz gerekir.”
Semih Gümüş
İÇİNDEKİLER
Eşkenar Cehennem……………………………………………………………..7
Bana Anneni Ver ………………………………………………………………15
Şimdi Beni İyi Dinle…………………………………………………………….17
Ufak Bir Hayat Belirtisi……………………………………………………..19
Şarkının Ellerinde………………………………………………………………23
Yaşlıca Bir Kadın……………………………………………………………….25
Bunu Sen mi Yaptın? …………………………………………………………29
Ağrıyan Yeri Ovmak ………………………………………………………….31
Yüzeyde Kalmaya Çalışan Nanna ……………………………………..35
İş Makinesi………………………………………………………………………..39
Hatırlamak Yalnız Bırakır…………………………………………………..43
Konuşmuyorlar………………………………………………………………….47
Kaybettiren Oyun Sonları………………………………………………….53
Babamız Nerede?……………………………………………………………..57
Boşluk ………………………………………………………………………………63
Bir Düşünceyi İter Gibi……………………………………………………….65
Karşı Komşu……………………………………………………………………..67
Umut Gibi İnsanlar……………………………………………………………..71
Pazartesi Sabahı……………………………………………………………….73
Öyle Olsun ………………………………………………………………………..66
Cumartesi………………………………………………………………………….81
Delirmiyorum, Yalnızca Acı Çekiyorum ……………………………….85
Bir Roman Tasarısı……………………………………………………………89
Ruhsal Çözümleme…………………………………………………………….91
Narlılar Köyü’nde Sessizlik………………………………………………..93
Başak Resim Yapıyor………………………………………………………..97
Bir Çift Ayakkabı ………………………………………………………………99
Gazete Haberi………………………………………………………………….103
Pır Diye Havalanan Serçeler……………………………………………107
Kapanma Vakti ……………………………………………………………….109
Bilgi Yarışması …………………………………………………………………111
Belediye Otobüsünde……………………………………………………….115
Kedi Bakıcısı……………………………………………………………………118
Deniz Gibi………………………………………………………………………..123
Yolun Sonuna Doğru Haklı Çıktı Dostoyevski ……………………127
Uykunun Yaza Açılan Kapısı…………………………………………….133
Böğürtlen Topluyorlar………………………………………………………135
Eşkenar Cehennem
Akşam yemeğinden sonra annemle bulaşıkları kaldırıyor, ortalığı toparlıyorduk. Annem “Hiç olmazsa kadıncağızın yaşlı annesi…” diye konuyu yeniden açınca, “Hayır anne!” diye bağırdım, çünkü bu saçmalığa bir son vermek gerekiyordu. “Hayır diyorum sana, hayır!” Süngeri olanca gücümle pencerenin önündeki menekşeye doğru fırlattım. Zavallı çiçek köpük içinde kaldı.
“Milletin iyilik meleği kesildin yine!”
Bir elim boğazımda sımsıkı, diğerinin ucundan yere köpük damlıyordu.
“Ama ben iyilik falan yapmak istemiyorum. Anladın mı anne!” Elimi boğazımdan çektim, yumruk yapıp şakağıma vurmaya başladım. “Anlıyor musun?” Sonra, “Öldüyse öldü!” dedim, “Kurtulmuş işte! Ben de ölsem de kurtulsam!”
Annem telaşla salon tarafını gösterip birkaç kez sus işareti yaptı, sanki salondakilerin umurundaydı; onda kesin tik olmuş artık bu hareket, babamın olduğu yeri gösterip sus işareti yapmak. Kendini toparlayınca bana yaklaştı, omzuyla şöyle bir itip menekşe saksısının arkasına düşen süngeri aldı. Hiçbir şey olmamış gibi bıraktığım yerden lavaboyu ovmayı sürdürdü. Ellerinin kızarıklığının yavaş yavaş kollarına, omuzlarına, oradan da yüzüne tırmandığını görebiliyordum.
Ne yapacağımı bilemeden ayakta öylece annemin yanında durdum. Süngeri musluğun altına tutmasını, akan suyu eliyle lavabonun içinde gezdirmesini seyrettim. Mutfaktan çıktım. Çıkarken arkamdan “Terbiyesiz, saygısız şey!” dediğini işittim. Bir şeyler daha dedi, ama söyledikleri buzdolabının üzerindeki televizyonun gürültüsüne karıştı.
Bu evde her şey böyle zaten, birbirine karışmış ve benim sürekli midem bulanıyor. Annem hayatımız güllük gülistanlıkmış gibi başkalarının sorunlarıyla ilgileniyor, her köşesini zebanilerin tuttuğu evin cehennemliğini görmüyor. Aklı fikri temizlik. Her gün iki kez eşiği siliyor, eve girerken pantolonlarımızın paçalarını kıvırmamızı istiyor. Ama zebaniler yerinde duruyor. Ağabeyimle babamın gizli anlaşmaları, kaş göz işaretleri, gülüşleri… Bana sordukları tek şey üniversite sınavına çalışıp çalışmadığım. Kaç senedir bunu soruyorlar. Hayır çalışmıyorum ve tanımadığım bir kadınla torunuymuş gibi konuşma düşüncesi beni çıldırtıyor. Üstelik torun ölü.
Annemin bir daha bu konuyu açmasına izin vermedim tabii. Her zamanki kavgalarımıza döndük: Akşamları kimlerle o kadar uzun telefon konuşmaları yapıyorum, niye ikide bir balkona çıkıyorum, yoksa sigara mı içiyorum, temizlikte niye ona yardım etmiyorum, niye ders çalışmıyorum? Hayat alıştığım ve nefret ettiğim akışını kazandı tekrar. Ev ile dershane arasında gidip gelen örümcekler… Örümcek ağı doğa harikasıymış. Bense bir tuzağa düşmüş gibi hissediyorum.
Sonra bir gün o kadını gördüm. Kızı intihar eden kadını. Bize gelmişti. Salonda, pencerenin önündeki kanepede otu…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye
- Kitap AdıBir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra
- Sayfa Sayısı136
- YazarBarış Bıçakçı
- ISBN9789750505851
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Mavi Ev ~ Kahraman Tazeoğlu
Mavi Ev
Kahraman Tazeoğlu
Kapılar vardır kapanan… içten dışa, dıştan içe… içimizden dışımızdakilere kapattıklarımız ve dışımızdakilerin içe doğru yani bize kapattıkları. Ve bazen bir kapı aralığında unutuluyor adına aşk...
- Efeli Hayriye ~ Sümer Tek
Efeli Hayriye
Sümer Tek
Bir kokuda, bir desende, bir eşyada yahut bir türküde büyüyen hatıraların kitabıdır bu. Ata yadigârı hanların önünde bekleşirken gerçekleşen yiğitlik hikâyelerinin serencamına, Anadolu’nun her...
- Paylaşılmış Hikayeler ~ Asım Yıldırım
Paylaşılmış Hikayeler
Asım Yıldırım
Güneş her sabah yeniden doğuyor, gün ise şafakta nice umutlara gebe şekilde ağarıyor ve siz, eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz. Yeter...